Mutlu olmak, acı ve üzüntüden uzaklaşmak için bir takım seçimler yaparız. Bir ilişkiden diğer bir ilişkiye, bir işten diğerine, bir şehirden diğerine gider, bizi eğlendireceğini düşündüğümüz elektronik aletlere para harcar, sevdiğimiz televizyon dizilerini takip eder, doğada zaman geçirir, sağlıklı beslenmeye önem verir, bize iyi geleceğine inandığımız spiritüel teknikleri deneyimleyerek mutlu olmanın yollarını ararız.
Mutlu olmayı istemenin yanlış bir tarafı yoktur. Ancak yaptığımız seçimler başta bizi mutlu etse de bir süre sonra mutluluk hissi yok olabilmektedir. Örneğin çikolatayı çok sevsek de bir kilo çikolatayı bir oturuşta yedikten sonra biri çikolata ikram etse çikolatayı yemeğe başladığımızdaki mutluluğu hissetmeyiz. Bu ve benzeri örnekler bize mutluluğun duruma göre değişebileceğini göstermektedir. Mutluluk duruma göre değişmemelidir, kalıcı olmalıdır.
Peki, kalıcı mutluluk mümkün olabilir mi?
Bence bu sorunun yanıtı “ Evet” tir. Kalıcı mutluluğun anahtarı zihnimizin içindedir. Düşünceler, duygular, algılar, hatıralar hepsi zihnimizi oluşturur. Zihnimizdeki düşünceler ne kadar net ve açık ise bir o kadar da sakin ve rahat hissederiz kendimizi. Zihni net olarak deneyimlememizi sağlayacak tek şey ise meditasyon yapmaktır.Meditasyon “aşina olma”, "tanıdık olma" şeklinde tanımlanabilir. Birisi bize karşı saygısızca ve hak etmediğimiz bir şekilde davrandığında çok üzülür hatta öfkelenebiliriz değil mi? Aslında üzgün ve öfkeli olmamızın sebebi negatif davranış ve duygulara aşina olmaktan kaynaklanmaktadır. Meditasyon yaparak negatif yerine daha fazla pozitife aşina olmayı, pozitifi kolay ve doğal bir şekilde hayatımıza almayı öğrenerek bize karşı saygısızca davranan kişi karşısında daha sakin ve sabırlı olmayı ve daha fazla sevgi ve şefkatte kalmayı başarabiliriz. Meditasyonla en zorlu ve acı dolu deneyimlerde dahi nasıl mutlu olunabileceği keşfedip günün birinde kendimizi tatminsizlik, öfke, endişeden tamamen arınmış olarak bulabiliriz.
Mutlu olmayı istemenin yanlış bir tarafı yoktur. Ancak yaptığımız seçimler başta bizi mutlu etse de bir süre sonra mutluluk hissi yok olabilmektedir. Örneğin çikolatayı çok sevsek de bir kilo çikolatayı bir oturuşta yedikten sonra biri çikolata ikram etse çikolatayı yemeğe başladığımızdaki mutluluğu hissetmeyiz. Bu ve benzeri örnekler bize mutluluğun duruma göre değişebileceğini göstermektedir. Mutluluk duruma göre değişmemelidir, kalıcı olmalıdır.
Peki, kalıcı mutluluk mümkün olabilir mi?
Bence bu sorunun yanıtı “ Evet” tir. Kalıcı mutluluğun anahtarı zihnimizin içindedir. Düşünceler, duygular, algılar, hatıralar hepsi zihnimizi oluşturur. Zihnimizdeki düşünceler ne kadar net ve açık ise bir o kadar da sakin ve rahat hissederiz kendimizi. Zihni net olarak deneyimlememizi sağlayacak tek şey ise meditasyon yapmaktır.Meditasyon “aşina olma”, "tanıdık olma" şeklinde tanımlanabilir. Birisi bize karşı saygısızca ve hak etmediğimiz bir şekilde davrandığında çok üzülür hatta öfkelenebiliriz değil mi? Aslında üzgün ve öfkeli olmamızın sebebi negatif davranış ve duygulara aşina olmaktan kaynaklanmaktadır. Meditasyon yaparak negatif yerine daha fazla pozitife aşina olmayı, pozitifi kolay ve doğal bir şekilde hayatımıza almayı öğrenerek bize karşı saygısızca davranan kişi karşısında daha sakin ve sabırlı olmayı ve daha fazla sevgi ve şefkatte kalmayı başarabiliriz. Meditasyonla en zorlu ve acı dolu deneyimlerde dahi nasıl mutlu olunabileceği keşfedip günün birinde kendimizi tatminsizlik, öfke, endişeden tamamen arınmış olarak bulabiliriz.