Terapi İstanbul’dan Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer doğum sonrası depresyonu şu şekilde değerlendirdi;
Kadınlar, bir şekilde, doğumun otomatik olarak keyif ve neşe oluşturduğunu öğrenmişlerdir. Çocuk doğurmayı takip eden dönemin hayatlarının en mutlu zamanı olması gerektiğine inanmaya yönlendirilmişlerdir. Gerçekte ise, ailenin yaşam döngüsündeki en stresli ve endişe üreten dönemlerden birisidir. Bu dönemde kadının eşinin, ailesinin ve yakınlarının annelik rolüne uyum sağlamaya çalışan anneye psikolojik destek vermesi gereklidir.
Her sene, doğum yapan kadınların yarısından fazlasında ruhsal sorunlar görülmektedir. Bu kadınlardan yüzde 10 ile 15'i çocuk doğurmayı takip eden dönemde, uykusuzluk, kafa karışıklığı, annelik durumuna alışma endişesi gibi problemler yaşamaktadır.
Doğan çocuğun attığı ilk çığlıktan sonra, sorulan ilk soru, ‘‘Kız mı oğlan mı’, ikincisi de ‘‘Annenin sağlığı nasıl?’’dır. Bu soruyla merak edilen annenin fiziksel sağlığıdır. Ve ‘‘İyi’’ cevabı alındıktan sonra ‘‘doğum olayı’’ başkaları için bitmiştir. Oysa anne için doğumun sadece fiziksel aşaması sona ermiş ve annelik rolüne uyum sağlamasını gerektiren, ruhsal problemlerin yaşanabileceği bir dönem başlamıştır. Bu dönem gündelik sorunların yaşanıp profesyonel yardım olmadan aşılabileceği gibi yardım gerektirecek kadar ciddi problemler de görülebilir.
Yeni anneler, doğumdan sonraki ilk sene içinde her an depresyona yatkındırlar. Bir çocuğun bakımını üstlenmekle birlikte insanın eşiyle geçirdiği zamanın kaybı, yetişkin arkadaşlıklarının kaybı, özgürlüğün ve alışılmış gündelik hayatın kaybı da yanında gelmektedir. Yaşamlarının bir daha asla eskisi gibi olmayacağının bilinciyle, yeni yaşam tarzına uyum sağlamaya çalışırken bu bütün aile için de bir uyum zamanıdır.
Gözardı Edilen Ruhsal Sıkıntılar
Doğum sonrasında annelere tıbbi bakım eksiksiz verilirken, ruhsal sorunlar göz ardı edilebilir. Doğum yapan kadınlarda annelik hüznü %50-70, doğum sonrası depresyon %10-15 oranında görülebilir. Doğum sonrası dönemdeki ruhsal sorunlar için risk faktörleri şunlardır: Evlilikle ilgili sorunlar, geçmişteki ruhsal sıkıntılar (depresyon, bunaltı, kaygılar), ailede ruhsal hastalık, evli olmama, istenmeyen gebelik, annelik rolü için hazırlıksız olma, ilk gebelik, doğum korkuları, sosyal desteğin olmayışı sayılabilir. Doğumla birlikte değişen rol tanımları (çift olmaktan anne baba olmaya geçiş) ve bebek bakımının getirdiği psikososyal stresler ruhsal sorunların ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer; “Doğum sonrası depresyon genellikle birkaç ay içinde düzelir”
Doğum sonrası depresyon, doğumdan sonraki ilk 6 hafta içinde sinsice başlar, bir hatta iki yıl sürebilir. Klinik tablo hafif depresif duygu durumdan melankoliye kadar değişebilir. Doğum sonrası depresyon genellikle birkaç ay içinde düzelir. Orta ve ağır şiddette ise mutlaka bir uzman tarafından tedavi edilmelidir. Tekrarlama riski hem sonraki doğumlarda hem de hamilelik dışı dönemlerde yüksektir. Eğer geçmişte depresyon öyküsü yoksa doğum sonrası depresyon riski %10-15, depresyon öyküsü varsa %25’tir.
Doğum sonrası depresyon tedavi edilmezse uzun sürer ve anneye verdiği duygusal zararın yanı sıra çocuğun gelişimini de olumsuz yönde etkiler.
Doğum sonrası depresyon belirtileri nelerdir?
• Normalden daha fazla ağlama
• Çoğunlukla üzgün hissetme
• Konsantre olamama ve sıkıntı içinde hissetme
• Eşyaları nereye koyduğunuzu hatırlamakta zorluk çekme
• Eskiden keyif aldığınız şeylerden keyif alamama
• Çok yorgun olduğunuz halde bebeğiniz uyuduktan sonra bile hala uyuyamama
• Günün çoğunda yorgun olma
• Hep böyle hissedecekmiş gibi hissetme
• Yalnız kalmaktan korkma
• Böyle hissetmeye daha fazla devam etmek durumunda olmaktansa ölmüş olmayı isteme
Tedavi Yöntemleri;
* Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer |
Bir bebeği göğüsten emzirmek ve adetlerin geri dönmesi, vücudun biyokimyasını değiştirebilecek ve bir depresyonun zamanlamasını etkileyebilecek önemli hormonal olaylardır.
Hamilelik, doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin verilen eğitim ve gevşeme teknikleri anneyi pasif konumdan çıkararak korkusunu kontrol altına almasına yardımcı olmaktadır. Psikiyatrik ilaçların bebek üzerindeki etkileri konusunda bilinenler azdır. Zorunlu olmadıkça, özellikle ilk üç ayda ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.
Ruhsal duruma bağlı olarak annenin beslenmesi ve bakımı önemli ölçüde bozuluyorsa ya da kendisi, bebeği ve çevresi için risk oluşturuyorsa en düşük risk grubundan ilaçlar, etkili en düşük dozda kullanılabilir.
Yorum Gönder