işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
Aşk Sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşk Sevgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Peki neden yalnız kaldınız? Hata sizde mi?

Hem güzel hem çekici hem de zekisiniz. Peki neden hala yalnızsınız? 

Hatayı hiç kendinizde aradınız mı? Uzun zamandır hayatınızda biri yoksa veya ilişkileriniz bir türlü uzun soluklu olmuyorsa, aşağıdaki ihtimallerden birinin sizde bulunup bulunmadığını düşünmeye ve beraberce olumlu adım atmaya ne dersiniz?

Geçmişte Kalan Kötü Deneyimler

Belki geçmişte yaşadığınız olumsuz olaylardan dolayı; ya da deneyip deneyip istediğiniz mutluluğu bulamamış olmanız. Bunda dolayı da yitirmiş olabileceğiniz umudunuz da yalnız kalmanızın sebeplerinden biri olabilir. Şunu düşünün: bu hayatta her şey çok güzel ilerleseydi, yaşamanın tadı nasıl olurdu? Ağlayıp üzülmek gibi kelimeler olduğuna göre; bunları yaşamanın da bir anlamı var demektir. Hayal kırıklıkları yaşanmadığında bazı şeylerden ders almak ve daha güzelini yaşayamazdık. Bunları hiçbir zaman unutmayın ve umudunuzu sakın kaybetmeyin! En önemlisi de kendinizi yalnızlığa asla mahkum etmeyin.

Fazlaca Arkadaş Olduysanız

Nasıl ki birçok kadın hafif maço bir erkekten hoşlanır; aynı şekilde erkekler de karşılarındaki kadının dişiliğini görmek isterler. O yüzden neden yalnızlığınızı çözmeden önce durup bir geçmişe dönün. Daha önce şunları yapıyor muydunuz? Sevgilinize eski ilişkilerinizden bahsetmek, onun eski ilişkilerini dinleyip bir dost gibi yorum yapmak, onunla erkek muhabbeti yapıp 'kanka' moduna bürünmek, vs...

Bu davranışlar sizi aşk boyutundan çıkarıp dostluk boyutuna sokup her şeyi bitirecektir. Elbette ilişkinizin temelinde dostluk da olacak; ama bu dostluğu 'erkeksi' tavırlar yerine dişiliğinizi koruyacak şekilde kurmalısınız.

Onun Aradığınız İnsan Olmadığını mı Düşünüyorsunuz?

Burada iki ihtimal olabilir. Birincisi; yaşadığınız bazı tatsız deneyimlerden dolayı karşı cinsten ve ilişkiden soğumuş olmanız... İkincisi ise kendinizi fazla üstün, karşınızdakini ise fazla aşağıda görmeniz ve bir arada olmak için çok fazla çaba harcamamanız... Birinci durumda yapmanız gereken her zaman geçmişi geçmişte bırakıp, yaşananlardan ders alarak, yepyeni bir sayfa açmanız. İşte tam bu bu noktada size çok ilginç bir önerimiz olacak. Kaliteli arkadaşlık sitelerinden yardım alabilirsiniz; www.ecift.com iyi bir örnek olacak size. Unutmayın ve korkmayın, geçmişinizdeki bir ilişkide yaşadıklarınızı bir sonraki sevgiliniz de olacak diye bir şey yok. Siz dersinizi aldığınız müddetçe, bir sonraki ilişkiniz çok daha sağlıklı olacak zaten. Eğer durum ikincisi gibiyse, kimseye bu kadar yukarıdan bakmamanızı tavsiye ediyoruz. Nerede yaşarsanız yaşayın, hayata nasıl bakarsanız bakın sizin de bir ruh eşiniz var ve sizi bir yerlerde sizi bekliyor...

Erkeklere İtici Gelen Yönleriniz Mi Var?

İtici davranışlar neler mi? Erkeksavar denecek bu davranışlar; sürekli çocuk gibi konuşma, evi baştan aşağı pembeyle dönüştürmeniz, onu sevmediği tarzda müzik yapanların konserlerine götürmek için çabalama, aile albümleri hazırlayıp çocuk baskısı yapma gibi şeyler olabilir... Veya aslında daha gerçekçi baktığımızda sürekli nerede ne yaptığını sormak, sıkça onu sevdiğinizi söylemek veya mesaj atmak, aşırı kıskançlık yapmak, sürekli eski defterleri açtırmak, ya da çeşitli baskılar yapmak... Siz siz olun bu tip davranışlarınız varsa onları bırakmaya çalışın! Aksi takdirde arkadaşlık siteleri de dahil kimse sizi yalnız kalmaktan kurtaramayabilir.


1 yorum

Ruh eşini internet üzerinden arayanlar

Güvenli içerik ve tehdit yönetimi çözümleri lideri Kaspersky Lab, hayatının aşkını internet üzerinden arayanları uyarıyor. “Ruh eşimi bulayım” derken tatlı tuzakların kurbanı olmamak için bu önerilere göz atmanızda fayda var!

Yalnız geçirdiğiniz “Sevgililer Günü” hala içinizde bir acı mı? O halde, bir sonraki 14 Şubat için şimdiden hazırlıklarınızı yapmaya başlamış olabilirsiniz. Yalnız, bunu internetten yapıyorsanız, bazı riskleri de göz ardı etmemeniz gerekiyor.

Kaspersky Lab uzmanları internetten ruh eşini arayanların karşılaşabileceği bazı tehlikelerin altını çizdi. Evlilik vaadiyle yanaşan birçok dolandırıcı ve diğer belirsiz kişilerin ruh eşini bulmak isteyen insanların duygularıyla oynayacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Çeşitli sanal “tatlı tuzaklar” günümüzde oldukça yaygın; aynı zamanda bir anlık tutkuyla kapana kıstırıldığında kişinin birden bire parasız kalması ya da bilgisayarının çökmesi içten bile değil.

Match.com, Badoo.com ya da Mamba.ru gibi global popüler flört sitelerinin yanı sıra Türkiye’deki aynı amaçlı siteler, dolandırıcıların dikkatinden kaçmıyor. Neredeyse tüm ana diller için geliştirilmiş, popüler flört sitelerinden geliyormuş gibi gösterilen spam e-postalar artık oldukça yaygın. Kullanıcı, bu e-postalardan gelen linkleri tıkladığında, yabancı birgüzelin fotoğraflarını görmek yerine, bilgisayarına yüklenen zararlı bir yazılımla karşılaşıyor.

Üstelik sahte flört siteleri, sadece zararlı yazılım ya da kimlik hırsızlığı gibi sonuçlar doğurmakla kalmıyor; aynı zamanda gafil avlanan kullanıcının parasını da tehlikeye atıyor. 0.30 ile 12 dolar arasında değişen ücretiyle mesaj üzerinden yaş doğrulaması ya da kayıt isteyen tek bir dolandırıcılık e-postası kullanıcının finansal verilerine ulaşım sağlıyor. Ancak, bir kez para harcandıktan sonra hiçbir şekilde geri dönüş olmuyor. Çünkü erişim sağlanabilecek hiçbir içerik bulunmuyor.

EN POPÜLERİ NİJERYA’DAN GELENLER
Yıllar boyunca popülerliğini kaybetmeyen en yaratıcı junk e-postası “sözde” Nijerya’ya özgü spam mesajları olmaya devam ediyor. Gönderilen mektupların romantik yazarları, flört sitelerine kayıtlı potansiyel kurbanları hedef alıyor.

Hikayeler aslında klasik. Bu e-postaları yazdığı “iddia edilen” kız, genellikle uzak, savaş mağlubu Afrika ülkelerinde yaşıyor. Hemen sonrasında, potansiyel damat, nişanlısı olan kızın milyon dolarlık bir servete konduğunu ve kendisiyle bu varlığı paylaşmaya hazır olduğunu öğreniyor. Ancak, gelini ve parasını ülke dışına çıkarmak için, damadın ödemesi gereken bazı yasal hizmetler bulunuyor. Bu taktiklerin gerçekleşebilmesi için uzun süren yazışmalara ihtiyaç oluyor; çünkü çok az kişi bu denli yüksek miktarları hemen ödemeyi kabul ediyor. Potansiyel kurbandan gelen ilk e-postalar bir robot tarafından cevaplanıyor. Ancak dolandırıcılar, ortada bir fırsat olduğunu fark ettiklerinde, yazışmalara müdahale ediyorlar. Kurbanı ikna etmek uzun sürebiliyor. Bu durumda, bireysel yaklaşım ve psikolojiyi bilmek de oldukça önem taşıyor.

“Nijeryalı” gelinlerin aksine, “Rus” gelinlerin hayallerindeki erkekle tanışmaları için tek ihtiyacı olan bir uçak bileti. Tabii ki, bu para dolandırıcılar için kolay lokma sayılıyor.

İnternetteki bu tatlı tuzaklarla ilgili olarak Kaspersky Lab Baş Spam Sorumlusu Tatyana Kulikova, “İnternet, iletişim için bol miktarda fırsatlar sunuyor. Ancak, aşkı aramak için her zaman doğru bir yer olduğu söylenemez. Biz sadece, sizleri internette bekleyen birkaç tatlı tuzaktan bahsettik. Hayal kırıklığından kaçınmak için, şu güvenlik kurallarını uygulayın: Özellikle spam e-postalarında reklamı yapılan, bilinmeyen flört sitelerini ziyaret etmeyin. Bilinmeyen kişilerden gelen e-postaları açmayın; ve eğer şüpheli görünüyorsa, cevap vermeyin.”

0 yorum

Romantizm bebekliğe dayanıyor

Romantizmin bebekliğinize kadar dayandığını ve aslında annenizle kurduğunuz ilişkinin sağlıklı olup olmadığına göre tüm ilişkilerinize yön verdiğinizi biliyor muydunuz?

Yaşadığınız ilişkide karşınızdakine bağlı ya da bağımlı olmanızın temelinin, bebeklik döneminde annenizle olan ilişkinizden kaynaklandığına dikkat çeken Hisar Intercontinental Hospital Uzm. Psikoloğu Gülşah Yahşi; ‘İnsanlar birbirleriyle kurdukları bağlarla beslenir, gelişir ve olgunlaşırlar. Sevilmek ve sevebilmek insan hayatında vazgeçilemez bir ihtiyaçtır. Romantik ilişkilerde aşk, sevmek ve sevilmek en yoğun ve özgün biçimde yaşanır. Herkesin hikayesi başkadır ve özünde tüm aşk hikayeleri bir tamamlanma arzusuyla ilişkilidir.

Aşkta ruhlar birleşir ve çiftlerin arzu ettiği şey, geleceğe amaç ve anlamı birlikte katmaktır. Gelecek şekillenir ve anlamlandırılırken ruhsal dünyanın tüm zenginlikleri kullanılır. Bu, geçmişten getirilen arzular, yoksunluklar, hassasiyetler, korkular gibi pek çok duyguları da beraberinde getirir. Herkes bu duygulara sahiptir, herkesin yaraları vardır; çünkü örselenmemiş çocuk yoktur. Duygusal yaşamdaki kırılmalar, hassasiyetler, zaaflar bizi yaşamın ilk yıllarına kadar götürür. Ruhsal dünyanın temellerinin atıldığı çocukluk yılları romantik ilişkilerde kendi izlerini ortaya koyar. Romantik ilişkilerde yaşanan çatırdamaları anlamak ve çözmek için çocukluğun yetişkinlikteki izdüşümlerini yakalamak doğru olabilir.’ diye konuştu.

Herkes İçin İlk Aşk Annedir…
Anne ilk duygusal ilişkiye girilen kişidir. İlişki kurmak onunla öğrenilir ve anneyle olan ilişki tüm yaşam boyu izlerini gösterir. Romantik ilişkilerde de anneyle kurulan ilişkinin yansımaları yoğun ve çarpıcı şekilde görülür. Anneyle o ilk ve öznel ilişkinin başlangıcı, oral dönem olarak bilinen yaşamın ilk yılıdır. Bebek, ağız bölgesiyle ve meme yoluyla beslenme ihtiyacını karşılar. Kendisini annenin adeta devamı gibi hisseder ve anneden ayrı bir varlık olduğunu algılayamaz; ancak büyüdükçe anneden ayrı bir kendisi olduğunu anlar. Bu zamana kadar geçen süreçte anne bebeğine ruhsal zenginliğini sunar.

Bebeğe değerli, özel ve sevilmeye değer olduğunu hissettirir. Bu dönemde bebek ve anne çoğunlukla birlikte vakit geçiriyor olsalar bile, artık ufak ayrılıkları da yaşamaya başlarlar. Bebek ve annenin zaman zaman ayrı kalıp sonra tekrar bir araya gelmesiyle, bebek anneden ayrı kalabilmeyi ve bunu daha kolay tolere etmeyi deneyimlemiş olur. Anne kısa süreler için gittiğinde, bebek annenin onun hayatında olduğuna ve olmaya da devam edeceğine güven duymaya başlar. Bu ilk deneyimler bebeğin, çevresindeki her şey ile olan ilişkisini etkiler. Bu güvenle dünyayı keşif için heyecanlı olan bebek, arkasını döndüğünde annesinin gülen yüzünü görerek daha da coşkuyla dolar ve anneyle bağımlı bir ilişkiden bağlı bir ilişkiye doğru adım atmaya başlamış olur.

Sağlıklı Bir İlişki Sağlıklı Bir Aile İlişkisine Dayanır!
Oral dönemi sağlıklı geçiren bir kişi hem partnerini hem de kendisini sevilmeye değer bulur. Partnerinden ayrı kaldığında endişeye kapılıp “Ne yaparsam beni terk etmez? Ne yaparsam beni sever?” diye sormaz. Bu gibi sorularla boğuşan kişinin kendi sevilebilirliğine inancı zayıf demektir. Kendi sevilebilirliğine duyulan inancı zayıfsa, yetişkinlikte de eşe göre hareket etme ve ayrılık korkusuyla davranma, doğal sonuçlardan olabilir. Bu da kişiyi hem kendi hayatını hem de partnerinin hayatını kısıtlayan birtakım davranışlara sürükleyebilir ve mutsuzluk, beklenen sonuç olarak çiftin karşısına çıkabilir. Doğumdan itibaren yaşama bakıldığında her dönemin kendine özgü olduğu ve kişilikte ayrı etkiler oluşturduğu görülür. Tüm çocukluk öyküsü aslında bir “ben” yaratma öyküsüdür. Zaman içinde büyümekte-olgunlaşmakta olan bedene ve ruha kültürle, dinle, sosyal çevreyle, aileyle, sahip olunan ve olunmayan her şeyin etkisiyle yeni pencereler eklenir. Bu anlamda düşündüğümüzde, herkes biricik ve kendine özgüdür.

Bir ilişkide esneklik, hoşgörü, anlama hevesi, ilgi yoksa ilişki kaldıramayacağından fazlasını yüklenen bir tahta parçası gibi çatırdamaya başlar. Tahta katıdır, serttir, esneklikten yoksundur, kaldırabileceği yük bellidir. Tahtaya fazlasını yüklerseniz, onu taşıyamaz. Önce çatırdamaya başlar, sonra kırılır. İki ayrı parçaya ayrılır.
Aşkın bir tamamlanma-tamamlama arzusu olduğunu kabul edip, romantik ilişkilerdeki hikayelerin nasıl bir yolculukla yazıldığını anlamak, o hali kabullenmek ve sevmek işleri kolaylaştırabilir. İlişkilerdeki sürtüşmelerin, tartışmaların, çatışmaların altında yatan, geçmiş ile bağlantılı birçok neden olabilir. Çoğu zaman romantik ilişkilerdeki katı tutumlar çocukluk ihtiyaçlarından gelir. Önce kendimizi ve sonra partnerimizi keşfe karşı ne kadar ilgili ve esnek olursak ilişkinizde mutluluğunuz o kadar artar.

0 yorum

Aşk bittiyse sevgi de mi bitti...

Aşkın ömrü kaç yıldır bilinmez ama ilk günkü gibi sürmediğini de artık herkes biliyor. Peki aşk bitince ilişkiyi çöpe mi atacağız? Tabiki hayır! Aşk bittiyse sevgi de mi bitti... 

Hemen paniğe gerek yok, ayların yılların hatrına biraz daha emek harcayarak, rutinleri biraz değiştirerek, ilişkinizin ilk günkü heyecanını yakalaması hiç de zor değil.

1- Sekste yeniliklere açık olun 
Uzun zamanlı ilişkilerde seks de zamanla aynı sebeplerin aynı sonuçları yaratacağı döngüdeki yerini alır. Ancak böyle durumlarda hatırlamanız gereken ayrıntı, en önemli seks organınızın beyniniz olduğu gerçeğidir! Kendinizi yeni olasılıklara açık tutup partnerinizi de bu yenilikler için teşvik etmelisiniz. Cinsel soğukluk kimi zaman tahrik yöntemlerini fazla kullanamamaktan ileri gelebilir. "Hayatınızın Geri Kalanında Nasıl Muhteşem Bir Cinsel Yaşamınız Olur?" kitabında Val Sampson, öncelikle sekse odaklanmayı ön koşul olarak veriyor.

Günün geri kalan saatlerinde yaşadığınız saatleri unutmalı ve sadece o an yaşadıklarınıza odaklanmalısınız. Eğer böyle yaparsanız, beyniniz ilişkiye girmeden önce kendini bu ilişki için hazır hissetmeye başlayacak. Mesela ona romantik notlar yazın ve cebine koyun. Cep telefonunun telesekreterine hoş mesajlar bırakın. Ve son olarak da ilişkiye girmeden önce ne yaptığınızı düşünün ve eğer alışkanlığınız televizyon seyretmekse o zaman bunu değiştirin. İki kişilik yapılabilecek aktivitelerde bulunun, yürüyüşe çıkın, bara gidip bir içki için veya sadece el ele tutuşun.

2- Zaman zaman ayrılın! 
İlişki uzmanı Philip Hodson'a göre eğer birey olarak var olabiliyorsanız o zaman ilişkilerde yere daha sağlam basmanız mümkün.
Farklılıklarınızı keşfedin ve onları taçlandırın. Çünkü bu sayede birbirinize anlatacak daha çok şeyiniz olacak. Ayda en azından bir hafta sonunu ayrı geçirin ki tekrar bir araya geldiğinizde paylaşacak anılarınız olsun. Kısa ayrılıklarda çiftler birbirini özler ve bu özlem neden beraber olmayı seçtiğinizi tekrar hatırlatır. Dışarı çıkın, arkadaşlarınızla zaman geçirin. Yeni şeyler keşfedin, yalnız seyahata çıkın. Sakın “Bir elmanın iki yarısıyız.” masalına inanmayın. Unutmayın ki, siz bir bireysiniz ve bu ilişki siz bir çilek o da bir elma olduğu için güzel.

3- Üçüncü kişiden hoşlanmaktan korkmayın 
Bir çok insan, ilişki yaşayan insanların bir başkasından etkilenmesini ilişki için büyük bir problem olarak görür. İlişki uzmanları bunun öyle olmadığını söylüyor. Psikoterapist Paula Hall, karşı cinsten hoşlanmanın insan doğasından olduğunu bu nedenle aşıksanız bile sizi etkileyebilecek üçüncü kişiler olduğunu doğruluyor. Bu konuda önemli olan konuyla nasıl baş ettiğiniz. Partnerinizle duygularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Ancak bunu duyarlı bir biçimde yapmalısınız, çünkü konuşarak işleri olduğundan fazla büyütmeniz kimsenin işine yaramaz.Partneriniz onu sevdiğinizi ve sadece onunla beraber olmak istediğinizi bilsin yeter.

4- Tartışın, ama 5 dakika!
Hiç tartışmayan çiftler olduğu mitine inanmayın. İlişkilerde tartışmalar olur ve zaman zaman tartışılması ilişki açısından sağlıklı sonuçlar doğurur. Önemli olan daha iyi tartışmayı öğrenmektir. Psikoterapistler bu durumda en iyi yolun tartışmaları kısa tutmak olduğunu söylüyorlar. 5-10 dakikayı aşan tartışmalarda bir yürüyüşe çıkmanız iyi bir fikir olabilir. Önemli olan eski defterleri açmamaya çalışmak ve birbirinize karşı suçlayıcı olmamak. Kırgınlıklarınızı ufakta olsa hemen söyleyip içinizden atarsanız o zaman bu kırgınlıkIar birikip bir dağ oluşturmaz.
                 
5- Paylaşılan hayaller, paylaşılan bir gelecek 
Uzun süreli ilişkilerde çiftler artık birbirlerine hayallerinden fazla bahsetmiyor. Ancak ilişkide zaman zaman ilişkide kişiler birbirlerine hayallerini sormalı ve kendi hayallerini anlatmalı.Arabanızı bile bakıma sokuyorsunuz peki ya ilişkiniz için aynı özeni gösteriyor musunuz? Ayda bir kendinize ve ilişkinize uzaktan bakmayı deneyin. Neleri isteyerek yaptınız, neleri istemeden? Hangi davranışlarınız partnerinizi de mutlu ettiği için sizin için bir zevkti? Peki ya nelere kırıldınız? İlişkiye başladığınız zamanlarda ne hayalleriniz vardı ve şimdi neler var? Gelecek için heyecanlanıyorsanız, bunu partnerinizle paylaşın.

6- Her şeyi ciddiye almayın 
Hayata olumlu bakmaya çalışın. Bardağı dolu tarafından görmek ilişki içindeyken de sizi rahatlatır. Tatilde olduğunuz zamanları düşünün. Geçtiğimiz yaz, güney sahillerinde ne güzel de anlaşıyordunuz. Peki neden? Çünkü sıklıkla aynı fikirde oluyordunuz. Tatildeyken ‘Şimdi ne yapalım’ sorusunun cevabı çoğunlukla ‘Sen nasıl istersen’ idi. Elbette ki bu kendi isteklerinizden vazgeçmeniz anlamına gelmiyor. Ancak küçük anlaşmazlıkları büyük tatsızlıklara vardırmadan çözmek sizin elinizde. Bırakın bir seferde ayakkabısını halının üzerinde giysin. Vişne suyunu beyaz koltuğun üzerinde içsin. Akşam seyredeceğiniz film konusunda tartışacağınıza ortak bir karara varmaya çalışın. Siz sakin ve huzurlu davrandığınızda karşınızdakinin de size karşı davranışı değişecektir.

7- Rol modelleri yaratın 
Rol modellerine ihtiyacı olan sadece çocuklar değildir. Yetişkinlerinde kendilerine rol modelleri seçmeleri kimi zaman çok yararlı olacaktır. Londra Üniversitesi'nden İlişki Uzmanı Dr. Petra Boynton, sizin ilişkiniz açısından bir rol modeli çift belirlemenizin ne kadar önemli olabileceğine değiniyor ve "kendinize istediğiniz herhangi bir rol modeli belirleyin ve o çiftin davranış kalıplarının size uyup uymayacağını görün" diyor.

Rol modeli çift elbette ki ilişkiden ilişkiye farklılık gösterecektir. Çevrenizi gözleyin. En yakın arkadaşınız ilişkilerinde çok soğukkanlı ve ona özeniyor musunuz? Kuzeniniz kocasıyla çok yakın arkadaş, peki bunu başarıyorlar? Çevrenizdeki olumlu olayları kendi yaşamınıza uygulamak çoğunlukla olumlu sonuçlar doğurur. Kimbilir belki sizin ilişkinizi de kendisine uzaktan rol modeli yapacak bir tanıdığınız vardır.


0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI