işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
çok oturmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çok oturmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fazla oturmak diyabet ve kalp hastalıkları riskini artırıyor


ANKARA (AA) - İngiltere'de yapılan bir çalışma, fazla oturmanın diyabet, kalp hastalıkları ve ölüm riskini artırdığını ortaya koydu.

Leicester ve Loughborough üniversitelerinin Diabetologia dergisinde yayımlanan araştırmasında, yaklaşık 800 bin kişinin katıldığı 18 araştırma incelendi.

Yapılan araştırmalara göre, uzun süre hareketsiz kalan kişiler, iş çıkışı spor salonuna ya da havuza giderek egzersiz yapsalar dahi hareketsiz kaldıkları sürenin olumsuz etkisini tam olarak ortadan kaldıramıyor. Yani, gün içinde 30 dakika egzersiz yapan bir kişi, sağlıklı bir hayatı olduğuna kendini inandırıyor, ancak geriye kalan 23,5 saatte ne yaptığını düşünmüyor.

SLAYT: DOĞAL EGZERSİZ YOLLARI

Uzun süre oturanların, oturmayanlara göre diyabet ve kalp rahatsızlığı geçirme riskinin daha fazla olduğunu vurgulayan bilim adamları, televizyon izlemek ya da bilgisayar kullanmak gibi insanı hareketsizliğe iten alışkanlıkların modern toplumlarda oldukça yaygın hale gelmeye başladığına da işaret ediyor.

Araştırmacılar, hareketsizliğin önüne geçebilmek için, bazı iş toplantılarının ayakta düzenlenmesi, öğle yemeği için ayrılan sürede yürüyüş yapılması ya da akşamları televizyon izleme süresinin azaltılması gibi önerilerde bulunuyorlar.
0 yorum

Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durun!

Bilimsel Proloterapi Derneği Başkanı Op. Dr. Hasan Doğan, microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan ancak tekrarlama olasılığı yüksek ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, hasar görmüş dokuların, bedenin kendi kendini onaran mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemiyle iyileştirmesinin mümkün olduğunu belirtti.

Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş hayatında, sürekli ve aynı şekilde yapılan hareketlerin, elde, bilekte ve dirseklerde ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu ifade ederek, gün boyu bilgisayar başında olan ve mouse kullananların kas ve bağlara orantısız ve dengesiz yük bindirdiğini söyledi.

Sinir sıkışması, dirsek, el, bilek ve omuzda ağrı ve de uyuşmaya neden olan iş hastalıklarının başında gelen sorunlardan birinin de mouse hastalığı olduğunu vurgulayan Doğan, "Bu belirtiler dikkate alınmadığında başta, Karpal tünel sendromu, tenisçi dirseği, kaslarda tetik nokta oluşumu, ellerde uyuşma ve sinir sıkışmaları, omuzlarda erken dönem kireçlenmeler görülebiliyor" dedi.

Doğan, modern hayatın getirdiği, gün boyu zorunlu yapılan hareketlerin, sürekli aynı pozisyonda kalmanın, kas ve bağlara orantısız ve dengesiz yük bindirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Sürekli bilgisayar başında oturan gençleri ve çalışanları olumsuz etkileyen mouse hastalığından ağrı kesicilerle kurtulmak mümkün değil. Microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan, iş rutininde tekrarlama olasılığı yüksek mouse gibi ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, ağrıya neden olan hasar görmüş dokuları, bedenin kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemiyle iyileştirmek mümkün."



"Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durun"

Mouse hastalığının, tenisçi dirseği, sinir sıkışması gibi farklı şekillerde ortaya çıkan ofis hastalıklarını önlemek için, çalışma ve yaşam koşulları hakkında bilinçli olmak gerektiğine dikkati çeken Doğan, şöyle devam etti:

"Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durduktan sonra 2 dakika kadar işe ara vermek ya da başka bir işle ilgilenmek daha doğru olacaktır. Bu sürede sıkışmaya maruz kalan sinirler ve damarlara rahatlama şansı vermiş oluruz. Masa başında bilgisayar karşısında oturarak çalışan kişiler, hareketsiz kaldıkları için şekil bozuklukları yaşayabiliyor. Bel ağrıları, omurgada eğrilik gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Bel ve sırt ağrılarının, yanlış tedavi ve ilaçlar sonucu sıklıkla tekrarlanabildiğinden rahatsızlıkların nüksetmemesi için önleyici ve kalıcı tedavi olan 'proloterapi' yöntemini tavsiye ediyoruz. Bu yöntemle ağrıya neden olan zayıflamış, yıpranmış bağ ve dokular güçlendirilip, tekrar eski haline getirilir. Yöntemle vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizması harekete geçiriliyor."

"Yöntem vücudun tamirci hücrelerini aktif hale getiriyor"

Proloterapi'nin yenilenme ve onarma anlamına geldiğini aktaran Doğan, 1930'lu yıllardan günümüze kadar uygulanan yöntemin özellikle bağ-doku problemlerinde başarıyla uygulanan bir tedavi metodu olduğunu söyledi.

Doğan, proloterapinin önleyici ve doğal bir tedavi yöntemi olduğunu anlatarak, hasarlı dokuya proloterapi yöntemiyle enjekte edilen ve özel bir içeriğe sahip olan solüsyonun, hasarlı bölgede vücudun tamirci hücrelerini aktif hale getirdiğini, vücudun kendini iyileştirme sistemini devreye sokan bu yöntem sayesinde doğal bir tedavi uygulandığını vurguladı.

Proloterapinin zayıflamış ve eski işlevselliğini kaybetmiş eklemleri, kıkırdakları, ligamentleri ve tendonları güçlendirerek tekrar eski haline getirip onardığına işaret eden Doğan, "Özel bir içeriğe sahip olan solüsyonun hasarlı bölgelere enjekte edilmesiyle vücudun unuttuğu ve ağrıya neden olan bölgeler tekrar uyarılır. Yöntemle sorunlu bölgelere iyileştirici hücrelerin hızla gelmesi sağlanıp hasarlı dokular onarılır" diye konuştu.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI