işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Meme kanseri erkek'te de görülüyor

BÜLENT Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, meme kanserinin erkeklerde de görülme olasılığının bulunduğunu söyledi.
Doç. Dr. Çakmak, "’Ben erkeğim, ben de meme kanseri olmaz’ diye düşünmek çok yanlış bir tutum.
Dolayısıyla erkeklerin de memeleri konusuda dikkatli olmaları gerekir" dedi.
Doç. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, meme kanserinin sadece kadınlara özgü bir hastalık olarak değerlendirildiğini, ancak erkeklerde de nadiren meme kanserine rastlandığını kaydetti.


Meme kanseri olan erkeklerde pek çok farklı belirti görülebileceğini ifade eden Doç. Dr. Çakmak, şöyle dedi:

"En yaygın görülen belirti meme dokusunda kitle veya kitlelerdir. Tespit ettikleri herhangi bir kitlede ya da farklı bir yapıda mutlaka bir hekime başvurmaları gerekir. Erken dönemde tespit edilmesi, hastalığın tam olarak tedavi edilmesini sağlayabilir. Dolayısıyla da ’Ben erkeğim, ben de meme kanseri olmaz’ diye düşünmek çok yanlış bir tutum.
Erken evrede teşhis çok önemli. Memede bir şişlik tespit edildiği zaman uygulanan tanı yöntemleri aynen kadınlarda uygulandığı gibidir."

KADINDA ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ
Doç. Dr. Çakmak, meme kanserinin kadınların en sık karşılaştığı kanser türlerinin başında geldiğini, erken dönemde teşhis edilememesi sonucunda da ciddi boyutta hasta kayıplarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Dünya genelindeki istatistiklere bakıldığında 8 ila 10 kadından birisinin günümüzde yaşa bağımlı olarak meme kanseri ile karşı karşıya kaldığını ifade edene Doç. Dr. Çakmak, "Günümüzde yapılan çalışmalar doğrultusunda özellikle erken dönemde tespit edilen hastalarda memenin tamamını almamız söz konusu olmuyor. Hastaların meme dokusunu korumamız söz konusu oluyor ve buna bağlı olarak da tedavilerini organize edebiliyoruz" diye konuştu.
0 yorum

Kalın Bagırsak Kanseri Ve Belirtileri

Sindirim sisteminde yaklaşık, iki metre uzunluğa sahip olan kalın bağırsakta oluşan poliplerin tedavi edilmemesi ya da çevre doku ve hücrelere bulaşan kötü türde olması sebebiyle oluşan kanser çeşidine kalın bağırsak kanseri adı verilmektedir.

En büyük nedeni genetik faktörler olan kalın bağırsak kanserinin ayrıca daha önce göğüs ya da yumurtalık kanseri geçirmiş olan kimselerde ve bunların ailesinde görülme ihtimali yüksektir. 
Genetik faktörden sonra, kişinin beslenme alışkanlığı da bu hastalığın oluşmasında ciddi derecede etkilidir. 
Özellikle fast food tarzı yiyeceklerin ve hayvansal yağların tüketiminin çok olduğu beslenme tarzlarında kalın bağırsak kanserine yakalanma riski artmaktadır. 


En büyük belirtileri arasında makattan gelen kanama, dışkının giderek incelmesi, dışkıyla birlikte kan çıkması sebebiyle oluşan kansızlık, karında kitle, karın ağrısı, gaz sancıları, kendini aşırı yorgun hissetme, bulantı, kusma ve kilo kaybı yer alır. Hastalık seyri nedeniyle kalın bağırsak çeperleri içerisinde polipler ve kanserli doku hücreleri oluşur. Başlangıç evrelerinde bu kanserli hücreler çok küçük olmasına rağmen, hastalık ilerledikçe bu kitleler büyür ve kalın bağırsağın içini kaplamaya başlar.

Hastalığın başlangıç aşamalarında kalın bağırsak içerisindeki poliplerden dolayı karında bir miktar dolgunluk hissi olur. Bu sebeple hafif ağrı ve gaz sancıları artar. Sonrasında iştah kaybı, kilo kaybı ve dengesiz olarak ishal ve kabız görülür. Bu semptomlar başka hastalıklarda da sık görülen semptomlardan olduğu için kanser tanısı koymak ancak görüntüleme teknolojileriyle mümkündür. Bu süreçte teşhis edilmeyen kanser ilerler ve bağırsak içindeki kanserli dokular hızla büyür.  

Kolon içini kaplamaya başlar. Sonucunda bağırsak içinde daralma oluşur bu sebeple dışkı geçişi zorlaşır. Maddeler birikir ve zorlukla atılır. Sonucunda da aşırı ağrı krizleri başlar. Ender zamanlarda yapılan dışkı çok incelmiştir. Bu safhadan sonra belirtiler iyice ağırlaşır. Hiçbir şey yemek istemeyen hastada dışkı yoluyla kan kaybı olması sebebiyle, kansızlık başlar. İçinde biriken maddelerden dolayı bazen bağırsak tamamen tıkanır ve bu birkaç gün sürebilir. 

Aşırı zorlanma sebebiyle bazen kanserli dokular parçalanır ve dışkı ile geçiş yapıp atılabilir. Ancak bu durum kanamanın artmasına ve kana zehirli maddelerin geçişine sebep olur. Bu safhada teşhis edilen hastalıkta, tedavi için kanserli kitlelerin alınması gerekir, ancak mevcut durumdan ötürü pek kolay değildir.

0 yorum

Mide Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri

Karın bölgesinin sol üst bölümünde bulunan mide organının mukozasında çeşitli nedenlerden dolayı tümörler gelişebilir. Sıklıkla midenin küçük kenarında ortaya çıkan mide kanseri midenin herhangi bir parçasından kaynaklanabilir. Bazı vakalarda mide kanserinin yemek borusu, gırtlak ya da ince bağırsaklara yayıldığı görülebilir. Bu duruma metastaz denir.

Erkeklerde en çok görülen ikinci kanser türüdür. Her yıl dünyada ortalama sekiz yüz bin kişinin ülkemizde ise yirmi bin kişinin mide kanserinden dolayı yaşamını kaybettiği bilinmektedir. Erkeklerde mide kanserine yakalanma riski kadınlara oranla daha yüksektir. 

Dünyada bu hastalığın en sık rastlanıldığı yerler; Rusya ve bazı Kuzey Avrupa ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri, Uzak Doğu’da Tayland, Çin ve Japonya gibi ülkelerdir. Genetik faktörler haricinde bilinen en etkili oluşum sebepleri arasında beslenme alışkanlıkları yer tutmaktadır. Sebze ve meyve tüketiminin az olması haricinde aşırı tuz tüketimi, yanmış ya da gerektiği gibi pişirilmemiş kırmızı et veya mangal etlerinin tüketilmesi önde gelmektedir.Mide ülseri ya da gastrite neden olan helicobacter pylori bakterisinin de ciddi tetikleyici etkisi vardır. Sigara ve alkol tüketimi de her kanser türünde olduğu gibi mide kanserine de yakalanma ihtimalini arttırır.

Erken teşhisin zor olduğu mide kanserinde ilk etaplarda belirtiler fazla olmaz. İlerleyen dönemlerde mide bölgesinde ağrı, iştahsızlık ve kilo kaybı, bulantı, kusma ve yorgunluk görülür. Çoğu durumda bağırsak işlevlerinde ve dışkıda kan ya da siyah renkte dışkı görülebilir. Bu sebeple de kansızlık oluşabilir. Mide kanseri teşhisinde en etkili yöntem endoskopidir.

Mide kanserinin en etkili tedavi yönetimi cerrahi müdahaledir. Yapılan cerrahi müdahale ile ameliyatla mide çıkartılır. Karaciğer kanserlerinde yapılan cerrahi müdahaledeki gibi sadece kanserli kesimi almak işe yaramaz çünkü mide kanserinde tüm midenin alınması gerekir. Hastalığın seyrine ve ağırlığına göre ışın tedavisi (radyoterapi) ya da ilaç tedavisi (kemoterapi) uygulanır.  Hücre öldürücü sitotoksik ilaçların kullanımı midedeki kanserli hücrelerin azalmasında ciddi etki gösterebilir.
Nüksetme ihtimali yüksek olan bir kanser türü olduğundan dolayı başarılı sonuç veren tedavilerin ardından, düzenli beslenme, perhiz ve ek ilaçlarla hastalığın tekrar oluşumunun önüne geçilmesi gerekmektedir.

0 yorum

Meme Kanserinden Korunmanın 10 Etkili Yolu

Meme kanseri, sık rastlanan bir kanser türü olmasına rağmen, önlenmesi, erken teşhisi ve tedavisi mümkündür. Meme kanserinden korunmak için, tıbben ispatlanmış etkili yöntemler vardır. Bu yöntemler benimsendiği ve yaşam stiline uygulandığı takdirde, meme kanseri yüksek oranda engellenecektir.


Aktif bir hayat sürmek çok önemlidir. Meme kanserinden korunmak için, en z haftada 5 gün egzersiz yapmak gereklidir. Düzenli yapılan kısa yürüyüşler, asansör yerine merdiven çıkmak gibi aktiviteler yararlı olacaktır.Tüm kanserlerde olduğu gibi, meme kanserinde de, aile hikayesi önemlidir. Elbette aile geçmişinde meme kanserinin olması, kişinin de meme kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Ancak yapılan araştırmalar, meme kanserinde yarı yarıya genetik faktörlerin de etkili olabildiğini göstermiştir. Bu sebeple, aile fertlerinde meme kanseri yaşamış kişi veya kişiler varsa, bazı tetkiklerin düzenli olarak yapılması gereklidir.Yapılan araştırmalar, alkol kullanımının da meme kanseri üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Alkol kullanımına son vermek, riski azaltır. Alkol kullanan kadınların, kullanmayanlara oranla 1,5 kat daha fazla meme kanserine yakalanma riski olduğu tespit edilmiştir.
Sigara kullanılıyorsa tamamen ve hemen bırakılmalıdır. Sigara kullanımının meme kanseri ile direkt bir bağı bulunamamıştır, ancak sigara tiryakisi kadınların meme kanserine yakalanma riskinin arttığı bilinmektedir.Uzun zaman devam eden hormon tedavilerinin meme kanserini tetiklediği ispatlanmıştır. Hormon tedavilerinde kullanılan ilaçların kullanımının bırakılmasının ardından 5 senelik süre içerisinde meme kanseri riski düşer. Menopoz sonrasında hormon tedavisi gerekli görüldü ise, risk faktörleri araştırılarak tedaviye başlanmalıdır.Fazla yağlı gıdalar tüketmek, meme kanserine yakalanma riskini arttırır. Bu sebeple mümkün olduğunca yağsız gıdaların tüketilmesinin alışkanlık haline getirilmesi çok önemlidir.Kadınların kendi kendilerine memelerini muayene edebilmeyi bilmeleri gerekir. Kişinin kendi göğsünü düzenli olarak muayene edebilmesi, meme kanserinin erken teşhis edilebilmesine olanak sağlar. Bu sayede göğüsün alınmasına gerek kalmaksızın tedavi şansı doğar.


Önleyici etkisi olmasa da, mamografi çekilmesi de son derece önemlidir. Meme kanserine sebep olan kitle büyüyüp, kişinin elle yaptığı muayenede hissedilebilecek boyuta gelmeden, mamografi de fark edilebilir. Bu da mümkün olan en erken teşhis olup, tedaviyi kolaylaştıracaktır. Kadınlar, düzenli olarak mamografi çektirmelidir.Çocuk sahibi olmak için erken yaşları tercih etmek, meme kanseri riskini azaltır. Hiç anne olmayan kadınlarda ve geç denilebilecek yaşlarda anne olan kadınlarda, meme kanseri riskinin arttığı bilinmektedir.Anne olan kadınların, bebeklerini uzun süre emzirmeleri yararlıdır. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde, diğer zamanlarda adet dönemlerinde yaşanan hormon aktiviteleri durur. Buna bağlı olarak meme kanseri riski de azalmaktadır.  

0 yorum

Karaciger Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri

Karaciğer kanseri; hepatit a, hepatit b, hepatit c ya da sirozun etkilerinden kaynaklanabileceği gibi, hiçbir sebep olmaksızın da direk karaciğerde ortaya çıkabilecek bir kistle belirebilir. Karaciğerin kendi hücrelerinden oluşma ihtimali vardır. Primer tümörler arasında yaygınlık oranının %75 civarında olması sebebiyle, en yaygın kanser çeşididir. 
Diğer adı ‘hepatoma’dır. İnsanlar arasında kadınlara nazaran erkeklerde 5 kat daha fazla görülür. En çok görüldüğü yaş aralığı  40 ile 60 yaşları arasıdır. Dünyada en fazla görüldüğü yerler Güneydoğu Asya ve Güney Afrika’dır.

Belirtileri bir çok hastalığın belirtileriyle benzer olduğu için, bu hastalığa yakalananlar ilk başta belirtileri ciddiye almazlar. Bu sebeple tanı konması genellikle zor olur. Genelde karın bölgesinin sağ ve sağ üst kısmında hissedilen ağrı, yorgunluk hissi, dikkat çeken kilo kaybı ve karında şişkinlik görülebilir. Karaciğer kanseri hastalarının yarısına yakınında, aynı zamanda sarılık da oluşur. Bazı vakalarda dalak büyümesi ve sindirim sisteminde kanamalar görülmektedir.

Metastaz yapma ihtimali en yüksek olan kanser çeşidi olduğundan tedavisi de oldukça zordur. En kesin ve başarılı tedavi yöntemi cerrahi müdahale ile karaciğerdeki kanserli dokunun alınmasıdır. Bu ise ancak metastaz yapmamış vakalarda yapılabilmektedir. 
Cerrahi mücadele için ayrıca hastada başka bir karaciğer hastalığı olup olmadığı ve varsa bu hastalığın derecesi de önemlidir. 
Karaciğer etrafındaki herhangi bir doku ya da organa sıçramış bir karaciğer kanserinde cerrahi müdahale imkanı yoktur. Böylesi metastaz yapmış vakalarda kurtulma ihtimali oldukça düşüktür ve yaşam süresi genelde 6-8 ay civarındadır. Bu tür vakalarda yapılan tedavi çeşitleri daha çok kanseri yok etme çabasından ziyade hastanın ömrünü uzatma amacına yöneliktir.


Cerrahi müdahale ve organ nakli haricinde diğer yaygın olan tedavi türleri kemoterapi, radyoterapi ve kemo-embolizasyondur. Kemo-embolizasyon; onkolojik ilaçlar ve  tümörü besleyen damarların tıkanması yoluyla yapılan bir tedavidir. 
Kemoterapide ise, düşük bir yüzdeyle başarılı sonuç elde edilmiş olmasına karşın, ilaç tedavisinin etkisi karaciğer kanserinde çok sınır­lıdır. Radyoterapi; ışın te­davisinin karaciğer kanseri vakalarında iyileştirici rolü ilaç tedavisiyle birlikte kullanıl­masına karşın görülmemiştir. Bu tedavi biçimi günümüz­de,  hastanın ömrünü uzatmak için kullanılmaktadır.

0 yorum

Meme Kanserine Karsı Soya

Meme Kanseri, günümüzde sık rastlanan, ancak erken teşhiste tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Çoğunlukla hastalık, memede bir kitle ile belirti verir ve hasta kendi fark ederek doktora başvurur. Memede el ile hissedilebilen kitle, meme iltihabı veya memede oluşmuş bir kistin de belirtisi olabilir.
Bunun netleşebilmesi için, fark edildiği anda doktora gidilmelidir. Diğer belirtilerden biri, memenin tamamen veya kısmen şişmesidir. Cilt üzerinde kızarıklıklar oluşabilir, memede süreklilik arz eden ağrı olabilir. 
Meme başından kanlı veya kansız akıntı gelebilir. Elle hissedilebilen kitle, memede olabileceği gibi koltukaltında da olabilir.
Doktorun meme kanseri teşhisi koymasının ardından, ilk tercih edilecek tedavi yöntemi, genellikle ameliyat ile kanserli dokunun vücuttan alınmasıdır. 

Bunun dışında, kanserli hücreleri yok etmek ve büyümelerinin önüne geçmek için de çeşitli tedaviler uygulanır. Bazı durumlarda iki tedavi yöntemi senkronize olarak uygulanabilir. Kadınların, kendi göğüslerini muayene etmeyi bilmeleri gereklidir. Bu sayede, kişinin düzenli olarak kendi göğsünü muayene etmesiyle, erken teşhis mümkün olmaktadır. Erken teşhis olduğu takdirde, günümüz tıp imkanlarıyla, meme kanserinden kurtulmak kolaylaşmıştır.
             
Beslenme biçiminin, kanser oluşumunda direkt etkili olduğu kanıtlanmıştır. Et yemenin kansere sebep olduğuna dair bir kanıt yoktur. Ancak, etin pişirilme biçimi çok önemlidir. Kızartma ve ızgara yöntemi ile pişirilen etlerde çeşitli kanserojen maddeler oluşur. Bu maddeler, özellikle memede bulunan dokular için çok zararlıdır. Yapılan araştırmalara göre, özellikle meme kanseri riskini azaltmak adına, fazla pişmiş etlerden uzak durmak gerekiyor. Yine araştırmalara göre, bazı besinlerin tüketilmesi ile kanser önlenebiliyor. 
Bunların başında balıklardan alınabilecek olan Omega 3 yağı geliyor.

Özellikle beslenmesinde soyaya sıkça yer veren kadınların, meme kanserine yakalanma riskleri, ciddi oranda azalıyor. Soyanın antioksidan etkisi vardır. Soyanın içeriğinde bulunan maddeler, tümörlerin genişlemesi için gerekli olan kana ulaşmalarını engeller. Meme kanserinden korunmak için günlük 25 ile 100 miligram arası soya alınması gerekir. Uzmanlar, soyanın direkt alınmasındansa, soya içerikli besinler vasıtasıyla alınmasını öneriyorlar. 

Soya peyniri, soya filizi ve soya sütünü sıkça tüketmek, kanserin önlenmesi konusunda büyük bir katkı sağlıyor. Soya, serbest östrojeni ciddi oranda engellediğinden, östrojenin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır. Östrojene duyarlı meme tümörleri de vardır. 
Bu durumu yaşayan kadınlar, besin listesinde soyayı ya azaltmalı ya da tamamen ortadan kaldırmalıdır. Soya içerisinde bulunan bir madde, bu tarz tümörlerin büyümelerini tetikleyebilir. Bu sebeple, yararlarını ve olası zararları göz önünde tutarak, haftada ortalama 3 porsiyon soyalı gıda yemek yeterli olacaktır.  

0 yorum

Meme Kanserine Karsı Soya

Meme Kanseri, günümüzde sık rastlanan, ancak erken teşhiste tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Çoğunlukla hastalık, memede bir kitle ile belirti verir ve hasta kendi fark ederek doktora başvurur. Memede el ile hissedilebilen kitle, meme iltihabı veya memede oluşmuş bir kistin de belirtisi olabilir.
Bunun netleşebilmesi için, fark edildiği anda doktora gidilmelidir. Diğer belirtilerden biri, memenin tamamen veya kısmen şişmesidir. Cilt üzerinde kızarıklıklar oluşabilir, memede süreklilik arz eden ağrı olabilir. 
Meme başından kanlı veya kansız akıntı gelebilir. Elle hissedilebilen kitle, memede olabileceği gibi koltukaltında da olabilir.
Doktorun meme kanseri teşhisi koymasının ardından, ilk tercih edilecek tedavi yöntemi, genellikle ameliyat ile kanserli dokunun vücuttan alınmasıdır. 

Bunun dışında, kanserli hücreleri yok etmek ve büyümelerinin önüne geçmek için de çeşitli tedaviler uygulanır. Bazı durumlarda iki tedavi yöntemi senkronize olarak uygulanabilir. Kadınların, kendi göğüslerini muayene etmeyi bilmeleri gereklidir. Bu sayede, kişinin düzenli olarak kendi göğsünü muayene etmesiyle, erken teşhis mümkün olmaktadır. Erken teşhis olduğu takdirde, günümüz tıp imkanlarıyla, meme kanserinden kurtulmak kolaylaşmıştır.
             
Beslenme biçiminin, kanser oluşumunda direkt etkili olduğu kanıtlanmıştır. Et yemenin kansere sebep olduğuna dair bir kanıt yoktur. Ancak, etin pişirilme biçimi çok önemlidir. Kızartma ve ızgara yöntemi ile pişirilen etlerde çeşitli kanserojen maddeler oluşur. Bu maddeler, özellikle memede bulunan dokular için çok zararlıdır. Yapılan araştırmalara göre, özellikle meme kanseri riskini azaltmak adına, fazla pişmiş etlerden uzak durmak gerekiyor. Yine araştırmalara göre, bazı besinlerin tüketilmesi ile kanser önlenebiliyor. 
Bunların başında balıklardan alınabilecek olan Omega 3 yağı geliyor.

Özellikle beslenmesinde soyaya sıkça yer veren kadınların, meme kanserine yakalanma riskleri, ciddi oranda azalıyor. Soyanın antioksidan etkisi vardır. Soyanın içeriğinde bulunan maddeler, tümörlerin genişlemesi için gerekli olan kana ulaşmalarını engeller. Meme kanserinden korunmak için günlük 25 ile 100 miligram arası soya alınması gerekir. Uzmanlar, soyanın direkt alınmasındansa, soya içerikli besinler vasıtasıyla alınmasını öneriyorlar. 

Soya peyniri, soya filizi ve soya sütünü sıkça tüketmek, kanserin önlenmesi konusunda büyük bir katkı sağlıyor. Soya, serbest östrojeni ciddi oranda engellediğinden, östrojenin olumsuz etkilerini ortadan kaldırır. Östrojene duyarlı meme tümörleri de vardır. 
Bu durumu yaşayan kadınlar, besin listesinde soyayı ya azaltmalı ya da tamamen ortadan kaldırmalıdır. Soya içerisinde bulunan bir madde, bu tarz tümörlerin büyümelerini tetikleyebilir. Bu sebeple, yararlarını ve olası zararları göz önünde tutarak, haftada ortalama 3 porsiyon soyalı gıda yemek yeterli olacaktır.  

0 yorum

Karaciger Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri

Karaciğer kanseri; hepatit a, hepatit b, hepatit c ya da sirozun etkilerinden kaynaklanabileceği gibi, hiçbir sebep olmaksızın da direk karaciğerde ortaya çıkabilecek bir kistle belirebilir. Karaciğerin kendi hücrelerinden oluşma ihtimali vardır. Primer tümörler arasında yaygınlık oranının %75 civarında olması sebebiyle, en yaygın kanser çeşididir. 
Diğer adı ‘hepatoma’dır. İnsanlar arasında kadınlara nazaran erkeklerde 5 kat daha fazla görülür. En çok görüldüğü yaş aralığı  40 ile 60 yaşları arasıdır. Dünyada en fazla görüldüğü yerler Güneydoğu Asya ve Güney Afrika’dır.

Belirtileri bir çok hastalığın belirtileriyle benzer olduğu için, bu hastalığa yakalananlar ilk başta belirtileri ciddiye almazlar. Bu sebeple tanı konması genellikle zor olur. Genelde karın bölgesinin sağ ve sağ üst kısmında hissedilen ağrı, yorgunluk hissi, dikkat çeken kilo kaybı ve karında şişkinlik görülebilir. Karaciğer kanseri hastalarının yarısına yakınında, aynı zamanda sarılık da oluşur. Bazı vakalarda dalak büyümesi ve sindirim sisteminde kanamalar görülmektedir.
Metastaz yapma ihtimali en yüksek olan kanser çeşidi olduğundan tedavisi de oldukça zordur. En kesin ve başarılı tedavi yöntemi cerrahi müdahale ile karaciğerdeki kanserli dokunun alınmasıdır. Bu ise ancak metastaz yapmamış vakalarda yapılabilmektedir. 
Cerrahi mücadele için ayrıca hastada başka bir karaciğer hastalığı olup olmadığı ve varsa bu hastalığın derecesi de önemlidir. 
Karaciğer etrafındaki herhangi bir doku ya da organa sıçramış bir karaciğer kanserinde cerrahi müdahale imkanı yoktur. Böylesi metastaz yapmış vakalarda kurtulma ihtimali oldukça düşüktür ve yaşam süresi genelde 6-8 ay civarındadır. Bu tür vakalarda yapılan tedavi çeşitleri daha çok kanseri yok etme çabasından ziyade hastanın ömrünü uzatma amacına yöneliktir.


Cerrahi müdahale ve organ nakli haricinde diğer yaygın olan tedavi türleri kemoterapi, radyoterapi ve kemo-embolizasyondur. Kemo-embolizasyon; onkolojik ilaçlar ve  tümörü besleyen damarların tıkanması yoluyla yapılan bir tedavidir. 
Kemoterapide ise, düşük bir yüzdeyle başarılı sonuç elde edilmiş olmasına karşın, ilaç tedavisinin etkisi karaciğer kanserinde çok sınır­lıdır. Radyoterapi; ışın te­davisinin karaciğer kanseri vakalarında iyileştirici rolü ilaç tedavisiyle birlikte kullanıl­masına karşın görülmemiştir. Bu tedavi biçimi günümüz­de,  hastanın ömrünü uzatmak için kullanılmaktadır.

0 yorum

Meme Kanserinden Korunmanın 10 Etkili Yolu

Meme kanseri, sık rastlanan bir kanser türü olmasına rağmen, önlenmesi, erken teşhisi ve tedavisi mümkündür. Meme kanserinden korunmak için, tıbben ispatlanmış etkili yöntemler vardır. Bu yöntemler benimsendiği ve yaşam stiline uygulandığı takdirde, meme kanseri yüksek oranda engellenecektir.


Aktif bir hayat sürmek çok önemlidir. Meme kanserinden korunmak için, en z haftada 5 gün egzersiz yapmak gereklidir. Düzenli yapılan kısa yürüyüşler, asansör yerine merdiven çıkmak gibi aktiviteler yararlı olacaktır.Tüm kanserlerde olduğu gibi, meme kanserinde de, aile hikayesi önemlidir. Elbette aile geçmişinde meme kanserinin olması, kişinin de meme kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Ancak yapılan araştırmalar, meme kanserinde yarı yarıya genetik faktörlerin de etkili olabildiğini göstermiştir. Bu sebeple, aile fertlerinde meme kanseri yaşamış kişi veya kişiler varsa, bazı tetkiklerin düzenli olarak yapılması gereklidir.Yapılan araştırmalar, alkol kullanımının da meme kanseri üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Alkol kullanımına son vermek, riski azaltır. Alkol kullanan kadınların, kullanmayanlara oranla 1,5 kat daha fazla meme kanserine yakalanma riski olduğu tespit edilmiştir.
Sigara kullanılıyorsa tamamen ve hemen bırakılmalıdır. Sigara kullanımının meme kanseri ile direkt bir bağı bulunamamıştır, ancak sigara tiryakisi kadınların meme kanserine yakalanma riskinin arttığı bilinmektedir.Uzun zaman devam eden hormon tedavilerinin meme kanserini tetiklediği ispatlanmıştır. Hormon tedavilerinde kullanılan ilaçların kullanımının bırakılmasının ardından 5 senelik süre içerisinde meme kanseri riski düşer. Menopoz sonrasında hormon tedavisi gerekli görüldü ise, risk faktörleri araştırılarak tedaviye başlanmalıdır.Fazla yağlı gıdalar tüketmek, meme kanserine yakalanma riskini arttırır. Bu sebeple mümkün olduğunca yağsız gıdaların tüketilmesinin alışkanlık haline getirilmesi çok önemlidir.Kadınların kendi kendilerine memelerini muayene edebilmeyi bilmeleri gerekir. Kişinin kendi göğsünü düzenli olarak muayene edebilmesi, meme kanserinin erken teşhis edilebilmesine olanak sağlar. Bu sayede göğüsün alınmasına gerek kalmaksızın tedavi şansı doğar.


Önleyici etkisi olmasa da, mamografi çekilmesi de son derece önemlidir. Meme kanserine sebep olan kitle büyüyüp, kişinin elle yaptığı muayenede hissedilebilecek boyuta gelmeden, mamografi de fark edilebilir. Bu da mümkün olan en erken teşhis olup, tedaviyi kolaylaştıracaktır. Kadınlar, düzenli olarak mamografi çektirmelidir.Çocuk sahibi olmak için erken yaşları tercih etmek, meme kanseri riskini azaltır. Hiç anne olmayan kadınlarda ve geç denilebilecek yaşlarda anne olan kadınlarda, meme kanseri riskinin arttığı bilinmektedir.Anne olan kadınların, bebeklerini uzun süre emzirmeleri yararlıdır. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde, diğer zamanlarda adet dönemlerinde yaşanan hormon aktiviteleri durur. Buna bağlı olarak meme kanseri riski de azalmaktadır.  

0 yorum

Mide Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri

Karın bölgesinin sol üst bölümünde bulunan mide organının mukozasında çeşitli nedenlerden dolayı tümörler gelişebilir. Sıklıkla midenin küçük kenarında ortaya çıkan mide kanseri midenin herhangi bir parçasından kaynaklanabilir. Bazı vakalarda mide kanserinin yemek borusu, gırtlak ya da ince bağırsaklara yayıldığı görülebilir. Bu duruma metastaz denir.

Erkeklerde en çok görülen ikinci kanser türüdür. Her yıl dünyada ortalama sekiz yüz bin kişinin ülkemizde ise yirmi bin kişinin mide kanserinden dolayı yaşamını kaybettiği bilinmektedir. Erkeklerde mide kanserine yakalanma riski kadınlara oranla daha yüksektir. 

Dünyada bu hastalığın en sık rastlanıldığı yerler; Rusya ve bazı Kuzey Avrupa ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri, Uzak Doğu’da Tayland, Çin ve Japonya gibi ülkelerdir. Genetik faktörler haricinde bilinen en etkili oluşum sebepleri arasında beslenme alışkanlıkları yer tutmaktadır. Sebze ve meyve tüketiminin az olması haricinde aşırı tuz tüketimi, yanmış ya da gerektiği gibi pişirilmemiş kırmızı et veya mangal etlerinin tüketilmesi önde gelmektedir.Mide ülseri ya da gastrite neden olan helicobacter pylori bakterisinin de ciddi tetikleyici etkisi vardır. Sigara ve alkol tüketimi de her kanser türünde olduğu gibi mide kanserine de yakalanma ihtimalini arttırır.

Erken teşhisin zor olduğu mide kanserinde ilk etaplarda belirtiler fazla olmaz. İlerleyen dönemlerde mide bölgesinde ağrı, iştahsızlık ve kilo kaybı, bulantı, kusma ve yorgunluk görülür. Çoğu durumda bağırsak işlevlerinde ve dışkıda kan ya da siyah renkte dışkı görülebilir. Bu sebeple de kansızlık oluşabilir. Mide kanseri teşhisinde en etkili yöntem endoskopidir.

Mide kanserinin en etkili tedavi yönetimi cerrahi müdahaledir. Yapılan cerrahi müdahale ile ameliyatla mide çıkartılır. Karaciğer kanserlerinde yapılan cerrahi müdahaledeki gibi sadece kanserli kesimi almak işe yaramaz çünkü mide kanserinde tüm midenin alınması gerekir. Hastalığın seyrine ve ağırlığına göre ışın tedavisi (radyoterapi) ya da ilaç tedavisi (kemoterapi) uygulanır.  Hücre öldürücü sitotoksik ilaçların kullanımı midedeki kanserli hücrelerin azalmasında ciddi etki gösterebilir.
Nüksetme ihtimali yüksek olan bir kanser türü olduğundan dolayı başarılı sonuç veren tedavilerin ardından, düzenli beslenme, perhiz ve ek ilaçlarla hastalığın tekrar oluşumunun önüne geçilmesi gerekmektedir.

0 yorum

Kolon Kanseri Tedavisi


İnsan vücudunda iki metre uzunluğunda ve sindirim sisteminin ince bağırsaktan sonra gelen kısma verilen ad kolon bağırsağıdır. 
Kolon bağırsağı kalın olduğundan dolayı “ Kolon “ adı verilmiştir.
Kolon kanseri hastalığı dünyada yaygın bir hastalık olmakla birlikte en çok Batılı bölgelerde sıklıkla rastlanan bir hastalıktır. Uzmanların yapmış oldukları araştırmalara göre 10.000’de 5 dolayında görülen bu hastalık özellikle batı dünyası için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. 


Kadın ve erkeklerde görülebilen hastalık ilerlediği zaman ölümlere bile yol açabiliyor. Kolon kanseri net bir teşhise bağlı kalarak neden meydana geldiği henüz netlik kazanmayan bir hastalık türü olmakla birlikte bu güne kadar yapılan incelemelerde daha çok genetik bir hastalık olarak kabul edilmiştir. Ayrıca bu bilgilerin yanı sıra meme kanseri ve yumurtalık kanseri denen hastalığa yakalanmış insanlarda daha sık rastlandığı da bulgular arasında yer almaktadır.

Kolon Hastalıgında Beslenmenin Önemi
Hastalıkların genel olarak bağlı olduğu en büyük sebeplerden biri beslenmedir. Kolon kanseri hastalığında da yine beslenmenin büyük bir önemi bulunmaktadır. Bağırsakların sindirim sistemlerine bağlı olmasından dolayı beslenmeye dikkat etmeyen ya da yaptıkları diyetlerde yanlış yol izleyenlerde daha çok görülebilen bir hastalıktır. Bu nedenle uzmanlar kolon kanserine karşı tedbir alınırken beslenme konusunuda dikkate almaları gerektiğinin altını çiziyorlar. Özellikle son yıllarda besin kaynaklarının doğallığını yitirerek içerisinde kimyasal maddelerin bulunması, besin gıdalarındaki kanser riskini arttırmaktadır. Bu nedenle, doğal gıdalarla beslenme kolon kanserinin önüne geçmekte oldukça faydalıdır.



Kolon Kanserinin Belirtileri Nelerdir
Bağırsak hastalıklarının genelinde olduğu gibi kolon kanserinde de belirtiler hemen hemen aynıdır. İştahsızlık, karında şişlik hissi, hafif derecede karın ağrısı, kilo kaybı, çabuk yorulma ve ishal gibi belirtiler özellikle kendini gösterir. Bunun haricinde kabızlık durumlarına da rastlanabilmektedir. Hastalığın farkında olmayanlar, kabızlık ilaçlarını kullanmalarına rağmen rahatsızlıklarından kurtulamıyorlarsa kolon kanseri şüphesi ile uzman doktorlara başvurmalarında fayda vardır. Hastalık ilk başladığı zamanlarda kendini göstermeyebilir. Özellikle saydığımız şikâyetleri bulunan hastaların doktora başvurmamalarından dolayı hastalığın ülkemizde daha çok ilerlemesi halinde anlaşılmaktadır. Bu nedenle uzman doktorlar, hastalık belirtileri bulunan kişilerin en kısa zamanda doktorlarına gitmelerini tavsiye etmektedirler.

Kolon Kanserinin Belirtileri
Bağırsak ameliyatlarında olduğu gibi, tümörün bulunduğu yerin cerrahi yöntemler kullanılarak çıkartılır. Ameliyatın şekli yine tümörün bulunduğu yere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tedavisi hastalığın durumuna bağlı olarak uzun veya kısa sürede tamamlanır.

0 yorum

Tiroid Kanseri Nedenleri ve Türleri


Tiroid kanseri, kanser çeşitleri arasında en az görünen bir hastalık olmasıyla birlikte en çok ölümlere sebeb olan hastalık çeşididir. Bu kanser tipi, tiroid bezinin hücrelerinden köken alan bir kanser türüdür. Her hastalık türünde olduğu gibi erken tanı ve tedavi uygulandıgında kısa bir sürede olumlu neticeler vermektedir.

Tiroid kanseri 4 gruba ayrılır.

Papiller kanseri
Folliküler kanseri
Medüller kanseri
Anaplastik kanseri


Sırlamaya göre sıklıkla görülme sırası da incelenebilir.
Papiler kanseri en iyi seyreden kanser türlerindendir.  40’lı yaşlarda daha çok görülmekle birlikte, her yaşta görülebilen ve gizli özelliği ile bilinen bir kanser türüdür. Bu nedenle uzun bir süre kanserin varlığı anlaşılmayabilir. Bu da kanser türünün ağır seyretmesine neden olur.

Folliküler kanseri,  en sık olarak 50 yaşın üstünde görülmekle birlikte papiler kanserine göre daha risklidir. Akciğer ve kemiğe yayılma riski daha fazla görülür. Aynı zamanda komşu organ olarak bilinen nefes borusuna yayılma riski de yüksek olan bir hastalık olmasının yanı sıra, tekrarlanma ihtimali de yüksek olan bir kanser türüdür.

Medüller kanseri,  Diğer kanser türlerine göre daha riskli ve ameliyatı daha zor olan bir kanser türüdür. Genetik bir hastalık olarak da bilinen kanser, tiroid bezindeki C hücrelerinin gerçekleştirdiği Tiroid bezi kalsitonin hormonu salgılamasından dolayı kanser vakıaları artış göstermiştir.

Anaplastik kanseri, Diğer kanser türlerine göre en düşük görülen kanser tipidir. Ancak en hızlı seyreden kanser türü de budur. Tiroid bezindeki çok hızlı bir şekilde gelişerek büyür. Solunumu zorlaştıran bir kanser türüdür. Bu nedenle kanserin ileri derecede olması, soluk borusunun ameliyatla alınmasını da gerektirebilir. Radyoterapi ve kemoterapi de uygulanması gerekebilen bir kanser türüdür.

Tiroid Kanseri Tedavisi
Tiroid kanserleri operasyonlarının tümünde troid bezi çıkartılmak zorundadır.Çıkartılmadıgı süre içinde ise saglıklı neticeler alınamamaktadır. Ameliyat esnasında çok hızlı bir şekilde mikroskobik inceleme yapıldıktan sonra tiroid bezi çıkartılır. papiller ve folliküler kanseri ne yakalanan hastalar, zırhlı  oda denen yüksek dozda radyoaktif bulunan hastane odalarında tutulurlar. Bunun nedeni vücudun diğer bölgelerinde kalmış olabilen hücrelerin öldürülmesidir.

Medüller kanser hastalığında da diğer hastalıklarda olduğu gibi ameliyatla tiroit bezleri ve lenf bezleri çıkartılır. 2 ya da 3 ay sonra kalsitoin mikartı ölçülür. Yapılan ölçümde kalsitonin miktarı 10pg/ml’den az olursa, ameliyatın başarılı olduğu söylenebilir. Papiller ve folliküler kanseri ameliyatında olduğu gibi, ameliyat sonrasında hasta zırhlı odaya alınır.
0 yorum

Mesane Kanseri Belirtileri

Yüzeysel mesane kanserinde hücrelerin çoğalması sadece mesanenin dışında olur. Bu tür kanserin tedavisi daha kısa sürer ve risk daha azdır. Diğer bir kanser türü de İnvaziv mesane kanseridir. Bu kanser türü Kan dolaşımına bağlı olarak uzak bölgelere yayılma tehlikesi taşıyan bir kanser türüdür ki, yüzeysel mesane kanserine göre daha riskli ve tedavi süreci daha ağır olan bir kanser çeşididir.

Mesane Kanserinin Belirtileri
Net olarak bir belirtisi saptanamayan bir hastalık çeşididir. Ancak sigaranın hastalık üzerinde oldukça büyük etkisi olduğu tespit edilmiştir. Daha çok 60 yaşı üstünde görülen hastalık, aynı zamanda küçük yaşlarda da görülebilen bir hastalıktır. Kadınlara göre erkeklerde daha fazla görülen bir hastalık türüdür. Mesane kanseri aynı zamanda kimyasal işlerle ilgilenenlerde daha fazla görülen bir hastalık türüdür.
Yukarıda saydığımız belirtileri dışında bir de tekrarlaması durumunda idrar yolu hastalıklarında ya da böbrek taşı rahatsızlığı olanlarda mesane kanseri riski daha büyüktür.

Mesane Kanseri Tedavisi
Mesane kanseri tedavisi çok çeşitli olarak görülür. Bunlardan bazıları, sabit olan ameliyat ile, mesane bölgesinde gerekli incelemelerden sonra tanısı konularak ameliyat işlemi iken, kimisi hastalığın şekline ve ilerleme durumuna bağlı olarak farklı yöntemlerle tedavi edilir.
Hastalık erken teşhis ve tedavi neticesiyle tedavi edilecek ise kullanılan yöntem tümörün kapalı (endoskopik) tekniklerle bütünüyle çıkartılarak yapılır. Bu tedavi yöntemi hastalığın en az olduğu dönemlerde kullanılır ve hastanın risk durumu az olan durumlarda kullanılan bir yöntemdir.
Diğer bir tedavi şekli ise mesane duvarının derileşmesi durumunda kullanılan tedavi yöntemidir. Bu da yukarıda adı invaziv tipi hastalıkta kullanılır. 
Bu kanser türünde tümörün ilk ameliyat sonrasında hastalığın yayılımının ilerlemiş olduğu kas dokusuna ve yağ tabakasına kadar ulaşan tümörün ilerlemesi görülür. Bu tip kanser hastalıklarında ilk olarak TUR BT denen operasyon yöntemi tedaviyi sağlamaz bu nedenle bunun haricinde tedavi yöntemleri mutlaka kullanılması zorunludur.
0 yorum

Akciger Kanseri Belirtileri


Akciğer, vücudun solunum yapmasını sağlayan, insan bedenindeki kirli havayı dışarı atıp, temiz havayı solumaya yarayan, yapı bakımından süngerimsi bir şekle sahip olan göğüs boşluğunda bulunan organıdır. Akciğeri oksijen tüpüne benzetebiliriz. İnsanın yaşaması için gerekli olan temiz havayı vücuda orantılı olarak yayarak, hücrelerinin büyümesini ve gelişmesini sağlayan en önemli organlardan biridir. 
Kanserler ise çıktığı organa göre adlandırılır. Dikkat edilirse kanser türlerine verilen isimler, genellikle organ isimleridir. Mesena, tiroid gibi. Akciğer kanserine “ Akciğer kanseri “ adı verilmesinin nedeni de diğer kanser türlerinde olduğu gibi, akciğer de başlamasından kaynaklanır. 


Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin nedenleri ise belli bazı sebeplere bağlı olarak değişmekle birlikte en çok da görevini yerine getirememesinden kaynaklanır. Özellikle sigara içen insanlarda daha çok görülen bir hastalık türüdür. 
Belli bir zamanla süngere benzeyen dokusunun nefes alamamasından dolayı hücrelerin olumsuz etkilenmesinden akciğer kanseri meydana gelir. 
Cinsiyete bağlı olarak hesaplandığından sigara içen kadınların akciğer kanseri hastalığına yakalanmaları riski erkeklere göre daha fazladır. 
Bunun yanında pasif içici dediğimiz insanlarda da yine akciğer kanseri görülebilmektedir.
Akciğer kanseri hastalığının diğer bir nedeni de tozlu ortamlarda çalışma zorunluluğudur. 
Özellikle kimyasal tozların bulunduğu ortamlarda çalışanlarda akciğer kanseri yine en çok görülen durumdur. Bunun nedeni yine sigarada olduğu gibi, solunum görevini tam anlamıyla yapamamasıdır.


Akciğer Kanserinin Tedavi Yöntemleri
Akciğer kanserlerinin hepsinde 3 tür tedavi yöntemi vardır. Bunlar hastalığın durumuna göre değişmektedir.

Birinci tedavi yöntemi, Cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde kanser ameliyat ile çıkartılır. En küçük kanser hastalıklarında bu tedavi uygulanır. Bu hastalığın ilerlemediği, erken tedavi ve teşhisin konulduğu zamanlarda uygulanır.

İkinci tedavi yöntemi,  Radyasyon (ışın) tedavisi (yüksek-doz x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi) tedavi şeklidir. Bu yöntem kanserin biraz daha büyüdüğü durumlarda uygulanan tedavi şeklidir.

Üçüncü tedavi yöntemi ise Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması) bu da hastalığın yine daha az görüldüğü durumlarda uygulanan yöntemlerden biridir.

Akciğer kanserinin tedavi süreçleri ve iyileşme süresi de hastalığın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Ülkemizde  ölümlerin en çok yaşandığı hastalık yine akciğer kanseridir. Bu nedenle erken tedavi ve uzmanların önerileri ile hareket etmek, kanser riskini ve ilerlemesini durdurabilir.

0 yorum

Deri Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yolları

Deri veya cilt kanseri olarak bilinen hastalık, genellikle güneş ışınlarının Zaralı olan kısımlarının cilde temas etmesiyle hastalık meydana gelir. Aynı zamanda kimyasal maddelerle iç içe çalışmak zorunda kalan insanlarda mesleki bir hastalık olarak da görülebilen bir hastalık türüdür. Cilt kanseri, ciltte meydana gelen yanık ve yaraların iyileşmesi tam sağlanamadan, dış etkenlerden etkilenen cildin enfeksiyon kapması durumunda da meydana gelebilen bir hastalıktır. 
Madeni yağlar, katran, parafin ve katran ile iç içe uzun süreli temas halinde deri kanseri riski daha da artış gösterir. Ülkemizde en yaygın olan kanser türlerinden olan cilt kanseri aynı zamanda X ışınlardan dolayı da meydana gelebilmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi cilt kanserinde de erken teşhis ve tedavi mutlaka olumlu sonuçlar vermektedir.


Deri Kanseri Çeşitleri ve Tedavi Yolları
Dikkate almadığımız ancak vücudumuzun belli bölgelerinde meydana gelen yaraların uzun süreli kalması durumundan sağlık kuruluşlarına başvurmak da oldukça büyük faydalar vardır. Çünkü her yara sıradan olmayıp, kanser riski taşıyabilmektedir. Deri kanserinde en belirgin olarak üç tipte kanser görülür. Bunlar;

*Bazal hücreli kanser
*Epidermoid kanser
*Malign melanom kanserleridir.

Yapılan tetkikler ve incelemeler sonucunda %85 oranında görülen Bazal hücreli kanser tipi, baş ve boyun bölgesinde kabarık ve damarların yüzeye çıkmasıyla teşhis edilir. Bu hastalık cilt kanserinin en risksiz olanıdır. Nadiren tekrarlanma durumu söz konusu olan Bazel hücreli kanser, genellikle cerrahi yöntem kullanılarak, kriyoterapi, radyasyon, lazer, küretaj ve tpikal5 yani FU uygulanılarak hastalıkla mücadele edilir. Etkili olan bu tedavi yöntemleri erken olduğu zaman elbette daha etkili olur.

Ülkemizde en yaygın olarak bilinen deri kanseri çeşidi Epidermoid kanseridir. Bu kanser cildin üst tabakasındaki atipik epidermal keratinositlerden meydana gelir. Ciltte nadiren meydana gelen bu kanser türü, güneş ışınlarına maruz kalan ciltlerde daha çok görülen bir kanserdir. Aynı zamanda uzun süreli kalan yaralardan da meydana gelebilen Epidermoid kanserinin en belirgin özelliklerinden biri de kötü koku yaymasıdır. Çeşitli hastalıkların zemininde de gelişen bu kanser türü, değişik şekillerde olabilir. Bazal hücreli kanserde olduğu gibi öncelikli tedavi yöntemi cerrahi operasyonla kanserin alınmasıdır. Ancak hastanın durum ve yapılan tanısına göre değişiklik gösterebilen tedavi yöntemleri bulunmaktadır.

Malign melanom kanseri; Cilt kanserlerinden en çok ölümlere yol açan kanser tipi bu kanserdir. Cilde rengini veren pigmenti üreten, tıp dilinde adına melanosit denen hücrede gelişir. Özellikle güneşin X ışınlarına maruz kalan bölgelerde en çok görülen kanser çeşididir. Erkeklerde vücudun herhangi bir yerinde görülebilen bayanlarda ise genellikle bacaklarda görülen bir kanser çeşididir. Aynı zamanda vücutta daha önceden bulunan benlerden oluşabilen bu cilt kanseri türü, daha sonra çıkan benlerden dolayı da meydana gelebilir. Tedavi yöntemi, tanının zamanına göre değişiklik göstermektedir. Erken yapılan tanıda cerrahi operasyonun yanında bir takım ilaçlar da kullanılarak hastalıkla mücadele edilir.

0 yorum

Lenf kanseri ve tedavi yolları


Onkolojik grubu hastalıklar içerisinde yaşamın daha kaliteli ve sağlıklı olarak geçirilebilmesi için ve ayrıca hastaların risk ve tehlikelerden arındırılarak, başarının en çok elde edildiği bir kanser tipidir.  Lenf kanseri sisteminden gelen kötü huylu (habis) bir kanser türüdür. 

Hastalıkta başlıca iki grup hasta tipi görülür. Bunlardan biri Hodgkin diğeri ise bunun zıttı olan nonhodgkin denilen tiptir. Lenf kanserinde en çok görülen tip hastalık nonhodgkin denen hodgkin dışı kanser tipidir. Tıp dilinde bu hastalığa “ lenfoma” adı verilmektedir.


Lenf Kanserinin oluştuğu organlar nelerdir?
İnsan vücudunun belli bazı bölgelerinde enfeksiyonlara karşı mücadele eden yerler vardır. Bunlar boyun, koltuk altı, kasık bölgeleridir. Bununla birlikte lenfatik sisteme dahil olan organlar vardır. Bunlar ise dalak, bademcikler kemik iliği, karaciğer, göğüs boşluğunda bulunan çocukluk döneminde aktif rol oynayan timus organıdır. Yine mide, ince bağırsak ve ciltte katmanlar arasında lenfatik yapılar yer alır. Saydığımız bölge ve organlarda enfeksiyonlara karşı mücadele eden hücrelerin olduğunu söyledik. 
Bu hücrelerin zamansız ve dengesiz bir şekilde bölünmenin olduğu zamanlarda lenfatik kanser hastalığı başlar. Erken tedavi ve tanı olmadığı zaman hücrelerin karaciğer, dalak ve kemik iliğine yayılabilme özelliği de bulunmaktadır.
En yaygın olarak görülen hodgkin dışı kanserin belirtilerini şu şekilde sıralamak mümkündür. Boyun, koltuk altı ve kasık bölgesindeki lenf bezlerinin herhangi bir ağrı belirtisi olmadan şişerek ele gelmesi en büyük belirtisidir. Bunun dışında kilo kaybı, terleme (özellikle gece), halsizlik ve ciltte kaşınma. Hodgkin belirtileri basit bir grip hastalığı gibi  küçük seyirlerde görülebilir. Bu tür durumlarda sağlık kuruluşlarında, hastalık uzmanları tarafından lenfoma teşhisi konur.

Lenf Kanserinin Tedavisi
Diğer kanser hastalıklarında olduğu gibi, tedavi yöntemleri hastaların durumlarına göre değişmektedir. Hastalığın evresi özellikle tedavide çok önemli bir yer tutmaktadır. Hastalığın hücre tipine, kişinin yaşına ve hastanın tedaviyi kaldırıp kaldırmayacağına bir de lenfoma şeklinin seyrine göre tedavi şekli değişmektedir. 
En riskli olan ve sık görüken hodgkin dışı yani nonhodgkin kanserinde tedavi şekli, radyoterapi, ilaç ve kemoterapi ile yapılmaktadır. Bunun haricinde hastadan kök hücreler alınarak, yüksek dozda kemoterapi uygulandıktan sonra hücrelerin yeniden hastaya nakledilmesi işlemi de uygulanabilmektedir. 

0 yorum

Pankreas kanseri ve tedavi yolları

Midenin arka kısmında 15-20 cm büyüklüğünde bulunan organın adı pankreas’tır. Pankreas başlıca dört bölümden oluşur. Baş, boyun, gövde ve kuyruk. Oniki bağırsağı ile bağlantısı olan bölge baş bölümüdür. Dalak ise kuyruk ile komşudur. Pankreas kanseri, öncelikle aileden herhangi bir bireyde bulunmasından kaynaklanan bir kanser türüdür. 
Diğer bir deyimle ırsi bir hastalıktır. Aynı zamanda sigara kullanıcıları ve şeker hastalarında pankreas kanseri daha çok rastlanan bir kanserdir. Pankreasın görevi, ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi, sindirim işlevi ikincisi ise hormon salgılamadır.


Sindirim işlevi: Sindirime yardımcı olan enzimler denen (amilaz endopeptidazlar, egzopeptidazlar, lipaz, kolesterol esteraz, fosfolipaz A2) gibi madellerin içinde bulunduğu nişasta, yağ ve proteinler bağırsağa ulaştığında pankreas devereye girerek bunların sindirilmesinde yardımcı olur.

Hormon Salgılama: insan vücudunun belli oranda şekere ihtiyacı vardır. Bu oran yükseldiğinde insan sağlığı büyük risklerle karşı karşıya kalır. Yine besinlerde bulunan glukagon hormonunu, somatostatin, amilin, pankreatik polipeptit ve pankreastatinler bağırsağa ulaştığında bağırsak devreye girerek, şeker oranını düşürür ve insülin düzeyini arttırma işlemi görür.

Pankreas Kanseri nedir?
Her kanser türünün isminden anlaşıldığı gibi pankreas kanserine bu ismin verilmesinin nedeni kanserin pankreasta çıkmasından dolayıdır. Pankreasta habis (kötü huylu) tümörün meydana çıkmasına verinle isimdir. Dünyanın birçok yerinde bu kanser türünden ölümler yaşanmaktadır. Özellikle Amerika Birleşik devletlerinde pankreas kanserinden ölenlerin sayısı oldukça fazladır. Oran olarak ölümlere sebep olmada 5. Sırada yer almaktadır. Hastalıktan kurtulup sağlığına tekrar kavuşmak oldukça zordur. Hastalık ile mücadele ederek yaşamada en uzun süre tahmini olarak 5 yıl civarındadır. Lenf damarları ile diğer organlara yayılan pankreas kanseri bu nedenle en tehlikeli kanser türü olarak da bilinir.

Pankreas Kanserinin Belirtileri:
Sinsi bir hastalık olarak bilinen bu hastalık uzun zaman kendini gizleyebilen özelliğe sahiptir. Bu nedenle teşhis genellikle geç yapılmaktadır. Ancak hastalığın belli bazı belirtileri de vardır. Bunlar:
Halk dilinde sarılık olarak bilinen hepatit (B) hastalığında safra kanalları tıkandığından dolayı safra bağırsağa akmaz. Bunun neticesinde hastada cilt sararması, idrar renginin koyulaşması ve dışkının renginin değişmesi görülür.
Karın boşluğunun sol tarafında başlayan bir ağrının sırta vurması
Kan şekerinin seviyesini düşürmesi hastalığa bağlı olarak görülebilen bir belirtidir. Baş dönmesi, titreme ve bayılma da hastalık belirtilerindendir.

Pankreas Kanserinin Tedavisi:
Yine diğer kanserlerde olduğu gibi, tedavi hastanın hastalık evresine göre değişmektedir. Ancak genellikle ameliyat, ışın tedavisi ve ilaç tedavisidir.

0 yorum

Testis Kanseri Tedavisi

Kanserlerin adlarından hastalığın çıktığı bölge anlaşılmaktadır. Testis kanseri, erkeklerde görülen bir kanser vakıasıdır. Testis kanseri, sperm üreten dokudan kaynaklı bir kanser tipidir. Ülkemizde ve dünyada oldukça sık rastlanan bu kanser tipi, ortalama olarak 15 ile 35 yaş arası erkeklerde en çok görülen kanser hastalıklarındandır. 
Yapılan araştırmalar neticesinde erkeklerde görülen bu hastalığın oranı %1 olarak tespit edilmiştir. Yaş ilerlemesine de bağlı olarak hastalığın artış gösterdiği kaydedilen bilgiler arasında yer almaktadır. Bu oran 20 ile 40 yaşları arasında diğer yaş grubuna göre 6 kat daha fazladır. Hastalık tamamen tedavinin ne zaman başladığına bağlı olarak riskli olup olmadığını gösterir. Diğer kanserler gibi sinsi olmayan bu kanser tipi erken müdahale ile kolayca mücadele edilebilen bir hastalıktır.

Testis Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Testis kanserinin belirtileri diğer kanser tiplerine göre daha belirgin olduğundan tedavi sürecine daha erken girilebilir. Testis kanserinin en büyük belirtileri ise şunlardır;

  • Testislerin birinin diğerinden büyük olması
  • Karın ağrısı
  • Skrotumda ağırlık hissi
  • Testislerin herhangi birinde ya da skrotumda ağrı
  • Seyrek olarak human chronic gonadotropin (HCG) artışına bağlı olarak göğüslerde büyüme ve hassasiyet.

Yukarıda saydığımız belirtiler başka hastalıklardan da kaynaklanabilen belirtiler de olabilir. Ancak testis kanserine yakalanma riskinin tam olarak tespit edilebilmesi yaklaşık olarak 2 haftadır. Eğer belirtiler 2 haftadan fazla yerini koruyorsa, bir tabibe başvurulmasında önem vardır.

Testis Kanserinin Tedavisi
Diğer kanser hastalıklarında olduğu gibi testis kanserinin tedavisi de hastalık evresine, yaş grubuna ve çeşitli hastalık şekillerine göre değişir. Hastalığın tedavisi genellikle 4 şekilde yapılmaktadır. Bunlar Cerrahi tedavi, radyasyon tedavisi, ilaç ve kemik iliği nakli tedavisidir.

Cerrahi Tedavi: Testis ve çevre dokusu, karın bölgesindeki lenf düğümleri ameliyat ile çıkartılır. Ancak bu tedavi şeklinde bir risk bulunmaktadır. Tek testisi alınmış kişilerde diğer testise kanserin bulaşma riski %2 ile 5 oranında kanserin gelişme riski bulunmaktadır.

Radyasyon Tedavisi: testislerde bulunan seminomlar radyoterapi dediğimiz tedaviye fazlasıyla duyarlıdır. Nonseminomlar ise bunun aksine duyarlı değildirler.

İlaç Tedavisi: diğer adı ile Kemoterapi olarak bilinen ilaç tedavisi nonseminomlarda cerrahi müdahaleden sonra, yan etki bakımından en az yan etkisi olan ilaçlar kullanılarak tedavi edilir.

Kemik iliği nakli: Henüz teşhis aşamasında iken kemik iliği nakli denen tedavi uygulanır. Tedavi şekli, hastanın kemik iliği kanser hücreleri alınarak, hücreleri öldürme etkisi olan bir ilaçla öldürür. Bunun ardından dondurulur. Bu ilikler daha sonra hastaya iğne yoluyla tekrar verilir. 
Çoğu hasta testis ameliyatından sonra kısırlığın meydana geleceği düşüncesine kapılsa da bu yersizdir. 

0 yorum

Rahim Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yolları


50 ile 60 yaş arası bayanlarda menopoz sonrası yıllarda meydana gelen bir hastalık olarak bilinir. Tıp dalındaki adı ile uterin kanser veya uterus kanserleri rahim içi zarından kaynaklanan bir kanser türüdür. Kadınlarda rastlanan bu hastalık yine erken tedavi ile mücadele edilerek yok olması mümkün olan bir hastalık çeşididir. Kadınlarda rastlanan kanser türlerinden dördüncü sırada olan bu kanser, ayrıca kadınlarda en çok rastlanan kanser türlerinden biri olma özelliğine de sahiptir.


Rahim kanserinin en büyük risklerinden biri de endometrium dokusunda gelişen kanserin üreme organlarına yayılması riskidir. Kanser öncelikle rahim ağzı olarak bilinen “serviks” tüplere ve yumurtalıklara doğru yayılma gösterir. Kanserin ilerleme durumuna göre diğer bölgelere de yayılması görülebilir.
Rahim kanseri hastalığının belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır. Kadınlarda geç menopoz olma, henüz genç iken geciken adetler ya da düzensiz adet olma, daha ilerlemiş yaşlardaki kadınlarda hipertansiyon, şeker hastalığı.

Rahim Kanserinin belirtileri nelerdir?
Düzensiz adet görme ya da erken zamanlarda adet görme en büyük belirtilerinden biridir. Bunun dışında menopoz sonrası vaginal kanamalar da hastalığın belirtilerinde önemli rol oynamaktadır. Dikkat edilmesi gereken en büyük şey ise, 40 yaş sonrası kanamanın artması ve özellikle kanın pıhtılı bir şekilde akması şikâyeti olan kadınların en kısa zamanda doktorlarına başvurmaları oldukça önemlidir.

Rahim Kanseri Tedavisi
Rahim kanseri tedavisinde genellikle artık alışagelmiş olan yöntem rahimi almaktır. Bu temel bir prensip olarak tıp dünyasında bilinen bir tedavi yöntemidir. Cerrahi ameliyat esnasında hastalığın vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını saptamak için hastanın karnından örnek alınır. Yumurtalık ve tüpler çıkartılarak örnek alınır. Tedaviye ek olarak karının alt bölgesinde bulunan aort damarının etrafındaki lenf bezlerinden de örnek alınır.
Cerrahi operasyon sonrasında hastadan alınan yumurtalıklar, tüpler ve diğer parçalar değerlendirilmeye alınarak hastalığın yaygınlığı tespit edilir. Bu incelemelerin ardından kanserin rahim dışına yayılıp yayılmadığı kontrol edilir. Eğer kanser rahim dışına yayılmamışsa histerektomi tam kür sağlar. Eğer kanser aksine başka organlara yayılmış ise ve kanser ilerlemişse cerrahi operasyondan sonra ışın tedavisi de uygulanmaktadır.

0 yorum

Akciger Kanserinin Belirtileri Ve Tedavileri

Akciğer kanseri nedir?
Akciğeri oluşturan hücrelerde çeşitli nedenlerle meydana gelen genetik bozukluklar sonucu ortaya çıkan hastalığa akciğer kanseri denilmektedir. En çok ölüme neden olan kanser türü olan akciğer kanseri erken evre de yakalanması halinde kolaylıkla tedavi edilebilmektedir.

Akciğer kanseri türleri nelerdir?
Akciğer kanseri çeşitleri hücre tipine göre belirlenmektedir. Ülkemizde en sık görülen akciğer kanseri türleri şöyledir;
·    Büyük hücreli akciğer kanseri (küçük hücreli olmayan akciğer kanseri): En sık görülen akciğer kanseri türü olarak bilinmektedir. Her 100 akciğer kanseri vakasının 75’i büyük hücreli akciğer kanseri olarak belirlenmektedir.

·     Küçük hücreli akciğer kanseri: Son derece hızlı çoğalan ancak tedaviye en kolay yanıt veren akciğer kanseri türüdür. Ülkemizde görülme sıklığı tüm akciğer kanseri vakaları arasında yüzde 25’tir.

Akciğer kanseri belirtileri nelerdir?
Akciğer kanseri belirtileri ne yazık ki hastalığın ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Erken evre akciğer kanseri belirtileri ile basit soğuk algınlığı belirtileri hemen hemen aynıdır. Bu belirtiler hafif öksürük ve ateş, halsizlik, yorgunluk ve sürekli uyku isteği duymaktır. Bu belirtileri gösteren pek çok kişi doktora gitmek yerine istirahat etmeyi tercih etmektedir. Akciğer kanseri ilerledikçe ortaya çıkan belirtiler de artmaya başlamaktadır. Kanserli hücrelerin yayılımına bağlı olarak geçmeyen öksürük atakları, öksürük ile beraber ağızdan kan gelmesi ya da kanlı balgam çıkarılması, hırıltılı nefes alıp vermeye başlanması, iştah kaybı, sebepsiz kilo verme, boyun ya da yüz bölgesinde meydana gelen şişlikler gibi ciddi belirtilerin ortaya çıkması akciğer kanseri ihtimalini akla getirmektedir.

Akciğer kanseri tanısı
Akciğer kanseri şüphesi için yapılacak ilk işlemler akciğer filmi çekilmesi ve ardından balgam testi yapılmasıdır. Bu iki işlemin ardından akciğer kanseri şüphesini düşündürecek bulgulara erişilmesi halinde biyopsi yapılarak kesin tanı konulmalıdır.

Akciğer kanseri evreleri
Diğer tüm kanser türlerinde geçerli olduğu gibi akciğer kanseri tedavisi içinde kanserin yakalandığı evre büyük önem taşımaktadır. Erken evre akciğer kanseri vakalarında hastaların hem tedavi süreleri kısalmakta hem de tedavinin başarı oranı yükselmektedir. Akciğer kanseri evreleri ve belirtileri 4 aşamada incelenmektedir. Akciğer kanseri evreleme basamakları şöyledir;

·    Akciğer kanseri 1.evre : Akciğer kanseri evrelemesi kanserli hücrelerin yayılımına göre yapılmaktadır. 1. evre akciğer kanseri henüz kanserli hücrlerin yayılıma başlamadığı ve sadece akciğer dokusu üzerinde sınırlı bulunduğu evredir. Akciğer kanseri 1. evre belirtileri son derece hafif belirtiler olduğu için bu evrede kanser ya tesadüfen yapılan testlerde (başka hastalıklar için yapılan tarama testleri) ya da düzenli olarak doktor taramasından geçen kişilerde yakalanabilmektedir. Akciğer kanseri 1.evre tedavisi son derece kolaydır. Sadece kanserli oluşumun tespit edildiği akciğer dokusu ameliyat ile alınarak tedavi gerçekleştirilmektedir.

·      Akciğer kanseri 2.evre : Akciğer kanseri 2. evre belirtileri biraz daha anlaşılır belirtiler olup bu evrede akciğerde bulunan kanserli hücreler lenf bezlerine sıçramış durumdadır. Akciğer kanseri 2 evre tedavisi yine kolay olup akciğerin bir bölümünün alınması sonucu gerçekleştirilmektedir. Bu evrede akciğer tümörü 5-7 cm. aralığında bulunmaktadır.

·     Akciğer kanseri 3.evre : Akciğer kanseri 3. evre aşamasında kansere neden olan tümörün büyüklüğü 7 cm.’den daha büyüktür. Bu evrede tümör nedeni ile akciğerin ana broşunun tıkanması, lenf bezlerine yayılım, kaburgalarda ya da kalp zarında kanserli hücrelerin yayılımı söz konusudur. Akciğer kanseri 3. evre tedavisi için cerrahi müdahale öncesi kemoterapi ya da radyoterapi gibi yöntemler ile ilk olarak kanserli hücrelerin yayılımının engellenmesi amaçlanmaktadır. Hastalığın kontrol altına alınması halinde cerrahi müdahale gerçekleştirilir.

·     Akciğer kanseri 4.evre : Akciğer kanseri 4. aşama ne yazık ki son evredir. Bu evrede akciğer kanseri metastaz yaparak diğer organlara yayılmaya başlamıştır. Akciğer kanserinde son evre olarak bilinen bu evrede uygulanacak müdahale hastalığın tedavisinden ziyade hastanın yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. Akciğer kanseri 4. evre yaşam süresi hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve uygulanacak tedaviye olan inancına bağlı olarak değişmektedir. Akciğer kanseri 4.evre kurtulma şansı son derece düşük olmasına rağmen bunu başaran insanların olduğu asla unutulmamalıdır. Kanser tedavisi için en etkili ilacın yüksek moral ve iyileşmeye olan inanç olduğu mutlaka bilinmelidir.

Akciğer kanseri tedavisi
Akciğer kanseri tanısı konulduktan sonra hiç vakit kaybedilmeden hızlı bir şekilde hastalığın tedavisine başlanmalıdır. Akciğer kanseri tedavisi için kullanılan yöntemler cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyoterapidir. Akciğer kanserinde ameliyat ile yapılan tedaviler sadece erken evrede yakalanan hastalarda gerçekleştirilebilmektedir. Akciğer kanserinde cerrahi tedavi doktorunuz önerdiği sürece ilk tercih etmeniz gereken yöntemdir. Ancak kanserin yayılımı söz konusu ise akciğer kanserinde ameliyat riskleri yükselebilir. 
Bu durumda öncelikli olarak radyoterapi ve kemoterapi gibi kanserli hücrelerin hem yayılımını engelleyecek hem de yayılan kanserli hücreleri yok edecek tedaviler denenmelidir. Akciğer kanserinde radyoterapi ameliyat öncesinde kanserli hücreleri kontrol altına almak ameliyat sonrası ise gözden kaçabilecek kanserli hücreleri yok etmek amacı ile kullanılmaktadır. 

Akciğer kanserinde beyin metastazı riski bulunuyorsa radyoterapi hem akciğerlere hem de beyin bölgesine uygulanır. Beyin ile akciğer arasındaki bağ nedeni ile akciğer kanseri beyin metastazı çok sık görülmektedir. Akciğer kanseri beyine metastaz riskini önlemek amacı ile radyoterapi yöntemi tercih edilebilir. İleri evre akciğer kanseri tedavisi için öncelikli olarak kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler denenmekte ve hastanın bu tedaviye verdiği yanıta bağlı olarak sonraki tedavi aşamaları planlanmaktadır. Örneğin genç yaşta akciğer kanseri hastalığına yakalanan kişilerde tedavi beklenmedik sonuçlar verebilmekte ve 4.evre akciğer kanseri hastalarında bile yaşam süresi son derece fazla uzatılabilmektedir.

Akciğer kanseri neden olur?
Akciğer kanseri nedenleri arasında ilk sırada sigara tüketimi yer almaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu sigara içenlerin akciğer kanseri olma olasılığı ile sigara içmeyenlerin akciğer kanserine yakalanma oranlarının arasında büyük farklar olduğu kanıtlanmıştır. Buna ek olarak son yıllarda kadınların sigara tiryakilik oranlarının artması ile beraber kadınlarda akciğer kanseri görülme oranında yaşanan patlama sigara ile akciğer kanseri arasındaki yakın ilişkiyi gözler önüne sermesi açısından çok önemlidir.  Akciğer kanseri sebepleri arasında sigara içmeye ek olarak uzun süreli kirli hava solunması, genetik yatkınlıklar, obezite, çalışma koşulları nedeni ile akciğere zararlı kimyasallara uzun süreli maruz kalınması ve alkol kullanımı da yer almaktadır.

Akciğer kanseri genetik mi?
Hızla gelişen tıp teknolojisi ve kanser üzerine yapılan araştırmalar sonucunda akciğer kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünün genetik olduğu belirlenmiştir. Birinci dereceden yakın akrabalarında kanser olan kişilerin kanser taramalarına hem daha erken yaşlarda başlaması hem de her yıl düzenli olarak yaptırması erken tanının sağlanabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Annesi, babası, kardeşi ve kan bağı bulunan amca, hala gibi birinci dereceden akrabalarında akciğer kanseri tanısı konulan kişilerin akciğer kanserine yakalanma riski yükselmektedir. Bu tip kişilerin sigara kullanmaması ve hiç bir şikayetleri olmasa dahi her yıl düzenli olarak akciğer filmi çektirerek balgam testi yaptırmaları şiddetle tavsiye edilmektedir. 
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI