işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Yaz tatiliniz sağlığınızı bozmasın

Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte tatil planları yapılıyor, erken rezervasyon indirimlerinden yararlanılmaya çalışıyor. Peki konaklama alanı seçerken sağlık tarafında nelere dikkat ediliyor?

Prof. Dr. Yonca Tabak özellikle astım hastalarının yaz aylarını nasıl geçirmeleri ve tatil alanlarının nasıl olması gerektiğine değiniyor. “Halı kaplı otel odaları ve klorlu havuzlar astımı tetikliyor.” diyen Tabak, yapılması ve yapılmaması gerekenleri sıralıyor.

Tatil yeri seçiminde erken rezervasyon imkanları, bütçeye uygunluk, konfor, denize ve şehir merkezine uzaklık gibi etkenler ön planda olurken, sağlık konusu geri planda kalıyor. Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, astımlı kişilerin, özellikle de astımlı çocukların yaz tatillerini sorunsuz geçirebilmeleri için ipuçları veriyor.

Konaklama Alanlarının Seçilmesi

Kısa süreliğine de olsa evimiz olarak kullanacağımız konaklama alanları, tatilin başrol oyuncusu oluyor. Bu yüzden en dikkat edilmesi gereken konunun, bu alanların seçimi olduğunu belirten Tabak, “Özellikle astımlı çocukların %90’ının ev tozuna karşı alerjisi var. Tozun da en çok halıda biriktiğini göz önünde bulundurursak, konaklama yapılacak mekanın halı kaplı olmamasına özen gösterilmeli.” diyor.
Astımlı kişilerin özel eşyalarını da tatile yanında getirmesinin önemli olduğunu söyleyen Tabak, anti alerjik yatak kılıfı gibi özel eşyaların kullanımına tatil süresince devam edilmesinin, olası olumsuz durumları engelleyeceğini belirtiyor.

Havuz mu? Deniz mi?

Yaz aylarında serinlemenin en doğal yolu olan suyla temasta da dikkatli olunmasının gerekliliğine değinen Prof. Dr. Yonca Tabak, astımlı kişilerin havuza mesafeli olmasının önemli olduğunu söylüyor. “Havuz temizliğinde kullanılan yüksek miktardaki klor, sıcak havada buharlaşarak solunum sistemine ulaşıyor. Bu da vücutta kimyasal bir ürünün solunmasına benzer etki yaratıyor. Deniz suyunun ise sinüsleri temizleme ve burnu açma özelliği bulunuyor” diyen Tabak, astımlı kişiler için deniz suyunun daha sağlıklı olduğunun altını çiziyor.
Tabak, ayrıca deniz suyunun sinüsleri açmasıyla kış aylarında daha az astım alevlenmesi yaşanacağını ve kışa daha hazır girileceğini sözlerine ekliyor.

Prof. Dr. Yonca Tabak
Yeme İçmeye Dikkat!

Astımlı her 10 çocuktan 8’inde reflü bulunduğuna dikkat çeken Tabak, bunların çoğunun “sessiz” reflü olduğunu ve tüketilen abur cuburlar ile astımı da tetiklediğini belirtiyor. Bu anlamda özellikle yaz aylarında tüketilen buzlu ve gazlı içeceğin yanı sıra, kızartma, ketçap, çikolata ve kakaolu gıdalardan da uzak durmanın çok doğru bir hareket olacağını söyleyen Prof. Dr. Yonca Tabak, yatmadan 2 saat önce meyve tüketimine son verilmesi gerektiğini aktarıyor.

Gün içinde alınan toksinlerden arınmanın en doğal yolunun ise bol bol su tüketmek olduğuna değinen Tabak’ın özellikle değindiği konu ise özenli davranmak. “Tatil diyerek ilaç kullanımını ve düzenli hayatı bozmamak gerekiyor. Astım ilaçlarının kullanımının tamamen kesilmesi gibi durumlar, keyifli tatili ciddi bir tehlikeye dönüştürebilir.”


0 yorum

Cinsel sorunlarınıza teknolojik destek

Günümüz teknolojisi, cinsel sorunlara da çözüm üretiyor. 

Vajinusmus, Erken Boşalma, Orgazm gibi cinsel sorunlar yaşıyor, çözümü için zaman ayıramıyorsanız, işinizden izin alamıyorsanız, bulunduğunuz ilde uzman bulamıyorsanız, konu cinsellik olduğu için yüz yüze görüşmekten çekiniyorsanız, internet üzerinden uzmanlarla görüşebilir, sorunlarınıza her yerden çözüm bulabilirsiniz.

Yurt dışında çok yaygın bir şekilde kullanılan, ülkemizde ise çok yeni tanınmaya başlayan online terapi ve danışmanlık hizmetini neden yapılıyor? Cinsel Terapi Uzmanı Psk. Danş. Dolunay Kadıoğlu Türkiye’de yeni başlayan ve giderek yaygınlaşan online terapinin önemine değiniyor.

Online Danışmanlık Nedir?
Cinsel Terapi Uzmanı Psk. Danş. Dolunay Kadıoğlu profesyonel bir danışmanın, sorunu olan kişilerle internet üzerinden, sorulara cevap ve sorunlara çözüm bulunmasına yönelik, psikolojik destek ve yardım verilmesinin online danışmanlık olduğunu söylüyor. Ülkemizde cinsel sorun yaşayanların çokluğuna karşılık, cinsel terapistlerin azlığına dikkat çekiyor. Vajinismus, erken boşalma, cinsel işlev sorunu yaşayan kişilerin uzman bulmakta zorlandığını belirtiyor. Online danışmanlık sayesinde uzmanlara ulaşılabildiğine, bunun için bilgisayar, kulaklık ve kameranın yeterli olduğuna değiniyor.

Psk. Danş. Dolunay Kadıoğlu
Psk. Danş. Dolunay Kadıoğlu özellikle bu sorunları yaşan; fiziksel engellilerin, kendi kültürüne yakın uzman isteyen yurtdışında yaşayanların, çalışma saatleri içinde izin alamayanların, bulunduğu ilde uzman bulamayanların, yüz yüze yardım almaktan utananların sorunlarına çözüm olduğuna vurgu yapıyor.

Yardım Almanın En Pratik ve Etkin Yolu
Cinsel Terapi Uzmanı Psk. Danş. Dolunay Kadıoğlu, yüz yüze danışmanlık hizmetine alternatif olmayan online danışmanlık hizmetinin, yüz yüze destek alınamadığı durumlarda çok pratik ve etkili bir yol olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle internet üzerinden yapılacak görüşmeler olduğu için uzmanın deneyiminin ve eğitimin önemine vurgu yapıyor ve özellikle uzmanın iyi araştırılmasını tavsiye ediyor. Her sorunu yaşayan kişiye uygun bir terapi yöntemi olamayacağına da değinerek, uzmanın konuyu değerlendirmesi sonucu online çalışmaya karar verilmesi gerektiğini belirtiyor.

1 yorum

Uyku apnesi ani kalp durmasına yol açabilir

Uyku apnesi, sosyal hayata, kariyere, obeziteye, unutkanlığa ve hatta depresyona neden olabiliyor.

Kalitesiz uykunun gündelik hayata darbe vurduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Uyku apnesi, sosyal hayata, kariyere, obeziteye, unutkanlığa ve hatta depresyona neden olabiliyor. Uyku apnesinin en önemli belirtisi olan horlama sorununuz varsa mutlaka bir doktora başvurulmalı” dedi.

Her 100 kişiden 40’ının horlama sorunu yaşadığını söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, horlaması olan kişilerin yüzde 5’inde uyku apnesi görüldüğünü söyledi.

Uyku apnesinin en önemli belirtisinin horlama olduğunu sözlerine ekleyen Uzman Dr. Özdemir şu bilgileri verdi: “Horlama; uyurken nefes alma sırasında daralan hava yollarından geçen havanın yutak çevresindeki yumuşak dokuya çarparak, dokuların titreşmesiyle oluşan sestir. Üst solunum yolunda yutak ve dil arkasında daralmayla orantılı olarak horlama da artar. Horlama, toplumda her 100 kişiden 40’ında görülebilecek kadar sıklıktadır. Yaşın ilerlemesi ve kilo artışı horlama riskini artırmaktadır. Kadınlarda kilo alma kalça bölgesi, erkeklerde ise boyun ve karın çevresinde yoğunlaşır. Böylece erkek tipi kilo almada; yatar durumdayken göğüs için basıncı daha da artar, yutak çevresinde daralmada erkeklerin kadınlara göre daha yüksek oranda horlamasına neden olmaktadır. Menopoz döneminde ise kadınların hormonal denge değişikliğiyle birlikte, artık erkek tipi kas yapıları gelişerek horlama oranları erkeklerdeki sıklıkta olmaktadır.”

HANGİ TİPTE HORLUYORSUNUZ
Horlamanın farklı tipleri olduğunu belirten Uzman Dr. Özdemir, öncelikle kişinin nasıl bir horlama sorunu yaşadığının iyi tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Basit horlama; daha çok sırt üstü pozisyonda ortaya çıkan ve kişinin yorulmasıyla artan şiddette kesintisiz çıkardığı gürültü sesidir. Basit horlama, hastadan çok yarattığı gürültü nedeniyle eşin uykusuna zarar verir. Ama bazen de horlama üst solunum yolu direnç sendromu denen; düzensiz, solunum güçlüklerinin eşlik ettiği fakat 5-10 saniyeyi aşmayan solunum durmalarıyla birlikte olabilir. Sık uyanıklıklara neden olur, uyku kalitesi bozulur. Uyku apne sendromuna eşlik eden üçüncü tip horlama şeklinde ise horlama; en az 10 saniye süren nefes durmalarıyla kesintiye uğrayan, boğulur tarzda şiddetli çıkarılan sesten oluşur. Yani Obstrüktif (Tıkayıcı) Uyku Apne Sendromu (OSAS) dediğimiz horlamanın, solunum durmalarıyla birlikte olduğu hastalık şeklidir.”

UYKU APNESİ ANİ KALP DURMASINA NEDEN OLABİLİR
Uyku apnesinin uykuda 10 saniyeyi aşan nefes durması olarak tanımlanabileceğini söyleyen Uzman Dr. Özdemir, “Uykuda solunum durmaları, gecede yüzlerce kere tekrarlayabilir. Her solunum durmasıyla kişi kısa süreli sık uyanıklıklar yaşar, kişi ancak uyanarak solunum durmasını giderebilir. Bu uyanıklıkları hasta gece uykusunda fark etmez, bu sık uyanıklıklar yüzünden sürekli ve dinlendirici bir uyku olamaz. Hasta farkında olmadan kalitesiz, yüzeysel bir uyku uyur. Uykuda nefesin durmasıyla, kalp ve beyin için hayati önemi olan oksijen düzeyi kanda düşer, karbondioksit düzeyi artar. Kalp atımları da düzensizleşir, ileri yaşlarda ani kalp durmalarıyla uykuda ani ölümlere neden olabilir. Hasta gece boyunca boyun çevresinden terler” şeklinde konuştu.

CİNSEL İSTEKSİZLİK NEDENİ
Uyku apnesi hastalarının kaliteli uyuyamadıkları için sabah yorgun uyandıklarını ve kendilerini uykusuz hissettiklerinin altını çizen Uzman Dr. Özdemir, “Uyku apnesi, aşırı yorgunluk miskinliğe, hareketsizliğe neden olur. Bu hareketsizlik giderek kişinin kilo alışında artışa neden olur. Sonuçta kilo; uyku apnesi hastalığını şiddetlendireceğinden bir kısır döngüye girilmiş olur. Uykusuzluk sinirliliğe, gerginliğe, iş verimliliğinde düşmeye neden olur. Trafikte kırmızı ışıkta beklerken uykuya dalarlar, uzun yolda sık trafik kazalarına sebebiyet verdikleri ortaya çıkmıştır. Cinsel fonksiyonlarda azalma ve cinsel isteksizlik görülür. Konsantrasyon güçlüklerine ve belirgin dikkat ve hafıza problemleri ile unutkanlığa yol açar. Ayrıca hastaların yüzde 30’unda depresyon olduğu araştırmalarla saptanmıştır” diye konuştu.

SÜREKLİ VE ŞİDDETLİ HORLAMAYA DİKKAT!
Horlama; eşlerin ve çevresindeki yakınlarının uykusunu bozduğu için, hastalar daha çok yakınları tarafından uyku merkezlerine müracaat etmeye zorlanırlar. Horlamanın kalp krizi, beyin damar hastalığı gibi ciddi sonuçlar doğurabilen uyku apnesinin en önemli belirtisi olduğunun altını çizen Uzman Dr. Özdemir, “Sürekli ve şiddetli horlaması, uykuda solunum durması oluyorsa, uykudan yorgun ve baş ağrısıyla uyanıyorsa, gündüz kendilerini hep yorgun ve uykulu hissediyorsa mutlaka uyku hastalıklarıyla ilgilenen uzman hekime ulaşılmalı” dedi.

0 yorum

Bagışıklık Sistemini Güçlendiren Yiyecekler Nelerdir

Son zamanlarda yaşlı veya genç herkesin hastalıklara yakalanma oranın arttığı ve sık sık hastalandığı görülmektedir. Sık hastalanmak özellikle grip, nezle, soğuk algınlığı gibi birçok hastalık ve enfeksiyon rahatsızlıklarının sebebini uzmanlar bağışıklık sisteminin yeterince güçlü olmamasından kaynaklandığını söylüyorlar. Bağışıklık sistemi düşük olan kişiler sık hastalanmakta özellikle de enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskleri artmaktadırlar. Bağışıklık sisteminin güçsüzlüğü sadece bu bilindik rahatsızlıklar ile değil aynı zamanda kanser, verem gibi daha ciddiyet gerektirecek rahatsızlıklara da yakalanma riskini artırmakta ve bu hastalıkların iyileşme süresini uzatmaktadırlar.

Bağışıklık sistemi düşük olan kişiler sadece sık rahatsızlanmaz aynı zamanda herhangi hastalıklarında iyileşme süreçleri oldukça uzun olmaktadır. Buda kişilerde halk tabiriyle gözümü hastalıktan açamadım tabirine yol açmaktadır. Uzmanlar sadece yetişkinlerde değil aynı zamanda çocuk ve bebeklerde de bağışıklık sisteminin düşük olmasından dolayı birçok hastalığa yakalandığı ortaya çıktığını söylüyorlar. Bağışıklık sistemini güçlendirecek besin nelerdir diye besinleri sıralamak yerine öncelikle bağışıklığı korumanın yöntemlerine bakmalıyız.


Bağışıklık sistemi nasıl korunur
Bağışıklık sistemi her insanda vardır az veya çok mutlaka bir bağışıklık sisteminiz vardır. Bağışıklık sisteminiz düşük diye teşhis konulduğunda hemen bağışıklığı sistemini güçlendirecek besinler nelerdir diye araştırma yapmayınız. Öncelikle var olan bağışıklığınızı korumaya özen göstermelisiniz. Bağışıklık sisteminiz, hazır gıdalardan oldukça kaçınmak, dengeli ve düzenli beslenmek, spor yapmak, bol oksijen almak ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineraller ve protein değerlerine dikkat etmelisiniz. bağışıklık sisteminizin düşük olmasına veya düşmesine sebep olan ilk sebep karbon hidrat veya protein eksikliğinden olmaktadır. Bu besinlerin düzenli alınmasına özen göstermelisiniz. Bu besinleri sık tüketmek veya gereğinden fazla almak yerine düzenli ve dengeli tüketmeye dikkat edilmelidir. Spor yapmak bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye sebep diğer bir unsurdur. 

Bağışıklık sistemini güçlendirecek besinler nelerdir; bol protein ve karbon hidrat içeren gıdalar öncelikli olarak bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olacaktır. B2, B6, D ve C vitaminlerinin yeteri miktarda ve dengeli alınması da bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir. 

Bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekler nelerdir sorusuna verilecek doğal besinler ise Sarımsak, Soğan, Domates, Havuç, Brüksel lahanası, kırmızı biber, kabak, portakal, brokoli, limon, mantar, süt ve süt ürünleri özellikle peynir ve yoğurt, zencefil, zerdeçal, bal, adaçayı, biberiye, maydanoz, kırmızı eti, balık eti, hindi eti, ay çekirdeği, yumurta, yeşilçay ve bunun gibi bazı gıdalar bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olacaktır.
0 yorum

Televizyondan uzak dursunlar

Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte uzmanlar, televizyonun otizmi tetikleyen bir unsur olduğu konusunda hemfikirler. 

Uzmanlara göre, 0-2 yaş arasındaki bebeklerin günde 2 saatten fazla televizyon izlemeleri otizm belirtilerinin artmasına neden oluyor.

Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi uzmanlarından psikolog Özge Hoşgör, 2 yaşından önce çocuklara televizyon izlettirilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor.

Otizm, ülkemizde her 150 çocuktan birinde görülüyor. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha yaygın. Otizmin nedeni halen kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik olduğundan kuşkulanılıyor. Henüz otizm geni bulunmasa da uzmanlar bir yandan çevre kirliliği, kimyasal maddeler gibi çevresel faktörlerin de otizmi tetiklediğini düşünüyorlar. Tetikleyici bir diğer unsur da televizyon karşısında aşırı zaman geçirilmesi.

Dikkat eksikliğine yol açar
Algı Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi uzmanlarından psikolog Özge Hoşgör, bazı anne-babalar tarafından çocukların ağlamaması ve sakinleşmesi için günde 2 saat ve daha fazla süreyle televizyon karşısında oturtulduğuna dikkat çekti. 0-2 yaş arasında aşırı televizyon izleyen çocukların okul dönemlerinde dikkat eksiklikleri ve özel öğrenme güçlükleri yaşadığına işaret eden Hoşgör, “Televizyondaki renkli uyaranlara çocuklar bebeklik döneminden itibaren maruz kaldıklarında ekrandaki aksiyona odaklanıyorlar ve beyinleri normalden çok daha fazla yoruluyor. Bu durumda çocuklarda bebeklik döneminde sosyal uyaran eksikliğinden dolayı zayıf göz kontağı, dikkat dağınıklığı ve sosyal ilişkilerde yetersizlik gibi otizminde belirtileri olan faktörler kendini göstermektedir” dedi.

Televizyondan uzak dursunlar
Televizyonla otizm arasında nedensel bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmasa da “televizyon otizmi” denilen bir kavramın türediğini vurgulayan Hoşgör şöyle devam etti:

“Ancak unutmamak gerekir ki çocukta var olan otistik belirtiler aşırı televizyon izleme, bilgisayar oyunu oynamada gibi etkenlerle tetiklenmektedir. Aileler 2 yaşından önce çocuklarına kesinlikle televizyon izlettirmemeleri gerek. Amerikan Pediatri Akademisi önlem olarak 0-2 yaş çocuklarının televizyon ekranlarından uzak durmaları gerektiğini önemle vurguluyor. Otizm belirtileri gösteren veya buna yatkın olan çocuklar, televizyona gösterdikleri ilgiyi çevreye ve insanlara gösteremezler. Ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerek. Otizm belirtileri gösteren çocukların özellikle 3 yaşından önce teşhis edilmesi tedavi şanslarını artırır.”

0 yorum

Hızlı Kilo Verdiren Protein Diyeti


Hızlı kilo vermeyi saglayan protein diyetinin ana besin maddesi patates olmak ile birlikte, protein diyetinin ilk bir kaç günü yanlızca patates agırlıklı beslenmeye dikkat edilmesi gerekmektedir. Protein agırlıklı diyet listesi tüm kuralları ile uygulandıktan sonra hedeflenen ideal vücut seviyesine ulaşılması mümkündür. Protein diyeti tamamlanıp istenilen sonuçlar alındıktan sonra, diyet programına ara verilmesi gerektigi gibi, gerek duyulması anında ise 6 aylık bir zaman aralıgından sonra tekrar başlanabilmektedir. Hızlı kilo verdiren protein diyeti kurallara uygun olarak uygulanması halinde günde ortalama 600-700 kalori vermenize olanak tanımaktadır. Protein agırlıklı bu diyet programını uygulayan kilolarından şikayetçi bayanlar 1 haftada 5 kilo vermeleri ile uzman diyetisyenler tarafından özellikle tavsiye edilmesi ile adından söz ettirir. Hızlı kilo verdiren protein diyeti, adından anlaşılacagı gibi hızlı ve saglıklı kilo vermenizi saglarken, gün içerisinde metabolizmanın düzenli çalışmasınada yardımcı olmaktadır. Özellikle hamilelik dönemi boyunca fazla kilolara sahip olan ve sonrasında bu kilolardan kurtulamayan anneler için oldukça uygun bir diyet programıdır. Hızlı kilo verdiren protein diyeti için aşagıda yazılı olan kurallara mümkün oldugunca uyulmasını rica ederiz.


Protein diyetinin ilk üç günü
Kahvaltı: 2 adet orta boy haşlanmış patates
Öğle: 2 adet orta boy haşlamanmış ya da püre haline getirilip baharatlarla zenginleştirilmiş patates
Akşam: 3 adet orta boy haşlanmış patates

4.Gün
Kahvaltı: 2 adet dilimlenmiş portakal, 1 adet orta boy yeşil elma
Öğle: 2 adet orta boy patates ( baharatlar ile harmanlanmış olabilir )
Akşam: 1 çorba kaşıgı sıvı yag ile hazırlanmış zengin bir yeşil salata ve 200 gram civarında yagsız tavada hafif kızartılmış tavuk gögsü

5.Gün
Kahvaltı: 2 adet dilimlenmiş portakal, 1 adet orta boy yeşil elma
Öğle: 2 adet dilimlenmiş portakal, 1 adet orta boy yeşil elma
Akşam: 150 gram yagsız tavada hazırlanmış dana biftegi ve yanında bir çorba kaşıgı sıvı yag ile hazırlamış yeşil salata

6.Gün
Kahvaltı: 2 adet dilimlenmiş portakal, 1 adet orta boy yeşil elma
Öğle:1 adet dilimlenmiş portakal, 2 adet orta boy yeşil elma
Akşam: 1 çorba kaşıgı ile hazırlanmış yeşil salata, yagsız tavada hazırlanmış 1 adet levrek ya da çipura balıgı

7.Gün
Kahvaltı: 2 adet dilimlenmiş portakal, 1 adet orta boy yeşil elma
Öğle: nane ve yeşillik agırlıklı az yaglı patates salatası
Akşam: 2 adet yumurtadan yapılmış az yaglı omlet, hafif yaglı bol yeşillikli salata

Yukarıda bulunan açıklamada görüldügü gibi hızlı kilo verdiren protein diyetinin ana besin maddeleri patases,portakal ve et ürünleridir. Protein diyeti boyunca tüketilen besinler kısıtlı olsalarda, kısa süre sonra istenilen sonuca ulaşmak mümkün olacaktır. Diyet programı boyunca vücut et türü besinler yolu ile protein dengesini koruyacagı için, gün içerisinde yorgunluk ve bitkinlik hissi ortadan kalkacaktır.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI