işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
kalp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kalp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rutin kalp kontrolü hayatınızı kurtarabilir!

Tıbbın ilerlemesine ve pek çok kalp hastalığı tedavi edilebilmesine rağmen kalp hastalıkları sonucu ölümler hala tüm dünyada ilk sıralarda yer almakta. Oysa şikayetiniz olsun ya da olmasın rutin kalp kontrolü yaptırmanız hayatınızı kurtarabilir. 

KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Dr. Güven Caner, rutin kalp kontrolünün neden gerekli olduğunu anlattı.

Yakın geçmişe kadar insanlar sadece hastalandıklarında hekime müracaat eder, hastalığına tanı konmasını sonrada tıbbi ya da cerrahi yöntemle hastalığının tedavi edilmesini isterlerdi. Son senelerde ise tanı yöntemlerindeki de hızlı gelişmelerinde etkisiyle hastalanmadan doktora gitmek, henüz hastalık bulguları ortaya çıkmadan tanı koymak ve gerekli önlemleri almak anlayışı yerleşmeye başlamıştı.

Kalp hastalıklarının pek çoğu rutin muayenede ortaya çıkar

Kardiyoloji ve kalp cerrahisindeki tanı ve tedavi yöntemlerinde son senelerdeki inanılmaz ilerlemelere karşın halen tüm dünyada ve tabiî ki ülkemizde de kalp hastalıklarına bağlı ölümler tüm ölümler arasında ilk sıradaki yerini korumaktadır. Bu nedenle hastalığa karşı önlem almak, erken tanı ve tedavi son derece önemlidir. Hele hele risk faktörü dediğimiz kalp hastalığına geliyorum dedirten faktörler (sigara içimi, yüksek kan yağları, ailede kalp hastalığının fazla görülmesi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, hareketsizlik, stres li yaşam vb) varsa mutlaka rutin kalp kontrolleri yapılmalıdır. Bunların hiç biri olmasa da doğuştan itibaren rutin kalp kontrolleri gerekmektedir. Doğuştan olan kalp anomalilerinin neredeyse tamamı bu rutin kontrollerde ortaya çıkmaktadır. Kalp kapak hastalıklarının çoğunun tanısı da rutin muayenede konmaktadır.

Halk arasında kalp krizi olarak bilinen akut miyokard infarktüsü genelde çok şiddetli göğüs ağrısı ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Nadiren diş ağrısını, mide ya da safra kesesi ağrısını veya kas ağrısını taklit eden ağrı şeklinde kalp krizi geçirenler olabileceği gibi hiç ağrısız kalp krizi geçirenlerde vardır. Bu tür hastaların daha önce kalp krizi geçirdiğini anlamak ancak rutin kalp muayenesi ile mümkündür.

Spora başlamadan önce mutlaka kontrolden geçin!

Yaş kaç olursa olsun spor yapmaya karar veren birinin (bu hafif yürüyüşler şeklinde olsa bile) öncesinde mutlaka rutin kalp kontrolünden geçmesi şarttır. Kişi önce bu sporu laboratuar koşullarında hekim gözetiminde yapıp doktorun olurunu alması gerekmektedir. Ani sporcu ölümlerinin pek çoğu daha önce basit bir kardiyolojik muayeneyle ortaya konulup önlem alınabilecek hastalıklardan kaynaklanmaktadır.
Anne adaylarının hamilelik öncesi mutlak kalp kontrolünden geçmesi gerekir. Daha önce olduğu halde tanı konmamış ve hamilelikte tanı konan hastalarda kullanılması gereken ilaçların pek çoğunun ana karnındaki bebeği de etkilemesi tedavide büyük sıkıntılara neden olabilmektedir.

Rutin kalp kontrolünde saptanacak örneğin kan yağları yüksekliği, hafif bir tansiyon yüksekliği gibi durumlarda önceden önlem alınarak daha sonra yaşanması muhtemel bir kalp krizi ya da inmeden korunmak mümkündür. Genelde herhangi bir bulgu vermediğinden yüksek kan yağları, yüksek tansiyon ve daha pek çok kalp hastalığı rutin kalp kontrollerinde ortaya çıkar. Rutin kontrolde kalp içinde kitle tespit edilip erken dönemde ameliyat edilerek hayatı kurtulan hastalarda vardır.

Sonuç olarak yakınması olsun olmasın herkesin rutin kalp kontrollerini (daha sık kullanılan adıyla kardiyolojik check- up larını) önemsemesi ve düzenli yaptırması gerekir.
0 yorum

Kaplıca suyu kalp krizini engelliyor

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nergis Erdoğan, kaplıca sularının hiç bilinmeyen bir özelliğini açıkladı.

Erdoğan, yılda 15-20 gün kaplıcaya gitmenin kalbi koruduğunu ve kalp krizi riskini azalttığını söyledi.
Suyun insanlık açısından çok önemli olduğunu belirten Nergis Erdoğan, ilk çağ filozofu Thales’in ‘Her şeyin kaynağı sudur’ sözünün hatırlattı. İnsanın bir damla sudan meydana geldiğini vurgulayan Erdoğan, ilk insanların yaraların tedavisinde su ve çamuru kullandığını söyledi. Erdoğan, “Toprakta ve kaplıca sularında insan vücudunda bulunan minerallerin birçoğu bulunur. Hayvanlarda da suya girme, çamura bulanma gibi olaylar sıkça görülür. Suya girme insanoğlu için anne karnına dönüş anlamına geldiği için bir nevi kutsal bir olaydır” diye konuştu.

“KAPLICA SUYUNUN KALBİ KORUMADA ÇOK BÜYÜK ETKİSİ VAR”

Fareler üzerinde yapılan birçok deneyde sıcak suyun hücreleri koruyucu proteinleri harekete geçirerek, hücrelerin daha sağlıklı olmasını ve hastalıklardan korunmasını sağladığını söyleyen Nergis Erdoğan, bu durumun en çok kalp üzerinde etki gösterdiğini söyledi. Ülkemiz insanının sıcak suya girmekten büyük bir zevk aldığını söyleyen Erdoğan, “Ben testinin kırılmadan önce harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kaplıca suyunun yapılmış birçok bilimsel deneyde hücreleri koruduğu ispat edildi. Ben sıcak suyun kalp üzerinde çok önemli olumlu etkilerinin olduğuna inanıyorum. 42 derece sıcaklıktaki bir suda 10 dakika kalmak vücut sıcaklığını 39 dereye yükseltir ve bu da koruyucu proteinlere harekete geçirerek kişinin uzun süre daha sağlıklı kalmasına neden olur” ifadelerini kullandı.

“AİLESİNDE KALP RAHATSIZLIĞI OLANLAR MUHAKKAK KAPLICAYA GİTMELİ”

Kaplıca suyunun tüm insanları kalp rahatsızlıklarından koruduğunu söyleyen Erdoğan, özellikle ailesinde kalp rahatsızlığı olan kişilerin sık sık kaplıcalara giderek sıcak suya girmeleri gerektiğini söyledi. Bu tip riskli grupta olan bireylerin bu yolla kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürebileceklerini söyleyen Prof. Dr. Nergis Erdoğan, “Bunlar benim 20 yıldır okuyup üzerinde çalıştığım konular ve kaplıca suyunun kalbi koruduğuna dair çok ciddi kanıtlar var. Ben insanların bu bilince ulaşması için bu tip konuların daha çok konuşulması gerektiğine inanıyorum” dedi.

ROMATİZMAL HASTALIKLARI DA ÖNLÜYOR

Kaplıca suyunun yaygın olarak romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanıldığını belirten Nergis Erdoğan, hastalıklara yakalanmadan önce suya girmenin hastalıkları önlemeye katkı sağladığını söyledi. Erdoğan, “Halkımıza yılda 15-20 gün kaplıcaya gidip, suya girmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Bu suların yararları bilimsel olarak defalarca kanıtlanmıştır” ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca kişilerin sıcak suda çok fazla kalmamaları gerektiğini, bu durumun özellikle tansiyon hastalarında sorunlara yol açabileceğini söyledi.
0 yorum

Belki Kalbiniz 3 Kat Daha Fazla Tehlike Altında...

Kronik stres altındaysanız, her şeyin üstünüze geldiğini ve bununla başa çıkamayacağınızı düşünüyorsanız sadece ruhunuz değil kalbiniz de tehlike altında olabilir…



Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Dr. Fatih Gümüşer’le D tipi kişiliği olanların hayatlarını nasıl yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini konuştuk…

D tipi kişiliği olanların kalp damar hastalıkları yönünden normal nüfusa göre 3 kat daha yüksek risk altında bulunduğunu belirten Uzm. Dr. Gümüşer; “Kronik stres altında kalan, endişe, sinirlilik, kasvet gibi olumsuz duygulara eğilimli ve stresle baş etme yöntemlerini bulamayan kişiler, genellikle kendilerini sosyal olarak soyutlamıştır. Suskun ve özgüven eksikliği olan kişilerdir. Olumsuz duygulanıma eğilimlidirler ve bu duygularını kabul görmeme endişesi nedeniyle başkalarıyla paylaşmazlar. Toplumda %21 gibi çok ciddi oranda görülen bu problem kişilerin kalp sağlığını ciddi anlamda olumsuz yönde etkiler.”

D Tipi Kişiliğiniz Varsa Bu Önerileri Dikkate Alın…
• Öncelikle özgüveninizi kazanmak adına harekete geçin. Tek başınıza yapamayacağınızı düşünüyorsanız mutlaka psikolojik destek alın.

• Stres altında çalışıyorsanız; stresin kalp sağlığınız için en önemli tehdit olduğunu unutmayın.

• Stresle başa çıkmayı öğrenin; gerekirse profesyonel yardım alın.

• Düzenli uyuyun. Kaliteli bir uyku sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerindendir.

• Dengeli ve sağlıklı beslenin, spor yapın.

• Sosyal olmak için harekete geçin, hobiler edinin.

• Hayata pozitif bakın (pozitif olun), her şeye sinirlenmeyin.

• Düşmanlık beslemeyin, karamsar olmayın.

• Aile yaşamınızda problem yaşamamak adına ilişkilerinizi gözden geçirin ve düzeltmek için çalışın.

• Dertlerinizi anlatacak sırdaş edinin.

• Sigaranın dert ortağınız olmadığını anlayın ve hemen hayatınızdan çıkarın.

• Stresinizi azaltmak için aşırı yemek yemekten kaçının.

• Hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi sağlık problemleriniz, ailenizde kalp hastalığı öyküsü varsa riskinizin daha da arttığını unutmayın ve kontrollerinizi aksatmayın.
0 yorum

Panik Atak Belirtileri Nedir?

Kalpte hızlı çarpıntı, nefes almakta zorluk ve boğulma korkusu, baş dönmesi, bulantı, depersonalizasyon ve derealizasyon, ölüm korkusu gibi belirtilerle panik atak ortaya çıkabilir.
0 yorum

Hareketsiz yaşam öldürüyor



Dünyada her yıl 3,2 milyon kişi, fiziksel hareketsizlik sebebiyle ölüyor.





Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilal Özcebe, her yıl 3-9 Eylül tarihlerinin Halk Sağlığı Haftası olarak kutlandığını söyledi.

Bu yılın teması olarak büro çalışanlarının hareketsiz yaşamına dikkat çekildiğini ifade eden Özcebe, son yıllarda hareketsizliğin sağlık açısından çok büyük tehdit olduğunu vurguladı.

Özcebe, yetersiz fiziksel aktivitenin birçok hastalığın gelişmesinde etkisinin bulunduğunu, bu sebeple önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görüldüğünü vurgulayarak, "Dünyada her üç erişkinden birinin yeterince hareket etmediği ve her yıl 3,2 milyon insanın fiziksel hareketsizlik nedeniyle öldüğü bilinmektedir" dedi.

Özcebe, fiziksel hareketsizliğin, kalp ve damar hastalıkları, kanserler ve şeker hastalığı gibi bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı olarak hem ölümlere hem de yaşam kalitesinin düşmesine yol açtığının altını çizdi.

HAREKETSİZ YAŞAYAN NÜFUS ARTIYOR
Özcebe de Türkiye'de pek çok kişinin büro tipi yerlerde çalıştığını, buna bağlı olarak hareketsizliğin arttığını belirtti.

Türkiye'de 2002 yılında yüzde 42,1 olan hizmet sektörünün toplam istihdam içindeki payının 2012 yılında yüzde 49,4'e yükseldiğini dile getiren Özcebe, toplam istihdamın yaklaşık yarısını hizmet sektörünün oluşturduğunu bildirdi. Özcebe, büro çalışmalarının istihdam içindeki payının yüzde 8,4'e yükseldiğini belirterek, bunun hareketsiz yaşayan nüfusun giderek arttığının göstergesi olduğunu söyledi.

Büro çalışanlarında hareketsiz yaşamın yanı sıra çalışma pozisyonuna bağlı olarak boyun, omuz, bel, diz, el bileği ve parmak kas ve eklemlerinde yakınmalar ortaya çıktığını anlatan Özcebe, şunları kaydetti:

"Hareketsiz kalma ve aynı hareketleri yapma sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Büro çalışanlarının günlük egzersizlerini yapmasının yanı sıra gün boyunca bazı hareketleri yapması bu tür sağlık sorunlarının görülmesini önleyecektir."

MERDİVEN ÇIKARAK KALORİ YAKIN
Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Nazan Koşar, büro çalışanlarının her saat başı egzersiz için birkaç dakikasını ayırması önerisinde bulundu.

İş yerinde görüşmelerin telefon yerine kişinin yanına gidilerek yapılması tavsiyesinde bulunan Koşar, "İş yerinde asansör yerine merdiven kullanılmalı, çay/kahve molası yerine yürüyüş molası verilmeli, sandalyede otururken kas kuvvetlendirme veya germe egzersizleri yapılmalı, bilgisayar önünde otururken omuzlar öne ve arkaya doğru daireler çizilerek hareket ettirilmeli, öğle yemeğinden önce 10-15 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapılmalı ve sohbet ederken oturmak yerine ayakta durulmalı" diye konuştu.

Koşar, asansöre binmek yerine merdiven çıkılarak 5 kat daha fazla kalori yakılabildiğini dile getirdi.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI