5 adet omura sahip olan bel bölgesinde, bu omur kemikleri arasında bulunan kıkırdaklara disk denilir. Bu diskler, bağ dokusu görevi yapmaktadırlar.
Disklerin sağlıklı olması son derece önemlidir, çünkü omurganın sağlamlığını, hareket yeteneğini ve darbelere karşı korunması bu bağ dokuları sağlamaktadır. Bu disklerde meydana gelen fıtıklaşma sonucunda, bel fıtığı ortaya çıkmaktadır.
Fıtıklaşma gerçekleştiğinde, disklerin dış kısmı olan kıkırdak yapıda bozulmalar görülmektedir. Bu bozulmalar sonucunda, disklerin iç kısmında bulunan sıvı, dışarıya doğru taşma yapar. Taşan sıvı, sinirleri sıkıştırır.
Bu sıkışma sonucunda da hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır. Disklerde fıtıklaşma meydana geldiğinde, diskin içinden sızan bazı kimyasal maddeler, sinirleri ve sinir köklerini olumsuz yönde etkiler. Bu durum da bel kısmında ağrıya sebep olur. Bel fıtığı riski, kişinin genetik ve fizyolojik özelliklerine bağlı olarak artabilmektedir.
Disklerdeki kıkırdak yapının belli bir yaşa kadar ne kadar ve nasıl beslenmiş olduğu önemlidir. Kimi insan için önemsiz olan bir yükün kaldırılması, başka birinde bel fıtığına sebep olabilmektedir. Erken yaşlarda yüksek olan disklerdeki su miktarı, yaş ilerledikçe azalmaktadır. Bununla beraber, yaşın ilerlemesi ile, bu diskler üzerinde bir takım çatlaklar meydana gelmektedir.
Onarımı sağlayan hücrelerin de azalması ile hassasiyet artmaktadır. Deformasyon belli bir seviyeye geldiğinde ise, küçük bir yanlış hareket veya bir yük kaldırmak, bel fıtığını ortaya çıkarmaktadır. Diyabet ve damar hastalıkları da bel fıtığının bir tetikleyicisidir. Bel fıtığı, belde ve bacak kısmında beliren ağrılar ile kendini göstermektedir.
Bel ve bacak ağrısı bir arada olabileceği gibi, tek bir tanesi de gözlemlenebilmektedir. Basit hareketlerde sınırlanma görülür.
Kişi, zaman zaman topallayarak yürümeye başlayabilir. Ağrıya eşlik eden, bacak uyuşması ve bacaklarda karıncalanma hissi görülür. Hastalığa müdahale edilmezse, ilerleyen durumlarda, bacaklarda güç kaybı ve idrarı tutamama gibi çeşitli olumsuzluklar meydana gelebilir. Genetik yatkınlıkla meydana gelebileceği gibi, bel fıtığı riski, uzun süre oturarak çalışanlarda, ağır yük taşıyanlarda, bilinçsiz spor hareketleri yapanlarda, uzun süre araç kullananlarda ve aşırı kilo problemi yaşayan kişilerde artmaktadır.
Kişi, zaman zaman topallayarak yürümeye başlayabilir. Ağrıya eşlik eden, bacak uyuşması ve bacaklarda karıncalanma hissi görülür. Hastalığa müdahale edilmezse, ilerleyen durumlarda, bacaklarda güç kaybı ve idrarı tutamama gibi çeşitli olumsuzluklar meydana gelebilir. Genetik yatkınlıkla meydana gelebileceği gibi, bel fıtığı riski, uzun süre oturarak çalışanlarda, ağır yük taşıyanlarda, bilinçsiz spor hareketleri yapanlarda, uzun süre araç kullananlarda ve aşırı kilo problemi yaşayan kişilerde artmaktadır.
Bel fıtığının tedavisinden önce, korunma yollarına değinmekte fayda vardır. Her hastalığı meydana gelmeden engellemek en doğrusudur. Kişiler, bel fıtığından korunmak için, ağır cisimleri kaldırmamalıdır.
Zorunluluk halinde, dizleri kırıp yere çömelerek, kaldırılan cisim alınmalıdır.
Bel bölgesinden öne doğru eğilerek yük kaldırmak, bel bölgesinde deformasyona ve hatta yırtılma ile bel fıtığına sebep olmaktadır.
Sağlık sorunu oluşmadan, bel ve karın bölgesini sağlamlaştırmaya odaklı egzersizler yapmak yararlı olacaktır. Herhangi bir eşyayı almak için, uzanmak yerine eşyaya yaklaşmayı tercih etmek gereklidir. İlerlememiş olan bel fıtığı vakalarında, teşhis konulduktan sonra ilaç tedavisine başlanır. Buna ek olarak fizik tedavi uygulanır. Sert yatakta yatmaları önerilir.
Bazen lazer ile tedavi yöntemi uygulanabilir. İlerlemiş olan bel fıtığı hastaları için, doktorları ameliyat kararı verebilir. Doktor böyle bir kararı verdiğinde, ameliyatı ertelemek ve geciktirmek doğru bir davranış değildir. Ameliyat kararının alınması, bel fıtığının son aşamada olduğunun da bir göstergesidir. Geciktirilen cerrahi müdahale öncesinde hastalar felç olabilmektedir. Günümüzde bel fıtığı ameliyatları, profesyonel ekiplerce yapıldığı takdirde hemen hemen risksizdir. Hastalar ameliyat sonrasında evlerine yürüyerek gidebilmektedirler.
Yorum Gönder