Vücudun derin toplardamarı içerisinde pıhtı meydana gelmesi, derin ven trombozu (DVT) olarak tanımlanır. Derin ven trombozunda, toplardamar içindeki kan pıhtı yaparak damarı tıkar ve kalbe geri dönen kan, bu tıkanıklık nedeniyle geride birikir. Tıkanıklığın olduğu damarın yerine göre, hastanın bacağı, kolu veya bir iç organı şişer, ağrır ve dolaşım bozulur.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı Academic Hospital’da görev yapan Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Bayık, derin ven trombozlarının özellikle yaşlı insanlar arasında sık rastlanan bir sağlık problemi olduğunu ve yaşlılarda gençlere göre on kat fazla görüldüğünü söyledi. Bayık, derin ven trombozunun hayatı tehdit edebilecek sonuçlar doğurabilecek bir durum olduğunu bildirdi.
“Normalde kan damar içinde sıvı şekilde dolaşırken bir yaralanmayı takiben damar dışına çıkan kan pıhtılaşır. Kanın damar içinde sıvı, dışında pıhtı oluşturacak şekilde bulunması, onu sıvı halde tutan proteinlerle pıhtı oluşmasına neden olan proteinler arasındaki denge sayesinde olur.” diyen Bayık, bu dengenin bozulması sonucunda derin ven trombozu meydana geldiğini ifade etti.
Uzun Süre Hareketsiz Kalmak Pıhtı Riskini Artırır
Prof. Dr. Mahmut Bayık, bu dengenin bozularak toplardamar içinde pıhtı oluşmasına yol açan nedenleri şu şekilde sıraladı:
• Uzun süre hareketsiz kalma (uzun süren yolculuklarda hep aynı pozisyonda hareketsiz oturma, büyük ameliyatlar, yatalaklık hali, felç geçirilmesi) nedeniyle kanın özellikle bacak damarlarında göllenmesi
• Kanser nedeniyle damarların bozulması
• Şişmanlık
• Travmalar sonrasında damarların zedelenmesi veya damar içine yerleştirilen kataterlerin damar duvarında oluşturduğu zedelenmeler
• Gebelik ve doğum sonrası dönemde çeşitli nedenler
• Kalıtsal olarak pıhtı oluşmasına eğilimi olanlarda doğum kontrol hapları kullanılması
• Bağışıklık sisteminin, üzerinde pıhtı oluşan bazı yüzeyleri yabancı tanıyarak bu yüzeylere saldırısı (antifosfolipid sendromu)
• Kalıtsal pıhtılaşma bozuklukları
Pıhtı Oluşan Bölge, Şişer, Ağrır ve Rengi Kırmızılaşır
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamarların, organlarda dolaşan kanı temizlenip tekrar pompalanmak üzere kalbe taşıyan damarlar olduğunu belirterek, bu damarların içinde pıhtı oluşunca, kanın, tıpkı önüne baraj çekilmiş nehir gibi geriye doğru göllenip, damar dışına çıkabileceğini söyledi. Tıkanıklığın yerine göre kol, bacak ya da uyluğun şişeceğini, ağrıyacağını ve renginin kırmızılaşacağını ifade eden Bayık, bu olay iç organların toplardamarlarında olursa bu organların içinde göllenen kanın, organların görevini yapmasına engel olduğunu belirtti.
Bayık, “Bu tür bir tıkanıklık, örneğin gözde olursa görme bozukluklarına, beyinde olursa baş ağrıları ve çeşitli sinir sistemi bozukluğuna neden olur. Bu hastalarda olaydan şüphelenilmesi halinde kanda pıhtı oluşumunu ölçen testler, damarlarda tıkanıklığı gösteren venografi, venöz doppler ultrasonografi gibi testler tanıyı koydurur.” dedi.
Kalp ve Akciğer Damarlarında Oluşan Tıkanıklık, Ölüme Neden Olabilir
Prof. Dr. Bayık, toplardamar tıkanıklığı olanlarda, pıhtı büyük bir damarın içinde yerleşmişse, damarı açılmayacak şekilde tıkamışsa ve bu tıkanıklık tedaviye rağmen açılmıyorsa hasta organda varisler ve dolaşım bozukluğuna bağlı kalıcı bozukluklar olabileceğini söyledi.
Bayık, “En korkulan problemlerden biri ise pıhtının yerinden kopup dolaşıma katılması ve önce kalbe oradan da akciğere giderek akciğer damarlarını tıkamasıdır. Buna akciğer embolisi (pulmoner emboli) denir. Hastada ani gelişen solunum yetmezliği, göğüs ağrısı, öksürük, kalp yetmezliği bulguları olabilir. Tıkanıklık çok ve büyük damarlarda ise ölüme yol açabilir.” diye konuştu.
Tedavi Kan Sulandırıcı İlaçlarla Yapılıyor
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamarda pıhtı olduğu zaman bu pıhtının daha da büyümemesi için kanın pıhtılaşma fonksiyonunu bozan ilaçlar (kan sulandırıcılar) verdiklerini belirtti. Bayık, bu ilaçların verilme süresinin, damardaki tıkanma, bu tıkanıklığı oluşturan olayın ciddiyeti ve tıkanıklığın olduğu yerin hayati önemi göz önüne alınarak 6 ay ile yaşam boyu arasında değiştiğini söyledi. Tıkalı damarın tekrar açılabileceğini ve pıhtının zaman içinde eriyebileceğini ifade eden Bayık, kan sulandırıcı ilaçların kanı sulandırma derecelerinin sürekli olarak takip edilmesi ve ilaç dozlarının ayarlanması gerektiğine dikkat çekti.
Toplardamar Tıkanıklığı veya Buna Yatkınlığı Olanlar, Önlem Almalı
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamar tıkanıklığı geçirenlerin veya bu duruma yatkınlığı olanların nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında da şu bilgileri verdi:
• Ailesinde toplardamarda pıhtılaşma öyküsü olanlar, daha önce bir damar tıkanıklığı geçirmiş olanlar, gebelik sırasında veya doğum sonrasında toplardamar pıhtılaşması geçirenler, genç yaşta toplardamar tıkanıklığı geçirenler, eğer pıhtılaşma yatkınlığı doğuran kalıtsal mutasyonlar taşıyorlarsa bu kişilere pıhtılaşmayı çağıracak olaylar (uzun süreli yolculuklar, ameliyatlar, damar içi katater uygulamaları, travmalar gibi) yaşamaları durumunda düşük molekül ağırlıklı heparin denen ve cilt altına zerk edilen ilaçlarla kan sulandırması yapılmalıdır.
• Böyle öyküsü olan bayanlar doğum kontrol ilacı alacaklarsa veya gebe kalacaklarsa kalıtsal bozukluk taşıyıp taşımadıkları mutlaka önceden aydınlatılmalıdır.
• Özellikle bazı kalıtsal bozukluklar (gen mutasyonları) sonucu pıhtılaşmaya yatkınlığı olanlarda gebelikler düşükle sonlanmakta olup, bu durumu bilinenlerde ve hele daha önce düşük yapmış olanlarda, gebeliğin başlangıcıyla beraber başlayarak doğuma kadar düşük moleküler ağırlıklı heparin (ve bazı durumlarda aspirin de verilerek) tedavileri uygulanmalıdır.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı Academic Hospital’da görev yapan Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Bayık, derin ven trombozlarının özellikle yaşlı insanlar arasında sık rastlanan bir sağlık problemi olduğunu ve yaşlılarda gençlere göre on kat fazla görüldüğünü söyledi. Bayık, derin ven trombozunun hayatı tehdit edebilecek sonuçlar doğurabilecek bir durum olduğunu bildirdi.
“Normalde kan damar içinde sıvı şekilde dolaşırken bir yaralanmayı takiben damar dışına çıkan kan pıhtılaşır. Kanın damar içinde sıvı, dışında pıhtı oluşturacak şekilde bulunması, onu sıvı halde tutan proteinlerle pıhtı oluşmasına neden olan proteinler arasındaki denge sayesinde olur.” diyen Bayık, bu dengenin bozulması sonucunda derin ven trombozu meydana geldiğini ifade etti.
Uzun Süre Hareketsiz Kalmak Pıhtı Riskini Artırır
Prof. Dr. Mahmut Bayık, bu dengenin bozularak toplardamar içinde pıhtı oluşmasına yol açan nedenleri şu şekilde sıraladı:
• Uzun süre hareketsiz kalma (uzun süren yolculuklarda hep aynı pozisyonda hareketsiz oturma, büyük ameliyatlar, yatalaklık hali, felç geçirilmesi) nedeniyle kanın özellikle bacak damarlarında göllenmesi
• Kanser nedeniyle damarların bozulması
• Şişmanlık
• Travmalar sonrasında damarların zedelenmesi veya damar içine yerleştirilen kataterlerin damar duvarında oluşturduğu zedelenmeler
• Gebelik ve doğum sonrası dönemde çeşitli nedenler
• Kalıtsal olarak pıhtı oluşmasına eğilimi olanlarda doğum kontrol hapları kullanılması
• Bağışıklık sisteminin, üzerinde pıhtı oluşan bazı yüzeyleri yabancı tanıyarak bu yüzeylere saldırısı (antifosfolipid sendromu)
• Kalıtsal pıhtılaşma bozuklukları
Pıhtı Oluşan Bölge, Şişer, Ağrır ve Rengi Kırmızılaşır
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamarların, organlarda dolaşan kanı temizlenip tekrar pompalanmak üzere kalbe taşıyan damarlar olduğunu belirterek, bu damarların içinde pıhtı oluşunca, kanın, tıpkı önüne baraj çekilmiş nehir gibi geriye doğru göllenip, damar dışına çıkabileceğini söyledi. Tıkanıklığın yerine göre kol, bacak ya da uyluğun şişeceğini, ağrıyacağını ve renginin kırmızılaşacağını ifade eden Bayık, bu olay iç organların toplardamarlarında olursa bu organların içinde göllenen kanın, organların görevini yapmasına engel olduğunu belirtti.
Bayık, “Bu tür bir tıkanıklık, örneğin gözde olursa görme bozukluklarına, beyinde olursa baş ağrıları ve çeşitli sinir sistemi bozukluğuna neden olur. Bu hastalarda olaydan şüphelenilmesi halinde kanda pıhtı oluşumunu ölçen testler, damarlarda tıkanıklığı gösteren venografi, venöz doppler ultrasonografi gibi testler tanıyı koydurur.” dedi.
Kalp ve Akciğer Damarlarında Oluşan Tıkanıklık, Ölüme Neden Olabilir
Prof. Dr. Bayık, toplardamar tıkanıklığı olanlarda, pıhtı büyük bir damarın içinde yerleşmişse, damarı açılmayacak şekilde tıkamışsa ve bu tıkanıklık tedaviye rağmen açılmıyorsa hasta organda varisler ve dolaşım bozukluğuna bağlı kalıcı bozukluklar olabileceğini söyledi.
Bayık, “En korkulan problemlerden biri ise pıhtının yerinden kopup dolaşıma katılması ve önce kalbe oradan da akciğere giderek akciğer damarlarını tıkamasıdır. Buna akciğer embolisi (pulmoner emboli) denir. Hastada ani gelişen solunum yetmezliği, göğüs ağrısı, öksürük, kalp yetmezliği bulguları olabilir. Tıkanıklık çok ve büyük damarlarda ise ölüme yol açabilir.” diye konuştu.
Tedavi Kan Sulandırıcı İlaçlarla Yapılıyor
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamarda pıhtı olduğu zaman bu pıhtının daha da büyümemesi için kanın pıhtılaşma fonksiyonunu bozan ilaçlar (kan sulandırıcılar) verdiklerini belirtti. Bayık, bu ilaçların verilme süresinin, damardaki tıkanma, bu tıkanıklığı oluşturan olayın ciddiyeti ve tıkanıklığın olduğu yerin hayati önemi göz önüne alınarak 6 ay ile yaşam boyu arasında değiştiğini söyledi. Tıkalı damarın tekrar açılabileceğini ve pıhtının zaman içinde eriyebileceğini ifade eden Bayık, kan sulandırıcı ilaçların kanı sulandırma derecelerinin sürekli olarak takip edilmesi ve ilaç dozlarının ayarlanması gerektiğine dikkat çekti.
Toplardamar Tıkanıklığı veya Buna Yatkınlığı Olanlar, Önlem Almalı
Prof. Dr. Mahmut Bayık, toplardamar tıkanıklığı geçirenlerin veya bu duruma yatkınlığı olanların nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında da şu bilgileri verdi:
Prof. Dr. Mahmut Bayık |
• Ailesinde toplardamarda pıhtılaşma öyküsü olanlar, daha önce bir damar tıkanıklığı geçirmiş olanlar, gebelik sırasında veya doğum sonrasında toplardamar pıhtılaşması geçirenler, genç yaşta toplardamar tıkanıklığı geçirenler, eğer pıhtılaşma yatkınlığı doğuran kalıtsal mutasyonlar taşıyorlarsa bu kişilere pıhtılaşmayı çağıracak olaylar (uzun süreli yolculuklar, ameliyatlar, damar içi katater uygulamaları, travmalar gibi) yaşamaları durumunda düşük molekül ağırlıklı heparin denen ve cilt altına zerk edilen ilaçlarla kan sulandırması yapılmalıdır.
• Böyle öyküsü olan bayanlar doğum kontrol ilacı alacaklarsa veya gebe kalacaklarsa kalıtsal bozukluk taşıyıp taşımadıkları mutlaka önceden aydınlatılmalıdır.
• Özellikle bazı kalıtsal bozukluklar (gen mutasyonları) sonucu pıhtılaşmaya yatkınlığı olanlarda gebelikler düşükle sonlanmakta olup, bu durumu bilinenlerde ve hele daha önce düşük yapmış olanlarda, gebeliğin başlangıcıyla beraber başlayarak doğuma kadar düşük moleküler ağırlıklı heparin (ve bazı durumlarda aspirin de verilerek) tedavileri uygulanmalıdır.