işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
hamilelik-belirtileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik-belirtileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dogum Sonrasında Hızlı Kilo Vermenin Yolları

Hanımların eşleriyle birlikte kurmuş oldukları en güzel hayallerden birisi de, bu dünya,ya güzel bir bebek getirme fikridir. Lakin, bu güzel fikirle birlikte eş zamanlı bir şekilde türemekte olan en büyük sıkıntı ise, hanımlarda ki Hamilelik Sonrası Göbek problemidir. Keza, doğum esnasında alınmış olan aşırı kilonun doğum sonrasında anında verilmesi asla söz konusu değildir. Bu sebepten ötürü de, karın ve bel çevresinde kalmış olan aşırı yağ ve kilo sıkıntısının düzenli bir program dahilinde ortadan kalkabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle de, Hamilelik sonrası göbek oluşumunun önüne geçmek için güvenilir ve sağlıklı diyet programı ile ilk adımı atabiliriz. Tabi bu adımı atarken de bebeğinizin sağlığını birinci planda tutmanız gerektiğini vurgulamamıza gerek yok sanırım. Keza, uzun bir emzirme dönemine girmiş olduğunuz bu zaman çerçevesi içerisinde, bebeğinizin sağlığı için kesinlikle saçma diyetler denememeniz gerekmektedir.

Tüm bu uyarıları dikkate aldıktan sonra, Hamilelik sonrası göbek eritmek için atılacak ikinci adım ise protein değeri yüksek besinleri tercih etmek olacaktır. Nitekim, hazırlamış olduğunuz sağlıklı diyet programı içerisine dahil edeceğiniz bu ürünler, sütünüze de katkı sağlayarak sizlerin daha hızlı bir şekilde yağ yakıcı bir metabolizmaya sahip olmanızı yardımcı olacaktır. Zira kilo kontrolü için uygulamanız gereken bu program, sizlerin gerek bebeğinizin gelişimi gerek ise vücut yapınızın eski haline dönebilmesi adına oldukça verim sağlayacaktır.


Doğum Sonrasında Hızlı Klio Vermenin Yolları
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hamilelik sonrası göbek sıkıntısını olumlu etkiler eşliğinde ortadan kaldırabilmek oldukça kolay bir eylemdir. Bu eylemi kolay bir işleyişe kavuşturabilmeniz için ise, aşağıdaki diyet tavsiyelerini dikkate almanız yeterli olacaktır.

Öncelikle diyet için en az 4 ay beklemeniz gerekmektedir. Nitekim, bebeğinizin ve kendi bedeninizin sağlıklı bir düzene girebilmesi adına 4 ay sürecek bu bekleme süresi oldukça önemli bir evredir.

Gün içerisinde bolca sıvı alınması gerekmektedir. Özellikle de uyulan diyet esnasında yağ yakıcı çorba ve arındırılmış sular sizlerin daha rahat bir bedene kavuşmanız da yardımcı olacaktır.

Karbonhidrat kilo kontrolü esnasında ise, tahıl, süt ve sebzeleri gerek çiğ gerek ise haşlanmış bir şekilde gün içerisinde, belirli seanslara bölerek tükettiğiniz takdirde, hem bebeğinize sağlıklı bir anne sütü vermiş olursunuz, hem de hamilelik öncesi eski formunuza rahatlıkla dönebilirsiniz.

C vitamini ve B12 vitamini içeren gıdalardan bolca tüketilmesi gerekmektedir. Nitekim, balık ve et gibi besin değeri yüksek olan ürünlerin belirli bir miktar dahilinde tüketilmesi vücut orantısını dengeli bir sisteme kavuşturmuş olacaktır.

Tüm bunların yanında hanımlarımızın Hamilelik sonrası göbek problemini kafalarında çok da fazla büyütmemeleri gerekmektedir. Keza, ne olursa olsun her şeyin başı sağlık deyimini de dikkate alacak olursak, Acele etmeden uygulanacak olan bu programlar sayesinde, hem fit bir vücut hem de mutlu günler geçirebilmeniz mümkün olacaktır.
0 yorum

Hamilelik Sonrası Hızlı Zayıflama

Hamilelik sonrasında hanımların gerçekleştirmek istedikleri en önemli eylem, hızlı bir şekilde kilo vermektir. Zira, gebelik sürecince almak zorunda oldukları kiloların, lohusalık dönemiyle birlikte fazlaca göze batması, hanımlarda bu tarz ihtiyaçların doğmasına sebebiyet vermektedir. Ancak bu tarz bir problemi hamilelik sonrası hızlı zayıflama programları dahilinde sıkıntısızca ortadan kaldırabilmek mümkündür. Bunun için yapılması gereken en önemli şey, sağlıklı diyet programı eşliğinde uygulayacağınız yağ yakma egzersizleri olacaktır. Nitekim, anne sütünün en fazla gerekli olduğu ilk 6 ayı da göz önünde bulunduracak olursak eğer, hamilelik sonrası hızlı zayıflama girişimleri için temkinli davranmakta fayda vardır. Özellikle de vücudun metabolizmasının eski haline dönebilmesi adına, annelerin vitamin ve protein değeri yüksek besinler tüketmesi gerekmektedir. Bunun için de, uzman bir diyetisyen eşliğinde alacağınız sağlıklı diyet listesi içerisine ilave olarak, yağ yakıcı çorba çeşitleri ve protein değeri yüksek ürünler dahil etmeniz gerekmektedir.

Tüm bunların yanı sıra, hamilelik sonrası hızlı zayıflama aşamalarınızda psikolojik açıdan kendinizi rahat ve mutlu etmeniz gerekmektedir. Bunun için de yapacağınız ilk şey vücudunuza zindelik kazandırmak olacaktır. Düzenli uyku programı, saatli yenilecek yemekler ve en önemlisi de hayata ılımlı bir pencereden bakarak devam etmeniz, sizlerin hamilelik sonrası hızlı zayıflama amacınızı gerçekleştirebilmeniz adına bolca katkılar sağlayacaktır. Aksi takdirde, kafa yapısı olarak negatif düşünen bir insanın hangi diyet programını uygularsa uygulasın, olumlu sonuçlar elde etmesi imkansız olacaktır.

Doğum Sonrası Forma Girmenin Tüyoları
Doğum sonrasında forma girebilmek için, ilk olarak lohusalık dönemimde harekete geçmeniz gerekmektedir. Keza, anneler için oldukça sıkıntılar arz eden bu dönemde, uygulanacak olan hafif diyet programları sizlerin daha mutlu ve hızlı bir şekilde forma girmenizde katkı sağlayacaktır.

Lohusalar için Kahvaltı tavsiyeleri
2 kibrit kutusu yağsız peynir, 1 dilim kepekli ekmek
Bir bardak arındırılmış süt
5 zeytin tanesi ve 1 dilim kepekli ekmek
Üç farklı aşamaya ayırmış olduğumuz bu kahvaltı seçenekleri sayesinde, annelerin lohusalık dönemlerinde eski kilolarına kavuşmaları daha kolay olmaktadır. Öte yandan bu dönemlerde uygulanacak bir diğer diyet listesi ise;
Günde en az 7 porsiyon ekmek tüketiniz
Bebekleriniz içinde önem arz edecek olan süt, kaynatarak günde en az iki bardak içiniz.
Sınırsız sebze tüketiniz.
En az 2 litre arındırılmış su içilmesi gerekmektedir.
Özellikle de ara öğünlerde tüketilecek olan meyveler sayesinde, vücut metabolizmasını daha dengeli bir düzeye yerleştirebileceksiniz.
Protein değeri fazla olan besinler günde en az 4 ya da 5 porsiyon olarak tüketilmesinde fayda vardır.

Tüm bunların yanında, hamilelik sonrası hızlı zayıflama işlemini sıkıntısız bir şekilde gerçekleştirebilmeniz adına; bebeğinizle birlikte uzun uzun yürüyüşler, fırsat buldukça yapacağınız egzersizler ve belirli seanslarda alacağınız uzman tavsiyeleri, sizlerin daha kolay bir şekilde forma girmenize yardımcı olacaktır.
1 yorum

Hamilelikte Kilo Artısı Nasıl Olmalı

Hamilelik döneminde anne adaylarının kilo alması kaçınılmazdır. Önemli olan bu sürecin sonuna kadar alınacak toplam kilo miktarıdır. Hamilelikte kilo almamak için diyet yapmakbebeğinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Zaten gebelikte sağlıklı beslenme ve egzersiz programları beraber uygulandığı takdirde aşırı kilo alınması mümkün değildir. Peki hamilelikte kilo artışı nasıl olmalı?

Hamilelikte anne adayının alacağı kilonun belirlenmesinde en önemli etken anne adayının gebe kaldığında sahip olduğu kilodur. Hamile kaldığında aşırı düşük kiloya sahip olan anne adayı gebeliği boyunca daha fazla kilo alma imkanına sahipken yüksek kiloda hamile kalan anne adaylarının kilolarına çok daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir.


Gebelikte aşırı kilo alma hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı açısından pek çok riskin oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca alınan her fazla kilo doğumun daha zor olmasına neden olmaktadır. Normal kiloda hamile kalan anne adaylarının gebeliklerinin sonuna kadar 9-12 kilo almasına müsade edilmektedir. Bu kiloların büyük bir bölümü 7. aydan sonra alındığı için ilk aylarda fazla kilo almamaya çalışılması gereklidir. Doğum ile beraber 4-5 kilo kaybedilmekte kalan fazla kilolar ise 1 senelik süreçte çoğunlukla diyete bile gerek kalmadan emzirme döneminde verilmektedir. Bu nedenle gebelikte kilo almamak için ekstra bir çaba sarf etmeye gerek yoktur. 

0 yorum

Yumurtlama Dönemi Nasıl Hesaplanır

Yumurtlama döneminin bilinmesi en çok gebe kalmak isteyen kadınlar için önemlidir. Yine aynı şekilde gebe kalmak istemeyen kadınlarda yumurtlama döneminde korunmasız olarak cinsel ilişkiye girmeyerek kendilerini koruma imkanına sahiptir. Peki yumurtlama dönemi nasıl hesaplanır ve yumurtlama dönemi nedir?

Düzenli olarak adet gören her kadın belirli bir döngü içerisinde yumurtlar. Yumurtlama dönemi içerisinde cinsel ilişkiye giren kadınların gebe kalma ihtimalleri son derece yüksek olduğu için planlı gebelik yaşamak isteyen ya da tüp bebek tedavisi olan anne adayları için bu tarihin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Yumurtlama dönemi hesaplaması için mutlaka düzenli adet görülmesi şarttır. Düzenli olarak adet görmeyen kadınlarda yapılacak hesaplama yanlış sonuçların alınmasına neden olabilir.

Bu nedenle düzenli olarak adet görmüyorsanız yumurtlama hesaplama işleminin yerine yumurtlama testleri olarakta bilinen ovülasyon testleri kullanmanız doğru sonuç almanız adına daha uygun olacaktır. Düzenli adet gören kadınlarda ise bu hesaplama bir sonraki adet başlangıç tarihinden önce geriye doğru sayılara bulunur ve 2 hafta yani 14 gün sonrası yumurtlama tarihi olarak kabul edilir. Ancak bu hesap pek çok kez çeşitli nedenlerden dolayı yanlış çıkabileceği için en doğrusu yumurtlama test kiti kullanmaktır. Bu test kiti aynı gebelik testlerine benzemekte olup yapılacak test sonucunda yumurtlama döneminde olup olmadığınız belirlenir. Yumurtlama döneminde son derece hafif kanlı akıntı ve vücut ateşinin yükselmesi gibi belirtiler de ortaya çıktığı için bu belirtileri takip ederek yumurtlama döneminde olduğunuzdan emin olmanız da mümkündür. 

0 yorum

Hamilelik Testi Ne Zaman Yapılmalı

Kadınların hamileliklerini kesin olarak belirlemek için kullandıkları yöntemlerden biride hamilelik testidir. Hamilelik testi evde uygulanabilen basit idrar testlerinin yanı sıra sağlık merkezlerinde oluşan kanda gebelik testlerini de kapsamaktadır. İdrarda gebelik testinin uygulaması çok daha kolay olup doğruluk oranı ise testin uygulanışına bağlı olarak değişmektedir.

İdrarda gebelik testinden en doğru sonucu alabilmek için adet gecikmesinin yaşanmasını ve bu gecikmenin üzerinden en az 5 gün geçmesini beklemek gerekir. İdrar numunesinden gebelik tayini yapılan bu testlerin daha erken uygulanması halinde testin tespit ettiği gebelik hormonu olan HCG adlı hormon henüz yeteri kadar yükselmediği için gebelik olmasına rağmen testte negatif sonuç çıkma riski yükselmektedir. Gebelik testi hatalı pozitif çıkma şansı ise nerede ise sıfırdır. Çünkü bu test kiti HCG hormononu tespit etmektedir ve bu hormon gebeliğe bağlı olarak yükselişe geçmektedir.

Gebelik testiniz pozitif çıktığı halde gebe olmadığınızı öğrendiyseniz bu durumda hemen genel sağlık taramasından geçerek bu durumun araştırılmasını sağlamanız gerekir.  Ancak bu milyonda bir görülebilecek bir durumdur ve pozitif çıkan gebelik testleri büyük oranda doğru testlerdir. İdrarda gebelik testi ise yanılma payı en düşük olan gebelik testi olup gebeliğin üzerinden 7 gün geçtikten sonra dahi doğru sonuç verebilmektedir. Erken gebelik testi olarak satılan testlerin ise uygulanması için en azından korunmasız olarak girilen ilişkinin üzerinden en az 15-20 gün geçmesi gerekir. 

0 yorum

Gebelikte Alkol Kullanımının Zararları

Gebelikte alkol kullanımının zararları hakkında yapılan geniş çaplı araştırmalar sonucunda gebeliğe verdiği zararların yanı sıra bebeğin sağlığını da olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Gebelikte alkol kullanmak erken doğum ve düşüğün en önemli nedenleri arasında yer alırken ayrıca yapılan araştırmalar bebeklerde zeka geriliğine neden olduğunu göstermektedir.

Alkol hızlı bir şekilde kana karıştığı için kan yolu ile bebeğe de direkt geçmekte ve korumasız olan bebeğin sinir sisteminde büyük hasarlar oluşmasına neden olmaktadır. Alkol içerisinde bulunan etken maddeler direkt olarak sinir sistemine saldırır. Ancak yetişkinlerin güçlü olan bağışıklık sistemi gerçekleştirilen saldırıların büyük bir bölümünü etkiler ve uzun süreli kullanım olmadığı takdirde büyük oranla alkol kalıcı hasarların oluşmasına neden olmaz. Ancak ne yazık ki anne karnındaki bebek bu tip bir koruma kalkanına sahip olmadığı için alkol tüketiminden çok daha fazla etkilenmekte ve daha büyük zarar görmektedir.

Bu nedenle anne adaylarının planlı bir şekilde hamile kalıyorlarsa hamile kalmaya karar verdikleri andan itibaren plansız bir hamilelik yaşıyorlarsa da hamile olduklarını öğrendikleri ilk andan itibaren alkol tüketimini hemen bırakmaları gerekir. Gebelikte alkolün zararları arasında erken doğum ve bebekte zeka geriliğinin yanı sıra ayrıca ölü doğum, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklara yatkınlık, düşük, gelişim geriliği ve uzuvlarda eksiklik gibi son derece ciddi pek çok etki bulunmaktadır. 

0 yorum

Anne Sütünü Arttıran Yiyecekler

Anne sütünü arttırmanın en etkili yolu bebeğinizi düzenli olarak emzirmektir. Emzirmeye duyarlı olan süt bezleri bebeğiniz emdikçe daha fazla süt salgılar. Bu nedenle sütünüzü arttırmak için ilk dikkat etmeniz gereken nokta bebeğinizi sık sık emzirmektir. 

Yine anne sütünün temel maddesi olan su emziren anneler tarafından çok sık içilmelidir. Bunlara ek olarak anne sütünü arttıran yiyecekler olduğu da bilinmektedir. Bunlar arasında ilk sırada anason yer almaktadır. Ayrıca biraların yapımında kullanılan mat anne sütünü yine bariz şekilde arttıran önemli bir bitkidir.

Isırgan otu ve rezene gibi bitkilerin yanı sıra soğan gibi sebzeler de işe yaramaktadır. Ancak anne sütünü arttırmak için kesinlikle en çok tavsiye edileni tamamen doğal olması açısından ısırgan otu çayı ve rezene çayıdır. Annenin yediği ve içtiği her türlü besin maddesinin bebeğe de geçeceği unutulmamalıdır. Bu nedenle süt yapması için yenilen ve içilen alakasız şeyler bebeklerin sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin süt yaptığına inanıldığı için sürekli olarak kuru fasulye yiyen bir annenin bebeği aşırı derecede gazlanacağı için rahatsızlanabilir.

Anne sütünü arttırmak için size düşen görev yeteri kadar su içmek ve bebeğiniz istemese dahi ilk doğduğu günler onu 2 saatte bir emzirmektir. Bunun yanı sıra annelerin kesinlikle bebeğime sütüm yetmiyor gibi olumsuz düşüncelerden arınması gerekmektedir. Bebeğini emziren anne sürekli olarak senin sütün yetiyor, süt bebeğe yaramış bak kilo almış gibi olumlu sözlerle motive edilmesi gerekir.  

0 yorum

Bebekler Neden Aglar

Bebeklerin ağlama nedenleri çok çeşitlidir ancak tüm ağlama nedenleri ortaya çıkan memnuniyetsizliği dile getirmek içindir. Örneğin bebeğin altını ıslatması ya da karnının acıkması gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan memnuniyetsizlik duygusu ağlayarak belli edilir. Bebeklerin ağlama yetenekleri aslında onların çalan alarmları olarak algılanmalıdır. Özellikle de ilk bebeklik döneminde ağlamaların tümünün belirgin nedenleri vardır.

Ancak bebek büyüdükçe ağlamanın kullanılacak bir silah olduğunu öğrenerek bunu kendi ihtiyaçlarını istediği şekilde gerçekleştirmeniz için kullanabilir. Örneğin kendi odasında yatmaya alıştırdığınız bebeğinizi bir gece ağladığı için yanınıza aldığınız takdirde bebeğinize aslında yeteri kadar ağlaması halinde yanınıza gelebileceğini öğretmiş olursunuz. 
Bu nedenle bebek büyütürken kesinlikle kararlı olunması ve asla yanlış denilen bir tutumun bebeğin ağlaması nedeni ile değiştirilmemesi gerekir. Bebeklerin ağlarken yapmış oldukları hareketler onların ağlama nedenlerini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Zaten bir süre sonra anne ile bebek arasındaki uyum sağlanmış olacağı için anne bebeğin ağlama sesinden ve ağlarken yaptığı hareketlerden ağlama nedenini anlayacak duruma gelecektir. Örneğin ağlarken sürekli oranırken yalanan bir bebeğin ağladığı anlaşılırken ağlarken kulağını tutan bir bebeğin kulak ağrısı çektiği belli olmaktadır. Aynı şekilde ağlarken bebeğin ayaklarını karnına çekmesi gaz sancısı yaşadığını göstermektedir. Bebekler bir sağlık problemleri olmadığı takdirde genelde altları kuru ve karınları tok olduğu zamanları uykuda geçirmektedir. Özellikle de ilk 1-2 aylık dönemde bebeğin uyuması gelişmesi açısından çok önemlidir. 
0 yorum

Bebegin Cinsiyeti Ne Zaman Belli Olur

Kadın ile erkeğin cinsel birleşmesi sonrası gebeliğin meydana gelmesi halinde yumurtanın daha ilk döllendiği anda aslında bebeğin cinsiyeti de belli olmaktadır. 

Babadan gelen kromozomlar ile bebeğin cinsiyeti belirlenirken bu cinsiyetin anlaşılması için belirli bir süre geçmesi gerekir.Anne karnındaki bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi için en azından 3.ayın dolması beklenmelidir.Bebeğin cinsiyetinin erkek olması ve ultrason ile görüntüleme yapılırken bacaklarını açması halinde bu süre daha erken olabileceği gibi bacaklarını kapalı tutan bebeklerde ise süre uzayabilmektedir.

Ancak erkek bebeklerin cinsel organlarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde daha kolay belirlenebilmesi erkek bebek bekleyen çiftlerin çocuklarını daha erken öğrenmelerini sağlamaktadır. Bebeğin cinsiyeti için en doğru sonucu almak isteyen anne adaylarının en azından 20. haftayı beklemeleri bu nedenle önerilmektedir. Bebeğin cinsiyeti ultrason ile görüntüleme yönteminde belirlenemiyorsa kromozom taraması yapılarak öğrenilme imkanı da bulunmaktadır. Ancak bu yöntemde anne karnındaki sıvıdan örnek alınması gerektiği için pek tercih edilmemektedir.

Bunlara ek olarak son yıllarda yaygınlaşan evde cinsiyet testi kesinlikle önerilmemekte olup testin doğruluk oranı ise sadece yüzde 70-80 civarındadır. Her anne adayı bir an önce bebeğininin cinsiyetini öğrenmek için sabırsızlık yaşayabilir ancak bunun için acaleci davranarak yanlış cinsiyet belirleme olayları yaşamamak adına en azından gebeliğin 16. haftasını doldurmasını beklemek daha doğru sonuçlar almak adına önemlidir. 
0 yorum

Dogum Sonrası Depresyon

Bütün anneler gebelikleri boyunca sürekli olarak bebeklerini kucaklarına alacakları günü hayal etmektedir.Sürekli olarak bebeklerini kucaklarına aldıklarında çok mutlu olacaklarını düşünen anne adayları doğum ile beraber aslında bunun tam da hayal etmedikleri gibi olduğunu görürler. 

Özellikle de ilk kez anne olan kadınlarda doğum sonrası depresyon oranının çok yüksek olmasının nedeni budur. Uykusuz gecelere ve bebek bakmanın zorluğuna tam olarak hazırlanamayan yeni annelerin doğum sonrasında yaşadıkları sıkıntılı dönem doğum sonrası depresyon olarak isimlendirilmektedir.

Doğum sonrası depresyon geçirenler incelendiğinde bu vakaların bir çoğunun kolik bebek sahibi olduklarını göstermektedir. Kolik bebekler özellikle de geceleri ağlama krizleri yaşadıkları için gece uykusuz kalan annelerin depresyona girmeleri çok daha yüksek ihtimaldir. 

Peki doğum sonrası depresyon nasıl geçer? 
Doğum sonrası depresyonu atlatmanın tek yolu kesinlikle yardım almaktadır. Özellikle de bebeğiniz sizi gece çok sık uyandırıyorsa gündüz ya onun bakımı için güvendiğiniz birinden destek almalı ya da gece eşinizin de bebeğin bakımı için uyanmasını sağlamanız gerekir.

Doğum sonrası depresyonun nedenleri incelendiğinde genelde hep annenin bebeğin bakımının fiziksel ağırlığı altında ezilmesi ve bebeğin ihtiyaçlarına yetmediğini düşünmesinin yer aldığı gözlemlenmektedir. Ayrıca yine doğum sonrası değişen fiziksel görünüm nedeni ile anne adaylarının psikolojilerinin etkilendiği bilinmektedir. Bu noktada eşlere büyük görevler düşmekte olup sürekli olarak eşlerini hem davranışları ile hem de sözleri ile sürekli desteklemeleri gerekmektedir. 

0 yorum

Dogumun Basladıgını Nasıl Anlarsınız

Özellikle de doğum tarihine yaklaşan anne adaylarında doğumun başladığını anlamamak gibi çeşitli korkular oluşabilir. Doğumun başladığını anlamak sanılanın aksine son derece kolaydır ve doğum belirtileri haftalar öncesinden yaşanmaya başlar. Anne adayları tarafından kesin olarak anlaşılan en son doğum belirtisi yaşanan doğum sancılarıdır.

Doğum sansı son derece şiddetli bir sancı olup bu sancıyı yalancı doğum sancısından ayırmak çok basittir. Doğum sancıları birbirini belirli bir döngü içerisinde takip eden, hepsi bir önceki sancıdan daha kısa sürede gelen ve daha şiddetli yaşanan sancılardır. Hem sancı süreleri hem de sancıların şiddeti artar. 

Sancıların sıklıkları düştükçe doğum yaklaşıyor demektir. Gelen her sancıda anne adayının rahminde açılma meydana gelir ve yeteri kadar rahim açıklığı yakalandığı anda anne adayı hemen doğuma alınır.Doğumun erken belirtileri arasında ilk sırayı ise anne adayının artık kendini çok daha hafif hissetmesi ve rahat nefes almaya başlaması alır. Bunun nedeni bebeğin doğum kanalına doğru inişe geçmesi ve karın boşluğunu artık terk etmesidir. Ancak aşağıya doğru inişe geçen bebek bu sefer de idrar kesesini ağırlığı ile baskılamaya başladığı için doğuma yaklaşırken anne adayları çok daha sık tuvalete çıkma isteği duymaya başlamaktadır. Ayrıca yine suyun gelmesi doğum belirtileri arasında yer alır. Ancak bazı gebeliklerde suyun gelmesinin üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra da doğum yapılabilmektedir. 

0 yorum

Düsügün İlk Belirtileri Nelerdir

Gebeliğin ilk 3 aylık süreçte sona ermesi düşük olarak tanımlanmaktadır. Düşüğün nedenleri çok çeşitli olup bazı düşüklerin önlenmesi mümkündür. Bu nedenle düşüğün erken belirtileri her anne adayı tarafından bilinmeli ve bu belirtilerin ortaya çıkması halinde hemen gebeliği takip eden doktor bilgilendirilmelidir. Peki düşüğün ilk belirtileri nelerdir?

Düşüğün ilk belirtileri arasında ilk sırada kanama yer almaktadır. Kanama çok şiddetli olabileceği gibi aynı zamanda sadece lekelenme tarzında kanamaların da görülmesi mümkündür. Gebelikte kanama pek çok nedenden meydana gelebileceği gibi her kanama mutlaka doktor kontrolünü gerektirecek önemli bir risk faktörü olarak görülmelidir. 

Hamileliğin ilk döneminde görülen yerleşme kanamaları bu kanamalardan farklı olarak çoğu zaman anne adayının gebe olduğunu öğrenmeden önce yaşanmaktadır.

Bunlara ek olarak kasık bölgesinde özellikle de tek bir tarafta ortaya çıkan şiddetli ağrılarda düşüğün belirtileri olarak kabul edilmektedir. Düşük belirtileri görüldüğü anda doktora başvurulduğu takdirde verilen ilaçlar ile düşüğün engellenmesi sağlanabilmektedir. Ancak bazı düşük vakaları vücudun kendini koruma mekanizması sonucu oluştuğu için bunların engellenmesi mümkün değildir. Yapılan araştırmalar sonucu yapılan düşüklerin büyük bir miktarında bebeklerin genetik bozukluğa sahip olduğu belirlenmiştir. Üst üste yaşanan düşüklerde ise tekrarlayan düşük vakaları söz konusudur. Bu tip düşüklerde gerekli araştırmalar yapılarak  düşüğün nedeni tespit edilir ve tedavisi mümkünse tedavi edilerek bir sonraki gebeliğin sağlıklı olarak gerçekleşmesi sağlanabilmektedir. 

0 yorum

Dogum Korkusu Nasil Yenilir

İlk kez doğum yapacak anne adaylarının yanı sıra çok zor bir ilk doğum yapan anne adaylarında da doğum fobisi sıklıkla görülmektedir. Doğumda gerek kendileri gerekse de bebeklerine yönelik yoğun korku yaşayan anne adaylarının bu durumu mutlaka aşması gerekir. Aksi halde doğumun güvenliği büyük bir risk altına girmiş olur. 

Peki doğum korkusu nasıl yenilir?
Doğum korkusunu yenmenin en kolay yolu doğum hakkında gereken tüm bilgileri edinmektir. Doğumun aşamaları ve doğum anında yapılması gerekenler hakkında detaylı bilgiyi edinen anne adaylarının  doğumdan korkmaları için hiç bir neden yoktur. Korku sonunun bilinmediği bir süreçten dolayı yaşanan endişedir. Ancak sürekli olarak bir sonraki aşamada ne yaşayacağını bilen anne adaylarının doğumdan korkmak için bir nedenleri kalmaz. 

Özellikle de nefes egzersizleri sizi korkudan uzaklaştıracak önemli  bir alıştırmadır. Doğumda doğru nefes alma teknikleri hakkında gerekli bilgiyi edinen anne adayı doğum anında acıdan çok kendisini doğru nefes almaya ve yerinde ıkınmaya vereceği için o anda korku aklına bile gelmeyecektir. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen anne adayı kendisini bir türlü yoğun korkudan alamıyorsa bu durumda psikolojik destek alması en doğrusudur. Alınan seansların bir işe yaramaması halinde ise normal doğumdan vazgeçilerek sezaryenle doğum yapılması doğumun güvenliğinin sağlanması açısından önerilmektedir. Çünkü doğum anında yaşanabilecek yoğun korku anne adayının kilitlenmesine neden olarak doğumun sağlıklı bir şekilde meydana gelmesini engelleyebilir. 

0 yorum

Emmeyen Bebek İcin Ne Yapılır

Yapılan her yeni araştırma anne sütünün önemini bir kere daha ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayabilmek adına Sağlık Bakanlığı düzenlediği özel kampanyalar ile anneleri bebeklerini emzirmeleri konusunda bilinçlendirmeye çalışmaktadır. 

Bebekler anne karnında parmaklarını emmeye başladıkları için emme refleksi ile dünyaya gelirler ve pek çok bebek annesinin memesine yaklaştığı anda memeyi kavrayarak emmeye başlamaktadır.

Ancak bazı bebeklerde emme refleksinin az olması ya da anne sütünün az gelmesi gibi nedenlere bağlı olarak memeyi reddetme davranışı görülebilmektedir. Peki emmeyen bebek için ne yapılır? Emmeyen bebek için yapılması gereken ilk şey sabırlı olmaktır. Anneler bebeklerinin aç kaldığını düşünerek acele bir şekilde hemen biberon ile beslemeye geçmek isterler. Ancak biberonu bir kere alan bebeğin bir daha annesinin memesini emmek istemeyeceği bilinmelidir. Bunun nedeni biberon ile süt akışının çok daha yoğun gelmesi ve bebek açısından emmenin çok daha kolay olmasıdır. Hazır mamaların yüksek fiyatları emmeyen bebek anneleri için artı bir giderdir.


Üstelik alınan en kaliteli hazır mama markası dahi anne sütünün yerini asla tutamaz. Bu nedenle ilk günlerde biraz daha sabırlı davranılması önemlidir. Ancak anne sütünün olmadığı doktor tarafından da teyit edilirse bu durumda hazır mamaya geçiş yapılmalıdır. Anne sütünün olduğu ancak bebeğin memeyi kabul etmediği durumlarda ise yapılacak en doğru davranış alınacak süt sağma pompaları ile annenin gün içerisinde sütünü sık sık sağarak bebeğe biberon ile vermesidir. Sağılan süt mutlaka buzdolabında saklanmalı ve biberon içerisinde benmari usülü sıcak su içerisinde ılıtılarak bebeğe verilmelidir. 

0 yorum

Erken Dogum Nedir, Erken Dogum Belirtileri Nelerdir

Sağlıklı olarak süren her gebeliğin 40. haftanın dolması ile beraber doğum ile son bulması beklenir.

Doğum bu tarihten önce olabileceği gibi bu tarihten sonra da gerçekleşebilir. 40. Haftadan sonra gerçekleşen doğumlar geç doğum olarak adlandırılırken 36. haftadan önce gerçekleşen doğumlarda erken doğum olarak adlandırılmaktadır.


Günümüzde sağlık teknolojisinde yaşanan inanılmaz gelişmeler sayesinde erken doğum sonrası bakım üniteleri yaygınlaştırılarak yaşam oranı yükseltilmiştir. Günümüzde tam donanımlı ekipmanlara sahip hastanelerde yapılan doğumlarda 6 aylık bebeklerin bile yaşatılması sağlanmaktadır. Ancak bebeğin en sağlıklı olarak gelişecek yerin anne karnıolması nedeni ile mümkün olduğunca doğumun geciktirilmesi önemlidir. Erken doğum nedenleri anne kaynaklı ya da bebek kaynaklı olarak ortaya çıkabilir.

Temel nokta anne ya da bebeğin genel sağlık durumunun tehlike altında olmasıdır. Böyle bir durumda her zaman öncelik anneye aittir ve annenin can sağlığı korunmalıdır. Annenin hayatının riskte olduğu her gebelik hemen doğum ile sonlandırılmalıdır. Bazen de hiç bir risk ortada yokken kasılmalar başlayarak doğum gerçekleşebilir. Erken doğum belirtileri arasında yer alan kasılmaların ortaya çıkması halinde hiç vakit kaybedilmeden hemen doktora başvuruda bulunulması gerekir. Verilecek ilaçlar ile kasılmanın önlenmesi mümkündür. Bu nedenle özellikle de birbirini takip eden düzenli kasılmalarda gebeliğin içinde bulunduğu ay dikkate alınmadan hemen doktora başvuruda bulunulması önemlidir.

0 yorum

Erken Gebelik Belirtileri Nelerdir

Erken gebelik belirtileri anne adaylarının gebe kaldıkları ilk aylarda ortaya çıkan gebelik belirtilerine verilen isimdir. Ancak yapılan incelemeler sonucunda bu belirtilerin büyük bir bölümünün psikolojik olduğu ve özelilkle de gebe kalmak için uğraşan anne adaylarında ortaya çıktığı belirlenmiştir. Yani hamile kalmak isteyen kadınlarda erken gebelik belirtilerinin görülme oranı çok daha yüksektir.


Doktorlar tarafından kabul edilen en erken gebelik belirtisi ise adet gecikmesidir. Kadının hamile kalması durumunda beyin tarafından özel olarak salgılanan hormonlar yumurtlamayı sona erdirmekte ve buna bağlı olarak doğum sonrasına kadar yumurtlama gerçekleşmemektedir. Yumurtlama olmadığı için de ölü yumurtaların dışa atıldığı adet kanamaları hamile kadınlarda oluşmamaktadır. Adet gecikmesinden önce ise anne adayları tarafından hissedilen pek çok erken gebelik belirtisi bulunmaktadır.


Bunlardan bazıları adet olacakmış gibi karın ve kasık ağrık ağrısı, kasık bölgesinde yaşanan tek taraflı ağrı, gögüslerde dolgunluk hissi ve yaşanan aşırı hassasiyet, ağıza sık sık pasa benzer bir tad gelmesi, beyaz ve kokusuz akıntı ile sürekil olarak uyuma isteğidir. Gebeliğin ilk haftalarında uyku büyük bir öneme sahip olduğu için anne adaylarının mümkün olduğunca çok uyuması gereklidir. Bunun nedeni vücudun gereken enerjiyi toplayabilmesi için dinlenmeye ihtiyaç duymasıdır. Gebelikte yaşanan beyaz akıntı ise rahim ağzının koruyucu bir bariyer ile kapatılmasıdır. Akıntı süresince iç çamaşırının düzenil olarak değiştirilmesi bölgenin kuru kalmasına yardımcı olacak ve mantar oluşumunu engelleyecektir.

0 yorum

Gebelikte Beslenme Neden Önemlidir

Gebelikte beslenme hem anne adayı hem bebek için büyük önem taşımaktadır. Peki gebelikte beslenme neden önemlidir? Gebelik boyunca anne adayının içerisinde büyüyen bebek ilk aylarda daha çok anne adayının vücudunda biriken depolardan yararlanır. Bunun için planlı gebelik çok büyük bir öneme sahiptir ve anne adaylarının gebe kalmadan önce sağlıklı beslenerek bu depolarını geliştirmeleri gereklidir.

Özellikle de kemiklerden çekilen kalsiyumun bir daha yerine gelmemesi anne adayları için en büyük tehlikedir ve kalsiyum yönünden zengin besinlerle günlük beslenme listelerini zenginleştirmelerini gerektirir. Gebelikte beslenme anne adaylarının kendilerini korumaları kadar bebeklerinin gelişmelerini desteklemek adına da önemlidir. Sağlıklı ve doğal besinler ile beslenen anne adaylarının bebekleri de sağlıklı bebekler olarak dünyaya gelecektir.


Yapılan araştırmalar gebelik dönemi boyunca düzenli olarak beslenemeyen anne adaylarının bebeklerinin düşük kilo ile dünyaya geldiğini ortaya koymaktadır. Yine aynı şekilde bu dönemde omega 3 yönünden zengin sağlıklı besinler ile beslenen anne adaylarının bebeklerinin zeka gelişimlerinin daha yüksek olduğu belirlenmiş durumdadır. Hem gebelik boyunca hem de gebeliğin ardından emzirme dönemi boyunca bu nedenle anne adayları düzenli beslenmeli, sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme menüsü oluşturmalı ve yedikleri her yiyeceğin bebeklerini de etkileyeceği unutmamalıdır. Ara öğünler koyarak bu öğünlerde meyve ya da yoğurt gibi hafif yiyecekler tüketmek hem kilo almanızı engelleyecek hem de bebeğinizin vitamin ve mineral almasını destekleyecek son derece basit bir önlemdir. 
0 yorum

Gebelikte Mide Bulantısı

Gebelikte mide bulantısı ortaya çıkan erken gebelik belirtileri arasında yer almaktadır.  Bu dönemde mide bulantısının neden yaşandığı hakkında kesin bir veri olmamakla beraber ani olarak yükselen hormon seviyesine vücudun vermiş olduğu bir reaksiyon olduğu düşünülmektedir. Bazı gebeliklerde mide bulantısı nedeni ile serum tedavisi bile gerekirken bazı gebeliklerde ise hiç yaşanmaması da normal kabul edilmektedir.


Gebelikte mide bulantısına ne iyi gelir sorusuna verilebilecek en doğru yanıt nane limon çayı içilmesidir. Nane limon çayı mide bulantısına iyi gelmekle beraber anne karındaki bebeğe de hiç bir zararı olmaması önemlidir. Kaynamış sıcak suyun içerisine 4-5 dal kurutulmuş nane ve 1-2 limon diliminin atılması nane limon çayı hazırlamak için yeterlidir. 5-10 dk. dinlenmeye bıraktığınız çayın içerisine dilerseniz ılındıktan sonra şeker atarak içebilirsiniz.

Mide bulantısının çok şiddetli olduğu dönemlerde bu çaya ek olarak tuzlu kraker yemeniz de içinizi bastırmanız için yarar sağlayacaktır. Ayrıca gebelikte düzenli olarak spor yapan özellikle de yüzen anne adaylarında mide bulantısının çok daha az olması nedeni ile mümkün olduğunca gereken imkana sahip anne adaylarının bunlara dikkat etmesi tavsiye edilmektedir. Gebelikte mide bulantıları sabah erken saatlerde başlamakta olup genelde gebeliğin 3. ayını doldurması ile beraber sona ermektedir. Bu süreci daha rahat atlatmak adına az ve sık yemek yemek, düzenli spor yapmak, aşırı yağlı yemeklerden kaçınmak ve fazla yemek yememek size yardımcı olacak basit önlemlerdir

0 yorum

Gebelikte Sigara İcmek

Gebelik boyunca anne rahminde gelişen fetüs beslenmesini kordon bağı ile bağlandığı anneden gerçekleştirir. Bu nedenle gebelik boyunca anne adaylarının beslenmelerine ve yaşam tarzlarına çok dikkat göstermeleri önemlidir. Kordon bağı son derece gelişmiş bir sistem olup pek çok zararlı maddenin bebeğe geçişini önleyen özel bir filtre sistemi bulundurmaktadır. Ancak sigara içerisinde bulunan zararlı maddeler incelendiğinde bunların bir çoğunun bu filtreden geçtiği görülmüştür.

Bu nedenle bebeğinizin zarar görmesini istemiyorsanız mutlaka gebelikte sigara kullanmamanız ve sigara içilen ortamlarda mümkün olduğunca bulunmamaya çalışmanız gerekmektedir. Sigaranın içindeki zararlı maddeler incelendiğinde insan sağlığına zarar verdiği bilinen pek çok maddenin bulunduğu görülür. Bunlardan en tehlikelileri kansorejen madde olarak kabul edilen polonyum, gaz odalarında zehir olarak kullanılan hidrojen siyanür ve böcek öldürücü olarak kullanılan DDT adlı etken maddelerdir.


Bu maddeler sigara içerisinde çok az miktarlarda bulunduğu için kullanımlarına izin verilmektedir. Ancak bu maddelerin insan vücudu içerisinde kabul edilebilir miktarları sadece yetişkinler için belirlenmektedir. Yani içtiğiniz sigaranın yan etkileri sizin vücudunuz tarafından tolere edilirken karnınızda ki masum bebeğiniz tamamen korumasız bir durumdadır. Aldığınız her nefeste vücudunuza dolan zehirler kan yolu ile kolay birşekilde bebeğinize ulaşmakta ve onu olumsuz olarak etkilemektedir. Bu nedenle anne olmaya karar verdiğiniz anda sigara kullanımını bırakmanız büyük önem taşır. Sigaranın içerisinde bulunan nikotin maddesinin bebek için çok gerekli olan oksijeni yok etmesi onun gelişim geriliği yaşamasına ve düşük kilolu doğmasına neden olduğu gibi ayrıca ölü doğum ve zeka geriliği gibi riskleri de barındırmaktadır. 

0 yorum

Normal Dogum Nedir

Bebeğin vajinal yollardan dünyaya geldiği doğumlar normal doğum olarak adlandırılmaktadır. En sağlıklı  doğum yöntemi olarak kabul edilen normal doğum sonrası hem annenin iyileşmesi çok daha kısa sürede meydana gelmekte hem de bebek anne ile hemen doğum sonrası ten teması kurduğu için anne ile bebeğin uyumu daha iyi olmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerin daha sağlıklı oldukları hatta psikolojik açıdan sezaryenle doğan bebeklere oranlar ileriki dönemlerde daha az depresyona girdikleri belirlenmiştir.

Günümüzde normal doğum acıdan korkan anne adayları için ağrısız doğum ve suda doğum olmak üzere farklı pek çok yöntem ile yaptırılabilmektedir. Özellikle de ağrısız normal doğum son yılların en çok tercih edilen doğum yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Bu yöntem ile özel olarak hazırlanan anestezik etkiye sahip ilaçlar anne adayının omurilik bölgesinden vücuda verilmekte ve doğumun son anlarında anne adaylarının özellikle de bebeğin başının çıkması anında yaşanan büyük acıyı duymaları engellenmektedir


Suda doğum ise suyun rahatlatıcı etkisinden yararlanılarak gerçekleştirilen doğum yöntemidir. Bu yöntemde yine özel olarak hazırlanan ve hijyenik olarak uygun hale getirilen su dolu bir havuz içerisine alınan anne adaylarının doğumu normal yollardan yapmasına olanak sağlanmaktadır. Bu yöntemin etkilerinin psikolojik olduğu savunulsa da yapılan istatistiksel çalışmalar suda doğum yapan anne adaylarının büyük bir bölümünün daha az ağrı duyduğunu ortaya koymaktadır. 

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI