işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Erkeklere Sinirlenmek Yaramıyor!

Yapılan bir araştırmaya göre, erkekler sinirlendiğinde bünyeleri mantıklı düşünmeye kapanıyor.


İspanya'daki Valencia Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, erkeğin bünyesine sinir iyi gelmiyor.

Sağlık açısından çok da dikkate alınmayan sinir atakları, hormonal dengede büyük tahribat yaratıyor.

İnsan sağlığının en büyük düşmanları sinir ve stresin etkileri konusunda uzmanlar sürekli uyarıyor.

Günlük hayatımızı altüst eden, hormonal etkileşimler sağlayan bu ikili ile ilgili yeni bir araştırma yapıldı. İspanyol bilim insanları,

sinirin erkekler üzerindeki hazin etkilerini ortaya koydu.

Araştırmacılar, sinirin erkek bünyesindeki yan etkileriyle ilgili uzun ve önemli bir liste çıkardılar.

İlk önemli etki, kalp atışlarındaki artmayla başlıyor ve atardamardaki gerilimin yükselmesiyle devam ediyor.

Sinirli anlarda art arda gerçekleşen bu zincirleme reaksiyon sonucu da erkeklik hormonu testesteron zirve yapıyor.

Mantık Devre Dışı Kalabiliyor

Genelde çabuk sinirlenen ya da gün içinde stresli olan erkek bünyesinde, yaşanan kısa gerginlikler "gelgeç" olarak görülse de aslında yarattığı etki son derece keskin oluyor.

Valencia Üniversitesi'nde yapılan "Hormonlar ve Etkileri" araştırmasına göre, oluşan ilk zincirleme reaksiyonun ardından,

kronik yorgunluk, konsantrasyon ve hafıza sorunlarına yol açan stres hormonu kortisol devreye giriyor.


"Erkekler sinirlendiğinde ne olur?" sorusunun cevabı burada bitmiyor. Araştırma sonuçları sinirin, beynin mantıklı düşünmeden sorumlu kısmı olan sol tarafının da uyarıldığına işaret ediyor.


Bu nedenle tartışmalı ve stresli bir ortamda, bünyenin sinirin bir etkisi sonucu mantıklı düşünceye kapalı olduğu belirtiliyor.


Olaylardaki neden sonuç hakimiyetini kaybeden erkek bünyesinin, yıllarca yaşayacakları sinir atakları sonucunda fiziksel tahribata da uğrayabilecekleri ifade ediliyor.
0 yorum

Zehirli Mantar Nasıl Bilinir?

Zehirli Mantar Nasıl Bilinir? Mantar Zehirlenmesinde Ne Yapılmalıdır?

Halk arasında zehirli ve zehirsiz mantarları ayırmak için birçok yanlış bilgi vardır.

Hâlbuki, zehirli mantarların şapkasından bir parça koparılınca bu iki parçanın rengi değişmez. Zehirli maddelerin çoğu sıcağa dayanıklıdır ve pişirmek yahut kurutmak mantarı zehirli olmaktan kurtarmaz.

Mantarın besin değeri, sanıldığı kadar çok değildir. Etin protein miktarı % 18-20, mantarın ise % 3,8'dir.

Ayrıca hazmı güçtür. Mantarda % 88-90 su, % 3,8 protein, % 0,3 yağ. % 4,9 karbonhidrat, %1,2 kül (kalsiyum, fosfor, demir vs.),

çok az miktarda A ve B1, B2, B3, B5 vitaminleri vardır. Kültür mantarının ise yaklaşık %90'ı su, %3-5'i protein, %3'ü yağ ve % 4-6'sı karbonhidrattır.

Yağ oranı düşük olduğu için kolesterolsüz olarak tavsiye edilen bir besindir.

Mantarın büyük kısmı su olduğundan ve su, mikro organizma çoğalmasına sebep olduğu için, kültür mantarlarını çok bekletmeden hemen tüketmek gerekir.
0 yorum

Böbrek Yetmezligi Belirtileri

Böbrek yetmezliği böbreklerin işlevlerini yerine getirememelerine bağlı olarak ortaya çıkan vücut komplikasyonlarıdır ve bu komplikasyonlara bağlı olarak bir dizi belirti ortaya çıkar. Erken dönemde çok anlaşılamayan belirtiler hastalığın ilerlemesi ile beraber son derece ciddi bir hal alır ve hastaların doktora başvuruda bulunmasını sağlayacak kadar açıktır.


Böbrek yetmezliği belirtileri arasında ilk sırayı gece idrarına çok sık çıkma alır. Ayrıca vücutta oluşan fazla ödemin atılamamasına bağlı olarak özellikle de ayaklarda ve ellerde yaşanan şişme, ten renginde sararma, gün içinde idrara daha az çıkma, sürekli olarak çarpıntı hissi duyulması, kronik yorgunluk ve halsizlik te böbrek yetmezliği belirtileri olarak kabul edilmektedir. Böbreklerin çalışmamasına bağlı olarak vücuttan tuzun atılmaması tansiyon yüksekliğine neden olur. Tansiyonun sürekli olarak nedensiz yere yükselmesi de bu nedenle böbrek yetmezliği nedeni olarak kabul edilir ve tüm yüksek tansiyon hastalarına basit bir idrar testi uygulanarak böyle bir riskin var olup olmadığı sorgulanır.

Özellikle de gece çok su içmemesine ya da prostat hastası olmamasına rağmen geceleri aniden daha sık idrara çıkmaya başlayan kişilerin böbrek yetmezliği riskine karşı detaylı bir doktor muayenesinden geçmesi gereklidir. Böbrek yetmezliği ne yazık ki ilaçla tedavi edilebilen bir hastalık değildir ve bu nedenle hastalığın erken evrede yakalanması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda doktora danışılması ve böbrek yetmezliği için kan ve idrar testlerinin yaptırılması hayat kurtaran basit bir önlem olacaktır.

0 yorum

Sağlıkla İlgili Bunları Biliyor muydunuz?

Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini...

Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde,

su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını...

Yemek yerken su içildiğinde içilen suyun yenilen gıdaların sindirilmesine, gerekli vitaminlerin emilmesine yardım ettiğini ve mideye doygunluk hissi vererek az yemeye vesile olduğunu...

Oturularak ve en az 3 yudumda içilen su,

dil ve ağız bölgesinde daha fazla durduğundan tükürük bezleri için lâzım olan suyun emilimini artırıp antibakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırarak ağız ve diş sağlığına katkıda bulunduğunu...

Uyurken sağ yana dönüp yatıldığında solda olan kalbimizin daha rahat çalışmasına sebep olarak, kalbi yormadan dinlenmiş bir vaziyette kalkılabileceğini...

Tuvalete girerken sol ayakla ilk adım atıldığında kaygan olan zeminde ayağın kayması durumunda sola göre daha güçlü olan sağ ayağın düşmeyi engelleyerek vücudu dengelediğini...

Banyodan sonra ayaklara soğuk su dökmenin kan dolaşımını hızlandırıp, genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunu artırarak tansiyon düşüklüğüne ve romatizmaya iyi geldiğini...

Kesintisiz uyunan uzun gece uykularının, damarlarda vazodilatasyona sebep olduğunu, uyku ortalarında kalkıp el yüz yıkamak (Mesela: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanın

(Mesela: teheccüd namazı) vazodilatasyonu engellediğini ve daha zinde kalkılabileceğini...

Bütün bunların, 1400 sene evvel Peygamber efendimizin yaptığı ve ümmeti için de tavsiye ettiği sünnet-i seniyyeler olduğunu... biliyor muydunuz?
0 yorum

Şeker Zararlı mı? Ne Kadar Zararlı?

Şeker Zararlı mı? Ne Kadar Zararlı? Şekerin insan sağlığına zararları nelerdir madde madde.


British Medical Journal'da geçen yıl yayınlanan bir makalede; “Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır.” diyor. Özetle deniyor ki:

• Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor.

• Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.

• Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor.

• Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hâle gelişi...

Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hâle getiriliyor.

Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde 60 daha fazla şeker bulunuyor!

Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdan “mısır şekeri” üretiliyor.

“Nişasta bazlı sıvı şeker” de denilen bu “oynanmış” şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü.

Yiyeceklerin “içindekiler” listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz.

Bu isimler ne mi? Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol,

mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.
0 yorum

Bilgisayar ve televizyon okulda öğrenilenleri unutturuyor!

ALMANYA Köln Sport Üniversitesi uzmanlarına göre, okuldan geldikten sonra bilgisayar başına geçen çocuklar, okulda öğrendiklerini unutuyor.

Okuldan sonra, bir saat bilgisayar oyunu oynayan ya da üç saat aksiyon filmi izleyen çocukların uyku düzenlerinin bozulduğu ve öğrendiği bilgileri hafızasında tutamadığı ortaya çıktı.

Araştırmaya göre, oyun oynarken kalp atışı kan basıncı ve solunum artıyor ve merkezi sinir sistemi fazla uyarılıyor bu yüzden de çocuklar gece yeterli uyku alamıyor. Bu da öğrenmeyi etkiliyor.

kaynak:Vatan
0 yorum

Doktorunuza danışın size uygun mu diye

Bitkilerle doğal tedavi yöntemine son derece önem veren Rus tıp dünyası, bu formülü yüzlerce yıldır kullanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyor.

Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.

Türkiye’deki bazı doktorlar da hastalarına bu formülü öneriyor.

EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ..

İhtiyacınız olanlar:

- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu

- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu’da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)

- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz

HAZIRLANIŞI

2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın.

25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.

25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu her gün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın.

Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)

KANITLANMIŞ FAYDALARI

1- Tüm damar iltihaplarını tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.

2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.),

vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.


4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve on iki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.

5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.

6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.
0 yorum

Felç Hastalığının Sebepleri Nelerdir?

Bilim adamları, felce yol açan 10 önemli sağlık problemini tespit etti.

The Telegraph'ta yer alan habere göre, Kanada'nın Ontario şehrinde bulunan McMaster Üniversitesi'nde yürütülen araştırmada,

bilim adamları felce yol açan sebepleri şöyle sıraladı:

Yüksek kan basıncı,

Sigara içme,

Şişmanlık,

Fiziksel aktivite yoksunluğu,

Yüksek kolesterol seviyesi,

Şeker hastalığı,

Alkol,

Stres,

Depresyon,

Kalp bozukluğu.

The Lancet isimli tıp dergisinde yayınlanan ve felç sebeplerine ilişkin en geniş araştırma olan çalışmada felç geçiren 3 bin kişi ile felç geçirmemiş 3 bin kişi incelendi.

Bu araştırmada, sigara içenlerin felç geçirme riskinin % 50 olduğu,

yetersiz beslenme ve depresyonun riski % 35, stresin ise felç geçirme riskini % 30 oranında artırdığı belirlendi.

Egzersiz yapmanın, aktif olmanın ise felç riskini % 30 azalttığı tespit edildi.
0 yorum

Sağlıklı Yaşam İçin Bazı Sırlar

Günde 2- 2,5 litre su tüketmeye çalışın!

Her sebze ve meyveyi mevsiminde en az 2 defa tüketin!

Çocuklar için sütü, büyükler için de yoğurdu sofranızdan eksik etmeyin!

Hasta olmasanız bile, şifalı bitki ve sebzeleri kullanın!

Evde kuru nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, fesleğen, zencefil, çörekotu, tarçın, ve yeşil çayı eksik etmeyin!

Sarımsak, soğan, tere, maydanoz, nane, dereotu, roka, fesleğeni fazla tüketin!

Salatanızı çok renkli yapın!

Hazır çorbalar tercih etmeyin!

Domates harika bir antioksidandır. Ev yapımı salça yapın!

Katkı maddeleri bulunan ve mevsim dışı sebze ve meyveleri fazla tüketmeyin!

Günde 3-4 adet badem, ceviz ve fındık sizi kuvvetli kılar!

Haftada en az 2 defa bakliyat ve balık yiyin!

Yemeklerde toprak, çelik ve cam kapları tercih edin!

Kışın portakal, limon, greyfurt, mandalina tüketin!

Kışın, güne pekmezle başlayın! Zihinsel çalışanlar da kuru üzüm yesin!

Kepekli ekmeği tercih edin!

Her sabah 20 dakika nefes alıp verme çalışması yapın!

Sabahları evinizi ve iş yerinizi 5 dakika havalandırın!

Günlük 30 dakika kadar tempolu yürümeye çalışın!

Gece uyku ortamının loş olması, yorgunlukta da öğleyin kısa süreli uyku iyidir.

Vücudunuzu çok kötü üşütmemeye çalışın!

Kahvaltı masanızda balı her zaman bulundurun!

Yağ tercihinizi zeytinyağından tarafa kullanın!

Tuz- şeker, fazlası zarardır.

Margarinden uzak durmak, kalp ve damarlarınıza yaptığınız en büyük iyiliktir.

Günde bir elma veya havuç, vücuda çok faydalıdır.
0 yorum

rahat uyku icin yapilmasi gereken



Rahat Bir Uyku İçin Ne Yapılmalı?

Akşam yemekleri ağır olmamalı,

Sabah erken ve aynı saatte kalkmalı,

Uyku kaçınca kalkıp, gelince yatmalı,

Serin, karanlık ve sessiz yerde uyumalı,

Günlük meseleleri yatakta düşünmemeli,

Belli saatte değil, gerektiği zaman yatmalı,

Spor lâzım ama, uyku öncesi yapılmamalı,

Yatmadan bedenî ve zihnî faaliyet azaltılmalı,

Uyku ilâcını çok lâzım olmadıkça, kullanmamalı,

Alkol, uyku için çâre değil, hiçbir zaman kullanmamalı.
0 yorum

Bitki Yağı Karışımı


50 gram Deniz yosununu 250 ml suda 5 dakika süre ile kaynatınız ve üzerine yasemin çiçeğini ilave ediniz. içerisine az miktarda limon suyu damlatarak bunu karşıtırınız.

Elde edeceğiniz karışımı gece 30 dakika bekletip yıkayın.

Bir tutam maydanoz, bir fincan yoğurt ve çeyrek limon suyunu karıştırıp püre kıvamına getirin. Cildinize sürüp 30 dakika bekletin.

Güneş lekeleri için keten tohumu:
1litre suyun içerisine 5 tatlı kaşığı keten tohumu koyup 5dakika kaynatın,ılıyınca bu suyu lekeli bölgelere sürün bu uygulamayı lekeler geçene kadar devam edin.

Ayrıca sabah ve akşam yemeklerinde 1tatlı kaşığı ruşeym yiyin.

Ruşeym:Her ton buğdayın işlenmesinden 1kilogram elde edilen E vitamini ve mineraller bakımından oldukça zengin buğdayın kalbine ruşeyn denir
0 yorum

Acil servislere 'trafik ışığı' sistemi

Sağlık Bakanlığı acil servislerdeki yoğunluğunu kırmızı-sarı-yeşil alan uygulamasıyla aşacak.


Sağlık Bakanlığı , acil servislere başvuranların yüzde 70’inin acil olmadığının tespit edilmesi üzerine “kırmızı-sarı-yeşil alan” uygulamasına geçti. Bundan böyle artık kusmanın bile bir derecesi olacak. Her kusan kişi acil sayılmayacak, tedavisi yapılacak ama para talep edilecek.

Hürriyet'in haberine göre, Sağlık bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun imzasıyla geçen hafta “Acil Sağlık Hizmetlerinde Yeşil Alan Uygulaması” başlığı ile yayınlanan genelgede şöyle denildi:

ÖNCE TEDAVİ SONRA KODLAMA

“Acil servis lere başvuran tüm hastaların ilk müracaatta acil hasta olarak değerlendirilerek acil servislere kabul edilmesi ve buna göre işlem yapılması esastır.

Ancak yapılan muayene sonucunda hekim değerlendirmesine göre yeşil alan muayenesi kapsamına girdiği belirlenen hastalar için ‘Yeşil Alan Muayenesi’ kodlama işleminin yapılması gerekmektedir.

Bu kodlama işlemi, hastanın acil servisteki işlemleri tamamlandıktan sonra yapılmalıdır.”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Beyazıt İlhan, acillerin gerçekten acil hastalara hizmet vermesi gerektiğini belirterek,

“İlk etapta kırmızı-yeşil-sarı alan uygulaması ile gerçek vakaların tespit edileceğini ve yeşil alana giren kişilerin acil servislerde tedavilerinin yapılmayacağını düşünmüştük

ama genelge ile yeşil alana giren kişilerin de tedavilerinin yapılacağını ve para talep edileceğini öğrendik” dedi.

PARA TALEP EDİLECEK

İlhan Hürriyet’e şunları söyledi: “Türkiye’de insanlar acil vaka sayılmasalarda çeşitli nedenlerle acil servislere gidiyorlar.

Bunun en önemli nedenlerinden biri de katkı payı ödememek. Acil servislere gidenlerin yüzde 70’i aslında acil değil.

Bu servislerin böyle bir çalışma düzeni içinde gerçekten acil vakalara ne kadar hizmet verebildiği siz düşünün.

Sağlık Bakanlığı, bu soruna çözüm bulabilmek için alanlar belirledi. Buna göre, kırmızı ve sarı alanlar acil kabul edilecek ancak yeşil alana giren kişiler acil sayılmayacaktı.

Bakanlık yeni yayınladığı genelge ile yeşil alana giren kişilerin de acilde tedavi edilmelerini ancak bu kişilerden para talep edilmesini istiyor.

Ki vatandaşlar parayı ya ilaç alırken ya da emekliyse maaşlarından ödeyecekler. Böyle bir uygulama acil servislerin sorununa çözüm olmayacaktır.”

AĞRINIZI BELİRLEYİN !

KIRMIZI ALAN: Havayolu tıkanıklığı riski, major çoklu travma, sadece ağrıya yanıt veren veya yanıtsız olan hastalar, devam eden veya uzamış nöbet

ilaç aşırı alımı olan hastanın yanıtsız veya hipoventilasyonda olması, kardiyak ağrıya benzer göğüs ağrısı, dolaşım bozukluğu, ciddi ağrı

önemli sedatif veya diğer toksik maddelerin oral alımı, şiddet içeren agresif davranışlar, kendine veya diğerlerine zarar veren davranışlar.”

SARI ALAN: Orta derecede kan kaybı, orta derecede solunum sıkıntısı, nöbet geçirme öyküsü (uyanık), ateş yüksekliği olan onkoloji veya steroid kullanan hasta

inatçı kusma, kafa travması olan ancak bilinci açık hasta, kardiyak öykü ile uyumlu olmayan göğüs ağrısı, şiddetli karın ağrısı

ekstremite yaralanması, suistimal riski veya şüphesi olan çocuk , stresli ve kendine zarar verme riski olan hasta.

YEŞİL ALAN: Sarı ve Kırmızı alan dışındaki rahatsızlıklara sahip olan acile girebilecek. Ancak bunun karşılığında para talep edilecek.
0 yorum

Böbrek yetmezligi ve tedavi yolları

İnsannn vücudunun en önemli organlarından biri böbreklerdir. Böbrekler insan vücudunun iki yanında, bel hizasına yerleştirilmiş, karşılıklı olarak birbirine bakan, koyu kırmızı renkte olup, şekil olarak fasulye şekline benzemektedir. İç kenarlarında çukurlu bir yapıya sahip olan göbek adında bir yer bulunmaktadır. Böbreğin görvi; atar ve toplardamarları göbek denen yerden geçirerek havuzcuk denen bölgeye ulaşırmaktır. Böbrek büyüklüğü genel olarak aynıdır. 10 cm genişliği 3,75 cm ise kalınlığına sahiptir.Böbrek insan vücudundaki görevlerini yerine getiremediğinde, vücuda zararlı maddelerin bulaşması durumu söz konusu olur. İnsan vücudunun ihtiyacı olduğu kadarıyla tuz ve su seviyesinin yükselmesinden sonra kalp, ciğer ve beyin gibi organlar görevlerini yerine getiremezler. Bunun neticesinde hastalıklar meydana gelir. Aslında hastalığın adına “ Böbrek yetmezliği “ denmesinin neden, böbreklerde çıkan hastalıklarla birlikte, görevini tam olarak yerine getirememesinden dolayı meydana gelen hastalıkların nedeni böbrek olduğu için hastalığın adına “ Böbrek yetmezliği” denmiştir.
Böbrek yetmezliğinin belirtileri
Böbrek hastalıklarının belirtileri hastalık türüne göre çeşitli olarak karşımıza çıkmaktadır. Kronik böbrek yetmezliğinde ise, belirtileri belli başlı olarak görülmektedir.  Bunlar;

Mide Bulantısı
Kusma
iştahsızlık
Yorgunluk
Uykusuzluk
Yüksek tansiyon ve nefes darlığı

Hastalığın belirtilerinin başlıcaları yukarıda saydıklarımızdır. Bunun dışında hastalığın ilerlemesine bağlı olarak da değişik belirtileri de bulunmaktadır.  Böbrek yetmezliği tedavisi erkenden başladığı zaman hastalıktan kurtulma ihtimali daha yüksektir.

Böbrek yetmezliği Tedavisi
Hastalıklarda erken teşhis her zaman çok önemlidir. Kişi yukarıda saydığımız belirtilere sahip ise, en yakın sağlık kuruluşuna giderek tedavi olabilir. Böbrek yetmezliği tedavi şekilleri ise aşağıdaki gibidir.

*Hemodiyaliz,
*Periton Diyalizi
*Canlı veya kadavra donörlerden yapılan böbrek nakli
Yukarıda saymış olduğumuz 3 ana tedavi yöntemi ile böbrek yetmezliği hastalığından kurtulmak mümkündür. Kısaca tedavi yöntemlerini açıklayacak olursak şunları söyleyebiliriz;
Hemodiyaliz: Kanın kirlenmesinden dolayı meydana gelen böbrek yetmezliğinde kullanılan bu yöntem ile böbreklere dışarıdan bir makine bağlanarak vücuttaki kan atıkları temizlenip geri verilir. Bu tedavi şeklinde hastanın kanında bulunan atıklar temizlenerek, sıvı seviyesi korunur.

Periton Diyalizi: Böbrek yetmezliği bulunan insanın kanındaki atık maddelerin temizlenmesi için dışarıdan bir makineye bağlanarak, kandaki atık maddelerin temizlenmesi görevi sağlanır. Bu yöntem hastalık seviyesinin yine çok ileri gitmediği durumlarda uygulanır. Ancak bu yöntemler uygulandığında hastada psikolojik sorunların oluşması ihtimali yüksektir. Bu nedenle hastanın moralinin yüksek tutmak oldukça önemlidir.
Canlı veya kadavra donörlerden yapılan böbrek nakli: Bu yöntem ise son çaredir. Hastanın böbreklerinin tamamen iflas ettiği ya da işlevini yitirdiği durumlarda, başka birinden böbrek nakli yapılarak hastaya dışarıdan böbrek nakledilir.

0 yorum

Kısırlık Tedavisinde Yeni Yöntemler

Kısrlık yani infertilite günümüzün modern toplumlarında kadınlarda olduğu kadar erkeklerde de sıkça görülen bir problemdir. Kısırlığın birçok sebebi olduğu gibi, çiftlerin %15'inde görülen ve açıklanabilir hiç bir sebebi olmayan kısırlık da mevcuttur. Tıptaki gelişmelerle birlikte farklı kısırlık tedavileri de mevcuttur:

YUMURTLAMA TEDAVİSİ-YUMURTLAMA TAKİBİ
Açıklanamayan infertilite ve düzensiz yumurtlamalarda kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde oral olarak kullanılan haplar ya da bir takım cilt altı iğneleriyle yumurtalar uyarılarak , yumurtlama düzenli ve takip edilebilir hale getirilmekte ve 3 ila 6 ay boyunca bu tedavi ile hamilelik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu tedaviye ek ve destekleyici olarak aşılama da yapılabilmektedir ancak aşılamanın uygulanacağı hastalarda mutlaka en az 1 tüpün açık olması gerekmektedir. Aşılama yönteminde spermler rahim ağzına bırakılarak hamileliğin daha kolay oluşmasına destek verilmektedir.

AMELİYAT GEREKTİREN TEDAVİLER
Halk arasında çikolata kisti denilen endometriomaların varlığı, tüplerde oluşmuş yapışıklıklar , myom , polip ve benzeri oluşmuş patalojik yapılardan kaynaklı infertilite durumlarında laparoskopi veya histeroskopi ile ameliyatlar yapılmakta ve iyi sonuçlar alınmaktadır. Bazı durumlarda polikistik over hastalarında da cerrahi müdaheleler söz konusu olabilmektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ (IVF, ICSI)
Tüp bebek tedavisi yumurta ve spermin laboratuvar ortamında döllenerek rahme yerleştirilmesi ile oluşturulan gebelikler için kullanılan tanımdır. Yetersiz sperm , yumurtlama takibi ya da aşılamaya tepki vermemiş durumlar ve her iki tüpün de kapalı olamsı halinde sıkça başvurulan bir yöntemdir.
Bu yöntem 4 aşamadan oluşur:
Yumurta gelişiminin sağlanması
Yumurtaların toplanması
Yumurtaların döllenmesi
Embriyonun rahme yerleştirilmesi

Tüp bebekte başarı oranı yaşa bağlı olarak değişim göstermektedir. Buna göre :

35 yaşın altındaki kadınlarda %30-35
35-37 yaş arası kadınlarda %25
38-40 yaş arası kadınlarda %15-20
40 yaş üzerindeki kadınlarda %6-10
Oranında canlı doğum yapma olasılığı bulunmaktadır.

YUMURTA VE SPERM DONASYONU
Ülkemizde yasal olmamakla birlikte, pek çok ülkede yumurta ve sperm donasyonu sistemi mevcuttur. Erkekte sperm yokluğu (azospermi) , yaş ya da başka nedenlerle yumurta sayısında yetmezlik görülen yahut menopoza girmiş kadınların başvurduğu bir yöntemdir.
0 yorum

Nefes Darlıgı Nasıl Ortaya Cıkar

Nefes darlığı kendini 3 belirti ile gösteren bir rahatsızlıktır:

-       Nefes almada zorluk
-       Nefes almada rahatsızlık
-       Yeterince hava alamama hissi.

Bazı insanlar çok hafif bir egzersiz dahi yapsa kolayca nefes nefese kalabilirken, bazı kalp ya da ciğer rahatsızlığı yaşayan kimseler ise normal nefes alabilmekte ve rahatsızlık hissetmemektedirler. Hırıltı da yine nefes darlığının bir başka formu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu genel açıklamalardan sonra nefes darlığını çoğunlukla akciğer ya da kalp ile ilgili bir durum olarak açıklamak yanlış olmayacaktır. Ciğerlerin ve kalbin vücuttaki görevi oksijeni dokulara taşımak ve dokulardaki karbondioksiti de sisteme geri getirip temizlemektir. Eğer bu süreçte bir aksama varsa, bu durum öncelikli olarak nefes almanızda problemlere yol açacaktır.

Eğer problem ciğerlerden kaynaklanıyorsa akla gelebilecek öncelikli rahatsızlıklar; bronşların tıkanmasından kaynaklanan astım krizi, ciğerlere yerleşen enfeksiyondan kaynaklanan zatüre ya da var olan KOAH ( Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) 'ın kötü gitmesi olabilir.

Nefes darlığı kalp rahatsızlığından ileri geliyorsa akla gelebilecek ilk sebeplerden biri fark etmeden geçirilebilen hafif kalp krizi olabilir. Bu gibi durumlarda hasta kalp krizinin en karakteristik belirtisi olan göğüs ağrısını hissetmez. Bu durumda kriz kişi için bir uyarıcı durumundadır. Kalp yetmezliği de yine nefes darlığı için bir sebep teşkil edebilir. Kalp yetmezliği kalp kasının güçsüz kalması ya da deforme olması nedeniyle kanı pompalamakta sorun yaşamasından kaynaklanır. Diğer kalp kaynaklı nedenlerse aritmi ya da taşikardi olabilir. Bunlara ilave olarak panik atak ve anksiyate bozukluğu durumlarında da kişide nefes darlığı belirtileri görüldüğü rapor edilmiştir. 

Bu gibi durumlarda hastalar fazla derin ya da çok hızlı nefes alma eğilimindedir. Bu durumda nefes almaya odaklanarak daha normal nefes almaya çalışmak ya da bir kese kâğıdı yardımıyla nefes almak hastayı rahatlatacaktır. Yine aşırı kilolu olmak, yüksek irtifalı yerlere çıkmak ya da hava kirliliği gibi etmenler de nefes almada zorluk yaratmaktadır. Eğer nefes darlığıyla birlikte göğüste ağrı, basınç, ateş, hırıltılı öksürük, tıkanma hissi gibi ilave durumlardan bir ya da bir kaçı da oluşmuşsa derhal en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI