işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
diş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Diş gıcırdatma deli ediyor

Gün boyu şehir hayatı veya iş hayatına bağlı yaşanan stres, dengesiz beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik uyku bozukluklarına neden olabiliyor. Bu uyku bozukluklarından bir tanesi de uykuda diş gıcırdatma olarak bilinen ‘Bruksizm’

Yaşamımızın üçte birini uykuda geçirdiğimiz düşünüldüğünde, uykunun insan zihni ve bedeni için ne kadar önemli olduğuna değinen Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Gün boyu şehir hayatı veya iş hayatına bağlı yaşanan stres, dengesiz beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik uyku bozukluklarına neden olabiliyor. Bu uyku bozukluklarından bir tanesi de uykuda diş gıcırdatma olarak bilinen ‘Bruksizm’. En sık görülen uyku bozukluklarından biri olan ‘Bruksizm’, uykuda konuşma ve horlamadan sonra 3. sırada karşımıza çıkıyor” dedi.

Uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma olayı olarak tanımlanan bruksizmin görülme sıklığının %20’lere kadar ulaştığını söyleyen Dt. Özbölük, “Bruksizm konusunda yapılan araştırmalar; horlama ve uyku apnesi gibi durumların dişlerini gıcırdatan kişilerde daha çok görüldüğünü gösteriyor. Aşırı duygusal hassasiyet, sinir, stres, kuruntu, dengesiz beslenme ve hareketsizliğin yanı sıra fazla miktarda tüketilen alkol, sigara ve kafein uykuda diş gıcırdatmayı arttırıyor” diye konuştu.

Diş sıkma ve gıcırdatmanın gece veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivite olduğu ancak bu durumun çeşitli olumsuz semptomlar ortaya çıkmadan hastalar tarafından genellikle farkına varılmadığını söyleyen Dt. Özbölük; “Diş sıkma ve gıcırdatmanın birçok nedeni var ve bu nedenler arasında; stres ve kişisel özellikler, uyku düzeni, uyku esnasındaki solunum bozuklukları, travmatik yaralanmalar, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, yasadışı ilaç kullanımı (ekstazi), ilaç tedavileri (seratonin), alkol, kafein ve sigara kullanımı gibi faktörler sayılabilir. ‘Bruksizm’, en sık görülen uyku bozukluklarından, uykuda konuşma ve horlamadan sonra 3. sırada karşımıza çıkıyor. Hastalar genellikle diş gıcırdattığının farkında bile olmuyor. Hasta bize ancak dişlerde hassasiyet, aşınma, sallanma ve kırılma, diş sinirlerinde ölüm, çevre dokularda yaralanma, çene eklem rahatsızlıkları, baş ağrısı ve fonksiyon bozukluğu gibi durumlarda geliyor. Hastanın eşi ya da yakınları da bu durumdan rahatsız oluyorlar" dedi.

Peki diş gıcırdatmanın çözümü var mı?
Diş sıkma ve gıcırdatma tedavisinin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Dt Özbölük, “Uygulanan tedavi metodu çoğunlukla kişiye özel yaptığımız gece plaklarıyla aktivitenin kontrol altına alınmasını ve meydana gelebilecek patolojik veya fiziksel değişikliklerin önlemesini içerir. Doğru teşhis konulduğu taktirde, bu rahatsızlığın gece plağı kullanımı, hasta eğitimi ve gerek duyulduğunda fizik ve ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabildiği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Ancak diş gıcırdatmanın altında yatan diğer stres kaynaklı problemler için de bir uzmandan yardım almalarında fayda var” diye konuştu.

Diş gıcırdattığınızı nasıl anlarsınız?
• Sabahleyin kalktığınızda yanaklarınız ağrıyorsa
• Ağzınızı rahat açamıyorsanız, açtığınızda ağrı varsa ve gün içinde de ağrı devam ediyorsa
• Kulağa ve başa yayılan ağrılarınız varsa
• Ağız açma kapama sırasında zorluğun dışında klik, klak gibi sesler çıkıyorsa, uykuda dişlerinizi gıcırdatıyor olma ihtimaliniz çok yüksek.

0 yorum

Yirmilik Dişin mi Var Büyük Derdin Var!

Yirmilik dişler… Çıkmadığında beklediğimiz; çıktığında ise hemen çürüyüp çektirmek zorunda kaldığımız, bazen de niye çıkıyor o zaman dediğimiz dişlerimiz… 

Yirmilik dişlerle ilgili merak edilenleri ve ne zaman çekilmesi gerektiğini Hisar Intercontinental Hospital Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Uzmanı Dt. Enver Selman Sümer’den öğrendik...

Ağzımızda en son süren ve üçüncü azı dişleri olan 20’lik dişlerin genellikle 17-25 yaşları arasında sürmeye başladığını dile getiren Dt. Sümer; ‘Bu dişlerin ağızda bırakılıp bırakılmaması konusu tartışmalıdır. Eğer doğru pozisyonda sürerlerse ve çevre dokulara zarar vermiyorsa bu dişin yerinde kalmasında bir sakınca yoktur. Çene kemiğine kaynaşmış; anormal pozisyonlu olduğu röntgenle tespit edilmiş bir dişin ileride yol açacağı zararlar göz önüne alınarak çekimine karar verilebilir.’ açıklamasında bulundu.

Yirmilik Dişimi Ne Zaman Çektirmem Gerekir?
Çürük: Tükürük, bakteri ve yiyecek parçacıkları yeni çıkmakta olan dişin açtığı yuvada birikerek hem yirmilik dişi hem de yanındaki azı dişini tehdit eder. Bu tip çürükleri erkenden fark ederek tedavi etmek oldukça zordur. Ağrıyla enfeksiyona yol açan ve apseyle sonuçlanan ağır tablolar meydana gelebilir.

Diş eti hastalığı (perikoronit): Kısmen çıkmış bir yirmilik dişin, dişetinde, bakteri ve yiyecek artıklarının depolandığı bir enfeksiyon odağı oluşur. Bunlar ağız kokusu, ağrı, ödem ve ağzın tam açılamamasına neden olur. Enfeksiyon lenfler aracılığı ile yanak ve boyuna yayılabilir. Yirmilik dişin etrafındaki bu enfeksiyona yatkın zemin her seferinde kolayca enfekte olmaya adaydır.

Basınç Ağrısı: Sürme sırasında komşu dişlere de basınç uygulanıyorsa sıkışmadan dolayı da ağrı hissedilebilir. Bazı durumlarda bu basınç aşınmaya yol açar.

Ortodontik Nedenler: Pek çok genç dişlerindeki çapraşıklıkları düzeltmek için ortodontik tedavi görür. Yirmi yaş dişlerinin sürme basınçları diğer dişlere de yansıyacağından diğer dişlerde de bir hareketlilik olur, çapraşıklıklar artabilir.

Protezle İlgili Nedenler: Protez planlaması yapılan bir ağızda yirmilik dişleri hesaba katmak gerekir. Çünkü, yirmilik diş çekildikten sonra değişen ağız yapısına göre yeni bir protez yapmak gerekecektir.

Kist Oluşumu: Gömük bir diş kiste; kist ise kemik yıkımı, çene genişlemesi, çevredeki dişlerin yer değiştirmesi ya da zarar görmesine neden olur. Kemik yıkımını önlemek için diş çekilerek kist temizlenmelidir.

Hiçbir Rahatsızlık Vermiyor Ama Kötü Pozisyonlu Bir Dişim Var…
• Dişin pozisyonunun bozuk olması enfeksiyon için tek başına yeterli bir sebeptir. Böyle bir durumda basınç ağrısı, diş eti problemleri ve benzeri sorunlar aniden ve beklenmeyen bir zamanda gelişirler.
• Yirmilik dişler, fırça ve diş ipiyle ulaşılması zor alanlarda bulunurlar. Zamanla çürümeye yol açan bakteri, asit ve yiyecek artıkları bu bölgede toplanır. Eğer diş çürür ve dolguyla onarılmazsa diş kısa zamanda iltihaplanır.
• Bu dişleri temiz tutmak zor olduğundan biriken bakteri ve yiyecek artıkları kötü ağız kokusuna sebep olur.
• Dişeti altında yatay pozisyondaki gömük bir diş, diğer dişlerin hareketi, sıklaşması ve çarpıklaşmasına neden olacak bir basınç oluşturur.
• Gömük dişin üzerini kaplayan dişetinin altına toplanan bakteriler enfeksiyona yol açar.

Yirmilik dişlerin çekilmesi için en uygun zaman nedir?
Kötü pozisyonlu bir diş şikayete yol açsın ya da açmasın 14 ila 22 yaşları arasında çekilmelidir. Genç yaşlardaki operasyonlar teknik olarak daha kolaydır ve iyileşme daha çabuk olur. 40 yaşın üstündeki operasyonlar daha zordur. Ayrıca yaşın artmasıyla birlikte yan etkiler de artar ve iyileşme dönemi uzar.

Diğer diş çekimlerinden farklı mıdır?
Yirmilik dişin konum, şekil ve boyutuna bağlı olarak uygulanacak işlemin zorluk derecesi değişir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Daha özel işlemler gerektiren bazı kompleks çekimler de uygulanabilir. Diş hekiminizin alacağı önlemler ve bulunacağı tavsiyeler yan etkileri minimalize eder. Bu çekimi takiben çekim boşluğunda kan birikmez ve ağrı da gelişebilir. Birkaç gün içinde durum düzelir. Ayrıca diş hekimini tavsiyelerine uyulduğu takdirde bu olayla hiç de karşılaşılmayabilir. İleri yaşlarda kemik yapısı yoğunlaştığı ve esneklik azaldığı için çekim zorlaşır, iyileşme yavaşlar.

Operasyon sonrası bakım
• Yara yerini kurcalamayın. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir.
• İlk 24 saat boyunca dişinizin çekildiği taraf ile çiğneme yapmayın.
• İlk 24 saat sigara içmeyin. Çünkü sigara kanamayı artırıp iyileşmeyi bozar.
• Tükürmeyin. Tükürürseniz kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir.
• Kanamanızı kontrol edin. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tamponu
yarım saat ağızda tutun. Tampon alındıktan sonra kanama devam ediyorsa yeni bir tane koyun.
• Şişkinliği kontrol edin. Operasyon sonrası bölgeye soğuk bir tampon uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve
yüzünüzün şişmesinin önüne geçilir. Uygulama 20 dakika soğuk tampon-20 dakika ara- tekrar 20 dakika soğuk tampon şeklindeki periyotlarla yapılır.
• İlk 24 saatten sonra her 2 saatte bir 1 bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz koyarak hazırladığınız karışımla gargara yapın.

0 yorum

Şarj edilebilir diş fırçalarına dair doğru bilinen yanlışlar










Manuel diş fırçası şarj edilebilir diş fırçası kadar iyi temizler!


Yanlış.  İlk kullanımdan itibaren şarj edilebilir diş fırçaları manuel fırçalara oranla  2 kat daha fazla plak temizler. Bu özellik dişlerinizin yalnızca dış görünümü için değil, sağlığı için de oldukça önemli. Plak, dişin dış kısmını kaplayan bakteri tabakasıdır. Bakteriler yediğimiz yiyeceklerdeki şekerle beslendikleri için, zamanla asit oluştururlar. Bu nedenle bakterilerin diş yüzeyine yerleşmesi, diş ve diş eti hastalıklarının en önemli sebeplerinden biridir.

Oral-B’nin elektronik fırçalarının tamamında fırça başlıkları yuvarlak olarak tasarlanmıştır. Bu yenilikçi tasarım sayesinde her dönüşte farklı bir açıyla dişin tüm yüzeyinin temizlenmesine olanak sağlar. Küçük boyutuyla her bir dişin yüzeyine ve diş aralarına rahatlıkla ulaşabilir.

Şarj edilebilir fırçalar yalnızca ağız ve diş sağlığı konusunda problem yaşayan kişilere tavsiye edilmektedir!

Yanlış. Oral-B’nin yaptığı bir anket çalışmasında, katılımcıların %39’unun ancak dişleriyle ilgili herhangi bir problem yaşadıktan sonra şarj edilebilir diş fırçası kullanmaya başlayacaklarını belirttikleri görüldü.


Ağız sağlığında tedaviden çok koruma yöntemi izlenmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü dışarıdan yapılan herhangi bir müdahale, ne kadar iyi olursa olsun kendi dişinizin sağladığı rahatlığı ve fonksiyonelliği sağlamaz. Dişleri korumanın en önemli yolu, ağız ve diş problemlerinin bir numaralı sorumlusu olan plak tabakasını ortadan kaldırmaktır. Şarj edilebilir diş fırçaları, plak temizliği konusunda manuel diş fırçalarından %100’e kadar daha fazla etkilidir. Plak, yapışkan bir madde olduğu için diş fırçanızdan da ayrılması zordur. Bu nedenle diş hekimleri ortalama 3 ayda bir diş fırçanızı yenilemeniz gerektiğini söylüyor.

Şarj edilebilir diş fırçası da kullanıyor olsanız, 3 ayda bir fırça başlığı  değişimini gerçekleştirmek durumundasınız. Oral-B, elektronik diş fırçanızı kolayca yenilemeniz için değiştirilebilir başlıklarla size sunuyor.

Nasıl bir diş fırçası kullanıyor olursanız olun, diş fırçalama süreniz aynı olduğu için aynı etkiyi yakalayabilirsiniz!

Yanlış.  Diş hekimleri, dişlerinizi günde en az iki kez, 2 dakika fırçalamanızı öneriyor. Ancak yapılan araştırmalar ve klinik deneyler, dişlerinizi 2 dakika şarj edilebilir diş fırçalarıyla fırçalamanızın çok daha etkili sonuçlar almanızı sağladığını gösteriyor.

Şarj edilebilir diş fırçaları diş yüzeyine zarar verir!


Yanlış.  Yukarıda bahettiğimiz anketin bir başka ilginç sonucu da, anket katılımcılarının %5’inin şarj edilebilir diş fırçasının diş yüzeyine zarar verdiğini düşünmesi. Oral-B’nin şarj edilebilir diş fırçaları, basınç göstergesi sayesinde diş fırçasını dişinize çok fazla bastırdığınızda çalışmasını durduruyor.

Tüm şarj edilebilir fırçalar aynı özelliktedir!

Yanlış.  Herkesin diş yapısı birbirinden farklı. Bu nedenle Oral-B kullanıcılarına birbirinden çok farklı özelliklere sahip farklı şar edilebilir diş fırçaları sunuyor. Hassas dişetleri için, farklı büyüklükteki diş aralıkları için ya da sararmış dişleri beyazlatmak için birbirinden farklı bir çok diş fırçası modeli bulunuyor.

Detaylı bilgi almak için videoyu izleyebilirsiniz. Ürün alternatiflerini görmek için tıklayınız.




KAYNAK: www.uplifers.com







0 yorum

Bembeyaz Dişler Hayal Değil

Tonlarca para dökülen kremler, cilt bakımları, rujlar, kalemler... Cildimizde kusurlu olan her yeri makyaj hileleriyle kapatabiliyoruz, dişler hariç! Mükemmel görünmenin, bir gülüşle karşınızdakini etkilemenin yolu ışıl ışıl parlayan, bembeyaz dişlere sahip olmaktan geçiyor. Peki mükemmel dişlere sahip olmak için ne yapmalı, nelerden kaçınmalı, nelere dikkat etmeli?
Öncelikle dişleri sarartan unsurlara değinelim;
-Gün içerisinde çay ve kahvenin aşırı tüketimi dişlere oldukça zarar veriyor.
-Asitli içecekler, özellikle kola, diş minelerini zedeleyebiliyor.
-Bilindiği üzere, sigara kullanımı da dişleri oldukça sarartıyor.
Elbette öncelikle bu 3 maddeden uzak durmak gerekiyor. Peki bembeyaz dişlere sahip olmak için püf noktaları neler?
-Dişlerinizi ve sabah kalktığınızda ve gece yatarken mutlaka fırçalamalısınız. Karbonat içeren, ekstra beyazlatıcı diş macunlarını piyasada kolaylıkla bulabilirsiniz. Ayrıca diş ipi de kullanmanız da fayda var.
-Çoğunlukla atlanır ve dayanması zordur ama; dilinizi de mutlaka fırçalayıp üzerindeki plak tabakasını atmalısınız. Dilinizi fırçalamadan tam anlamıyla ferah bir nefese kavuşamazsınız.
-Yemekten kalktıktan hemen sonra dişlerinizi fırçalamak diş minelerinize zarar verebilir. En az 1 saat geçmesini beklemelisiniz.
-Elma, havuç, çilek, kereviz gibi yerken dişleri temizleyen ve aynı zamanda beyazlatan besinler tüketebilirsiniz.
-Haftada 2 kez olmak üzere diş fırçanıza karbonat döküp dişlerinizi fırçalayabilirsiniz.
-Sabahları elma sirkesi ile gargara yapabilirsiniz. Elma sirkesi beyazlatıcı özelliği yanında, karbonat ile karışırılırsa diş macunu özelliği kazanır.
-Portakal kabuğunun beyaz kısmı ile dişlerinize hafifçe masaj yapıp beyazlamalarını sağlayabilirsiniz.
-Yarım çay bardağı suyun içerisine bir kaç kaşığı karbonat ekleyerek evde kendi ağız gargaranızı yapabilir, plak ve çürük oluşumundan korunabilirsiniz.
Bembeyaz dişlerin yanında, ferah bir nefes de olmazsa olmaz. Nefesimizi verip koklamaya çalışırsak kötü bir koku varsa bile anlayamayız. Çünkü nefes kokumuz hep bizimle olduğu için burnumuza garip gelmez. Nefesinizin gerçek kokusunu öğrenmek için, dilinizle elinizi yalayın ve sonra koklayın.
Eğer kötü bir nefes kokunuz varsa ve diş fırçalayamayacak bir ortamdaysanız, mutlaka yanınızda naneli ağız spreyleri, sakız veya karanfil taşıyın.
Hepinize sağlıklı, mutlu günler...
0 yorum

Diş Ekiminde Lazer Farkı



Uzmanlara göre, halk arasında ''diş ekimi'' olarak bilinen implant tedavisinde, lazer yüzeyli implantlardan, diğerlerine göre daha yüz güldürücü sonuçlar alınıyor.

Meffert İmplant Enstitüsü Başkanı Ali Arif Özzeybek, tedavide kemik kaybının az olmasının, implantın hem daha uzun ömürlü olmasını hem de estetik açıdan problem ortaya çıkmasını engellediğini bildirdi.

Güney Kore'de yapılan Dünya İmplant Kongresi'nde açıklanan, 5 yıllık bir araştırmanın sonuçları hakkında bilgi veren Özzeybek, ''lazer lok'' denilen lazer yüzeyli implantların kullanıldığı hastalarda ''kemik kaybının yok denecek kadar az olduğunun saptandığını'' söyledi.

Araştırmayla diğer sistemlerle yapılan implantlarda 1-2 milimetrelik kemik kaybı belirlendiğini, lazer yüzeylilerde ise bu kaybın ilk bir yılda sadece 0.59 milimetre olarak bulunduğunu ifade eden Özzeybek, ''Kemik kaybının az olması, implantın hem daha uzun ömürlü olmasını hem de estetik açıdan problem ortaya çıkmasını engelliyor'' dedi.

Özzeybek, aynı kongrede açıklanan bir diğer araştırmada ise kemiklerin ince ya da iki diş arasındaki boşluğun dar olduğu bölgelerde kullanılan 3 milimetrelik lazer sistemli implantların, aynı uzunluktaki diğer implantlara göre daha kuvvetli olduğunun belirlendiğini anlattı.

Dr. Ali Arif Özzeybek, ''Lazer sistemli implantların çiğneme esnasında uygulanan kuvvete karşı daha dayanıklı olduğu belirlendi. Bunlarda kırılma, etrafında kemik kaybı ve vida gevşemesi, diğerine göre yok denecek kadar az bulundu'' bilgisini verdi.

''Kalçadan kemik yapacağız''
Ağızda kemik kaybının yoğun olduğu hastalarda, ''kemik tozu'' kullanılarak uygulanan tedavinin yerini, artık hastanın kalça bölgesinden alınarak elde edilen kök hücre naklinin aldığını bildiren Özzeybek, şunları kaydetti:

''Ağzında kemik kaybı çok olan hastanın kalça bölgesinden girilip kök hücre toplanıyor. Bu kök hücre kemik tozuyla karıştırılarak kemik yetersizliği olan bölgeye uygulanıyor. Yöntem, sarkık sinüslerde de çok olumlu sonuçlar veriyor. Bu yöntemle oluşan kemik, çok kaliteli oluyor. Kök hücre kullanılmadığında yeni kemik 6-9 ayda oluşurken kök hücre kullanıldığında süre 3-4 aya düşüyor.''

Yaklaşık bir yıldır ABD'de uygulanan yöntemin kısa süre içinde Türkiye'de de uygulanmaya başlanacağını bildiren Özzeybek, 15-16 Ekim'de Hacettepe Üniversitesinde bu konuda toplantı düzenleneceğini söyledi.

İmplant tedavisi nedir?
Travma, tümör veya en sık rastlanan biçimiyle doğal dişlerin kaybedilmesi sonucu ağızda kemik kaybı oluşabiliyor. Ağızda kemik kaybı, bu durumdaki bir kişinin doğal koşullar altında yeni bir kemik sahibi olamayacağı anlamına geliyor. Böyle bir durumda halk arasında ''diş ekimi'' olarak bilinen implant uygulamalarına başvuruluyor.

Tek diş eksikliğinde, yandaki dişler kesilmeden tek implant uygulanabiliyor. Kısmi dişsizlikte ise hareketli protezler yerine implant uygulamasıyla sabit protezler yapılabiliyor. Tam dişsizlikte de sabit bir protez yapılabildiği gibi, her çeneye 2 veya 4 implant yerleştirerek tam protezin tutuculuğunu artırılabiliyor.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI