1998 yılında Türkiye’de Tip 2 diyabet hastalığı % 7,2 oranında görülürken bu oran 2010 yılında % 13.7’ye ulaşmıştır. Bozulmuş açlık kan şekeri olan hastalarda 10 yıl içinde diyabet gelişme riskinin %10-15; glikoz tolerans testi bozuk olması halinde ise riskin %35 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Bu hastalarda hem glikoz tolerans bozukluğu hem de bozulmuş açlık glikozu bulunması halinde ise 10 yıllık diyabet riski %50’ye ulaşmaktadır.
Kilolu olmak ve kilo almak beslenmeyle ilişkili olduğu kadar vücuttaki bazı fizyolojik olayların sonucu olarak da oluşabilir. Kişide kilo problemi yaratabilen, var olan kiloyu verebilmek için direnç gösteren etkenlerden biri insülin direncidir. İnsülin her insanın pankreasından salınan ve kan şekerinin düşürülmesinden sorumlu bir hormondur. İnsülin yemek yedikten sonra kandaki şekeri vücuttaki hücre ve dokulara taşıma görevini üstlenir. Çeşitli sebeplerden dolayı (başta genetik, obezite, karbonhidrat ve yüksek glisemik indeksli gıdalar içeren yanlış beslenme alışkanlığı, steroid grubu ilaç kullanımı, enfeksiyon, gebelik, alkol kullanımı) insülin görevini yerine getiremediğinde insülin direnci denilen durum ortaya çıkmaktadır. Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve trigliserit yüksekliği obezite ve insülin direnci ile ilişkili hastalıklardan bazılarıdır.
Kanda bakılan, açlık şekeri ve açlık insülini kullanılarak HOMA-IR (Homeostasis Model of Assessment-Insulin Resistance) değeri hesaplanır ve kişide insülin direncinin olup olmadığı hakkında bilgi verir. HOMA-IR değeri 2.7’den küçük olması insülin direncinin olmadığını, 2.7’den büyük olması ise insülin direncinin varlığını gösterir.
Yemekte doymama ve çabuk acıkma hissi, sürekli tatlı yeme ve gece yemek yeme isteği, terleme, baygınlık hissi ve kilo verememe gibi yakınmalarınız varsa ve bel çevresi kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm’in üzerinde ise ilk olarak bir endokrin uzmanına görünmeniz ve insülin direncinizin olup olmadığını öğrenmeniz gerekmektedir.
Beslenmede Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Besin seçimine dikkat ediniz. İnsülin direncinde diyette esas olan doğru besin seçimidir. Glisemik indeksi yüksek (kan şekerini hızlı yükseltebilen) basit karbonhidratlardan olan şeker, bal, reçel ve pekmez, şekerleme, rafine edilmiş besinler, fruktoz şurubu içeren içecekler ve hazır gıdalar yerine glisemik indeksi düşük (kan şekerini yavaş yükseltebilen) olan tam tahıllı besinler, posa içeriği yüksek olan sebze ve meyveler, kurubaklagil yemekleri tercih edilmelidir. Posa içeren besinler aynı zamanda diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Şeker içeriği yüksek olan muz, incir, karpuz, üzüm gibi meyveler tercihlerin dışında tutulması insülin direncinin kırılmasına yardımcı olacaktır.
Öğün saatlerine dikkat ediniz. İnsülin direnci olan hastalarda tek öğünde çok yemek yemek kan şekerinin yükselmesine sebep olacaktır. Bu yüzden günde 3 ana ve 3 ara öğün olmak üzere 6 öğün beslenmek kan şekerinin daha düzenli olmasını sağlayacaktır. 4 saatten daha uzun süre aç kalmadan ara öğünlerinizde meyve; yanında ikinci bir besin olan süt grubundan süt, yoğurt veya ayran tercih edebilirsiniz. Özellikle karın bölgesinde toplanan kilolar yapılan ara öğünler ve karın egzersizleri ile incelmenizi sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki yanlış yapılan ara öğünler kilo almanıza, vücut yağ dokusunun artmasına ve insülin direncinizin daha da güçlenmesine sebep olacaktır.
Posa tüketiminizi arttırın. Diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Meyve tercihleriniz posa içeriğini arttıracağından hem bağırsak hareketlerinizi arttırır hem de kan şekerinizin bir anda yükselip bir anda düşmesini engeller. Öğünlerinizde tercih edeceğiniz salata ( yağsız ve tuzsuz) posa alımınıza katkıda bulunup kan şekeri profilinizde olumlu sonuçlar gösterecektir. Fazla miktarlarda et tüketmek yerine kurubaklagil alımını artırmalı ve bol miktarda sebze-meyve tüketilmelidir. Kepekli besinler posa içeriğinden dolayı beyaz un ile yapılmış besinlere göre kan şekerinizi daha yavaş yükselteceğinden kepek ekmek, tam tahıllı ekmekler, çavdar ekmeği, kepekli galeta, kepekli diyet bisküviler tercih ediniz.
Alkol tüketimine dikkat ediniz. Alkol kullanmayın, kullanıyorsanız diyetisyeninize mutlaka danışmanız gerekmektedir. Alkol, yüksek miktarda kalori içerir ve kilo kontrolünüzün bozulmasına ve sonucunda insülin direncinizin artmasına sebep olur. Aynı zamanda kan şekerinde ani düşmelerin yaşanmasına sebep olduğu unutulmamalıdır.
İdeal kilonuzu koruyunuz. İdeal kiloda olmanız insülin direncinizin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. İdeal kilonuzu koruyabilmek ve düzenli kan şekeri profiline ulaşabilmek için doktorunuzun ve diyetisyeninizin önerileri doğrultusunda hafif tempoda spor yapmalısınız. İnsülin direnci olan hastalarda %10 kilo kaybı direncin kırılmasını sağlayıp kilo verilmesinin hızlanmasını sağlar.
İnsülin direnci kırıldığında tatlı krizleri, açlık nöbetleri ve hipoglisemi sorunları ortadan kalkar, kan şekeri yüksekliğinin devamlılığı sonucunda oluşabilecek olan şeker hastalığının önüne geçilmiş olur. Vücut yağları ve kan yağları normal sınırlara gelir. Kan basıncı dengelenir ve karaciğerin yağlanabilme durumu ortadan kalkmış olur. Dengeli ve düzenli beslenme ile var olan insülin direncini kırıp hedeflenen ağırlığa ulaşmış olacaksınız.
Bu ve daha çok bilgiye guventipmerkezi.com.tr sitesinden ulaşabilirsiniz.
Kilolu olmak ve kilo almak beslenmeyle ilişkili olduğu kadar vücuttaki bazı fizyolojik olayların sonucu olarak da oluşabilir. Kişide kilo problemi yaratabilen, var olan kiloyu verebilmek için direnç gösteren etkenlerden biri insülin direncidir. İnsülin her insanın pankreasından salınan ve kan şekerinin düşürülmesinden sorumlu bir hormondur. İnsülin yemek yedikten sonra kandaki şekeri vücuttaki hücre ve dokulara taşıma görevini üstlenir. Çeşitli sebeplerden dolayı (başta genetik, obezite, karbonhidrat ve yüksek glisemik indeksli gıdalar içeren yanlış beslenme alışkanlığı, steroid grubu ilaç kullanımı, enfeksiyon, gebelik, alkol kullanımı) insülin görevini yerine getiremediğinde insülin direnci denilen durum ortaya çıkmaktadır. Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve trigliserit yüksekliği obezite ve insülin direnci ile ilişkili hastalıklardan bazılarıdır.
Kanda bakılan, açlık şekeri ve açlık insülini kullanılarak HOMA-IR (Homeostasis Model of Assessment-Insulin Resistance) değeri hesaplanır ve kişide insülin direncinin olup olmadığı hakkında bilgi verir. HOMA-IR değeri 2.7’den küçük olması insülin direncinin olmadığını, 2.7’den büyük olması ise insülin direncinin varlığını gösterir.
Yemekte doymama ve çabuk acıkma hissi, sürekli tatlı yeme ve gece yemek yeme isteği, terleme, baygınlık hissi ve kilo verememe gibi yakınmalarınız varsa ve bel çevresi kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm’in üzerinde ise ilk olarak bir endokrin uzmanına görünmeniz ve insülin direncinizin olup olmadığını öğrenmeniz gerekmektedir.
Beslenmede Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Besin seçimine dikkat ediniz. İnsülin direncinde diyette esas olan doğru besin seçimidir. Glisemik indeksi yüksek (kan şekerini hızlı yükseltebilen) basit karbonhidratlardan olan şeker, bal, reçel ve pekmez, şekerleme, rafine edilmiş besinler, fruktoz şurubu içeren içecekler ve hazır gıdalar yerine glisemik indeksi düşük (kan şekerini yavaş yükseltebilen) olan tam tahıllı besinler, posa içeriği yüksek olan sebze ve meyveler, kurubaklagil yemekleri tercih edilmelidir. Posa içeren besinler aynı zamanda diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Şeker içeriği yüksek olan muz, incir, karpuz, üzüm gibi meyveler tercihlerin dışında tutulması insülin direncinin kırılmasına yardımcı olacaktır.
Öğün saatlerine dikkat ediniz. İnsülin direnci olan hastalarda tek öğünde çok yemek yemek kan şekerinin yükselmesine sebep olacaktır. Bu yüzden günde 3 ana ve 3 ara öğün olmak üzere 6 öğün beslenmek kan şekerinin daha düzenli olmasını sağlayacaktır. 4 saatten daha uzun süre aç kalmadan ara öğünlerinizde meyve; yanında ikinci bir besin olan süt grubundan süt, yoğurt veya ayran tercih edebilirsiniz. Özellikle karın bölgesinde toplanan kilolar yapılan ara öğünler ve karın egzersizleri ile incelmenizi sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki yanlış yapılan ara öğünler kilo almanıza, vücut yağ dokusunun artmasına ve insülin direncinizin daha da güçlenmesine sebep olacaktır.
Posa tüketiminizi arttırın. Diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak tokluk duygusu yaratır ve şişmanlığın ve şişmanlığa bağlı oluşabilecek olan insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur. Meyve tercihleriniz posa içeriğini arttıracağından hem bağırsak hareketlerinizi arttırır hem de kan şekerinizin bir anda yükselip bir anda düşmesini engeller. Öğünlerinizde tercih edeceğiniz salata ( yağsız ve tuzsuz) posa alımınıza katkıda bulunup kan şekeri profilinizde olumlu sonuçlar gösterecektir. Fazla miktarlarda et tüketmek yerine kurubaklagil alımını artırmalı ve bol miktarda sebze-meyve tüketilmelidir. Kepekli besinler posa içeriğinden dolayı beyaz un ile yapılmış besinlere göre kan şekerinizi daha yavaş yükselteceğinden kepek ekmek, tam tahıllı ekmekler, çavdar ekmeği, kepekli galeta, kepekli diyet bisküviler tercih ediniz.
Alkol tüketimine dikkat ediniz. Alkol kullanmayın, kullanıyorsanız diyetisyeninize mutlaka danışmanız gerekmektedir. Alkol, yüksek miktarda kalori içerir ve kilo kontrolünüzün bozulmasına ve sonucunda insülin direncinizin artmasına sebep olur. Aynı zamanda kan şekerinde ani düşmelerin yaşanmasına sebep olduğu unutulmamalıdır.
İdeal kilonuzu koruyunuz. İdeal kiloda olmanız insülin direncinizin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. İdeal kilonuzu koruyabilmek ve düzenli kan şekeri profiline ulaşabilmek için doktorunuzun ve diyetisyeninizin önerileri doğrultusunda hafif tempoda spor yapmalısınız. İnsülin direnci olan hastalarda %10 kilo kaybı direncin kırılmasını sağlayıp kilo verilmesinin hızlanmasını sağlar.
İnsülin direnci kırıldığında tatlı krizleri, açlık nöbetleri ve hipoglisemi sorunları ortadan kalkar, kan şekeri yüksekliğinin devamlılığı sonucunda oluşabilecek olan şeker hastalığının önüne geçilmiş olur. Vücut yağları ve kan yağları normal sınırlara gelir. Kan basıncı dengelenir ve karaciğerin yağlanabilme durumu ortadan kalkmış olur. Dengeli ve düzenli beslenme ile var olan insülin direncini kırıp hedeflenen ağırlığa ulaşmış olacaksınız.
Bu ve daha çok bilgiye guventipmerkezi.com.tr sitesinden ulaşabilirsiniz.