işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
genel sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
genel sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yaz Aylarında Bulaşıcı Hastalıklar Artıyor

Yaz aylarında, havaların ısınmasıyla birlikte gıdaların üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında ve gıdaların saklanmasında yaşanan iklimsel aksaklıklar, mikroplarla kontamine olmuş gıda ve suların ağız yolu ile daha fazla alınması, daha fazla klima kullanımı, farklı bölgelere yapılan seyahatler, havuz, deniz, piknik gibi değişik aktiviteler nedeni ile bazı bulaşıcı hastalıklar daha fazla görülür. 

Medicana Çamlıca Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Yavuz, Yaz hastalıkları konusunda bilgi verdi

Besinler ve sular yoluyla bulaşan hastalıklar
Mikroplarla kontamine olmuş gıdaların ve başta su olmak üzere diğer içeceklerin ağız yoluyla alınması ile, bulantı, kusma, ishal, ateş ve dehidratasyon ile seyredebilen "Gıda Zehirlenmesi" ve “Gastroenterit” adını verdiğimiz genel rahatsızlık tabloları ortaya çıkar.

Özellikle hijyen koşullarına dikkat edilmeden hazırlanan süt ve süt ürünleri; (Sütlaç, kazandibi, muhallebi, dondurma) kremalı gıdalar (yaş pasta, ekler, puding vs), yumurtalı yiyecekler (mayonez içeren soslar), vakumlu paketi açılıp kısa sürede tüketilmeyen salam, sosis, sucuk, peynir gibi gıdalar ve uygun koşullarda saklanmayan kırmızı et ( ızgara köfteler vb) , beyaz et (tavuk), deniz ürünleri (midye, istiridye ve kabuklu deniz hayvanları) sıcakların artması ile birlikte kısa sürede bozularak mikroorganizmaların daha kolay üremesine yol açar.

Ayrıca marul, salata, maydanoz gibi sebzeler de iyi yıkanmadığında riskli olabilmektedir.
İnsan sağlığını tehdit eden bu mikroorganizmalar arasında en önemlileri Salmonella ve Shigella türü bakteriler, halk arasında "amip" olarak bilinen Entamoeba hystolitica ile Giardia intestinalis gibi parazitler, Hepatit A, Rotavirüs gibi virüslerdir.

Su ve gıdalarla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada en önemli yöntem “El Hijyeni”'dir. Ellerin sık sık ve doğru teknikle yıkanmasına mutlaka dikkat edilmelidir.

Yiyecek ve içeceklerin hazırlanma, uygun koşullarda saklanma ve sunum aşamalarında genel hijyen kurallarına dikkat edilmesi, yukarıda belirtilen riskli gıdaların tüketiminin azaltılması, dışarıdan veya açıktan alınan gıdaların tüketilmemesi, gözle görünür kirliliği olan, veya kirli görünmese bile durgun birikintilerden su içilmemesi de, su ve gıdalarla bulaşan enfeksiyonlardan korunmada etkin yöntemlerdir

HAVUZDAN VEYA DENİZDEN BULAŞABİLEN HASTALIKLAR
Havuz temizliği ve dezenfeksiyonunun yetersiz olması nedeni ile bu mikroorganizmalara bağlı olarak, göz, kulak ve cilt enfeksiyonlarının yanı sıra, sindirim- solunum sistemi enfeksiyonları, idrar yolu ve vajinal enfeksiyonlara rastlanabileceğine dikkat çeken Medicana Çamlıca Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Yavuz; “ Özellikle yüzme havuzları birçok kişinin ortak kullanım alanıdır. Bu nedenle birçok bakteri, virüs, parazit mantar etkenleri ile kolayca kontamine olabilirler. Dışkı ile kontamine olmuş havuz sularının yutulması ile bulantı, kusma ve ishal ile seyreden “Gastroenterit” tablosu görülebilir. Her ne kadar klorlama dahil pek çok yöntemle havuzlar dezenfekte edilmeye çalışılsa da, bir tek kişinin dışkı veya diğer bir vücut salgısıyla milyonlarca mikrobu suya yayması riski hep vardır.

Lağım suları ve insan dışkısı ile kirlenmiş deniz ve havuzlardan, suyun ağızdan/ burundan girmesi ve yutulması ile A tipi sarılık (Hepatit A) hastalığı da bulaşabilir.

İdrar veya dışkı ile kontamine olmuş havuzlar yolu ile özellikle kadınlarda sık idrar yolu enfeksiyonları görülebilmektedir. Ayrıca, klorlu ortamlara direnç gösteren, klorlu ortamda bölünebilen pek çok Mantar türü mikroorganizma ile vajinal bölge enfeksiyonlarının ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle havuzdan çıktıktan sonra mutlaka sabun ve su ile duş alınması, ıslak mayonun değiştirilmesi, el, ayak parmak araları ve genital bölgenin nemli kalmamasına özelllikle dikkat edilmelidir.

Yine kontamine havuz suyunun kulak ile teması sonucu, Özellikle Pseudomonas türü mikropların neden olduğu, genelde çok ağrılı ve kaşıntılı seyreden dış kulak yolu enfeksiyonuna rastlanmaktadır. Deniz veya havuz suyuna sık dalışlar sinüzit riskini artıracağı için, burun ve kulak tıkaçları kullanılmalıdır.

Ayrıca havuzlarda dezenfeksiyon amacı ile kullanılan klorun, kimyasal konjonktivit dediğimiz göz hastalığına da neden olduğu unutulmamalıdır.” dedi

Havuz yolu ile bulaşan enfeksiyonlardan Korunma ve Tedavi Yolları;
• Havuz ve deniz ortamlarının temiz olmasına dikkat edilmelidir.
• Durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemelidir.
• Suya atlarken burnun kapatılması ve mümkünse tıkaç kullanılması önerilir.
• Havuz ve deniz suyunun yutulmamasına dikkat edilmelidir.
• Ciltte sıyrık ve kesik alanları varsa, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla yıkanmalıdır.
• Kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıkaçları kullanılmalıdır.
• Göz enfeksiyonlarını önlemek için sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanılabilir.
• Lağım karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında yüzülmemelidir.
• Gelişebilecek ishal, solunum sistemi, cilt, kulak ve göz enfeksiyonlarının tedavileri mutlaka uzman doktorlara danışılarak yapılmalıdır.
• Havuz veya denizden çıkar çıkmaz mutlaka duş alınmalı ve vücudu sabunlayarak mikropların ciltten atılması sağlanmalıdır.

0 yorum

Kalp kapağının çökmesi ne demek?

Son yıllarda çok sık duyulan bir kalp sorunu da mitral kapak prolapsusudur. Hekimler tarafından hastaya kalp kapağında çökme ya da sarkma diye tarif edildiği için hastalık halk arasında kalp kapağının sarkması ya da çökmesi olarak bilinmektedir. 

KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Güven Caner Mitral kapak prolapsusu hakkında en çok merak edilen soruları cevaplandırıyor.

Mitral kapak prolapsusu nedir?

Kalpde 4 tane kapakcık vardır. Bunlardan sol kulakcık ile sol karıncık arasındaki kapak mitral kapaktır. Mitral kapağın iki kapakcığı vardır. Kalp kasıldığında kanın sol kulakcığa geri dönmesini engellemek için mitral kapak kapanır. Kalp gevşediğinde ise temiz kanın sol kulakcıktan sol karıncığa geçmesi için kapak açılır. Mitral kapağın bir ya da iki kapakcığınında kalbin kasılması sırasında sol kulakcığa doğru bombeleşmesi, gubbeleşmesi ya da çökmesine mitral kapak prolapsusu denir.

Mitral kapak prolapsusu nedeni nedir?

Mitral kapak prolapsusunun nedeni kapakcıkların düz durmasını ya da düz olarak kapanmasını sağlayan bağlantı yapılarının genellikle doğuştan bazen de sonradan oluşan doku hastalıkları nedeniyle zayıflamış olmasıdır.

Mitral kapak prolapsusu belirtileri nelerdir?

Mitral kapak prolapsusu olan hastaların doktora başvurma nedenleri genellikle çarpıntı ya da göğüste atipik ağrılardır. Ancak bu hastalığın tanısı büyük sıklıkla rutin muayenede konur. Mitral kapak prolapsusuna bağlı aşırı çarpıntısı olan hastalarda aşırı çay kahve sigara içilmesine engel olmanın yanında beta bloker dediğimiz ilaçların verilmesi hastayı rahatlatır. Göğüs ağrısı nedeniyle doktora müracaat eden hastalarda ise sorun bunun koroner arter hastalığından ayrılmasıdır ki bunun içinde efor testi, miyokard perfüzyon sintigrafisi gibi ileri tetkikler gerekebilir.

Mitral kapak prolapsusu tanısı nasıl konur?

Ekokardiografinin kullanıma girmesinden önce pek fazla da bilinmeyen, tanı konması son derece zor olan bu durum ekonun kullanıma girmesinden sonra çok kolay tanınabilir hale gelmiştir. Bir ara her dört kadından birinde olduğu söylenirken son zamanlarda tanı kriterlerinde düzenlemelerin yapılmasıyla görülme oranı % 5'lere gerilemiştir.

Mitral kalp prolapsusu tedavisi nasıl yapılır?

Mitral kapak prolapsusunda bazen kalp kapağının yapısıda bozulmuştur. Bozulan kapak yapısı nedeniyle kapak tam kapanamamakta ve bir miktar kan sol kulakçığa geri dönmektedir. Yani tıp diliyle mitral yetmezliği oluşmaktadır. Bu mitral yetmezliği bazen çok hafif derecede olabileceği gibi nadiren de ileri derecede olabilmektedir. Mitral prolapsusuna bağlı ileri derecede mitral yetmezliği olan hastalarda bazen mitral kapağın ameliyatla değiştirilmesi gerekmekte ise de bu çok, çok nadir görülen bir durumdur. Mitral kapakcıklarında yapı bozukluğu olmayıp sadece çökme olan durumlarda hiçbir zaman kalp kapağını değiştirmek gerekmemektedir.

Mitral kapak prolapsusu olan hastaların (ileri derecede mitral yetmezliği olanlar dışında) yaşamlarında herhangi bir kısıtlama yapmaları gerekmez. Yani bu hastalar spor yapabilir, hamile kalabilir gerektiğinde ameliyat olabilir. Önceleri bu hastalara diş çekimi veya herhangi bir operasyon öncesi koruyucu antibiotik tedavisi önerilmekte iken bu gün buna da gerek görülmemektedir. Bu hastaların sadece doktorun uygun gördüğü belirli aralıklarla kontrolü gerekmektedir.

Sonuç olarak mitral kapak prolapsusu oldukça sık görülen bir durumdur. Ancak hastaların bu durumu fazla abartmaması, günlük yaşantılarını değiştirmemesi, kalp hastalığı pisikozuna girmemesi sadece doktor gerekli gördüyse ilaç kullanması ve yine doktorun ön gördüğü aralıklarla kontrole gitmesi gerekmektedir.

0 yorum

Sınırların Olmadığı Dünyada, Sağlık İçin Bir Arada

Corena, 1988 yılında kurulan, bugün dünya çapında 85 ülkede, 300 kişilik müşteri portföyü ile başarılı bir şekilde hizmet veren ilaç, medikal setler, hijyen kitleri ve sağlık alanında saf malzemelerin tedariği sağlayan aynı zamanda insani yardım projelerinde de baş rol oynayan tedarikçi bir firmadır. Corena; küresel olarak coğrafi yayılımında girdiği her kültüre 85 ülkede de özel çözümler sunuyor. Yardıma ihtiyaç duyduğunuz medikal ürün ve sağlık kitleri sarf malzemeleri temin ve tedariğinde, size en hızlı yanıtı en rekabetçi pazar fiyatlandırması ve en uygun ücretleri ile Corena; bağlılık, tutku, sorumluluk ve orijinallik ilkelerinden ödün vermeden çalışmaya devam ediyor.

GSYİH ve ISO 9001 standartlarına bağlı kalarak hizmetlerini geliştirmeyi hedefleyen Corena; güçlü değerler, güçlü performans, yüksek güvenilirlik, hızlı ve etkin temin sistemine sahip, uluslar arası sağlık malzemeleri, ilaç ve hijyen kitleri sarf malzemeleri tedarikçi firmasıdır. Temel amacı “sağlıklı geleceklere” katkı sağlamak olan Corena; Ankara’da 2000 m2’lik depolama sistemi ve sağlık sektöründe gerek ilaç pazarlama gerek ilk yardım ve sağlık setlerinde geniş ürün yelpazesi ile etkin hizmet sunabiliyor.

Corena, İnsani Yardım Projeleri ve acil ihtiyaçları barındıran ilk yardım temelli tüm koşullarda, gönüllü sivil toplum kuruluşları ile ortak hareket edebilen, rekabetçi fiyatlarıyla hem küresel hem yerel müşteri portföyü ile deneyimlerle donanımını birleştirmiş profesyonel bir kalite anlayışıyla birleştirebilmiş bir kuruluştur. Uluslararası medikal alanda ilaç ve sağlık kitleri satışlarında; bireylerin temel hedeflerine ve öncelikli ilk yardım malzeme ihtiyaçlarına göre geniş ürün yelpazesine sahip olup, FIFO İlk Giren İlk çıkar Metodolojisini benimseyerek çalışır. Tedarik ve temin süreçlerinde baştan sona sertifikalı ve onaylı süreçler üzerinden faaliyetlerini yürüten Corena; sağlık sektöründe küreselleşmeden esinlenerek bu yola çıkmış, herhangi bir koşulda öncelikle sağlığı gözeterek, mükemmelliğe ancak ve ancak sürekli iyileştirme ve değişim penceresinden bakan bir yaklaşıma sahiptir.

0 yorum

Cinsel istek azlığınızın nedeni

Birlikteliğiniz aynı yatağa girmekten öteye gitmiyorsa cinsel yaşamınızda sorun var demektir.

Cinsel yaşamınız ilk günlerdeki heyecana hasret kaldıysa yatağınızdaki düşmanları tanımıyorsunuz demektir. İyi bir cinsel yaşam istiyorsanız düşmanı yakından tanımalı ve yatakta önleminizi almalısınız.

Stres
Stres altında yaşamaya alışkın biri olabilirsiniz. Hatta stresle baş etmeyi öğrendiğinizi de düşünebilirsiniz. Fakat yatakta aynı oranda başarılı olamazsınız. İş stresi, maddi konular libidoyu etkiler, cinsel arzular siz farkında olmadan azalmaya başlar. Böyle bir durumla karşı karşıya olduğunuzda stresinizle baş etmenin yollarını öğrenmeli, gerekirse bir uzmandan yardım almalı ve stresi mümkün olduğunca ilişkinizden uzak tutmaya çalışmalısınız.

İlişki problemleri
Cinsel yaşamdaki sorunların altında ilişki problemleri yatar. Özellikle kadınlar eşleriyle yaşadıkları sorunları yatağa girer girmez unutamazlar. Bu da cinsel mutluluğa engel olur. Yataktaki bu problemi aşmak için aranızdaki sorunları halletmeden yatağa girmemeye çalışmalısınız.

Uykusuzluk
Eğer cinsel yaşamınız eskisi gibi değilse sebeplerden biri de az uyku olabilir. Sabah erken kalkıyor ve akşamları da geç yatıyorsanız arzulu bir cinsel yaşamınızın olmaması gayet normaldir. Az uyku yorgunluğu beraberinde getirirken yataktaki heyecanı da alıp götürür.

Anne ve baba olmak
Bir bebek sahibi olmak dünyanın en güzel olaylarından biridir. Fakat ilk zamanlar çiftler, bebek ağlayacak korkusuyla birlikte olmaktan çekinirler. Oysa günün belirli saatlerini birbirinize ayırmalısınız ve örneğin; bebeğinizin derin bir uykudayken birlikte olmayı denemelisiniz.

İlaç tedavisi
Bazı medikal tedavilerin libido üzerinde etkisi vardır. Bunlar arasında çoğunlukla antidepresanlar, kemoterapi, tansiyon ilaçları, doğum kontrol hapları bulunur. Böyle bir durumda doktorunuzla konuşarak size başka bir ilaç tedavisi vermesini isteyebilirsiniz.

Vücudunuz
Aldığınız fazla kilolar ya da vücudunuzdaki bazı değişimler yatakta kendinizi rahat hissetmemenize neden olur. Bu da cinsel yaşamda mutsuzluğu beraberinde getirir. Yapılan araştırmalar yatakta kendilerine güvenen ve kusurlarını kafasına takmayan çiftlerin çok daha mutlu bir cinsel yaşama sahip olduklarını ortaya koymuştur. Bu nedenle yatağa girdiğinizde eşinizin sizin kusurlarınızı göreceğini düşünmekten vazgeçmeli ve sizi ne kadar sevdiğini düşünmelisiniz.

Obezite
Çok kilolu olmak ya da obezite cinsel isteksizliğe ve yatakta performans düşüklüğüne neden olur. Bunun sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte güven eksikliği, sosyal kısıtlanma gibi sebepler ve psikolojik sorunlar buna neden olabilir.

Depresyon
Antidepresanlar gibi depresyon da cinsel isteksizliğe neden olur. Aynı zamanda eğer sebepsiz yere cinsel isteksizlik yaşadıysanız sebebi depresyon olabilir.

Menopoz
Menopoza giren birçok kadının sorunlarından biri de cinsel isteksizliktir. Çünkü menopoz döneminde kadınlar vajinal kuruluk ve acı gibi sorunlar yaşarlar. Bu da cinsel yaşamı isteksiz bir hale getirir. Böyle bir durumda bir uzmana danışarak yardım alabilir ve kullanılan ilaçlar değiştirilerek soruna çare bulunabilir.

1 yorum

Sigara içmek kellik yapıyor!

Sağlığınız, seks hayatınız ve dış görünüşünüz sizin için ne kadar önemli? Önemli değil diyorsanız sorun yok. Sağlığıma ve dış görünüşüme önem veriyorum diyorsanız bu haberi okumalısınız.

Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa, sigara içenlerin yüzleşmek istemediği konuları sizler için sıraladı. İşte sigarayı bırakmanız için 14 neden:

Gözaltı torbaları: İyi bir gece uykusu uyuyamamaktan nefret etmiyor musunuz? Ve bu ertesi gün yüzünüzden okunuyor. Bir çalışmaya göre eğer sigara içiyor iseniz gece uykunuzun içmeyenlere göre 4 kat daha rahatsız olduğu bulunmuş. Gece sürekli dönmenizin veya kalkmanızın sebebi nikotin olabilir. Ve ne yazık ki zayıf uyku hiçbir zaman güzel bir uykuyla eşit olamaz.

Psöriasis: Psöriasis otoümmin kaynaklı bir cilt problemidir, adil olmak gerekirse hiçbir zaman sigara içmemiş olsanız da bu hastalığa sahip olabilirsiniz. Fakat sigara kullanıyorsanız derinizin pul pul olma ihtimali artar.
Ortalama 10 sene boyunca günde 1 paket sigara içiyorsanız psöriasis riski %20 artar. 11-20 yıl arasında ise bu risk % 60'tır. (Eğer hamilelik ve çocukluk döneminde dumana maruz kalınırsa risk yükselir).

Sararmış dişler: Gözalıcı dişlere sahip olmak istemez misiniz, tıpkı Hollywood yıldızları gibi? Eğer sigara içiyorsanız bu hayale hoşça kal diyebilirsiniz. Nikotin dişlerde lekelenme yapar. Sonuç olarak sigaraya ödediğiniz ücrete artı bir de diş beyazlatmak için doktora vereceğiniz ücreti ekleyin.

Vakitsiz yaşlanma ve kırışıklıklar: Kırışıklık ilerleyen yaşlarda herkezde görülür fakat genç ve sigara içen insanlarda da oluşabilir. Uzmanlar sigaranın yaşlanma etkilerini arttırdığı konusunda hemfikir. Bu sebepten sigara içenler içmeyenlere göre ortalama 1.4 yaş daha fazla gösteriyor.

Neden sigara ciltte kırışıklığa sebep oluyor? Sigara cilt dokusunu esnek ve sağlıklı görünüşünü koruyan kan akışını engelliyor. Cilt yeterince kanlanamadığı için kırışıklıklar oluşuyor.

Sarı parmaklar: Sigaranın içindeki nikotin sadece dişlerinizi kahverengileştirmiyor (ve evinizin duvarlarını), aynı zamanda parmak ve tırnaklarınızı da sarartıyor. İnternette araştırma yaparsanız, limon suyu ve beyazlatıcı solüsyon ile hazırlanan evde uygulanabilecek reçeteler bulabilirsiniz. Sigarayı bırakmak daha kolay ve daha az ağrılı değil mi?

İncelmiş saçlar: Sanki cildinizde yarattığı kırışıklar yetmezmiş gibi sigara saçlarınıza da zarar veriyor. Uzmanlar sigaranın içindeki toksik kimyasalların saç foliküllerindeki DNA'ya ve hücrenin genelindeki serbest radikallere zarar verebileceğini düşünüyor.

Sonuç sigara içenler daha ince saçlara sahip oluyor ve içmeyenlere göre daha önce beyazlıyor. Tabi beyazlayacak saçları kalırsa. Tayvan'da erkekler üzerinde yapılan çalışmada sigara içen erkeklerin içmeyenlere göre saçlarını kaybetme riskinin 2 katı olduğunu göstermiş. Kellik riski daha fazla.

Yara iyileşmesi: Nikotin vazokonstrüksiyona (damarlarda daralmaya) sebep olur, kan damarlarındaki daralma oksijenden zengin kanın yüz ve vücudun diğer bölgelerindeki küçük damarlardaki akışını limitler. Bu da yaralarınızın daha uzun zamanda iyileşeceği anlamına gelir ve sigara içmeyen birine göre daha büyük ve kırmızı yara izine sahip olursunuz.

Sigara içenlerin cerrahi sonrasında optimum iyileşmeye ulaşamadığını gösteren birçok bilimsel çalışma vardır. Hatta sigara içenlerde estetik operasyon sonrası yeterli kanlanma olmamasından ve deride dökülme riski yüksek olduğundan, operasyon sigarayı bırakana kadar yapılmaz.

Diş kaybı: Sigara içmek her türlü diş problemi riskini arttırır; ağız kanseri ve dişeti hastalıkları dahil. 'Journal of Clinical Periodontology'de yayınlanan bir çalışmada sigara içenlerin içmeyenlere göre 6 kat daha fazla dişeti hastalıklarına yakalanma ve bunun sonucunda da diş kaybetme riski olduğu gösterilmiştir.

Doğal parlaklığınız kayboluyor: Sigara içenler tipik, karakteristik bir yüze sahiptir. Kırışık, soluk ve gri görünümlü bir deriye sahip bu kişilere 'Smokers Face' deniyor.

Sigara karbon monoksit içerir, cildinizdeki oksijenin yerine nikotin yerleşmesine sebep olur. Bu da kan akışını azaltır, cildi daha kuru ve renksiz hale getirir. Sigara aynı zamanda cildi tamir eden ve korumaya yardımcı birçok besini bitirir.

Cilt kanseri: Sigara akciğer, boğaz, ağız ve öshafagus kanseri sebeplerinin en başında gelir. Dolasıyla cilt kanseri riskini yükseltmesi şaşırtıcı değildir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre 3 kat daha fazla skuamöz hücreli karsinom gelişir. Bu da cilt kanserinin 2. yaygın tipidir.

Esneklik: Sigarada bulunan nikotin cildinizdeki konnektif dokuya ve liflere zarar verir. Bu da kuvvet ve esnekliğin kaybolmasına sebep olur.

Güçsüz karın kasları: Sigara iştahı baskılar, sigara içenler içmeyenlere göre daha zayıftır. Sigara içenlerin iç organlarında yağlanma daha fazladır. Bu derin yağ yastıkçıkları vücudunuzun orta kısmında birikir ve şeker gibi birçok hastalık riskini arttırır.

Katarakt: Amerikalıların yarısından fazlasında 80 yaşından sonra katarakt görülmektedir. Sigara gözün lens kısmındaki oksidatif stresi arttırarak katarakt riskini de arttırır.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI