"Sülük tedavisi" bazı hastalıklarda "tamamlayıcı" tedavi olarak uygulanabilecek.
Geçmişte Anadolu'da akıl hastalarının tedavisinde kullanılan müzikle terapi, yaraları iyileştiren sineklerle yapılan "larva uygulaması", kirli kanı emen sülüklerin kullanıldığı "sülük tedavisi" bundan böyle bazı hastalıklarda "tamamlayıcı" tedavi olarak uygulanabilecek.
Sağlık Bakanlığın hazırladığı yönetmelikle bu tür tedaviler, izin verilen sağlık kurumlarında sadece hekimler tarafından yapılabilecek.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tıp Uygulamaları Daire Başkanı Mehmet Zafer Kalaycı, 15 farklı dalı kapsayan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği hazırlandığını ve yakında yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Yönetmelikle çok eskilerden bu yana uygulanan ve bir çoğu halk arasında da bilinen yöntemlerinin artık bazı rahatsızlıklarda "Tamamlayıcı" tedavi olarak uygulanabileceğini belirten Kalaycı, bu uygulamaların klasik tıbbi tedavilerin alternatifi değil, tamamlayıcısı olmasının amaçlandığını vurguladı.
Kalaycı, bu nedenle yönetmeliğin "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp" olarak adlandırıldığını ifade ederek, düzenlemenin dünyadaki uygulamalar dikkate alınarak hazırlandığını, Dünya Sağlık Örgütünün de bu çalışmaları aynı isimle yürüttüğünü kaydetti.
Avrupa'da modern ve geleneksel tıbbın bir arada kullanılması eğiliminin arttığını, modern tıpla uğraşan hekimlerin artık geleneksel tıbba da eğilim duymaya başladığını anlatan Kalaycı, düzenleme yapılırken "Yanıta dayalı tıp mı kanıta dayalı tıp mı?" şeklinde tartışmayı gündeme getirdiklerini söyledi.
Kalaycı, şu bilgileri aktardı:
"Yönetmelikte 15 başlık var. Bunların içerisine tam, net bir kanıt koyma şansı olmamış ama ciddi yanıtlar var. Hastalar iyilik halinden bahsediyorlar. Zaten bu uygulamaların çoğu kulaktan kulağa yayılmış. Biz bunu DSÖ ile de paylaştık. Onlar da bazı sınıflandırmalar içine girmek istiyorlar. Bizim ilk sorduğumuz yeterli kanıtınız var mı elinizde? A sınıf dergilerde 15 başlıkta sonuca ulaşmış bir şey var mı diye baktık. Daha çok buradaki 15 başlıkta kanıt üzerinde çalıştık. Bilimsel yayınlar incelendi, A sınıf dergilerdeki yayınları inceledik. Çıkarttığımız yönetmelik bu yayınlar üzerine oluşturuldu."
Bu uygulamaların hekimler tarafından yapılacağını, diğer sağlık personelinin de yardımcı olarak çalışabileceğini kaydeden Kalaycı, Bakanlığın bu tedaviyi uygulayanlara sertifika vereceğini, merkezleri ise ruhsatlandıracağını vurguladı.
Kalaycı, uygulamaların, "ünite" ve "uygulama merkezleri"nde yapılabileceğini, ünitelerin, özel ve kamuda sağlık hizmeti sunulan hastanelerde birim olarak, uygulama merkezlerinin ise eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversitelerde açılacağını ifade ederek, buralarda hem araştırma geliştirme yapılabileceğini hem de bu işi yapacaklara eğitim verileceğini söyledi.
MÜZİKLE TEDAVİ
Düzenlemenin içerdiği uygulamalardan bazılarıyla ilgili bilgiler de veren Kalaycı, "müzikterapi"nin tarihte "akıl hastaları" için Anadolu'da uygulandığını anımsattı.
Kalaycı, şu bilgileri verdi:
"Müzikterapi, Osmanlılar ve Selçuklular döneminde ve uygulanmış bir tedavi yöntemi. Zamanında ruh sağlığı bozuk kişiler bu yöntemle tedavi edilmiş. Endikasyonlar (Uygulanacak rahatsızlıklar) içinde psikolojik sorunlar da bulunuyor. Türk musikisinin bazı makamlarının hangi rahatsızlıklara iyi geldiğine ilişkin ülkemizde yapılan çalışmalar da var. Hatta geçmişte yapıldığı gibi bu musikinin içinde senfonik su sesi de kullanılıyor. Anadolu topraklarında tıp eğitimi verilen Gevher Nesibe adına kurulan kurumda müzikle terapi uygulanmış. Aynı şekilde Trakya'da Edirne'deki şifahanede de bu uygulamalar yapılmış."
BİTKİSEL TEDAVİ
Türkiye'ye has 3 bin 500-4 bin civarında tıbbi bitki olduğunu, bunun doğru tarım uygulamalarıyla 12 bine kadar çıkarılabileceğini bildiren Kalaycı, bu bitkilerin yönetmelik kapsamındaki uygulamalarda kullanılabileceğini, bunun da ülkenin kalkınmasına katkısı olabileceğini söyledi.
SÜLÜK, LARVA, KUPA
Sağlık Bakanlığının kısa süre içinde yürürlüğe girecek yönetmeliği, uzun yıllardır sağlık kurumlarında uygulanabilen ve bir tedavi yöntemi kabul edilen akapunkturu da kapsayan 15 geleneksel ve tamamlayıcı yöntemle ilgili düzenlemeler içeriyor.
Buna göre, akupunktur iğne veya lazerle vücuttaki belirli noktaların uyarılmasıyla kas, iskelet sistemi, baş, eklem ağrıları, kısırlık tedavisi, doğum ağrılarında, sigara bırakmaya bağlı psikolojik sorunlar, organik soruna bağlı olmayan gece işemesi, kemoterapiye bağlı sorunların ortadan kaldırılması için uygulanabilecek.
"HİPNOZLA DOĞUM"
Arı ve arı ürünlerinin kullanıldığı "Apiterapi", bağışıklık sistemini desteklemekte, geleneksel tıbbi ürünler ve ilaçların kullanıldığı "Fitoterapi", Bakanlığın ruhsat verdiği rahatsızlıklarda, "Hipnoz" belirli cerrahi işlemler öncesinde ameliyat korkusunu yenmek, anksiyete ve ağrıyla baş etmede, kısırlık tedavisinde, gebelik ve doğum süresince ve kadın hastalıklarında, yeme bozukluklarında, alkol ve sigarayı bırakmada, depresyon ve uyku bozukluğunda, "Sülük tedavisi", eklemlerde kireçlenme, bacaklarda damarsal sorunlardan kaynaklanan ağrının giderilmesinde, "Homeopati", kişiye özel seçilmiş ilaçlarla uykusuzluk, egzama, alerjik astım, kemoterapi kaynaklı bulantı ve kusma gibi yan etkilerin azaltılması, dikkat eksikliği ve hiperaktivitede ana tedaviye destek amaçlı, kısırlık ve diş ağrılarında uygulanabilecek.
Mekanik hareketliliğini kaybeden eklemlerin elle uygulanan yöntemlerle düzeltilmesini içeren "Kayropraktik", boyun ve bel ağrılarında, yumuşak doku zorlamalarında; bölgesel vakum uygulamaya dayanan "Kupa uygulaması", bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, romatizmal hastalıklarda, baş ağrısında, kabızlık, bulantı ve kusmada; laboratuvarda üretilen özel bir sinek türünün kullanıldığı "Larva uygulaması", iyileşmeyen yaralarda; bitkisel ilaçların özel iğnelerle cilt içine enjekte edildiği "Mezoterapi", eklem zedelenmesine bağlı şişlik ve ağrılarda, selülitte, migrene bağlı baş ağrılarında, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, spora bağlı yumuşak doku yaralanmalarında başvurulabilecek yöntemler arasında yer alabilecek.
Bazı solüsyonların eklem bağı dokusuna enjekte edildiği "Proloterapi"ye eklemlere bağlı şişlik ve ağrılarda, tekrarlayan baş, boyun ve bel ağrılarında, migrende, yumuşak doku spor yaralanmalarında; kas, iskelet sisteminin güçlendirilmesini içeren ve girişimsel bir yöntem olmayan "Osteopati"ye omurga ve iskelet sisteminin hareket bozukluğunda, omurga ve disk kaymalarında, ayaktan ameliyat sonrası rehabilitasyonda, kaza sonrası ağrılarda, uyku bozukluklarında; lokal ve sistemik olarak ozon-oksijen karışımının kullanıldığı "Ozon uygulaması"na eklem ve tendon yaralanmalarında; diyabetik ayakta, el, ayak tabanı, kulakta yönlendirici refleks alanlarının mevcudiyetine dayanan "Refleksoloji"ye psikolojik rahatsızlıklarda, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, baş ağrılarında ve uyku bozukluklarında başvurulabilecek.
Geçmişte Anadolu'da akıl hastalarının tedavisinde uygulanan, müziğin ve müzik uygulamalarının psikolojik, zihinsel ve sosyal ihtiyaçların karşılanmasında kullanılan "Müzikterapi" ise psikolojik sorunların tedavisinde, sosyal fobiler ve kişilik bozukluklarında, otizmde, zeka geriliğinde, kaygı giderilmesi ve tedaviye uyumda, bazı ağrılarda, felçli hastalarda, doğumhanelerde, yoğun bakımlarda tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olabilecek.
Yorum Gönder