işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
hareketsiz kalmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hareketsiz kalmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bilgisayarla Kommensal Yaşam Sürmenin Yolları

Yaşadığımız yüzyılda gerek iş hayatında gerekse özel hayatta bilgisayarsız bir hayat sürmek neredeyse mümkün değil. Deyim yerindeyse 'almayanı dövüyorlar'. Fakat bilgisayara uzun saatler boyunca dayanmak her yiğidin harcı değil. Hem gözler, hem vücut farkına varmadan oldukça yıpranabiliyor.



Özellikle masa başında sürekli bilgisayarla çalışan insanların, bu ağır koşulların olumsuz etkilerini hafifletmeleri için birkaç öneri:

-Öncelikle bilgisayarınız sağlık açısından ne kadar elverişli, buna bakmak gerekiyor. İdeal bir bilgisayar ekranı, yüksek çözünürlüklü LCD ekranlardır ve koruyucu film takılarak yansıma ve radyasyon bir nebze azaltılmalıdır.

-Omuzlarınızı kasmamalı, gevşek bırakmalısınız.

-Bel ağrılarının önüne geçmek için mutlaka dik oturmalısınız.

-Ayaklarınız yere değmeli, kolayca ayaklarınızı hareket ettirebileceğiniz bir masada çalışmalısınız.

-Sandalyeniz yumuşak, bel kısmı hareket edebilen, boyu ayarlanabilen ve dönebilen bir sandalye olmalıdır.

-Bilgisayarınız ekranı gövdenize kol uzunluğunuzdan daha az yakınlıkta olmamalıdır.

-Bilgisayarla çalışma esnasında her 30 dakikada bir ara verip esneme hareketleri ve kısa yürüyüşler yaparak kan dolaşımınızı artırabilirsiniz. Aksi takdirde dolaşım bozukluklarına ve özellikle varislere davetiye çıkarırsınız.



0 yorum

Hareketsiz yaşam öldürüyor



Dünyada her yıl 3,2 milyon kişi, fiziksel hareketsizlik sebebiyle ölüyor.





Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilal Özcebe, her yıl 3-9 Eylül tarihlerinin Halk Sağlığı Haftası olarak kutlandığını söyledi.

Bu yılın teması olarak büro çalışanlarının hareketsiz yaşamına dikkat çekildiğini ifade eden Özcebe, son yıllarda hareketsizliğin sağlık açısından çok büyük tehdit olduğunu vurguladı.

Özcebe, yetersiz fiziksel aktivitenin birçok hastalığın gelişmesinde etkisinin bulunduğunu, bu sebeple önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görüldüğünü vurgulayarak, "Dünyada her üç erişkinden birinin yeterince hareket etmediği ve her yıl 3,2 milyon insanın fiziksel hareketsizlik nedeniyle öldüğü bilinmektedir" dedi.

Özcebe, fiziksel hareketsizliğin, kalp ve damar hastalıkları, kanserler ve şeker hastalığı gibi bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı olarak hem ölümlere hem de yaşam kalitesinin düşmesine yol açtığının altını çizdi.

HAREKETSİZ YAŞAYAN NÜFUS ARTIYOR
Özcebe de Türkiye'de pek çok kişinin büro tipi yerlerde çalıştığını, buna bağlı olarak hareketsizliğin arttığını belirtti.

Türkiye'de 2002 yılında yüzde 42,1 olan hizmet sektörünün toplam istihdam içindeki payının 2012 yılında yüzde 49,4'e yükseldiğini dile getiren Özcebe, toplam istihdamın yaklaşık yarısını hizmet sektörünün oluşturduğunu bildirdi. Özcebe, büro çalışmalarının istihdam içindeki payının yüzde 8,4'e yükseldiğini belirterek, bunun hareketsiz yaşayan nüfusun giderek arttığının göstergesi olduğunu söyledi.

Büro çalışanlarında hareketsiz yaşamın yanı sıra çalışma pozisyonuna bağlı olarak boyun, omuz, bel, diz, el bileği ve parmak kas ve eklemlerinde yakınmalar ortaya çıktığını anlatan Özcebe, şunları kaydetti:

"Hareketsiz kalma ve aynı hareketleri yapma sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Büro çalışanlarının günlük egzersizlerini yapmasının yanı sıra gün boyunca bazı hareketleri yapması bu tür sağlık sorunlarının görülmesini önleyecektir."

MERDİVEN ÇIKARAK KALORİ YAKIN
Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Nazan Koşar, büro çalışanlarının her saat başı egzersiz için birkaç dakikasını ayırması önerisinde bulundu.

İş yerinde görüşmelerin telefon yerine kişinin yanına gidilerek yapılması tavsiyesinde bulunan Koşar, "İş yerinde asansör yerine merdiven kullanılmalı, çay/kahve molası yerine yürüyüş molası verilmeli, sandalyede otururken kas kuvvetlendirme veya germe egzersizleri yapılmalı, bilgisayar önünde otururken omuzlar öne ve arkaya doğru daireler çizilerek hareket ettirilmeli, öğle yemeğinden önce 10-15 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapılmalı ve sohbet ederken oturmak yerine ayakta durulmalı" diye konuştu.

Koşar, asansöre binmek yerine merdiven çıkılarak 5 kat daha fazla kalori yakılabildiğini dile getirdi.
0 yorum

Varis hastalığına karşı 'baldır kası' egzersizi



Yapılan egzersizlerle bacaklarda oluşan varis hastalığının önüne geçilebiliyor.





Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Nezihi Küçükarslan, periyodik tekrarlarla yapılan egzersizlerle bacaklarda oluşan varis hastalığının önüne geçilebileceğini bildirdi.

Küçükarslan yaptığı açıklamada, günümüzün genel sorunlarından varis hastalığının özellikle kadınların "korkulu rüyası" olduğunu anlattı.

Akşamları ayaklarda zonklama, huzursuzluk, karıncalanma, yanma hissi, baldırları ovma ihtiyacı, şişlik hissedilmesinin, kişinin varis hastası ya da bu hastalığa aday olduğu anlamına geldiğini ifade eden Küçükarslan, yanlış yapılan bazı şeyler ve kötü alışkanlıkların da bu hastalığı tetiklediğini belirtti.

Küçükarslan, varisin kirli kan taşıyan damarların bir hastalığı olduğunu dile getirerek, bu hastalıktan korunmanın ve oluşmuş hafif örümcek ağı görüntüsünü geriletmenin basit bir yolu olduğuna dikkati çekti.

"GÜN İÇNİDE 20 DAKİKA TEMPOLU YÜRÜYÜŞ"
Baldır kası egzersiziyle bu hastalıktan korunmanın mümkün olduğunu anlatan Küçükarslan, şöyle konuştu:

"Baldır, kas pompasını çalıştıran yürüme aktivitesidir. Gün içerisinde yirmi dakika tempolu yürüyüş, kirli kanın yoluna devamını sağlamakla kalmaz bu egzersizle kalp sağlığınızı da korursunuz. Bu yürüyüşler sırasında bacağınızda mevcut olan ven hastalığıyla orantılı basınca sahip bir varis çorabı giyerseniz, kanın asıl çalışması gereken damarlara yönlenmesi ve bu kötü damarlara kaçışı önlenmesi daha kolay olur."

Prof. Dr. Küçükarslan, egzersizlerin periyodik tekrarının, bir süre sonra yeni başlamış olan örümcek ağı görüntülerinin kaybolmasıyla sonlanacağına vurgu yaparak, "Bu eksersizlere doktor kontrolünde mikrosirkülasyonu artırıcı, damar tonusu düzenleyici bir ilacın eklenmesiyle de hem varis hastalığı şikayetlerinden kurtulunacak hemde kozmetik düzelmeye bir adım daha yaklaşılacaktır" ifadesini kullandı.
0 yorum

Hareketsiz yaşam her yıl 3,2 milyon can alıyor

"Dünyada her üç erişkinden birinin yeterince hareket etmediği ve her yıl 3,2 milyon insanın fiziksel hareketsizlik nedeniyle öldüğü bilinmektedir"



Dünyada her yıl 3,2 milyon kişi, fiziksel hareketsizlik nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilal Özcebe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her yıl 3-9 Eylül tarihlerinin Halk Sağlığı Haftası olarak kutlandığını söyledi.

Bu yılın teması olarak büro çalışanlarının hareketsiz yaşamına dikkat çekildiğini ifade eden Özcebe, son yıllarda hareketsizliğin sağlık açısından çok büyük tehdit olduğunu vurguladı.

Özcebe, yetersiz fiziksel aktivitenin birçok hastalığın gelişmesinde etkisinin bulunduğunu, bu nedenle önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görüldüğünü vurgulayarak, "Dünyada her üç erişkinden birinin yeterince hareket etmediği ve her yıl 3,2 milyon insanın fiziksel hareketsizlik nedeniyle öldüğü bilinmektedir" dedi.

Özcebe, fiziksel hareketsizliğin, kalp ve damar hastalıkları, kanserler ve şeker hastalığı gibi bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı olarak hem ölümlere hem de yaşam kalitesinin düşmesine yol açtığının altını çizdi.

Hareketsiz yaşayan nüfus artıyor
Özcebe de Türkiye'de pek çok kişinin büro tipi yerlerde çalıştığını, buna bağlı olarak hareketsizliğin arttığını belirtti.

Türkiye'de 2002 yılında yüzde 42,1 olan hizmet sektörünün toplam istihdam içindeki payının 2012 yılında yüzde 49,4'e yükseldiğini dile getiren Özcebe, toplam istihdamın yaklaşık yarısını hizmet sektörünün oluşturduğunu bildirdi. Özcebe, büro çalışmalarının istihdam içindeki payının yüzde 8,4'e yükseldiğini belirterek, bunun hareketsiz yaşayan nüfusun giderek arttığının göstergesi olduğunu söyledi.

Büro çalışanlarında hareketsiz yaşamın yanı sıra çalışma pozisyonuna bağlı olarak boyun, omuz, bel, diz, el bileği ve parmak kas ve eklemlerinde yakınmalar ortaya çıktığını anlatan Özcebe, şunları kaydetti:

"Hareketsiz kalma ve aynı hareketleri yapma sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Büro çalışanlarının günlük egzersizlerini yapmasının yanı sıra gün boyunca bazı hareketleri yapması bu tür sağlık sorunlarının görülmesini önleyecektir."

Merdiven çıkarak kalori yakın
Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Nazan Koşar, büro çalışanlarının her saat başı egzersiz için birkaç dakikasını ayırması önerisinde bulundu.

İş yerinde görüşmelerin telefon yerine kişinin yanına gidilerek yapılması tavsiyesinde bulunan Koşar, "İş yerinde asansör yerine merdiven kullanılmalı, çay/kahve molası yerine yürüyüş molası verilmeli, sandalyede otururken kas kuvvetlendirme veya germe egzersizleri yapılmalı, bilgisayar önünde otururken omuzlar öne ve arkaya doğru daireler çizilerek hareket ettirilmeli, öğle yemeğinden önce 10-15 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapılmalı ve sohbet ederken oturmak yerine ayakta durulmalı" diye konuştu.

Koşar, asansöre binmek yerine merdiven çıkılarak 5 kat daha fazla kalori yakılabildiğini dile getirdi.
0 yorum

Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durun!

Bilimsel Proloterapi Derneği Başkanı Op. Dr. Hasan Doğan, microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan ancak tekrarlama olasılığı yüksek ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, hasar görmüş dokuların, bedenin kendi kendini onaran mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemiyle iyileştirmesinin mümkün olduğunu belirtti.

Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iş hayatında, sürekli ve aynı şekilde yapılan hareketlerin, elde, bilekte ve dirseklerde ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu ifade ederek, gün boyu bilgisayar başında olan ve mouse kullananların kas ve bağlara orantısız ve dengesiz yük bindirdiğini söyledi.

Sinir sıkışması, dirsek, el, bilek ve omuzda ağrı ve de uyuşmaya neden olan iş hastalıklarının başında gelen sorunlardan birinin de mouse hastalığı olduğunu vurgulayan Doğan, "Bu belirtiler dikkate alınmadığında başta, Karpal tünel sendromu, tenisçi dirseği, kaslarda tetik nokta oluşumu, ellerde uyuşma ve sinir sıkışmaları, omuzlarda erken dönem kireçlenmeler görülebiliyor" dedi.

Doğan, modern hayatın getirdiği, gün boyu zorunlu yapılan hareketlerin, sürekli aynı pozisyonda kalmanın, kas ve bağlara orantısız ve dengesiz yük bindirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Sürekli bilgisayar başında oturan gençleri ve çalışanları olumsuz etkileyen mouse hastalığından ağrı kesicilerle kurtulmak mümkün değil. Microcerrahi ve ameliyatlarla giderilmeye çalışılan, iş rutininde tekrarlama olasılığı yüksek mouse gibi ofis hastalıklarından kurtulmak için ilaç ve cerrahi yöntemlerin dışında, ağrıya neden olan hasar görmüş dokuları, bedenin kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren doğal ve kalıcı tedavi yöntemiyle iyileştirmek mümkün."



"Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durun"

Mouse hastalığının, tenisçi dirseği, sinir sıkışması gibi farklı şekillerde ortaya çıkan ofis hastalıklarını önlemek için, çalışma ve yaşam koşulları hakkında bilinçli olmak gerektiğine dikkati çeken Doğan, şöyle devam etti:

"Bir pozisyonda en fazla 20 dakika durduktan sonra 2 dakika kadar işe ara vermek ya da başka bir işle ilgilenmek daha doğru olacaktır. Bu sürede sıkışmaya maruz kalan sinirler ve damarlara rahatlama şansı vermiş oluruz. Masa başında bilgisayar karşısında oturarak çalışan kişiler, hareketsiz kaldıkları için şekil bozuklukları yaşayabiliyor. Bel ağrıları, omurgada eğrilik gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Bel ve sırt ağrılarının, yanlış tedavi ve ilaçlar sonucu sıklıkla tekrarlanabildiğinden rahatsızlıkların nüksetmemesi için önleyici ve kalıcı tedavi olan 'proloterapi' yöntemini tavsiye ediyoruz. Bu yöntemle ağrıya neden olan zayıflamış, yıpranmış bağ ve dokular güçlendirilip, tekrar eski haline getirilir. Yöntemle vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizması harekete geçiriliyor."

"Yöntem vücudun tamirci hücrelerini aktif hale getiriyor"

Proloterapi'nin yenilenme ve onarma anlamına geldiğini aktaran Doğan, 1930'lu yıllardan günümüze kadar uygulanan yöntemin özellikle bağ-doku problemlerinde başarıyla uygulanan bir tedavi metodu olduğunu söyledi.

Doğan, proloterapinin önleyici ve doğal bir tedavi yöntemi olduğunu anlatarak, hasarlı dokuya proloterapi yöntemiyle enjekte edilen ve özel bir içeriğe sahip olan solüsyonun, hasarlı bölgede vücudun tamirci hücrelerini aktif hale getirdiğini, vücudun kendini iyileştirme sistemini devreye sokan bu yöntem sayesinde doğal bir tedavi uygulandığını vurguladı.

Proloterapinin zayıflamış ve eski işlevselliğini kaybetmiş eklemleri, kıkırdakları, ligamentleri ve tendonları güçlendirerek tekrar eski haline getirip onardığına işaret eden Doğan, "Özel bir içeriğe sahip olan solüsyonun hasarlı bölgelere enjekte edilmesiyle vücudun unuttuğu ve ağrıya neden olan bölgeler tekrar uyarılır. Yöntemle sorunlu bölgelere iyileştirici hücrelerin hızla gelmesi sağlanıp hasarlı dokular onarılır" diye konuştu.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI