işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
meme kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
meme kanseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Göğsüm Ağrıyor Acaba Kanser Miyim?


Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Yandakçı, meme ağrısı yaşayan kadınların genellikle Kanser olduğunu düşündüğünü belirterek, "Kanser hastalarında genellikle meme ağrısı görülmez. Kanser genellikle sert, ağrısız, düzensiz bir kitle ile başlar. Kanserde ağrı ancak hastaların yüzde 15'inde görülür" dedi. Op. Dr. Kemal Yandakçı, ülkemizde kadınların meme, Hemoroid ve kadın doğum muayenelerinden utandığını ve çoğu zaman bu nedenle hekime gitmediğini ifade ederek, "Hekimler için hastaların organları arasında bir fark yoktur" şeklinde konuştu. Op. Dr. Kemal Yandakçı, meme ağrısı, nedenleri ve tedavisine ilişkin şu bilgileri verdi: "Meme ağrısı, kadınların yüzde 70'inin ömrü boyunca bir şekilde karşılaştığı bir yakınmadır. 30-50 yaş arası kadınlarda oldukça yaygındır. Meme ağrısı tek veya çift taraflı olabilir ve meme ağrısını tarif eden kadınların önemli bir kısmı, bu durumun adet düzeniyle ilişkili olduğunu bilerek, bir bulgu olarak kabullenmişlerdir. Ancak yüzde 10-20'lik bir kesim, şiddetli ağrıyı tarif ederek, günlük iş ve cinsel aktivitelerinin kısıtlandığından ve bu durumun kendilerini Depresyona sevk ettiğinden şikayetçidirler. Adet düzeniyle ilişkili olan ağrılar bazen çok şiddetli olabilirler. Meme ağrısı yaşayanların yaklaşık 1/3'ü bu şikayetle doktora başvurma gereği hissetmişlerdir. Adet düzeniyle ilişkili olan ağrıların nedeni henüz kesin olarak bilinmemektedir. Ağrının adet düzeniyle birlikte ortaya çıkması, memelerde şişme, hassasiyet olması ve menopoz ile ağrı şikayetlerinin gerilemesi, kadınlık Hormonu olan östrojen etkisine bağlı olduğuna dair delilleri kuvvetlendirmektedir. Kanser hastalarında genellikle meme ağrısı görülmez. Kanser genellikle sert, ağrısız, düzensiz bir kitle ile başlar. Kanserde ağrı ancak hastaların yüzde 15'inde görülür. Meme ağrıları dört ana grupta sınıflandırılabilir. Bunlar adet düzeniyle ilişkili olan ağrılar, adet düzeniyle ilişkili olmayan ağrılar, göğüs duvarı ağrıları ve göğüs duvarı dışı ağrılardır. 

ADET DÜZENİYLE İLİŞKİLİ OLAN AĞRILAR 

 Genelde 30'lu yaşlardaki kadınlarda sık görülür. Genelde 3-7 Gün süren adet öncesi memede gerginlik, şişme ve hassasiyet şikayeti ile kendini gösterir. Ağrı genelde iki taraflıdır ve hastalar dokunmakla memenin hassas olduğundan da şikayet ederler ve ağrı genelde memenin üst dış bölümünde daha çok hissedilir. Ağrı koltuk altına ve üst kola da yayılma eğilimindedir. Ağrının şiddeti her adet döneminde değişmekle beraber, yıllarca ısrarla süren ağrı olarak tarif edilebilir. Menopoz ile tipik olarak ağrılar ortadan kalkar. Ağır eşya kaldırma ve kolu zorlama gibi fiziksel aktiviteler ağrıda artışa neden olur. 

ADET DÜZENİYLE İLİŞKİLİ OLMAYAN AĞRILAR

 Menstrüel döngüden bağımsız ve hem menopoz öncesi hem de menopoz sonrası kadınlarda gözlenebilen ağrı şeklidir. Ağrı genelde yanma şeklinde tarif edilir. Altta yatan neden hassas bir meme kisti, iltihap, çarpma olabileceği gibi, çoğu zaman ağrıyı açıklayacak bir neden gösterebilmek oldukça güçtür. Genelde çay, kahve, kola, çikolata gibi kafeinli gıda alımı, sigara ve Alkol tüketimi ve stresle ilgilidir.

 GÖĞÜS DUVARI AĞRISI 

 Kas-iskelet sisteminden köken alan ağrı çoğu zaman tek taraflıdır ve ağrının tariflendiği alana baskı uygulamakla ağrı artar. Memede tariflenen bıçak saplanması veya batma tarzındaki ağrılar, çoğu zaman kas-iskelet sisteminden kaynaklanan ağrılar olup bölgenin komşulukları nedeniyle meme ağrısı olarak kadınlarca tariflenmektedir. Bu şikayetlerle başvuran hastalarda sinir kök ağrıları ve kaburga ağrıları da araştırılmalıdır.

 GÖĞÜS DUVARI DIŞI AĞRI 

 Bu grup ağrılar kas-iskelet sistemi dışında safra kesesi taşı veya kalp kökenli ağrıları içermekte olup memede ağrı şikayetiyle başvuran hastalarda batın muayenesi ve kalp ile ilgili hikaye de dikkatle alınmalıdır.

 NE YAPMALI?

 Mutlaka bir genel cerrahi uzmanına başvurarak muayene olmalıyız. Ülkemizde bayanlar meme, hemoroid ve kadın doğum muayenelerinden utanmakta ve çoğu zaman bu nedenle hekime gelmemektedirler. Hekimler için hastaların organları arasında bir fark yoktur. 40 yaş altı bayanların meme muayenesi ve meme USG yaptırmaları, 40 yaştan sonraki bayanlarda ise 70 yaşa kadar her 8 kadından birinde gelişebilecek meme kanser riski nedeni ile yılda bir 70 yaştan sonra iki yılda bir meme USG ve mamografi yaptırmaları gereklidir. Muayene ve tetkiklerinde sorun saptanmayan hastalara kafein içeren gıdaların azaltılması, sigara ve Alkolden kaçınılması, spor yapılması, Sağlıklı beslenme koşullarına uyulması ve stresten uzak durması önerilir. Buna rağmen ağrıları devam eden hastalarımıza ağrı seviyelerine göre ilaç tedavi seçenekleri vardır."(İHA)
0 yorum

Meme Kanseri Türleri Nelerdir?

Bunların dışında bir de hücresel tipleri vardır. Bunlar örneğin duktal karsinomlar, lobüler kanserler, müsinöz kanserler gibi kanserlerdir. Bunlar kanserin tamamen histolojik tipleridir.

Ama hem hastalar hem de hekimler için önemli olan, bir kanserin invaziv olup olmadığıdır. Kanser invaziv olmadığı dönemde, yani intraduktal denilen ya da insitu denilen dönemde yakalandığı takdirde, henüz vücudun başka bir bölgesine geçme, yani halk arasındaki söyleyişle sıçrama olasılığı yoktur.

Video: Meme Kanseri

Bu evrede tedavi kesindir

Bu dönemde yakalanan kanser cerrahi tedavi ile tamamen ortadan kaldırılabilir. Böylece vücudun başka yerine geçmesi de önlenebilir.

İnvaziv kanser ise, vücudun başka bir yerine geçebilme potansiyeli olan evredeki kanserdir. Ama bu evrede de yakalandığı zaman tedavi şansı vardır. Bu bu invaziv kanserli hastalar, hiçbir zaman tedavi edilemeyecek noktada değildir.

Fakat tercih edilen, hastalığın insitu kanser denilen sıfır evrede yakalanması ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtarılmasıdır.
0 yorum

Erken teşhis ile meme kanserinden kurtulun!

Batılı ülkelerde kanser sıklığındaki azalışa rağmen Türkiye'de endüstrileşmenin etkisiyle kansere bağlı ölümler artıyor.

Meme kanseri ise dünyada en sık görülen kanser türlerinden. Oysa kadınların bu korkulu rüyasından erken teşhis sayesinde tamamen kurtulabilmek mümkün! Erken teşhisin meme kanserinde de hayat kurtardığını belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, “Belirti olmasa bile 40 yaşın üzerindeki her kadının mamografi yaptırması şart” diyor. Prof. Dr. Uras, Ekim ayının “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olduğuna dikkat çekerek, her kadının meme kanseri ile ilgili ne kadar risk taşıyıp taşımadığını bilmesi gerektiğini vurguladı.

Dünyada en sık görülen kanser türlerinden meme kanseri. Amerika Birleşik Devletleri'nde 80 yaşına kadar yaşayan her 8 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanseri ile karşılaşıyor. Ülkemizde de kadınların en sık karşılaştığı kanser türü olarak dikkat çeken meme kanseri, artık genç yaşlarda da çok sayıda kadının kapısını çalabiliyor! Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinde erken teşhis ve düzenli kontrolün son derece önemli olduğunu belirterek, “Meme kanserinden artık tamamen kurtulabilmek mümkün. Çünkü meme kanserinde eskiden herkese aynı tedavi uygulanırdı halbuki şimdi kişiye özel tedavi var. Hatta kişinin tümörüne özel tedavi var” diyor. Ailesinde hiçbir risk faktörü olmayan, görünüşte tamamen sağlıklı olan kişilerin de kanserden korunmak için mutlaka tarama programlarına girmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Uras, her kadının meme kanseri ile ilgili ne kadar risk taşıyıp taşımadığını bilmesinin şart olduğunu söylüyor. Yüksek risk grubunda olan kadınların tarama programlarına daha erken dönemde girmesi gerekiyor. Tarama programları sayesinde meme kanserinde erken tanı rahatlıkla konulabiliyor ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtulmaları sağlanabiliyor.

20 yaşından sonra kendi kendine muayene!

Dünyada her yıl binlerce kadın meme kanseri nedeniyle hayatını kaybederken bu ölümlerin büyük bir bölümünün altında kanser teşhisinde geç kalınması yatıyor. Öyle ki meme tetkikleri düzenli olarak yapılıp kanser erken evrede yakalandığı takdirde meme kanseri artık 'tamamen tedavi edilebilir' bir hastalık. 20 yaşından sonra ayda bir kez her kadının kendi kendini muayene etmesinin yanısıra doktor kontrolü ile bazı görüntüleme tetkikleri erken teşhiste büyük önem taşıyor. Kadınların mutlaka yaptırması gereken özel tetkikler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Uras “Kadının taşıdığı risk faktörlerine göre muayene sıklığı değişebilse de her kadının 20 yaşından sonra 1-3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise her yıl meme konusunda uzmanlaşmış bir doktor tarafından meme muayenesinin yapılması gerekiyor” diyor.

Ultrasonografi ise ses dalgaları aracılığıyla görüntü elde edilmesini sağlayan bir yöntem. Ultrasonda radyasyon riski ve yan etki yok. Ayrıca işlem sırasında Ağrı da duyulmuyor. Meme dokusu yoğun olan, yani genç kadınlarda memenin ultrason ile incelenmesi öneriliyor. Çünkü genç kadınlarda memenin süt üreten dokusu fazla (meme yoğundur) olduğu için mamografinin kanser saptamadaki başarısı düşüyor. Ayrıca genç kadınlarda meme dokusu radyasyona daha duyarlı olduğu için mamografi riskli olabiliyor. Ultrasonda ise meme dokusu tarafından örtülmüş olduğu için mamografide görülemeyen küçük kanser odakları daha kolay saptanabiliyor. 35 yaşın altındaki, hamile veya süt emzirmekte olan kadınlarda ve bir meme bulgusunun değerlendirilmesi gerektiğinde ultrason tercih edilen ilk yöntem. Çünkü radyasyon riski yok. Ayrıca meme kanseri açısından riskli bulunan 40 yaşın altındaki tüm kadınlarda tarama yöntemi olarak kullanılabiliyor. Çok riskli kişilerde bu yaşta bile bazen taramaya mamografi eklemek gerekiyor.

Hiçbir şikayet görülmeyebiliyor

Meme kanseri ülkemizde giderek artarken, erken saptanamadığında ölüm riski oldukça yüksek olan bu hastalık, erken teşhis edildiğinde başarıyla tedavi edilebiliyor. Meme kanserinin erken dönemde saptanmasını sağlayan en önemli yöntem ise; mamografik tarama. Zira meme kanseri memede veya koltukaltında ele gelen kitle, meme başından akıntı gelmesi gibi belirtiler verse de, bazı hastalarda bu yakınmaların hiçbiri olmuyor. Bu durumda da meme kanseri sadece mamografi incelemesiyle tespit edilebiliyor. Ancak özellikle meme dokusu yoğun olan kadınlarda taramada mamografinin ultrasonografi ile birlikte kullanılması gerekiyor. Bu şekilde duyarlılık yüzde 90’ın üzerine çıkarılabiliyor. Pek çok kadın mamografide alınan radyasyondan dolayı endişe duyuyor; oysa bu işlem sırasında alınan radyasyon dozu son derece düşük. Bir kişinin 3 ayda normal olarak maruz kaldığı ya da uzun bir uçak yolculuğunda alınan radyasyon dozu mamografiye eşit. Dijital mamografilerde bu doz daha da düşüyor. Herhangi bir bulgu ya da belirti olmasa bile 40 yaşın üzerindeki tüm kadınlara düzenli olarak 1 ya da 2 yıllık aralıklarla mamografik tarama yaptırmaları öneriliyor.
0 yorum

Brokoli kansere karşı panzehir olabiliyor!

Dr. Sinan Akkurt, Ekim ayının Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı olması nedeniyle yaptığı konuşmada, günlük hayatımızda alabileceğimiz basit ama çok faydalı önlemleri sıraladı.

Brokolinin kanseri önleyici özelliği dışında içerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemini güçlendirdiği, kalp hastalıklarına yakalanmada, kalp krizi riskini azaltmada rol oynadığı ve vücudun hormon dengesini sağladığı bilgilerini veren Akkurt, radyasyona karşı da ev ve işyerlerinde kaktüs yetiştirilmesini önerdi.

Ekim ayının Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı olması nedeniyle bir açıklama yapan Dr. Sinan Akkurt, meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna ve çıkabilecek belirtilerde mutlaka hekim kontrolüne gidilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Meme kanseri riskine karşı haftada 1 ya da 2 kez brokoli yenilmesini öneren Akkurt, A, C, E ve karotin bakımından zengin bir yapıya sahip olan brokolinin antioksidan bakımından da zengin olmasının hücreleri serbest radikallere karşı koruduğunu, "sülforafan" zengini olan brokoli filizinin tam bir panzehir görevi üstlendiğini belirtti.

Akkurt'un verdiği bilgilere göre, brokolinin tohumundan yeni çıkmış olan brokoli filizleri, erişkin bir sebzeye göre 50 kat daha fazla sülforafan taşıyor. Sülforafan maddesi kanserli hücrelerin büyümesini engellemekle birlikte onları öldürebiliyor. Yapılan klinik araştırmalarında meme kanseri olan kadınlara brokoli, kıvırcık lahana, beyaz lahana ve karnabahar gibi besinler verilerek, meme kanseri riskinin yüzde 50 azaltıldığı, kimilerinde ise tamamen iyileşme belirtisi gösterdiği görülmüş durumda. Ayrıca brokoli içerisinde bol miktarda göğüs kanseri riskini azaltan 'indole" adlı bir madde içeriyor. Bu besin göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor.

Brokoliyi iyice yıkadıktan sonra, çay, çorba, yemek ve çiğ şeklinde salata olarak tüketebileceğimizi hatırlatan Akkurt, Omega 3 doymamış yağ asitlerine sahip olan balıkyağı ve arıların kovanlarını izole ettikleri propolis maddesinin de kanserle savaşta destek olabileceğinin araştırmalarda görüldüğünü açıkladı.

Dr. Akkurt, hastalıkla ilgili alternatif tedavi metotlarının da geliştiğine değinerek, yardımcı tedavi metodu olarak biorezonanstan yararlanılabildiğini açıkladı.

Cep telefonu, televizyon, bilgisayar, floradan lamba, yüksek enerjili ısıtıcılar v.b. gibi radyasyon yayan cihazlardan uzak durmanın ve ölçülü kullanmanın gerektiğini söyleyen Akkurt, "Ne yazık ki, toplum olarak cep telefonu bağımlısıyız. Ancak kanser açısından bu telefonlar çok büyük risk faktörü. Cep telefonu ilk çaldığı an kesinlikle açmamalı, yolculukta telefonu kapatmalı, yatarken de telefonu yatak odanızdan uzakta şarj etmelisiniz" dedi.

Deterjan yerine limon suyu oda kokusu yerine saf uçucu yağ

Bu cihazların radyasyon da yaydıklarını ve bu iyonların havada asılı kaldığını söyleyerek şu önerilerde bulundu: "Çözücüler, boyalar, mürekkepler, böcek ilaçları v.b. gibi kimyasallardan kaçınmak gerekiyor. Ayrıca kağıt ve mürekkep kartuşlarının geri dönüşümlü olmasına dikkat etmelisiniz. Evde kullanılan deterjanlar, oda spreyleri kanserojen maddeler içerdiği için kanser riskini artırıyor. Ev temizliğini sirke, limon suyu, kabartma tozu, çamaşır sodası ve zeytinyağı ile yapmanızda fayda var. Oda kokusu olarak taze doğal çiçekler veya organik çiçeklerden elde edilen saf uçucu yağlar en idealidir. Leke, su tutmayan yatak örtüleri, mobilyalar, el çantaları kanserojen maddelerdir. Hammaddesi pamuk, keten, yün ve kenevir olan elbiseleri tercih etmelisiniz. Dolaplarınızda naftalin yerine ceviz yaprağı kullanmalısınız."

Sağlıklı beslenmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Akkurt, koruyucu ve yapay katkı maddesi ihtiva eden fabrikasyon gıdalardan, beyaz, esmer, her türlü şeker, beyaz un, rafine tuz, kızartma v.b. gibi yiyeceklerden kesinlikle kaçınılması, özellikle gebelikte tuzlama türü gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtti.

Uzay besinleri ile beslenin

Astronotların kullandığı uzay besinleri ile radyasyondan korunmamızı öneren Akkurt, şu bilgileri verdi: "Vitaminler, radyasyona karşı savaşta önemli bir yer tutar. A, C ve E vitaminlerinin moleküler yapıları sayesinde antioksidan koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Bu vitaminlerin ve diğer antioksidanların yüksek miktarda alınması, pilotlar gibi yüksek irtifada çalışanları, mesleki bir tehlike olan ve radyasyonla harekete geçen kromozom hasarından korur. ACE katkıları ayrıca, astronotları yüksek radyasyon seviyelerinden korumak için 'uzay besinleri' olarak da önerilmektedir. A vitamini, radyasyon etkilerini iyileştiriyor ve kanser hücrelerini öldürüyor. C vitamini, glutatyon gibi doğal antioksidan sistemleriyle birlikte, DNA'nın ve kromozomların, oksidatif hasardan korunmalarına yardımcı olur. C vitamini aynı zamanda insan kan hücrelerinin radyasyon yüzünden ölümünü de önler. C ve E vitamini, serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor. E vitamini de serbest radikalleri oluşur oluşmaz stabilize eder ve toksisitelerini azaltır."

Yapılan araştırmaların CT taramalarının, zannedilenden dört kat daha fazla radyasyon yaydığını ortaya koyduğunu, sıradan tıbbi X ışınlarıyla karşılaştırıldığında, CT taramalarının çok daha yüksek çözünürlüklü görüntüler verdiğini de sözlerine ekledi.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI