işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Bebeklerde İshal Nasıl Geçer

Özellikle de yeni doğan bebeklerde ishal bağırsak alışkanlıklarının yeni yeni oturmasına bağlı olarak çok sık görülmektedir. Bebeklerde ishal annelerin büyük bir panik yaşamasına neden olurken bebekte kilo kaybına neden olmadığı sürece ilaç takviyesine gerek olmadan alınacak basit önlemler ile tedavi edilmektedir. Anne sütü emen bebeklerde ishal başlaması durumunda alınabilecek tek önlem bebeğin daha sık emzirilmesidir.

İshal bazen mikrop kaynaklı olarak ortaya çıkabilir ve bu gibi durumlarda mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gerekir. Bu nedenle gereken testlerin yapılmasını sağlamak amacı ile ishal vakasının yaşanması halinde bebeğinizin kontrollerini takip eden doktorunuzu konu hakkında bilgilendirmeniz önemlidir. Doktorunuzun size soracağı ilk soru bebeğininiz kaç kere dışkılama yaptığı olacaktır. Bu nedenle ishal yapılan dışkı sayısını takip etmeniz gerekmektedir. Ayrıca kakada kan olup olmadığının kontrolü de gereklidir.

Kanlı ishal özellikle de bebeklerde çok tehlikeli kabul edildiği için vakit kaybedilmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunması zorunludur. Ek besine geçiş döneminde yenilen yiyeceklerde yaşanan değişikliklere bağlı olarak ishal çok sık görülmektedir. Yeni geçtiğiniz ek besin sonrasında bebeğinizin ishal olması halinde ya ek besinin miktarını arttırmalı ya da yeni ek besine bir kaç gün ara vermeniz gerekebilir. Bunlara ek olarak özellikle de ishal yaptığı bilinen bir meyveyi verirken o meyvenin içerisine muz gibi bağırsakları tutan bir meyveyi de karıştırmanız bebeğinizi ishalden korumak için alabileceğiniz güzel bir önlemdir. 

0 yorum

Çocuklar Neden Yalan Söyler

Aslında çocukların yalan söyleme nedenleri ile yetişkinlerin yalan söyleme nedenleri tamamen aynıdır. İnsanlar çoğu zaman doğaları gereği kendilerini korumak adına yalan söylemeyi tercih ederler. Yalanı hiç sevmem ya da hiç yalan söylemem diyen kişiler bile düştükleri zor bir durumdan kurtulmak adına çoğu zaman yalana başvuruda bulunabilir. Burada önemli olan çocuğun yalan söylemesi halinde alınacak önlemler ile bunun bir alışkanlık haline gelmesini önlemektir.

Çocuğunuzun yalan söylemesini istemiyorsanız yapmanız gereken ilk şey onun yanında asla yalan söylememektir. Bütün çocuklar aslında siz farkında olmasanız da çok iyi birer gözlemcidir. Bu minik meraklılar sürekli olarak sizi takip etmiyor ya da dinlemiyor gibi görünselerde etrafından yaşanan tüm gelişmeleri yakından takip eden küçük radarlar gibidir. Çocuğa nasihat vermek yerine ona güzel örnek olmak bütün sorunlarınızı çözecektir. 

Sürekli olarak çocuğunuza yalan söylemenin yanlışlığını anlatırken onun yanında bir kere bile yalan söylemeniz vereceğiniz tüm nasihatın sıfırlanmasına neden olur. Özellikle de çocuk kendisine karşı söylenen yalanı asla unutmaz.

Bazen çocuğunuzu daha kolay ikna etmek adına söylediğiniz küçük masum yalanlar aslında onu yalana teşvik etmekten başka hiçbir şey değildir. Çocuk yalan söylemeyi ne yazık ki çoğu zaman onun bakımını üstlenen kişiden ya da ilerleyen zamanda yakın çevresinden öğrenir. Bu nedenle çocuğunuzu kontrol edemeyeceğiniz yaşa gelene kadar yalan konusunda çok iyi terbiye etmeniz önemlidir. Bir kere çocuğun yalanı yanlış olarak kabul etmesi ömür boyu yalandan uzak durmasını sağlayacaktır. 

0 yorum

Pankreas Kanseri Belirtileri

Pankreas yerleşim olarak karın arka boşluğunda yer almaktadır. Kalın bağırsak, mide ve onikiparmak bağırsağının hemen arkasında yer alan pankreas vücudun şeker dengesini sağlamanın yanı sıra hazım için gereken enzimleri salgılamakla görevli olan organdır. Pankreas kanseri belirtileri ilk evrelerde diğer hastalıklar ile karıştırıldığı için tanısı zor olan bir kanser türüdür ve genelde ileri evrelerde yakalanabilmektedir. Pankreas kanserinin belirtileri arasında ilk sıraları şiddetli iştahsızlık ve buna bağlı olarak hızlı şekilde kilo vermek, mide bulantısı, kusma, sarılık, az miktarda enzim salgılanması nedeni ile sindirim bozukluklarının ortaya çıkması, sırt ve karın bölgesinde oluşan ağrılar, yorgunluk ve halsizlik yer almaktadır.

Bu belirtilerin büyük bir bölümü basit soğuk algınlığı gibi hastalıklarda ortaya çıkan belirtiler olması hastaların doktora başvuruda bulunmalarını geciktirmektedir.Yapılan muyaene esnasında doktorun şüphelenmesi halinde kan ve idrar testlerinin yanı sıra ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile kesin tanısı konulmaktadır. Pankreas kanseri teşhisi konulan hastaların hemen hızlı bir şekilde hangi evrede olduklarının tespiti ve kanseri yayılım derecesinin belirlenmesi gereklidir. Tüm bu tanı ve tetkikler tamamlandıktan sonra pankreas kanseri tedavisi için gereken yol haritası çıkarılarak hızlı bir şekilde tedavi aşamasına geçilmelidir. Erken evre pankreas kanseri hastaları için ilk tercih her zaman için ameliyattır. Pankreas kanseri ameliyatı ne yazık ki sadece yayılım göstermeyen ilk evre hastalar için mümkün olmaktadır.

0 yorum

Boyun Fıtıgı Ameliyatı Nasıl Yapılır

Boyun fıtığı tedavisi için kullanılan yöntemlerden biri de boyun fıtığı ameliyatıdır. Boyun fıtığı ameliyatı genelde ilaçla tedavi edilemeyen ve fizik tedavi sonrasında hiçbir iyileşmenin sağlanamadığı hastalarda uygulanır. Ayrıca yine boyun fıtığına bağlı olarak his ve güç kaybı yaşayan kişilerde de acil bir durum söz konusu olması nedeni ile boyun fıtığı ameliyatı uygulanabilmektedir. Özellikle de şiddetli ağrı krizleri yaşayan kişilerde tek çare ameliyattır.


Peki boyun fıtığı ameliyatı nasıl yapılır
Boyun fıtığı ameliyatı farklı yöntemler ile gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntemlerin bazılarında hasta ameliyat sonrası aynı gün taburcu olurken bazı yöntemlerde ise hastanın birkaç gün hastanede yatması gerekebilmektedir. Fıtık ameliyatında açılan kesiden fıtığın oluştuğu bölgeye girilmekte ve sinirlere baskı yapan fıtık ve kıkırdak doktu temizlenmektedir. Seçilen operasyon ne olursa olsun önemli olan ameliyat değil ameliyat sonrasıdır.

Boyun fıtığı ameliyatı sonrası ameliyat olan kişiler bir süre boyunlukla gezmek zorundadır. Çene destekli boyunluk genelde hastanın iyileşme sürecine bağlı olarak değişmekle beraber en az 20 gün boyunca takılı kalır ve yapılan muayene sonrasında iyileşme yeterli seviyede bulunursa çıkarılır. Bu süreçte yine hafif etkili ağrı kesiciler kullanılır. Ameliyat sonrasında kesinlikle ağır eşyaların kaldırılmaması, sürekli olarak boynun aynı pozisyonda tutulmaması ve ani boyun hareketlerinden kaçınılması gibi basit tedbirler alınmalıdır. Bunlara dikkat edilmediği takdirde boyun fıtığının tekrarlama riski yükselecektir.

0 yorum

Meyan Kökünün Faydaları Nelerdir

Meyan kökü son derece etkili bir şifalı bitkidir. Meyan kökü adını aldığı ve genelde Rusya ile Çin’de yetişen büyüklüğü 1 metreyi kadar bulabilen, mavimsi salkım çiçeklere sahip olan meyan ağacının kökünden elde edilmektedir. Son derece sık yaprakları olan meyan bitkisinin kökünden elde edilen meyan kökü mineral ve vitamin yönünden son derece zengin olmasının yanı sıra medikal sektöründe de sıklıkla kullanılması ile ünlüdür. Çok eski dönemlerde ve şaman kültüründe meyan kökü çeşitli hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılırken bugünde modern ilaç endüstrisinin en çok kullandığı bitkiler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. 

Meyan kökünün faydaları arasında ilk sırada nezle ve gribe iyi gelmesi yer almaktadır. Bu nedenle sonbahar mevsiminde kullanımı artmaktadır. Balgam sökücü özelliği sayesinde geçmeyen inatçı öksürük tedavisinde son derece etkilidir. Öksürük ilaçlarının yarardan ziyade zarar verdiği göz önüne alınırsa özellikle de çocuklarda öksürük tedavisinde meyan kökü kullanılarak hazırlanan karışımlara ve çaylara yer verilmesi önerilmektedir. Göğsü yumuşattığı için nefes darlığı sorunu yaşayan kişilerin düzenli olarak meyan kökü kullanımı yarar sağlayacaktır. Antibakteriyel özelliği bulunduğu için ince bağırsak iltihapları başta olmak üzere hem harici hem de dahili olarak mikroplu hastalıklara karşı tedavilerde yararlanılmaktadır. Hepatit türlerinde Hepatit A ve Hepatit C hastalıklarına karşı antiviral özelliği bulunduğu için koruyucu etkisi bulunmaktadır. 

Özellikle de müzmin hepatit hastalarının kullanımı doktorlar tarafından da tavsiye edilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ile kansere karşı da önemli faydaları bulunduğu belirlenmiştir. İdrar söktürücü özelliği nedeni ile ödem sorunu bulunan kişilerin kullanımı önerilir. Bağırsakları çalıştırıcı özelliği ile kabızlık sorunu yaşayanlar tüketmelidir. Meyan kökü kurutularak saklanmalıdır. Kurutulduktan sonra toz haline getirilebileceği gibi kuru meyan kökünün kaynatılması ile elde edilen meyan çayı da kullanılabilmektedir.

0 yorum

Dis Çıkarma Döneminde Uykusuzluk Ve İshal

Bebeklerde diş çıkarma döneminde genel bir huzursuzluk gözlemlenebilir. Bu süreçte özellikle de diş damağı yarana kadar bebeğin diş kaşımak amacı ile özel olarak üretilen dişlikler ve gerekli görüldüğü durumda diş jelleri ile rahatlatılması önemlidir. Bebeğiniz diş etleri kaşındığı için eline aldığı her şeyi ağzına götürmek isteyeceği için bu dönemde özellikle yutabileceği nesnelerden uzak tutulması önemlidir.Diş çıkarma döneminde ishal son derece sık görülen bir rahatsızlık olup çoğunlukla ilaç kullanımına gerek kalmadan atlatılabilmektedir. Ancak bebeğin çok şiddetli ishal olması durumunda bebeğinizin aylık rutin kontrollerini takip eden doktorunuza durumu danışarak ishal ilaçları arasında bebeğinize uygun olanı kullanabilirsiniz.

Diş çıkarma döneminde uykusuzluk ise bebeğin yaşadığı genel rahatsızlık hissinden kaynaklanmaktadır.Dişin diş etini yarıp çıkması aşamasında ne yazık ki bebekler zorlandığı için bu dönemde huysuzlanabilmektedir. Bunun önüne geçilmesi adına bebeğin özellikle de buzdolabına konularak soğutulan ve içinde su bulunan dişlikler kullanması sağlanmalı ayrıca akşam karnı iyice doyurulduktan sonra yatmadan önce ılık bir banyo yaptırılması gereklidir. Yine sağlığa uygun ve bebeklere hiçbir zararı bulunmayan özel diş jelleri gece yatmadan önce bebeğe son beslenmeden sonra uygulanırsa bebek uykuya daha rahat bir geçiş yapacaktır.Bu durumun geçici bir durum olduğunu ve bebeğinizin acı çektiğini unutmadan yeteri kadar sabır gösterebilirseniz bebeğiniz bu dönemi çok daha rahat atlatacaktır.

0 yorum

Bebegin Cinsiyeti Ne Zaman Belli Olur

Kadın ile erkeğin cinsel birleşmesi sonrası gebeliğin meydana gelmesi halinde yumurtanın daha ilk döllendiği anda aslında bebeğin cinsiyeti de belli olmaktadır. 

Babadan gelen kromozomlar ile bebeğin cinsiyeti belirlenirken bu cinsiyetin anlaşılması için belirli bir süre geçmesi gerekir.Anne karnındaki bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi için en azından 3.ayın dolması beklenmelidir.Bebeğin cinsiyetinin erkek olması ve ultrason ile görüntüleme yapılırken bacaklarını açması halinde bu süre daha erken olabileceği gibi bacaklarını kapalı tutan bebeklerde ise süre uzayabilmektedir.

Ancak erkek bebeklerin cinsel organlarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde daha kolay belirlenebilmesi erkek bebek bekleyen çiftlerin çocuklarını daha erken öğrenmelerini sağlamaktadır. Bebeğin cinsiyeti için en doğru sonucu almak isteyen anne adaylarının en azından 20. haftayı beklemeleri bu nedenle önerilmektedir. Bebeğin cinsiyeti ultrason ile görüntüleme yönteminde belirlenemiyorsa kromozom taraması yapılarak öğrenilme imkanı da bulunmaktadır. Ancak bu yöntemde anne karnındaki sıvıdan örnek alınması gerektiği için pek tercih edilmemektedir.

Bunlara ek olarak son yıllarda yaygınlaşan evde cinsiyet testi kesinlikle önerilmemekte olup testin doğruluk oranı ise sadece yüzde 70-80 civarındadır. Her anne adayı bir an önce bebeğininin cinsiyetini öğrenmek için sabırsızlık yaşayabilir ancak bunun için acaleci davranarak yanlış cinsiyet belirleme olayları yaşamamak adına en azından gebeliğin 16. haftasını doldurmasını beklemek daha doğru sonuçlar almak adına önemlidir. 
0 yorum

Dogum Sonrası Depresyon

Bütün anneler gebelikleri boyunca sürekli olarak bebeklerini kucaklarına alacakları günü hayal etmektedir.Sürekli olarak bebeklerini kucaklarına aldıklarında çok mutlu olacaklarını düşünen anne adayları doğum ile beraber aslında bunun tam da hayal etmedikleri gibi olduğunu görürler. 

Özellikle de ilk kez anne olan kadınlarda doğum sonrası depresyon oranının çok yüksek olmasının nedeni budur. Uykusuz gecelere ve bebek bakmanın zorluğuna tam olarak hazırlanamayan yeni annelerin doğum sonrasında yaşadıkları sıkıntılı dönem doğum sonrası depresyon olarak isimlendirilmektedir.

Doğum sonrası depresyon geçirenler incelendiğinde bu vakaların bir çoğunun kolik bebek sahibi olduklarını göstermektedir. Kolik bebekler özellikle de geceleri ağlama krizleri yaşadıkları için gece uykusuz kalan annelerin depresyona girmeleri çok daha yüksek ihtimaldir. 

Peki doğum sonrası depresyon nasıl geçer? 
Doğum sonrası depresyonu atlatmanın tek yolu kesinlikle yardım almaktadır. Özellikle de bebeğiniz sizi gece çok sık uyandırıyorsa gündüz ya onun bakımı için güvendiğiniz birinden destek almalı ya da gece eşinizin de bebeğin bakımı için uyanmasını sağlamanız gerekir.

Doğum sonrası depresyonun nedenleri incelendiğinde genelde hep annenin bebeğin bakımının fiziksel ağırlığı altında ezilmesi ve bebeğin ihtiyaçlarına yetmediğini düşünmesinin yer aldığı gözlemlenmektedir. Ayrıca yine doğum sonrası değişen fiziksel görünüm nedeni ile anne adaylarının psikolojilerinin etkilendiği bilinmektedir. Bu noktada eşlere büyük görevler düşmekte olup sürekli olarak eşlerini hem davranışları ile hem de sözleri ile sürekli desteklemeleri gerekmektedir. 

0 yorum

Dogumun Basladıgını Nasıl Anlarsınız

Özellikle de doğum tarihine yaklaşan anne adaylarında doğumun başladığını anlamamak gibi çeşitli korkular oluşabilir. Doğumun başladığını anlamak sanılanın aksine son derece kolaydır ve doğum belirtileri haftalar öncesinden yaşanmaya başlar. Anne adayları tarafından kesin olarak anlaşılan en son doğum belirtisi yaşanan doğum sancılarıdır.

Doğum sansı son derece şiddetli bir sancı olup bu sancıyı yalancı doğum sancısından ayırmak çok basittir. Doğum sancıları birbirini belirli bir döngü içerisinde takip eden, hepsi bir önceki sancıdan daha kısa sürede gelen ve daha şiddetli yaşanan sancılardır. Hem sancı süreleri hem de sancıların şiddeti artar. 

Sancıların sıklıkları düştükçe doğum yaklaşıyor demektir. Gelen her sancıda anne adayının rahminde açılma meydana gelir ve yeteri kadar rahim açıklığı yakalandığı anda anne adayı hemen doğuma alınır.Doğumun erken belirtileri arasında ilk sırayı ise anne adayının artık kendini çok daha hafif hissetmesi ve rahat nefes almaya başlaması alır. Bunun nedeni bebeğin doğum kanalına doğru inişe geçmesi ve karın boşluğunu artık terk etmesidir. Ancak aşağıya doğru inişe geçen bebek bu sefer de idrar kesesini ağırlığı ile baskılamaya başladığı için doğuma yaklaşırken anne adayları çok daha sık tuvalete çıkma isteği duymaya başlamaktadır. Ayrıca yine suyun gelmesi doğum belirtileri arasında yer alır. Ancak bazı gebeliklerde suyun gelmesinin üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra da doğum yapılabilmektedir. 

0 yorum

Düsügün İlk Belirtileri Nelerdir

Gebeliğin ilk 3 aylık süreçte sona ermesi düşük olarak tanımlanmaktadır. Düşüğün nedenleri çok çeşitli olup bazı düşüklerin önlenmesi mümkündür. Bu nedenle düşüğün erken belirtileri her anne adayı tarafından bilinmeli ve bu belirtilerin ortaya çıkması halinde hemen gebeliği takip eden doktor bilgilendirilmelidir. Peki düşüğün ilk belirtileri nelerdir?

Düşüğün ilk belirtileri arasında ilk sırada kanama yer almaktadır. Kanama çok şiddetli olabileceği gibi aynı zamanda sadece lekelenme tarzında kanamaların da görülmesi mümkündür. Gebelikte kanama pek çok nedenden meydana gelebileceği gibi her kanama mutlaka doktor kontrolünü gerektirecek önemli bir risk faktörü olarak görülmelidir. 

Hamileliğin ilk döneminde görülen yerleşme kanamaları bu kanamalardan farklı olarak çoğu zaman anne adayının gebe olduğunu öğrenmeden önce yaşanmaktadır.

Bunlara ek olarak kasık bölgesinde özellikle de tek bir tarafta ortaya çıkan şiddetli ağrılarda düşüğün belirtileri olarak kabul edilmektedir. Düşük belirtileri görüldüğü anda doktora başvurulduğu takdirde verilen ilaçlar ile düşüğün engellenmesi sağlanabilmektedir. Ancak bazı düşük vakaları vücudun kendini koruma mekanizması sonucu oluştuğu için bunların engellenmesi mümkün değildir. Yapılan araştırmalar sonucu yapılan düşüklerin büyük bir miktarında bebeklerin genetik bozukluğa sahip olduğu belirlenmiştir. Üst üste yaşanan düşüklerde ise tekrarlayan düşük vakaları söz konusudur. Bu tip düşüklerde gerekli araştırmalar yapılarak  düşüğün nedeni tespit edilir ve tedavisi mümkünse tedavi edilerek bir sonraki gebeliğin sağlıklı olarak gerçekleşmesi sağlanabilmektedir. 

0 yorum

Dogum Korkusu Nasil Yenilir

İlk kez doğum yapacak anne adaylarının yanı sıra çok zor bir ilk doğum yapan anne adaylarında da doğum fobisi sıklıkla görülmektedir. Doğumda gerek kendileri gerekse de bebeklerine yönelik yoğun korku yaşayan anne adaylarının bu durumu mutlaka aşması gerekir. Aksi halde doğumun güvenliği büyük bir risk altına girmiş olur. 

Peki doğum korkusu nasıl yenilir?
Doğum korkusunu yenmenin en kolay yolu doğum hakkında gereken tüm bilgileri edinmektir. Doğumun aşamaları ve doğum anında yapılması gerekenler hakkında detaylı bilgiyi edinen anne adaylarının  doğumdan korkmaları için hiç bir neden yoktur. Korku sonunun bilinmediği bir süreçten dolayı yaşanan endişedir. Ancak sürekli olarak bir sonraki aşamada ne yaşayacağını bilen anne adaylarının doğumdan korkmak için bir nedenleri kalmaz. 

Özellikle de nefes egzersizleri sizi korkudan uzaklaştıracak önemli  bir alıştırmadır. Doğumda doğru nefes alma teknikleri hakkında gerekli bilgiyi edinen anne adayı doğum anında acıdan çok kendisini doğru nefes almaya ve yerinde ıkınmaya vereceği için o anda korku aklına bile gelmeyecektir. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen anne adayı kendisini bir türlü yoğun korkudan alamıyorsa bu durumda psikolojik destek alması en doğrusudur. Alınan seansların bir işe yaramaması halinde ise normal doğumdan vazgeçilerek sezaryenle doğum yapılması doğumun güvenliğinin sağlanması açısından önerilmektedir. Çünkü doğum anında yaşanabilecek yoğun korku anne adayının kilitlenmesine neden olarak doğumun sağlıklı bir şekilde meydana gelmesini engelleyebilir. 

0 yorum

Emmeyen Bebek İcin Ne Yapılır

Yapılan her yeni araştırma anne sütünün önemini bir kere daha ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayabilmek adına Sağlık Bakanlığı düzenlediği özel kampanyalar ile anneleri bebeklerini emzirmeleri konusunda bilinçlendirmeye çalışmaktadır. 

Bebekler anne karnında parmaklarını emmeye başladıkları için emme refleksi ile dünyaya gelirler ve pek çok bebek annesinin memesine yaklaştığı anda memeyi kavrayarak emmeye başlamaktadır.

Ancak bazı bebeklerde emme refleksinin az olması ya da anne sütünün az gelmesi gibi nedenlere bağlı olarak memeyi reddetme davranışı görülebilmektedir. Peki emmeyen bebek için ne yapılır? Emmeyen bebek için yapılması gereken ilk şey sabırlı olmaktır. Anneler bebeklerinin aç kaldığını düşünerek acele bir şekilde hemen biberon ile beslemeye geçmek isterler. Ancak biberonu bir kere alan bebeğin bir daha annesinin memesini emmek istemeyeceği bilinmelidir. Bunun nedeni biberon ile süt akışının çok daha yoğun gelmesi ve bebek açısından emmenin çok daha kolay olmasıdır. Hazır mamaların yüksek fiyatları emmeyen bebek anneleri için artı bir giderdir.


Üstelik alınan en kaliteli hazır mama markası dahi anne sütünün yerini asla tutamaz. Bu nedenle ilk günlerde biraz daha sabırlı davranılması önemlidir. Ancak anne sütünün olmadığı doktor tarafından da teyit edilirse bu durumda hazır mamaya geçiş yapılmalıdır. Anne sütünün olduğu ancak bebeğin memeyi kabul etmediği durumlarda ise yapılacak en doğru davranış alınacak süt sağma pompaları ile annenin gün içerisinde sütünü sık sık sağarak bebeğe biberon ile vermesidir. Sağılan süt mutlaka buzdolabında saklanmalı ve biberon içerisinde benmari usülü sıcak su içerisinde ılıtılarak bebeğe verilmelidir. 

0 yorum

Erken Dogum Nedir, Erken Dogum Belirtileri Nelerdir

Sağlıklı olarak süren her gebeliğin 40. haftanın dolması ile beraber doğum ile son bulması beklenir.

Doğum bu tarihten önce olabileceği gibi bu tarihten sonra da gerçekleşebilir. 40. Haftadan sonra gerçekleşen doğumlar geç doğum olarak adlandırılırken 36. haftadan önce gerçekleşen doğumlarda erken doğum olarak adlandırılmaktadır.


Günümüzde sağlık teknolojisinde yaşanan inanılmaz gelişmeler sayesinde erken doğum sonrası bakım üniteleri yaygınlaştırılarak yaşam oranı yükseltilmiştir. Günümüzde tam donanımlı ekipmanlara sahip hastanelerde yapılan doğumlarda 6 aylık bebeklerin bile yaşatılması sağlanmaktadır. Ancak bebeğin en sağlıklı olarak gelişecek yerin anne karnıolması nedeni ile mümkün olduğunca doğumun geciktirilmesi önemlidir. Erken doğum nedenleri anne kaynaklı ya da bebek kaynaklı olarak ortaya çıkabilir.

Temel nokta anne ya da bebeğin genel sağlık durumunun tehlike altında olmasıdır. Böyle bir durumda her zaman öncelik anneye aittir ve annenin can sağlığı korunmalıdır. Annenin hayatının riskte olduğu her gebelik hemen doğum ile sonlandırılmalıdır. Bazen de hiç bir risk ortada yokken kasılmalar başlayarak doğum gerçekleşebilir. Erken doğum belirtileri arasında yer alan kasılmaların ortaya çıkması halinde hiç vakit kaybedilmeden hemen doktora başvuruda bulunulması gerekir. Verilecek ilaçlar ile kasılmanın önlenmesi mümkündür. Bu nedenle özellikle de birbirini takip eden düzenli kasılmalarda gebeliğin içinde bulunduğu ay dikkate alınmadan hemen doktora başvuruda bulunulması önemlidir.

0 yorum

Erken Gebelik Belirtileri Nelerdir

Erken gebelik belirtileri anne adaylarının gebe kaldıkları ilk aylarda ortaya çıkan gebelik belirtilerine verilen isimdir. Ancak yapılan incelemeler sonucunda bu belirtilerin büyük bir bölümünün psikolojik olduğu ve özelilkle de gebe kalmak için uğraşan anne adaylarında ortaya çıktığı belirlenmiştir. Yani hamile kalmak isteyen kadınlarda erken gebelik belirtilerinin görülme oranı çok daha yüksektir.


Doktorlar tarafından kabul edilen en erken gebelik belirtisi ise adet gecikmesidir. Kadının hamile kalması durumunda beyin tarafından özel olarak salgılanan hormonlar yumurtlamayı sona erdirmekte ve buna bağlı olarak doğum sonrasına kadar yumurtlama gerçekleşmemektedir. Yumurtlama olmadığı için de ölü yumurtaların dışa atıldığı adet kanamaları hamile kadınlarda oluşmamaktadır. Adet gecikmesinden önce ise anne adayları tarafından hissedilen pek çok erken gebelik belirtisi bulunmaktadır.


Bunlardan bazıları adet olacakmış gibi karın ve kasık ağrık ağrısı, kasık bölgesinde yaşanan tek taraflı ağrı, gögüslerde dolgunluk hissi ve yaşanan aşırı hassasiyet, ağıza sık sık pasa benzer bir tad gelmesi, beyaz ve kokusuz akıntı ile sürekil olarak uyuma isteğidir. Gebeliğin ilk haftalarında uyku büyük bir öneme sahip olduğu için anne adaylarının mümkün olduğunca çok uyuması gereklidir. Bunun nedeni vücudun gereken enerjiyi toplayabilmesi için dinlenmeye ihtiyaç duymasıdır. Gebelikte yaşanan beyaz akıntı ise rahim ağzının koruyucu bir bariyer ile kapatılmasıdır. Akıntı süresince iç çamaşırının düzenil olarak değiştirilmesi bölgenin kuru kalmasına yardımcı olacak ve mantar oluşumunu engelleyecektir.

0 yorum

Mide Kanaması Nasıl Anlasılır

Mide kanaması tek başına bir hastalık olmayıp daha ziyade doktorlar tarafından hastalık belirtisi olarak görülmektedir. Yani mide kanamaları altta yatan nedenlere bağlı olarak oluşmaktadır ve acil tedavisi gereken önemli bir durumdur. Mide kanaması belirtileri ortaya çıktığı anda bu nedenle hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunulması gerekir.


Peki mide kanaması nasıl anlaşılır
Mide kanaması çok az miktarlarda meydana geliyorsa zamanla oluşan kansızlığa ve demir eksikliğine bağlı olarak teşhis edilebilmektedir. Ancak kanama çoğu zaman son derece yoğundur ve hastalarda ciddi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Mide kanaması belirtileri arasında en anlaşılır olanı ağızdan kahve telvesini andıran mide salgısının çıkmasıdır. Ayrıca yine kan kusmak mide kanaması belirtisi olarak kabul edilmelidir ve hiç vakit kaybedilmeden böyle bir durumun yaşanması halinde doktora başvuruda bulunulmalıdır. Gaitanın yine aynı şekilde siyah katran gibi olması ya da kanla karışık olması akıllara mide kanaması riskini getirmelidir.

Mide kanaması olan kişilerde kanamanın yoğun olması halinde kan kaybına bağlı olarak terleme, baygınlık hissinin gelmesi, nabız atışında hızlanmaya bağlı olarak çarpıntı oluşması gibi belirtiler de ortaya çıkabilmektedir. Mide kanaması tedavisi hastanede doktorlar tarafından yapılmalıdır. Tedavi için kanamanın nedeninin belirlenmesi gerekir. Mide kanaması nedeni belirlendikten sonra bu nedenin ortadan kaldırılması ile beraber kanamada kendiliğinden geçecektir. Örneğin ülserin mide duvarını delmesi sonucu gerçekleşen mide kanamasında yapılacak şey cerrahi müdahale ile bu bölgenin tedavi edilmesidir.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI