işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Lohusa Otunun Faydaları Nelerdir

Lohusa otu boyu 1 metreye kadar ulaşabilen, kalp şekline sahip yaprakları ile dikkat çeken otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Bu ota lohusa otu denmesinin en önemli nedeni doğumu kolaylaştırması ve doğum sonrası iyileşme sürecini hızlandırmasıdır. Ancak aşırı kullanımı zehirlenmeye yol açabildiği için kesinlikle bilinçsiz olarak kullanılmamalıdır. Lohusa otuna bağlı zehirlenmelerin yaşanması halinde mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve hayal görmeler gibi belirtiler ortaya çıkmakta ve bu belirtilerin görülmesi halinde hiç vakit kaybedilmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Lohusa otunun faydaları arasında doğum sancılarını sıklaştırması, doğumun başlamasını hızlandırması ve kolay doğum yapılmasını sağlaması ilk sıralarda yer almaktadır. Zaten bu özellikleri nedeni ile bu ot lohusa otu olarak anılmaktadır. Bu otun lohusa döneminde içilmesi halinde rahim kendisini çok daha kısa sürede toplamaktadır. Lohusa otu aynı zamanda çok güçlü bir adet söktürücü olup geç adet gören kişilerin kullanımı halinde adetlerinin bir düzene girmesini sağlayacaktır.  Bu nedenle lohusa otunu adet düzensizliği ile mücadele eden kişilerin kullanması önerilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kullanılan miktardır.

Lohusa otunun yararları arasında bir diğer dikkat çekeni bu otun son derece güçlü bir ağrı kesici etkiye sahip olmasıdır. Lohusa otu özellikle de romatizma ağrılarında etkilidir ve arterit şikayetlerinin tedavisinde çoğu zaman başarılı sonuçlar vermesi ile tanınır. Bağırsakları çalıştırdığı için kabızlık sorunu yaşayan kişilerin kullanımı önerilir. Bazı bölgelerde yılan ısırmasında kullanılan en etkili ilaç lohusa otudur. Ayrıca yine yüksek ateşi düşürmede lohusa otundan yararlanılmaktadır. Lohusa otunun lapası ise egzama ve sedef başta olmak üzere pek çok cilt hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. 

0 yorum

Basur Nasıl Gecer

Basurun nasıl geçeceğini belirleyen en önemli faktör basurun yakalandığı evredir. Birinci evre basur ve ikinci evre basur olarak adlandırılan erken dönem basur hastalıklarında ilaçla tedavi yeterli olmaktadır. İlaçla basur tedavisi sonucunda hastaların büyük bir bölümünde başka bir müdahaleye gerek kalmaksızın iyileşme sağlanabilmektedir. Özellikle de birinci evre basur hastalarında ilaçla tedavi çok iyi sonuçlar verir.

İlaç kullanımının yanı sıra kişinin kilo fazlalığı bulunuyorsa kilo vermesi, günlük beslenmesine dikkat ederek lifli gıdaların tüketimini arttırması, alkol kullanıyorsa alkol içmeyi bırakması, bol bol sıvı tüketmesi ve günde en az 2 litre su içmesi hastalığın cerrahi müdahale olmadan iyileşmesi için zorunludur. Ancak bazen hastaların tüm bunlara uyması ve düzenli olarak ilaç kullanmasına rağmen iyileşme tam olarak yine de sağlanamayabilir. Yine 3. ve 4. evre hemoroid hastalarında ilaç kullanımı tek başına hastalığın tedavisi için yeterli olmamaktadır. Bu durumda cerrahi müdahele zorunludur.

Basur tedavisi için günümüzde lazerli ameliyatlar gerçekleştirilmekte ve hastalar çok daha kısa sürede eski sağlıklarına kavuşmaktadır. Basur ameliyatı en etkili tedavi yöntemi olmakla beraber ameliyat sonrası iyileşme süresinin çok ağrılı ve uzun olması bu ameliyat yönteminin günümüzde daha az kullanılmasına neden olmaktadır. İleri evre basur hastaları için yine de bu yöntem tercih edilmektedir. Basur tedavisi için en doğru yöntemi muyanenizi gerçekleştiren doktorunuz belirleyecektir...

0 yorum

Maydanozun Faydaları Nelerdir

Maydanozgiller ailesinin değerli bir üyesi olan maydanoz yeşil renge sahip parlak yapraklı bir bitkidir. Ülkemizde hemen hemen tüm bölgelerde yetiştirilmekte olup uygun şartlarda maydanoz tohumu ekilen her evin bahçesinde kolaylıkla büyütülecek bir bitkidir. Maydanozun kendisinin yanı sıra kökleri ve damıtma yöntemi ile elde edilen maydanoz yağı da şifa bulmak için kullanılmaktadır. Maydanoz daha ziyade taze olarak kullanılsa da uygun şartlarda kurutulması da mümkündür. Maydanoz çok güçlü bir C vitamini deposu olmasının yanı sıra ayrıca büyük bir demir kaynağıdır. 

Yeşil olarak tüketilen maydanoz içerisinde C vitamin, demir, potasyum, kalsiyum ve kükürt gibi pek çok vitamin ve mineral bulunmaktadır. Bu zengin içeriği onu şifalı bir bitki yapmaktadır. Maydanozun faydaları arasında ilk sırayı kadın hastalıklarına iyi gelmesi almaktadır. Maydanozun içerisinde bulunan etken maddeler idrar yolu enfeksiyonlarının iyileşmesinde mucize etkiler göstermektedir. Bir demet maydanoz, 4-5 dilim limon ile kaynatılıp suyu içilirse kadın hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olmaktadır.

Ayrıca çok yüksek miktarda demir içirmesi maydanozu kansızlık ile savaşın bir numaralı askeri yapmaktadır. Folik asit, A vitami, C vitamini ve E vitaminini bol miktarda içermesi maydanozu diş etleri hastalıklarında son derece etkili bir ilaç haline getirmektedir. Taze maydanozun çiğnenmesi ya da çay yapılarak bu su ile ağızın gargara yapılması diş eti hastalıklarının tedavisinde etkilidir. Magnezyum, potasyum ve kalsiyum içermesi nedeni ile tansiyonun dengelenmesini sağlamaktadır. Bu özelliği ile tansiyon hastalarının günlük diyetlerinden maydanoza yer vermesi önemlidir. Maydanozun faydaları arasında bunlara ek olarak kanı temizlemesi, bağırsakları çalıştırması, hazmı kolaylaştırması, idrar söktürücü özelliği ile ödem attırması ve böbrek taşını düşürmeye yardımcı olması yer almaktadır. 

0 yorum

Gözaltı Sisliklerinin Nedenleri

Gözaltında bulunan şişlik,kişilerde estetik kaygılara neden olmaktadır.Bu şişliklerin birçok nedeni olabilir.Öncelikle, bir uzmana görünerek, şişliklerin sebebi tespit edilmelidir. Ardından bu şişliklerin yok edilmesi için gerekli tedavi yapılacaktır.

Hormonsal değişimler, gözaltında şişlikler oluşmasına neden olabilmektedir.Bu sebeple oluşan şişlikler,genellikle kadınlarda görülür.Gözaltı şişlikleri herhangi bir hastalığın habercisi de olabilmektedir.Alerjik durumlar,tiroit problemleri, enfeksiyonlar ve böbrek hastalıklarında, gözaltı şişliklerine rastlanabilmektedir.Ancak unutmamak gerekir ki; bir hastalık durumunda,şişliklere eşlik eden başka belirtiler de olmalıdır. 

Tek başına gözaltı şişliği, bir hastalık belirtisi olarak kabul edilmemektedir. Yaşın ilerlemesi ile de bu şişlikler meydana gelebilir. Yaşa bağlı olarak gelişen gözaltı şişlikleri, tıbben normal kabul edilmektedir. Cilt yaşlanırken sarkar. Yıpranan ciltte en çok etkilenen kısım, en ince deriye sahip olan gözaltlarıdır. Yetersiz ve sağlıksız bir uyku da bu şişliklere neden olabilmektedir. Uykunun kısa olması veya dinlendirici olmaması, uykusuzluğa bağlı şişlikleri ortaya çıkarmaktadır. Uzun süren ve uykusuz çalışılan süreçlerde bu şişlikler meydana gelebilmektedir. 
Stres de, ayrıca bu şişlikler için bir sebep olmaktadır. Stres, doğrudan göz kaslarını etkilemektedir. Buna bağlı olarak, gözaltlarında bulunan yağ kesecikleri fıtıklaşır ve şişlikler oluşur. Bedenin su kaybetmesi sonucunda da şişliklerle karşılaşılabilir. Gözaltı şişliklerinin oluşması için, aşırı bir su kaybına gerek yoktur. Yeterli su alınmaması, bu şişliklerin oluşmasında etkendir. Bu nedenle, günlük belli bir miktar su tüketilmesi şarttır. 

Her bireyin, günlük ihtiyacı olan su miktarı aynı olmasa da, ortalama olarak erkekler günde 13, kadınlar ise günde 10 bardak su içmelidirler. Bazı durumlarda, genç ve sorunu olmayan kişilerde de bu şişlikler meydana gelir. Erken yaşlarda ortaya çıkan gözaltı şişliklerinin sebebi, genellikle genetik olmaktadır. 

Soğuk algınlığı yaşandığı durumlarda da, dönemsel olarak bu şişlikler oluşabilmektedir. Alerjik durumu olan kişilerde de, ortaya çıkan şişliklere, kaşıntı ve kızarıklık da eklenmektedir. Sigara ve alkol tüketimi, zaman içerisinde bu şişliklerin nedeni olabilmektedir. Hem şişliklerin engellenmesi, hem de sağlıklı bir yaşam için, sigara ve alkol kullanılmamalıdır. Aşırı güneş ışığına maruz kalan, gözlerine güneş ışınlarını doğrudan alan kişilerde, gözaltı şişliklerine rastlanabilir. Bu nedenle, hem cilt güneşten korunmalı, hem de güneş gözlüğü kullanarak, gözler için önlem alınmalıdır. 
Fazla tuz tüketimi ile oluşan veya başka bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkan ödemler de bu şişliklerin nedeni olmaktadır. Uzun süre ağlamak ve uykusuz kalmak sonucunda da geçici olmak üzere bu şişlikler ortaya çıkmaktadır.

Gözaltı şişlikleri için üretilmiş olan kozmetik bakım ürünleri düzenli olarak kullanılabilir. Sonuç alınmadığı takdirde, bir uzmana danışılarak yardım alınabilmektedir. Durumun sebebine bağlı olarak, ilaçla tedavi veya cerrahi müdahale ile bu şişliklerden kurtulmak mümkündür.

0 yorum

Cilt Lekeleri

Cilt lekelerinin sebepleri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bazı kişilerde, genetik faktörler nedeni ile cilt lekeleri kalıcı olabilmektedir. Kişinin geçirdiği veya geçirmekte olduğu bir hastalık da cilt lekelerine sebep olabilmektedir.

Güneşe korumasız bir biçimde maruz kalan ciltlerde de, lekelenmeler meydana gelmektedir.
Kişi, cildinde oluşan lekelerin sebebini bilmiyor ya da emin değil ise, mutlaka bir doktora danışmalıdır. Sebebin belirlenmesinin ardından, gerekli tedavi uygulanarak, lekelerden kurtulmak mümkün olmaktadır. Günümüz tıp imkanları ile, çillerin dahi yok edilmesi mümkündür.Cilt lekelerinin yok edilmesi için, evde hazırlanabilecek ve hızlı sonuç veren maskeler vardır. 

Bunlardan ilki, 1 tatlı kaşığı kil, 1 çay kaşığı el kremi, 1 tatlı kaşığı mısır unu ve biraz ılık suyun karışımı ile yapılabilmektedir. Karışım, hafif koyu bir kıvama gelene kadar çırpılır. Ardından yüze iyice sürülür. Maske, yüzde tam anlamı ile kuruyana dek bekletilir. Kuruduktan sonra, artan maske alınarak, yüzde kurumuş maskeye sürülüp ovularak, maskenin bu şekilde çıkması sağlanır. Bu noktada önemli olan, ovma sırasında, cildin yıpratılmamasıdır. Ardından ılık su ile yüz yıkanmalıdır. Diğer bir maske, 1 limon kabuğunun rendelenerek, 1 yumurtanın beyazı ile karıştırılmasıyla elde edilir. Banyodan evvel sürülüp, 1 saat kadar yüzde bekletilmelidir. 1 çay kaşığı üzüm sirkesi, 1 çay kaşığı su ve 1 çay kaşığı limon suyu iyice karıştırılır. Bu karışım düzenli olarak her sabah ve her akşam, lekelerin üzerine sürülmelidir. 

Diğer bir seçenek; 1 çay kaşığı limon suyu, 2 çay kaşığı sirke ve 1 çay kaşığı su karıştırılarak elde edilen bakım suyudur. Bu su, her gece pamukla cilde sürülmeli ve yıkamadan yatılmalıdır. Sabah olduğunda, cilt, ılık su ile yıkanmalıdır. Buzdolabında hafifçe sararmış olan bir salatalık ikiye kesilerek, iç kısmı ile lekelerin üzeri ovulursa, lekelerin renginde ciddi anlamda açılma olacaktır. 

Güneşten ötürü lekelenmiş olan ciltler için, iyi bir maske tarifi de, yarım kavun veya tam bir şeftali, 1 kahve fincanı kırmızı şarap, 1 tane elma ve 2 yemek kaşığı toz şeker kullanılarak yapılabilir. Yarım kavunun iç kısmı ve elma, iyice rendelenir. Bu rende karışımına, şeker ve şarap da eklenerek, iyice karışması sağlanır. Karışım, bir şişeye konarak, güneş alan bir yerde 10 gün süre ile bekletilir. Süre dolduktan sonra, karışım, temiz bir tülbent yardımı ile süzülür. Elde edilen karışım, oldukça etkilidir. Bu karışım, her gün aksatılmadan cilde pamuk ile sürülmelidir.

0 yorum

Botoks Etkisi Yapan Maske

Botoks uygulaması, aşırıya kaçıldığında çirkin sonuçlara yol açmaktadır Ancak günümüzde,doğal ürünlerin kullanıldığı maskelerin mucizeler yaratabildiği anlaşılmıştır. Zamana yenik düşen ciltlerde, çeşitli kırışıklıklar ve mimik çizgileri ortaya çıkabilmektedir. Cildi gençleştirmek için, evde hazırlanan doğal maskelerle sonuç almak mümkündür.


Bir yumurtanın beyazı, 1 çay kaşığı şeker ile iyice karıştırılır. Temizlenmiş cilde, bu maske iyice uygulanır. Yarım saat bekletildikten sonra ılık su ile cilt temizlenir ve nemlendirici uygulanır. Bu maske, haftada 1 defa yapılmalıdır. Diğer bir maske tarifi içinse, ! adet domates blender kullanılarak sıvı hale getirilir. İçine 5 damla zeytinyağı eklenerek maske hazırlanır. Cilde sürülüp yarım saat kadar bekletilir, ardından ılık su ile temizlenir. Bu maskeyi haftada 2 kez uygulamak idealdir. Bu maske botoks etkisinin yanında, kırışıklıkları da yok edecektir.

Haftada 1 kez uygulanması gereken diğer bir tarif ise, 1 yumurtanın beyazı, 1 çay kaşığı tuz ve 1 çay kaşığı şeker karıştırılarak elde edilir. Bu maske de, ciltte yarım saat bekletildikten sonra ılık su ile temizlenir. Botoks etkisini son derece fark edilir biçimde ortaya çıkaran bir maske de, 3 kat sürülerek uygulanmalıdır. Bu maske; 1 adet yumurtanın sarısı, 1 tatlı kaşığı süt, 1 tatlı kaşığı taze sıkılmış limon suyu, 1 tatlı kaşığı bal ve 1 çimdik tuz karıştırılarak hazırlanır. Malzemeler iyice karıştırılmalıdır. 
Ardından yüze eşit miktarda dağıtılarak sürülür. 10 dakikalık bir bekleme süresinin ardından, maskeden bir kat daha sürülür. Yine 10 dakika beklenmelidir. Süre dolduğunda 1 kat daha, son kat olarak sürülür ve 10 dakika daha beklenir. Toplamda maske yüzde 30 dakika bekletildikten sonra, ılık su ile yıkanır. Bu maskenin haftada 1 defa uygulanması uygundur.

Evde hazırlanabilecek olan bir diğer maske ise E vitamini içermektedir. Eczaneden alınan E vitamini kapsüllerinden, bir su bardağının 4’de 1’i kadarını kaplayacak miktarda bir kaba konulur. Bu kapsüllere 1 yemek kaşığı krem şanti eklenir. 1 adet muz da ezilerek bu karışıma katılır. Malzemeler iyice karıştırıldıktan sonra, yüz, boyun ve dekolte kısmına sürülmelidir. 15 dakika bekletilip, ılık su ile temizlenmelidir. Bu maskenin haftada 1 defa uygulanması, cildin daima genç görünmesini sağlayacaktır.

            
0 yorum

Bagırsak Hastalıkları Nelerdir

Bağırsaklarda oluşan hastalıklar arasında en tehlikeli olanlardan biri bagırsak düğümlenmesidir. Meus adı verilen bu hastalık zamanında müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilen son derece tehlikeli durumlara  yol açabilmektedir.En önemli belirtisi ağızdan dışkı içerikli kusmuk gelmesidir. Fekaloid adı verilen bu durum ile karşılaşan kişilerin vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuşan başvuruda bulunmaları gerekmektedir.


Ayrıca büyük tuvalete çıkamamak, göbeğin yakın çevresinde oluşan şiddetli ağrı, kasılma ve sık kusma da bağırsak tıkanıklığı belirtisi olarak kabul edilmektedir. Bir diğer sık rastlanılan bağırsak hastalığı kolit hastalığıdır. Kolit bağırsaklarda meydana gelen iltihabı hastalıklara verilen isimdir ve bu hastalık esnasında vücutta hiçbir ağrı şikayeti oluşmaz. Aniden vücut sıcaklığının yükselmesi yani ateşin çıkması ve kanlı dışkı gelmesi kolit hastalığı belirtisi olarak kabul edilir ve ilaçla tedavisi gerekir.

Spastik kolon adı verilen bağırsak hastalığı ise sinir sisteminde meydana gelen bozulmalara bağlı olarak bağırsaktaki mukoza salgı seviyesinin yükselmesi sonucu oluşmaktadır. Bu hastalık sinir sistemi hastalığı olduğu için daha ziyade yoğun strese karşı dayanıksız olan ya da büyük üzüntü yaşayan kişelerde yaşanır ve kişinin sürekli ishal ya da kabız olmasına neden olur. Bağırsak solucanları özellikle de çocuklarda sık görülen bir bağırsak hastalığı olarak öne çıkmaktadır. Bulaşıcı bir hastalık olduğu için görüldüğü anda temizliğe çok daha fazla dikkat edilmelidir. Bağırsak solucanı belirtileri arasında anüs bölgesinde yoğun kaşıntı, huzursuzluk, uyku düzensizlikleri ve yoğun asabiyet yer almaktadır.

0 yorum

Çörek Otunun Faydaları Nelerdir

Pek çok kişi tarafından siyah susam olarak ta bilinen çörek otu 40 cm. boyuna sahip, ince yaprağı ile dikkat çeken otsu bitkidir. Çörek otu ise bu bitkinin dalları üzerinde yer alan kapsüllerin içinde bulunan tohumlardan elde edilmektedir. Çörek otu farklı pek çok şekilde kullanılmaktadır. Çörek otunun tohumunun kurutulması, yağının çıkarılması, tohumunun çekilerek toz haline getirilmesi ve tohumlarının haşlanması gibi farklı yöntemler bulunmaktadır. 

Çörek otu ülkemizde daha ziyade baharat olarak kullanılsa da aslında son derece faydalı bir bitkidir. Çörek otu içerisinde yüksek miktarda saponin, alkolit, tanen ve çeşitli yağlar bulundurmaktadır. İçerisinde barındırdığı bu etken maddeler sayesinde çörek otu bağışıklık sistemini destekler ve hastalıklara karşı vücudu koruduğu gibi aynı zamanda hastalıkların çok daha kısa sürede iyileşmesini sağlamaktadır. Son derece güçlü bir gaz sökücü olan çörek otu özellikle de bağırsaklarda oluşan gazın atılmasında etkilidir.

Çörek otu hazmı kolaylaştırmasının yanı sıra iştah açıcı özelliği ile kilo almak isteyen kişilerin kullanması gereken bir şifa kaynağıdır. Çörek otu antioksidan özelliğe sahip olduğu için prostat kanseri ve meme kanseri ile mücadelede önemli bir etkiye sahiptir. Çörek otu anne sütünü arttırıcı etkiye sahiptir ve sütünü arttırmak isteyen anneler tarafından gönül rahatlığı ile kullanılabilir. Ancak anne sütünden bebeğe geçtiği için aynı gün içinde en fazla 3 fincan kullanılması gerekir. Çörek otu yağı saça sürüldüğü takdirde kepeklenmeyi büyük ölçüde önlerken aynı zamanda kellik ile mücadele de önemli sonuçlar vermektedir. Yapılan araştırmalar çörek otunun son derece keskin olan kokusunun baş ağrısına iyi geldiğini göstermektedir. 

0 yorum

Ayak Topuklarındaki Çatlaklar Nasıl Geçer

Ayak topuklarında oluşan çatlaklardan birçok kişi şikayetçidir. Bu çatlakların oluşma sebebi, genellikle uzun süre ayakta kalmaktır. Topuklarda bulunan yağ bezeleri ezilerek, cildi nemsiz bırakır. Bu nedenle, çatlaklar henüz oluşmadan nemlendirme ve bakım işleminin düzenli yapılması en doğrusu olacaktır.Ayak topuklarında oluşan çatlakların giderilmesi için, evde uygulanabilecek ve son derece etkili yöntemler vardır.



Çatlaklara veda etmek için Yöntemler

1 kutu vazelinin içine, 2 adet Gripin tabletinin tozu dökülerek karıştırılır ve ayaklara bol miktarda sürülür. Çorap giyilerek yatılır ve karışımın tüm gece ayaklarda kalması sağlanır. Kısa sürede çatlaklardan eser kalmayacaktır. 

Diğer bir yöntem ise, 1 fincan vazelinin, yarım limonun suyu ve 5 adet ezilmiş aspirin ile karıştırılması ile elde edilen ayak maskesidir. Bu karışım hazırlandıktan sonra, bir tasa su konur ve içine deniz tuzu katılır. Hazırlanan suda ayaklar yarım saat bekletilir. Ayaklar kurulandıktan sonra, hazırlanan karışım ayaklara sürülür. Bu karışım, kısa sürede sonuç verecektir. Ancak uzun süreli kullanımında, bazı kişilerin topuklarında sararma görülebilir. 

Bir tasa konan soğuk suyun içine elma sirkesi katılarak, ayakların yarım saat boyunca, bu suda bekletilmesi de çatlakları yok edecektir. Çatlakların bulunduğu topuk bölgesine bol olmak üzere, tüm ayağa zeytinyağı sürerek masaj yapmak ve 2 saat boyunca bekletmek de çatlakların tedavisinde etkilidir. Bir yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu ile 1 yemek kaşığı gliserinin karıştırılması ile elde edilen krem de son derece etkilidir. Ayaklara masaj yaparak, kakao yağı veya acıbadem yağı uygulanması da bir seçenektir. Ayaklara masaj yaparken, gül losyonu kullanılması, çatlakları yok etmesinin yanı sıra, tırnakların sağlığı için de çok yararlıdır.

Uygulanacak kremlerin, gece sürülmesi, ayak tedavisinde çok daha fazla etkilidir. Krem sürüldükten sonra, gece boyunca bekletilirse, etkisi daha da artacaktır. Ayak çatlaklarının tedavisi için uygulanan bu krem ve bakımların ardından, çatlaklar yok olacaktır. Ancak çatlaklar yok olduktan sonra da bakım ihmal edilmemelidir. Topuklarda, cildin nem kaybı yoğun olduğundan ötürü, bir daha çatlak oluşmaması için, nemlendirici bakımlar düzenli olarak yapılmalıdır. Ayaklar tüm vücudun yükünü taşıdığından ötürü, en az yüz bakımı kadar önem verilmelidir.

0 yorum

Elma Sirkesi İle Dogal Güzellik

Elma sirkesinin içerdiği yararlar, günümüzde ispatlanmış ve kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllarda bilinçlenen toplum, kimyasal ürünler yerine doğanın hediyesi olan doğal ürünleri tercih etmektedir. Elma sirkesi, sağlık ve güzellik için çok sayıda fayda sağlamaktadır. Yorulan gözler için, her sabah, elma sirkesini bal ile karıştırarak içmek büyük yarar sağlayacaktır. Yaşlılıkla gelen lekelere karşı en etkili çözümlerden biri, soğan suyu ve elma sirkesi karışımıdır. 2 adet soğanın suyu çıkarılır ve bu suya, iki katı kadar miktarda elma sirkesi ilave edilir. Bu karışım, akşam saatlerinde lekelenmenin olduğu bölgeye sürülür ve sabaha kadar bekletilir.


Diş sağlığı, sağlığın olduğu kadar, güzelliğin de önemli bir parçasıdır. Her gün, bir bardak suya, 1 çay kaşığı elma sirkesi katılarak, gargara yapılması, diş sağlığı için çok yararlıdır. Elma sirkesi, birçok hastalığa iyi gelmektedir. Bununla ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Güzellik ve sağlık için başucunda bulunması gereken ürünlerden biridir.

Elma sirkesi, evde yapılan cilt bakımlarında kullanılabilir ve oldukça yararlıdır. 1 çay bardağı elma sirkesi, yarım çay bardağı su ile karıştırılır. Bu karışım, sivilcelerin üzerine pamukla yedirilirse, kısa sürede iyileşme görülecektir. Ciltte bulunan lekelerin giderilmesi içinse, yüzde 50 oranında elma sirkesi ve yüzde 50 oranında su karıştırılır. Bu karışım ile 3 günde 1 defa yüz silinir. 
Lekelenmenin iyileştiği kısa bir süre içerisinde fark edilecektir. Saçların parlaklaşması ve kepeklerden arınması için, banyo sırasında, saça dökülen son suya elma sirkesi eklenmelidir. Düzenli uygulama sonrasında, saçlar, kepekten arınır ve parlaklık kazanır. Varis problemi yaşayan kişiler, temiz bir bezi elma sirkesi ile ıslatıp, varisli kısımlara sarmalıdır. Bacakları hafif yukarı kaldırarak, 30 dakika dinlendirilmelidir. Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa bu uygulama yapılırsa, varislerde azalma görülecektir. 

Elma sirkesi, zayıflatıcı etkisi ile de bilinmektedir. Ancak, sadece elma sirkesi kullanımı, kişiyi zayıflatmaz. Uygulanan sağlıklı bir diyete eşlik edecek biçimde, düzenli elma sirkesi kullanımı, zayıflamayı hızlandıracaktır. Her gün, kahvaltı sonrasında, 1 bardak suya, 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi karıştırılır. Bu karışıma, 1 tatlı kaşığı bal eklenir. Karışım her gün içilmelidir. Elma sirkesi, aç karnına içilmemelidir.  

0 yorum

Yaglı Cilt Bakımı Hakkında


Bir çok insan yaglı cilt yapılarından rahatsız oldugunu zaman zaman dile getirmektedir.  Yağlı cilt bakımı oldukça zorlu görünsede, gün içinde bazı rutin kontrolleri takip etmeniz yarar saglıyacaktır. Yağlı cilt yapısına sahip olan kişilerin en çok şikayet ettigi konu ise siyah noktalardır,genişlemiş gözenekler ile sivilcelerdir. Yaglı cilt yapısına sahip kişiler durumdan şikayetçi olsalarda gerçek olan şudur ki yaglı ciltlerin oldukça faydalı avantajlarıda bulunmaktadır. Uzmanların arastırmalarına göre yaglı cilt yapısına sahip olan kişilerin yaşlılık kırışıklıkları geç çıkmaktadır. Yaglı cilt dokusunun kuruması imkansız oldugu için kırışıklıkların oluşması ertelenir.  


Günlük yağlı cilt bakımı

Temizlik

Yaglı cilt sahibi kişilerin dikkat etmesi gereken bir diger husus ise cilt temizligi aşamasında banyo suyunun sıcaklık derecesidir. Cilt temizligi sırasında suyun sıcak ve soguk degil, yanlızca ılık bir dereceye sahip olması önerilmektedir. Yaglı cilt bakımı uygulayacak olan kişiler dogal saf bir sabun kullanmayı tercih edebilirler. Cilt temizligi ve cilt bakımı gün içinde bir kaç defa yapılması önerilmektedir. Gün içinde sabah,ögle ve akşam olmak üzere cildinizi dogal yollarla üretilmiş saf bir sabun ile yıkayarak temizlenmesi gerekmektedir.


Nemlendirme


Cilt dokusu yağlı olsa da cilt nemlendirilmesi, tüm cilt tipleri için önemli olduğundan cildinizi düzenli olarak nemlendirmeniz gerekir. Kullanacağınız nemlendiricinin nonkomojenik bir ürün olması gerekmektedir.

Güneş koruması

UVA ışınlarının insan cildi açısından zararlı oldugu bilinen bir gerçektir. UVA ışınlarının vücut için zararları herkes tarafından bilinse bile korunma yollarını önemsemeyiz. Cildimizin kırışıklardan korunması ve saglıklı bir yapıya kavuşması içinn güneş ışınlarından olabildigince fazla uzak durulması gerekmektedir. UV ışınları bilindigi gibi kanser riski taşıması kadar cildin erken yaşlanmasınada sebeb olmaktadır. Güneş ışınlarından dolayı ciltte oluşan lekelerinin ve ciltteki pigmentasyondan dolayı melanin oluşmasının önüne geçebilmek için güneş kremi kullanmamız  önemle gerekmektedir. 

Yağlı cilt bakımı maskesi

Cilt dokusunun fazla yaglanmasını önlemek ve cildi düzenli olarak beslemek için haftada bir kaç defa maske uygulayarak bakım yapmanız önerilmektedir.  Yaglı cilt dokusuna sahip olan kişiler evlerinde maskelerini dogal yollar ile hazırlayabilirler. aşırı yağlanmanın önüne geçmek ve cildinizi beslemek amacıyla haftada en az bir kez düzenli olarak maske uygulamanızda fayda vardır. 

Yağlı cilt bakımı maskesi malzemeleri

1 adet yumurta
Yağlı cilt dokusu için yüz temizleyici
Yağlı cilt için tonik
Yağlı ciltler için yüz nemlendiricisi

Yağlı cilt bakımı maskesi yapılışı


1- Bir adet yumurtayı kırdıktan sonra sarı ve beyaz kısımlarını birbirinden ayırınız. Cilt maskemiz için yumurta akı kullanılacagı için bir kap içerisine ayırdıgınız beyaz kıvamı alın.
2- Yumurta akını kap içerisinde bir kaşık yardımı ile köpürene kadar çırpın.
3- Maske uygulamasından önce cildinizi saf sabun yada cilt temizleyici ile temizleyin. Kapta bulunan yumurta beyazını cildinize el yardımı ile tamamını kapsayacak şekilde sürün. Yaklaşık 20 dakika süre ile yüzünüzde kalmasını saglayın.
4-Maske uygulamasından sonra cildinizin sıkılaştıgının farkına varıcaksınız. Bu aşamadan sonra yumurta beyazını yüzünüzden su yardımı ile temizleyin.
5-Temizlenmiş olan cildinize yaglı ciltler için üretilmiş olan tonik sürünün.
6-Son olarak cildinize nemlendiri sürerek masaj yapın.
İpuçları ve öneriler

Üst düzey etkiyi almak için haftada 1-2 defa maskeyi cildinize uygulayın
Yumurta akı maskesi özellikle cilt kurulugu saglamaktadır. Maske uygulamasından sonra cildiniz kuruluga sahip olsa bile nemlendirmeniz önerilmektedir. Cilt dokusunda kuruluk meydana gelirse, cilt daha çok yag depolamaya başlayabilir. 
0 yorum

Dukan Diyeti

Son yılların en popüler diyetlerinden biri olan ve binlerce kişinin ideal kilosuna kavuşmasını sağlayan Dukan Diyeti ülkemizde de her geçen gün daha fazla kişi tarafından uygulanmaya başlanmaktadır. Diyet ismini de almış olduğu Dr. Pierre Dukan tarafından yıllarca yapılan araştırmalar neticesinde oluşturulmuştur ve protein ağırlıklı bir beslenme yönteminin benimsenmesi ile kilo verdirilmesi esasına dayanmaktadır. Toplam da 4 aşamalı olarak uygulanan diyetin başarı oranı tamamen diyetin gerçekten harfiyen uygulanmasına bağlıdır.

Diyetin ilk başlangıç basamağı Atak adı verilen basamaktır ve bu basamakta diyeti yapan kişilere son derece fazla bir protein yüklemesi yapılır. Ancak bu evrede dikkat edilmesi gereken bazı püf noktaları bulunmaktadır. Bunlardan ilki gün içinde mutlaka bol bol sıvı tüketilmesi ve günde en az 2,5 litre su içilmesidir. Suyun üst üste bardak bardak içilmemesi ve mutlaka gün içine yayılması önemlidir. Yine listede yer alan günlük tüketilmesi gereken süt miktarı için kesinlikle yağsız süt kullanılması, balık ve yumurtanın taze olanlarından seçilmesi gibi dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Diyetin birinci aşaması kişiye bağlı olarak değişmekle beraber 10 günlük bir süreci kapsıyor ve başarı ile bu 10 günlük zaman dilimini tamamlayan kişiler diyetin ikinci evresine geçmeye hak kazanmış oluyor. Dukan diyeti ikince evre seyir evresi olarak isimlendiriliyor. Seyir evresinde birinci evrede yenilmesine izin verilen yiyeceklerin tümü yine geçerli oluyor ve bu yiyeceklere aynı zamanda sebzeler de ekleniyor.

Bu süreçte sebzeler çiğ olarak tüketilebildiği gibi aynı zamanda haşlama ya da fırınlama gibi az kalori içiren pişirme yöntemleri ile yapıldığı takdirde pişirilerekte yenilebiliyor. Dukan diyeti yapmak isteyen kişilerin bu diyeti tercih etmelerinin en önemli nedenlerinden biri de sebzelerde porsiyon sınırlamasına gidilmemesi ve çiğ sebze tüketiminde aşırıya kaçılmadıkça istenildiği kadar yenmesine izin verilmesi. Bu evre diyete başlayan kişilerin hedefledikleri kiloya düşene kadar sürmektedir. Dukan diyetinin üçüncü evresi ise güçlendirme evresidir. Dukan diyeti güçlendirme evresi kişilerin vermiş oldukları kilolara göre hesaplanmaktadır. Dukan diyeti son evresi ise koruma evresi olup verilen kiloların geri alınmaması amaçlanır ve bunun için günlük 3                                                 çorba kaşığı yulaf kepeği yenmesi tavsiye edilmektedir.
1 yorum

Seyda Coskun Diyeti

Özellikle de ünlü isimlere kısa sürede verdirdiği kilolalar ile dikkat çeken Şeyda Coşkun bir diyetisyenden öte yaşam koçu olarak çalışmaktadır. Özellikle de Gülben Ergen'i incecik forma soktuktan sonra tüm dikkatleri üzerinde toplayan Şeyda Çoşkun diyet listeleri kadar diyet programına dahil ettiği kişilerin tüm gününü programlaması ile de tanınmaktadır. Şeyda Coşkun diyeti yapanlar arasında Gülben Ergen'in yanı sıra kilo problemleri ile sürekli olarak göndeme gelen Deniz Seki ve Seren Serengil gibi pek çok ünlü de bulunmaktadır. Sorulan ilk sorulardan biri de Şeyda Coşkun diyetisyen mi sorudur. 

Şeyda Coşkun Gazin Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünden mezun olmuştur ancak daha sonra Hacettepe Üniversitesi tarafından verilen beslenme seminerlerine katılarak bu alandaki ilk eğitimine başlamış ve Amerika'da yine bu alanda çeşitli eğitim programlarına katılarak bu alandaki bilgileriin genişletmiştir. Şeyda Coşkun diyetleri incelendiğinde her kişi için yaşam koşullarına göre farklı programlar oluşturduğu görülen Coşkun ayrıca beden eğitimi bölümü mezunu olması nedeni ile de spora dayalı programlar oluşturmakta ve bu sayede kalıcı kilo verilmesini sağlamaktadır. Şeyda Coşkun diyet önerileri de zaten spor ağırlıklıdır ve her gün düzenli olarak ağır spor porgramlarının yapılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle spor yapmak için yeteri kadar zaman bulamamaktan şikayet ediyorsanız kesinlikle bu diyet türü size göre değildir.

5 ayda 65 kilo verdirdiği bir hastası ile rekor kıran Şeyda Coşkun hastalarının tümü ile kendisinin ilgilendiğini söylerken aynı zamanda günlük 5 saat 35 kilometre yürüyüş yapmasının ana kuralı olduğunu belirtmektedir.Yine aynı şekilde hastalarının sadece kendi pişirdiği yemekleri yemelerine izin veren Coşkun diğer tüm yemekleri yasakladığını söylerken başarısının ana sırrı olarak motivasyon gücünü göstermektedir.Ağır spor programı ve katı diyet programları göz önüne alındığında bu koşullar altında zayıflamak için illa ki Şeyda Coşkun diyeti yapılmasına gerek yoktur. Zayıflamak için ilk önce kesinlikle buna karar vermeniz ve daha sonra günlük en az yarım saatlik yürüyüşler yaptığınız bir diyet programını düzenli olarak uygulamanız yeterli olacaktır.
0 yorum

Hamilelik Diyeti

Gebelik dönemi anne adaylarının hem aldıkları kilolar nedeni ile fiziki olarak hem de hormon seviyelerinde yaşanan yoğun dalgalanmalara bağlı olarak duygusal değişimlere uğradıkları son derece hassas bir durumdur. Bu dönemde sağlıklı beslenme annelerin kendi sağlıklarını korumalarının yanı sıra bebeklerinin de sağlıkları açısından çok önemlidir. Hamilelik diyeti anne adaylarının bu önemli dönemde hem kendi bedenlerinin hem de bebeklerinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılarken aynı zamanda fazla kilo almalarını önlemeye yöneliktir. Hamilelikte yapılan en önemli hata anne adaylarının çift canlı olarak görülmesi ve bu nedenle porsiyonlarının da hamile kaldıktan sonra iki katına çıkarılmasıdır. Ancak anne adaylarının çok yemek yemeleri değil sağlıklı ve dengeli beslenmeleri gerekmektedir.
Hamilelik diyetleri anne adaylarının hamile kaldıkları kiloya bağlı olarak belirlenirken zaten gebelik süresince annelerin kiloları sürekli olarak takip altındadır. Anne adayının gebelik boyunca az kilo alması bebeğin düşük kilolu olarak doğması riskini ortaya çıkarırken yine anne adayının gebelik döneminde fazla kilo alması da zor doğum, gebelik şekeri ve gebelik tansiyonu gibi rahatsızlıklara neden olabilebilmektedir. Sabah anne adaylarının kahvaltıda süt ve süt ürünlerinden zengin bir şeklide beslenmeleri, ara öğün tüketmeleri, öğle yemeğinde sebze yemeği ve bol yeşil salata tüketmeleri, yine bir porsiyon meyve ya da bir kase yoğurt gibi ara öğün tüketmeleri, akşam yemeğinde ise beyaz ya da kırmızı et yemeleri yeterli olacaktır. Küçük ve sık ögün yiyen anne adayları hem mide bulantısı gibi sıkıntıları çok daha az yaşayacak hem de daha az kilo alacaklardır. Normal bir gebelik sürecinde yine normal kilolalarda hamile kalan anne adaylarının ortalma olarak 9-12 kilo almaları normal olarak kabul edilmektedir.

Bir başka hamilelik diyeti ise kadınlarnı daha kolay hamile kalmalarını sağlayan bir diyet yöntemidir. Yine gebe kalmaya hazırlanan kadınların uyguladıkları özel diyetlere bağlı olarak bebeğin cinsiyetinin belirlenebildiğine de inanılmaktadır. Protein yönünden zengin olarak beslenen kadınların erkek bebeğe hamile kalma oranlarının arttığı düşünülürken yine protein tüketmeyen kadınların da kız bebeğe hamile kalacağına inanılmaktadır. Ancak yapılan araştırmalar bunun bilimsel bir dayanağı olmadığını ortaya koymaktadır.
0 yorum

Ender Sarac Diyeti

Ender Saraç ülkemizin en çok tanınan beslenme ve diyet uzmanlarından biridir. Özellikle de doğal arınma ve doğal estetik alanlarında son derece başarılı çalışmalara imza atan Saraç aynı zamanda ülkemizin ilk doğal tıp ve estetik merkezi olan Hay Sağlık Merkezi'nin de kurucusudur. Aslında aile hekimi olan Dr. Saraç aynı zamanda Ayurveda eğitimi alarak sağlıklı beslenme ve kilo kontrol yöntemlerinde uygulamış olduğu yöntemler sayesinde kısa zamanda büyük bir ün kazanmıştır. 

Sağlıklı kilo vermek isteyen kişilerin tercih ettikleri Ender Saraç diyeti kişilerin zorlanmadan kilo vermesini sağlama amacı taşımaktadır. Artık Ruhunu da Besle, İlaç Gibi Yemekler, Doğanın Şifalı Eli, Ayurveda Sağlıklı Zayıflamanın Yolları gibi pek çok kitabı bulunmaktadır ve kitapları çıktıkları dönemlerde haftalarca en çok satan kitaplar listesinde ilk sıralarda kalmayı başarmıştır. Ender Saraç diyeti olarak belirli bir liste bulunmamakla beraber kişiye özel beslenme listeleri oluşturulmasını savunmaktadır ve bir diyetin herkes için başarı getirmesini kesinlikle kabul etmemektedir. Ancak sarımsak çayı gibi zayıflamaya etkisi bulunan ünlü çayların doğal olarak yapılmasını sağlayan tarifler ile zayıflamaya yardımcı olmaktadır. Son dönemde sarımsak çayı reklamlarında kullanılan resimlerini kesinlikle kabul etmeyen Ender Saraç hiçbir zayıflama ilacını tavsiye etmediğini söylemektedir.

Ender Saraç diyet yemekleri ile zayıflamak isteyen kişilere yardımcı olurken yapımı son derece kolay, lezzeti yüksek kalorisi düşük tarifleri ile diyet listelerinin bir numaralısı olma yolunda ilerlemektedir. Tarifler arasında en çok sevilenlerden biri de Ender Saraç diyet kurabiye tarifi olurken tatlı krizlerinden kurtulamayan kişilerin imdadına koşan bu tarif diyet olmasına rağmen yine kurabiye yerken aşırıya kaçılmaması gerekmektedir. Ender Saraç diyet önerileri ile her gün gazetede yer alan köşesinden takipçileri ile paylaşımlarda bulunurken aynı zamanda sabah ve öğle kuşağında yer alan sağlık programlarına da konuk olarak bilgi ve deneyimlerini izleyiciler ile paylaşarak sağlıklı zayıflamanın püf noktalarına vurgu yapmaktadır. Ender Saraç sarımsak çayı için bir büyük bardak suyun içerisinde iki üç parmak ucu büyüklüğündeki zencefilin atılarak kaynatılmasını ve daha sonra 2 diş ezilen sarımsağın da katılarak kaynatılan suyun süzüldükten sonra bal ve limon ile ılık olarak içilmesini tavsiye etmektedir.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI