işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Reflü Belirtileri Nelerdir

Reflü Nedir?
Mide içerisinde yenilen yiyecekleri öğütmesi amacı ile çok güçlü mide asitleri ve pankreas ile karaciğerden gelen enzimleri de barındırmaktadır. Yenilen tüm yemekler yemek borusundan geçerek yemek borusu ile mide arasında bir kapı görevi üstlenen mide kapakçığına ulaşır ve mide kapakçığı açılarak yemekler mideye ulaşır. Mide kapakçığı akışın tamamlanması ile beraber hemen kapanır ve mide asidinin yemek borusuna ulaşmasını engeller. Ancak bazen bu kapakçık görevini yerine getiremez ve mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu reflü hastalığı oluştur. 

Reflü Belirtileri
Reflü erken devrede sadece şiddetli yanma hissi oluşmasına neden olurken ilerleyen zamanla beraber tedavi edilmezse daha ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle reflü belirtileri görüldüğü anda hiç vakit kaybedilmeden doktora başvuruda bulunulması önemlidir. Reflü belirtisi denildiğinde akla ilk gelen çok şiddetli bir yanma hissidir. Yine göğüs kemiğinin yakın çevresinde hissedilen ağrı da reflü belirtileri arasında bulunmaktadır. Pek çok kişi reflü belirtileri sırt ağrısı dediğinde büyük bir şaşkınlık hissetmektedir. Ancak midenin sırt bölgesine yakın olması ve ağrının buraya vurması çok sık görülen bir durumdur. Reflü belirtileri bebeklerde de ortaya çıkabilmektedir. Bebeklerin doğal savunma mekanizmaları sonucunda fazla yedikleri yemekler hemen kusarak çıkarılmaktadır. Yani bebeklerin beslenme sonrasında yedikleri mamayı ve emdikleri bir miktar sütü geri çıkarmaları çok normaldir. Ancak bu miktarın artması ve bebeğin kilo alamaması gibi durumlarda bebeklerde reflü oluşumunun araştırılması önemildir.

Reflü Tedavisi
Reflü tedavisi için uygulanabilecek yöntemler çok çeşitlidir. Öncelikle reflü başlangıcı erken evrede yakalanırsa tedavi için basit önlemler alınması yeterlidir ve reflü ilacı kullanımına gerek yoktur. Reflüyü arttıran yiyecekler ve içeceklerden uzak durulması, reflü yastığı kullanılması, yatmadan hemen önce yemek yenmemesi gibi basit reflüye karşı önlemler alınması yeterli olacaktır. Ancak ileri evre reflü hastalarında bu basit önlemler yetersiz kalmaktadır. Bu durumda reflü ilaçları mutlaka doktor önerisi ile kullanılmaya başlanmalı ilaçların da yetersiz kalması durumunda reflü ameliyatı gibi cerrahi çözümlere yönelinmelidir. Ancak reflü ameliyatı riskleri bulunduğu için bu operasyon mutlaka son çare olarak düşünülmelidir.  
0 yorum

Badem Yagının Faydaları

Badem oldukça faydalı olup bademin özünün çıkarılması sonucu elde edilen badem yağı da büyük bir şifa kaynağıdır. Badem genelde pembe ve bazende beyaz çiçekler açan badem ağacından elde edilen meyvedir. Acı badem ve tatlı badem olmak üzere iki farklı türde elde edilen badem meyvesi gereken olgunluğa eriştikten sonra etrafı sert bir kabukla kaplanmakta ve badem mevyesi oluşumunu tamamlamaktadır. Son derece besleyici içeriğe sahip olan badem barındırdığı zengin kalsiyum, E vitamini, magnezyum ve fosfor gibi elementler ile tam bir şifa kaynağıdır.

Bademin en büyük faydası tüm bu içerikleri sayesinde beyni beslemesidir. Badem içerisinde yüksek miktarda Omega 3 barındırdığı için beynin en büyük dostu sayılır ve özellikle de gelişim çağındaki çocukların her gün yemesi tavsiye edilir. Son derece yüksek kaloriye sahip olduğu için kilo problemi olan kişilerin günde bir avuçtan fazla tüketmemesi tavsiye edilir.  Adet dönemini sıkıntılı geçiren bayanların bu kuruyemişi tüketmeleri önerilir. Badem adet öncesi oluşan şiddetli kasık ağrıları, aşırı sinir, baş ağrısı ve yorgunluk gibi olumsuz durumların mümkün mertebe azalmasına yardımcı olur.

Kan şekerini düzenlediği için şeker hastalarının kullanımı önerilir. Beyni beslediği için düzenli olarak badem tüketen kişilerin beyin hücrelerinin çok daha genç kaldığı ve Alzheimer hastalığına yakalanma risklerinin düştüğü bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmış akademik bir gerçektir. Bademin özel işlemler ile çıkarılan yağı olan badem yağı da yine şifalıdır. Badem yağının faydaları arasında en etkileyici olanı yaraların hızlı iyileşmesine olan etkisidir. Açık yaraların üzerine sürüldüğü takdirde yaranın kısa sürede iyileşmesini sağlar. Basura sürüldüğü takdirde hem ağrısının azalmasına hem de basurun iyileşmesine yardımcı olur. Acı bademden elde edilen badem yağı ise böbrek iltihabının iyileşmesine ve böbreklerde oluşan kumlar ile taşların dökülmesine etki etmektedir.

0 yorum

Rahim Kanseri Belirtileri Ve Tedavi Yolları


50 ile 60 yaş arası bayanlarda menopoz sonrası yıllarda meydana gelen bir hastalık olarak bilinir. Tıp dalındaki adı ile uterin kanser veya uterus kanserleri rahim içi zarından kaynaklanan bir kanser türüdür. Kadınlarda rastlanan bu hastalık yine erken tedavi ile mücadele edilerek yok olması mümkün olan bir hastalık çeşididir. Kadınlarda rastlanan kanser türlerinden dördüncü sırada olan bu kanser, ayrıca kadınlarda en çok rastlanan kanser türlerinden biri olma özelliğine de sahiptir.


Rahim kanserinin en büyük risklerinden biri de endometrium dokusunda gelişen kanserin üreme organlarına yayılması riskidir. Kanser öncelikle rahim ağzı olarak bilinen “serviks” tüplere ve yumurtalıklara doğru yayılma gösterir. Kanserin ilerleme durumuna göre diğer bölgelere de yayılması görülebilir.
Rahim kanseri hastalığının belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır. Kadınlarda geç menopoz olma, henüz genç iken geciken adetler ya da düzensiz adet olma, daha ilerlemiş yaşlardaki kadınlarda hipertansiyon, şeker hastalığı.

Rahim Kanserinin belirtileri nelerdir?
Düzensiz adet görme ya da erken zamanlarda adet görme en büyük belirtilerinden biridir. Bunun dışında menopoz sonrası vaginal kanamalar da hastalığın belirtilerinde önemli rol oynamaktadır. Dikkat edilmesi gereken en büyük şey ise, 40 yaş sonrası kanamanın artması ve özellikle kanın pıhtılı bir şekilde akması şikâyeti olan kadınların en kısa zamanda doktorlarına başvurmaları oldukça önemlidir.

Rahim Kanseri Tedavisi
Rahim kanseri tedavisinde genellikle artık alışagelmiş olan yöntem rahimi almaktır. Bu temel bir prensip olarak tıp dünyasında bilinen bir tedavi yöntemidir. Cerrahi ameliyat esnasında hastalığın vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını saptamak için hastanın karnından örnek alınır. Yumurtalık ve tüpler çıkartılarak örnek alınır. Tedaviye ek olarak karının alt bölgesinde bulunan aort damarının etrafındaki lenf bezlerinden de örnek alınır.
Cerrahi operasyon sonrasında hastadan alınan yumurtalıklar, tüpler ve diğer parçalar değerlendirilmeye alınarak hastalığın yaygınlığı tespit edilir. Bu incelemelerin ardından kanserin rahim dışına yayılıp yayılmadığı kontrol edilir. Eğer kanser rahim dışına yayılmamışsa histerektomi tam kür sağlar. Eğer kanser aksine başka organlara yayılmış ise ve kanser ilerlemişse cerrahi operasyondan sonra ışın tedavisi de uygulanmaktadır.

0 yorum

Seker Hastaligi Neden Olur

Şeker hastalığının temel nedeni vücutta insülin hormonunun az salgılanması ya da bu hormonun hücreler tarafından şekerin emilimini sağlamakta yetersiz kalmasıdır. Yani pankreas tarafından vücuda salgılanan insülin hormonunun yetersiz olması şeker hastalığına neden olmaktadır.



Şeker hastalığı neden olur sorusunun kesin yanıtı henüz belirlenememekle beraber günümüzde elde edilen bulgular hastalıkta genetik yatkınlığın en önemli faktör olduğunu ortaya koymaktadır. Yani birinci dereceden yakın akrabalarında şeker hastalığı olan kişilerin şeker hastası olma riski çok daha yüksektir. Ancak kişinin benimsediği yaşam şekli bu riskin artmasına ya da azalmasına neden olmaktadır. Örneğin genetik yatkınlığı bulunan kişinin aşırı kilo alması ve hareketsiz bir yaşam sürmesi şeker hastalığına yakalanma riskini artırırken sağlıklı beslenmesi ve kilo dengesini koruması ise bu riski büyük oranda düşürmektedir.

Bu nedenle genetik yatkınlığı bulunan kişilerde kilo kontrolü ve düzenli egzersiz çok daha büyük bir önem taşımaktadır. Yine birinci dereceden yakın akrabaları içerisinde şeker hastası bulunan kişilerin düzenli olarak şeker taraması yaptırmaları gerekmektedir. Hastalığın erken dönemde yakalanması ilaç kullanımına gerek kalmadan sıkı bir diyet ile kontrol altında tutulmasını sağlayabilmektedir. Yapılan istatistiksel çalışmalar dünya genelinde halen milyonlarca kişinin şeker hastası olduğunu bilmeden yaşamını sürdürdüğünü, şeker hastası tanısı konan kişilerin büyük çoğunluğunun ise diyetlerine dikkat etmedikleri için ilaç kullanımı ile tedavilerini sürdürdüğünü göstermektedir.


0 yorum

Seker Hastaligi Nedir

Şeker hastalığı en basit tanımla vücutta çeşitli nedenlere bağlı olarak insülin eksikliğinden kaynaklı ortaya çıkan bir hastalıktır. İnsülin pankreas tarafından üretilir ve çeşitli yollarla vücuda giren şekerin hücreler tarafından emilimini sağlar. İnsülin eksikliği sonucu alınan şeker hücreler tarafından emilemez ve kanda hızlı bir şekilde yükselişe geçer. Kandaki şeker seviyesi hızlı bir şekilde yükselirken hücreler ihtiyaç duydukları şekeri depolayamazlar.

Şekerin kanda aşırı seviyelerde yükselmesi ise kanın hücreleri tahrip etmesine neden olur ve buna bağlı olarak vücutta çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkmaya başlar. Sanılanın aksine insanoğlu yaşamak için glukoza yani bilinen adı ile şekere muhtaçtır. Çünkü hücreler enerji üretebilmek adına şekere muhtaçtır. İnsülin bu amaçla Pankreas tarafından salgılanır. Ancak metobolizma hastalığı olarak bilinen diyabet yani şeker hastalığı nedeni ile gerek karaciğer tarafından ihtiyaç duyulduğu için salgılanan gerekse de dışarıdan vücuda giren şekerler hücre tarafından emilemez ve sadece kana karışır.

Oysa normal insanlarda kandaki şeker salgılanan insülin hormonu sayesinde hücreler tarafından emilmekte ve hücrelerde enerjiye çevrilerek kullanılmaktadır. Şeker hastalığı insülin hormonunun yetersiz salgılanmasından ya da salgılanan insülin hormonunun hücreler üzerinde etkisiz kalması nedeni ile oluşmaktadır. Şeker hastalığı yani diyabet yapılacak kan testi sonrasında çok kolay olarak belirlenecek bir hastalıktır. Şeker hastalığı tanısı konulan kişilerin dikkat etmesi gereken en önemli konu diyetlerine çok sıkı bir şekilde uymalarıdır.

0 yorum

Zayıflamayı Saglayan 10 Besin

Son dönemde aldığınız kilolardan şikayetçiyseniz ya da eski kıyafetlerinize girmekte zorlanıyorsanız tek yapmanız zayıflamayı sağlayan besinler ve yiyeceklerden yemeye başlayarak aynı zamanda daha fazla spor yapmaya çalışmak. Yapılan bilimsel araştırmalar ile beraber belirli bazı besinlerin içinde bulunan etken maddelerin daha hızlı zayıflamaya yardımcı olduğu kanıtlanmış durumdadır. Bu besin maddelerinin bir kısmı metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlayarak daha hızlı zayıflama başarısını yakalamanızı sağlarken bir kısmı ise tokluk hissi duymanızı sağlayarak daha az yemenize yardımcı olarak zayıflamanızı destekliyor. Bu nedenle zayıflamak istiyorum diyen herkesin bu besin maddelerini bol bol tüketmeleri tavsiye edilmektedir.

Zayıflamayı sağlayan besinler arasında ilk sırayı greyfurt almaktadır. Greyfurt içerisinde çok güçlü etken maddeler barındırdığı için tüketiminde kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir meyvedir. Özellikle de ilaç içen kişilerin ilaç aldıkları süre boyunca asla greyfurt yememeleri ya da greyfurt suyu içmemeleri gerekmektedir. Aksi takdirde ilacın içinde bulunan etken maddeler ile greyfurt içerisinde yer alan etken maddeler ortaya bazı yan etkilerin çıkmasına neden olabilmektedir. 

Bu nedenle asla ilaç kullanan kişilerin bunun üzerine greyfurt yememeleri ya da greyfurt suyu içmemeleri gerekmektedir.Ülkemizde pek kullanılan ve bilinen bir besin maddesi olmamasına rağmen esmer pirinç tam bir zayıflama kaynağıdır. Esmer pirincin faydaları saymakla bitmeyecek kadar çokken özellikle de içerisinde barındırdığı manganez zayıflamak isteyen kişilere yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda dolaşım sistemini temizlediği de bilinen kırmızı üzüm yine zayıflama konusunda insanoğlunun yararlanması gereken bir başka besin maddesi olarak öne çıkmaktadır. Nar ise hormonların dengelenmesini sağlayan etken maddeleri sayesinde zayıflamaya yardımcı olmaktadır. Tek başına bu besinleri tüketmenin zayıflamaya yardımcı olmayacağı tartışılmaz bir gerçek olarak öne çıkarken yapılması gereken diyet listesinde bu besinlere yer vermek ve her gün düzenli olarak spor yapmaktır. Bu sayede aynı diyet listesi sonucunda verilen kilo hem çok daha fazla olacak hem de kilo verirken daha kolay zayıflamanız sağlanacaktır. Her geçen gün tüm dünya genelinde büyük bir hız ile artan obeziteden korunmak, daha uzun ve sağlıklı bir ömür geçirmek için beslenme düzenine dikkat etmek ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak hem kendiniz hem de aileniz için ilk hedefiniz olmalıdır...
0 yorum

Dogum Sonrası Depresyon

Bütün anneler gebelikleri boyunca sürekli olarak bebeklerini kucaklarına alacakları günü hayal etmektedir.Sürekli olarak bebeklerini kucaklarına aldıklarında çok mutlu olacaklarını düşünen anne adayları doğum ile beraber aslında bunun tam da hayal etmedikleri gibi olduğunu görürler. 

Özellikle de ilk kez anne olan kadınlarda doğum sonrası depresyon oranının çok yüksek olmasının nedeni budur. Uykusuz gecelere ve bebek bakmanın zorluğuna tam olarak hazırlanamayan yeni annelerin doğum sonrasında yaşadıkları sıkıntılı dönem doğum sonrası depresyon olarak isimlendirilmektedir.

Doğum sonrası depresyon geçirenler incelendiğinde bu vakaların bir çoğunun kolik bebek sahibi olduklarını göstermektedir. Kolik bebekler özellikle de geceleri ağlama krizleri yaşadıkları için gece uykusuz kalan annelerin depresyona girmeleri çok daha yüksek ihtimaldir. 

Peki doğum sonrası depresyon nasıl geçer? 
Doğum sonrası depresyonu atlatmanın tek yolu kesinlikle yardım almaktadır. Özellikle de bebeğiniz sizi gece çok sık uyandırıyorsa gündüz ya onun bakımı için güvendiğiniz birinden destek almalı ya da gece eşinizin de bebeğin bakımı için uyanmasını sağlamanız gerekir.

Doğum sonrası depresyonun nedenleri incelendiğinde genelde hep annenin bebeğin bakımının fiziksel ağırlığı altında ezilmesi ve bebeğin ihtiyaçlarına yetmediğini düşünmesinin yer aldığı gözlemlenmektedir. Ayrıca yine doğum sonrası değişen fiziksel görünüm nedeni ile anne adaylarının psikolojilerinin etkilendiği bilinmektedir. Bu noktada eşlere büyük görevler düşmekte olup sürekli olarak eşlerini hem davranışları ile hem de sözleri ile sürekli desteklemeleri gerekmektedir. 

0 yorum

Anasonun Faydaları Nelerdir

Anason dik gövdeli, dalları çok sık olan tüylü yapıya sahip bir bitki türüdür. Yuvarlak olan yaprakları uzun
saplıdır. Bahçelerde özel olarak yetiştirilebilen bu bitki aynı zamanda doğada kırlarda kendiliğinden yetişmektedir. Son derece faydalı bir bitki olması nedeni ile uzun yıllardır insanlar tarafından kullanılmaktadır.
Anasonun faydaları arasında ilk sırada son derece güçlü bir gaz sökücü olması yer alır. Şişkinliği önleyip hazmı kolaylaştırdığı için sindirim sistemi hassas olan kişilerin kullanımı önerilmektedir. Yine gaz problemi yaşayan kişilerde anason çayı içilmesi son derece etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Yine ishale yakalanan ve mide bulantısı yaşayan kişilerin içmesi halinde hem ishali hem de mide bulantısını kısa sürede kesilmesini sağlamaktadır.

Anason aynı zamanda güçlü bir sakinleştiricidir. Bu nedenle gergin olduğunuz ve stresli dönemlerden geçtiğiniz zamanlarda anason çayı içmeniz sizi rahatlacaktır. Anasonun yararları arasında bir diğer bilinenide anne sütünü arttırmasıdır. Anne sütünü artırmak için anason çayı içmenin bebeğe hiçbir zararı bulunmadığı gibi gazlı bebeklerde anne sütünden bebeğe geçmesi sonucu bebeğin gazını daha kolay çıkarmasına yardımcı olmaktadır. Emziren anneler anason çayı içerken günde 3 fincandan fazla tüketmemeye özen göstermelidir. Nefes darlığı çeken kişilerin yine bu çayı içmesi tavsiye edilirken ayrıca öksürüğün kısa sürede atılmasına da iyi gelmektedir.

Anason genelde kurutulan bitkilerinden çay yapılarak tüketilmektedir. Anason çayı hazırlamak için bir cezvenin içerisine bir bardak kadar su koymak ve 1-2 kaşık kadar anason atarak 5 dk. kaynamaya bırakmak yeterli olacaktır. Ocaktan aldığınız anason çayını 5-10 dk. kadar demledikten sonra süzerek tüketebilirsiniz.

0 yorum

Gripten korunmanın yolları

Üst solunum yolu hastalıkları arasında yer alan grip virüslerin hava yolu ile yayılması nedeni ile çok kısa sürede yayılan bir hastalıktır. Özellikle de kış mevsiminde havasız ortamlarda grip virüsü taşıyan kişilerin bulunması sonucunda hastalık salgın haline dönüşmekte ve her sene mutasyona uğrayarak antibiyotiklere karşı direnç kazanan grip virüsü çok daha tehlikeli bir hale gelmektedir. 

Peki gripten korunmak için neler yapılmalıdır?

Gripten korunmak için ilk yapılması gereken bağışıklık sistemini güçlendirmektir. Bunun için grip aşısı yaptırmak önemlidir. Grip aşısı her sene yenilenen ve en yeni grip virüslerinden oluşan koruyucu bir aşı olup özellikle de hastalığı daha zor geçiren yaşlı kişilerin ve çocukların yaptırmaları tavsiye edilmektedir. Aşının yüzde 100 koruyucu etkisi bulunmayıp yine de en kötü ihtimalle hastalığın daha hafif geçmesine yardımcı olacağı için riskli yaş grupları içinde yer alan kişiler için önemlidir. Bağışıklığı arttırmanın bir başka yolu da sağlıklı beslenmektir. Özellikle de C vitamini yönünden zengin besinlere günlük beslenme listesi içinde bol bol yer vermek hastalığa karşı bağışık sisteminizi güçlendirecektir. Örneğin her güne taze sıkılmış portakal suyu ile başlamak   öğün aralarında elma, portakal, mandalina gibi mevsim meyvelerinden tüketmek, ana öğünlerde ise yeşil yapraklı sebzeler ile yapılan hafif yemeklerin tüketimi sağlığınıza yapabileceğiniz en iyi yatırım olacaktır.

Ayrıca kış çayı olarakta bilinen ve bağışıklık sistemini güçlendiren bitki çayları da son derece etkilidir. İçinde ekinezya, yeşil çay gibi  şifalı bitkiler barındıran çaylar kışın günde bir fincan tüketilmeli ve böylelikle vücudun grip virüsüne karşı kendisini koruması sağlanmalıdır. Ayrıcı grip salgını olan dönemlerde mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan uzak durulması, otobüsler gibi toplu taşıma araçlarını kullanırken maske takmak, selamlaşırken öpüşmeden sadece tokalaşmak alınabilecek en basit önlemler arasında bulunmaktadır. Gribi daha erken atlatmak için ise yapılabileek tek şey mümkün olduğunca dinlenmeye çalışmaktır. Hastanın bol bol sıvı almaya çalışması, beslenmesine dikkat etmesi, gün içinde dinlenmesi ve mümkün olduğunca uyuyarak vücudunun hastalıkla savaşmasını sağlayacak güç ve enerjiyi sağlaması önemlidir.
0 yorum

Dr.Mehmet Öz İle Mucize Diyet Programı

Ünlü doktor mehmet öz'ün uzun yıllar sonucu hastaları için özel hazırlamış oldugu bu diyet listesi ile 14 günlük bir zaman periyodu içerisinde yaklaşık 5 beden incelmenize olanak tanıyor. Aynı zamanda önerilen bu diyet listenin yanı sıra saglıklı yaşama dair tüm kurulları yerine getirmiş olucaksınız. Dr mehmet öz'ün önerdigi bu diyet listesini uygularken mutlaka gün içerisinde yaklaşık 40 dakika süre ile açık havada yürüyüş yapılması gerekiyor. Özellikle saglıklı bir yaşamı hedefleyen kişilerin lif açısından zengin gıdalar ile önerilen bu diyet programını uygulamaları gerekmektedir.  Saglıklı beslenme bakımından önemli olan liflerin özellikle meyve,sebze ve baklagil gibi gıdalarda büyük oranda bulunduguna dikkat çeken mehmet öz,bu gıdaların sık sık tüketilmesini desteklemektedir.

Dr mehmet öz diyet programı ile özellikle çalı fasulyesi,brokoli,enginar,kuşkonmaz,kabak,yeşil ve kırmızı lahana,bamya,şalgam,pancar,ıspanak,patlıcan gibi besinler ile programınıza agırlık vererek zengin bir çeşitlilik ortaya çıkarmış olucaksınız. Nohut,kuru fasulye,barbunya,mercimek, soya fasulyesi,ve börülce gibi besinlerin tüketilmesi ise diyet sırasında kan şekerinizi dengelemenizi saglıyacaktır. Aynı zamanda vücutta oluşan tatlı hissini düşürdügü gibi açlık ihtiyacınıda minumun seviyeye indiricektir.

Dr mehmet öz diyet programı aşamasında yogun olarak tüketilicek bazı besinleride açıkladı. Özellikle başta salata olmak ile beraber tüm çig gıdalardan gün içinde 500 gram'a kadar tüketilebilir. Bezelye,tatlı kırmızı biber,domates,,salatalık gibi besinleri ise sınırsızca tüketebilirsiniz. Bu besinlerin yanında mehmet öz'ün fazla tüketilmemesinden yana oldugu ürünlerde ön plana çıkmaktadır. Bunlar sırası ile, gün içinde en fazla 1 porsiyon pişmiş nişastalı sebze yada tahıllar(mısır,patates,pirinç,pişmiş havuç,ekmek) Kuru yemişlerden özellikle badem ve cevizin yüksek besleyici rolü nedeni ile yasak koyan öz, özellikle kuru yemiş tüketim oranını 30 gram ile sabit kalması gerektiginin uyarısında bulundu.

0 yorum

Cilt Bakımı Nasıl Yapılır

Yaşanan cilt problemlerinin büyük bir bölümü, cildin olması gereken rutin bakımdan mahrum kalması sebebi ile ortaya çıkmaktadır. Cilt tipleri birbirinden farklıdır. Bu sebeple, her cilt tipine uygulanacak olan bakım ürün ve maskeleri de aynı değildir.

Her cilt tipi için farklı maske ve ürünler tercih edilse de, cildin ortak ihtiyaçları bellidir. Öncelikle nem ihtiyacı çok önemlidir. Bu hem dıştan, hem de içten giderilmesi gereken bir ihtiyaçtır. Cildin nem oranını, içten gideren tek unsur, bol su tüketimidir. Sağlıklı bir cilt ve sağlıklı bir yaşam için, her gün en 10 bardak su içilmesi şarttır. Bunun ardından, cildin temizliği gelir.

Gün boyu, hava kirliliği başta olmak üzere, birçok etken, cildin kirlenmesine ve gözeneklerinin tıkanmasına neden olur. Tıkanan gözenekler, cilt temizlenmediği takdirde, siyah nokta oluşumuna uygun hale gelir. Bu nedenle, cilt, mutlaka her gün düzenli olarak temizlenmelidir. Derinlemesine temizlik sağlayan ürünlerle cilt temizlenir.

Ürün seçimi yapılırken, mutlaka cilt tipi göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, kullanılan ürünün mümkün olduğunca kimyasal madde içermemesine dikkat edilmelidir. Cilt, kesinlikle sabun ile yıkanmamalıdır. Sabun, cildi kurutarak, cilt problemlerine yol açabilir. Cilt su ile yıkanırken, mutlaka ılık su kullanılmalıdır. Aşırı soğuk su ve aşırı sıcak su kullanılması, cilt için zararlı olacaktır. Cildin temizlenmesinin ardından, mutlaka nemlendirici kullanılmalıdır. Nemlendirici seçiminde de cilt tipi baz alınmalıdır. Aşırı yağlı ciltler için yağ oranı yüksek bir nemlendiricinin kullanılması zararlı olur. Bu nedenle, kişinin cilt tipini tanıması da çok önemlidir.

Günlük bakımın haricinde, haftalık olarak da uygun maskelerin kullanılması yarar sağlayacaktır. Evde bulunan ürünlerle hazırlanabilecek maskeler, düzenli kullanım ile mucizeler yaratabilmektedir. Kişi, hazırlayacağı maskenin içeriğinde kullanacağı maddelere alerjisi olmadığından emin olmalıdır. Bu nedenle, ilk kez uygulanacak maskeler, hazırlandıktan sonra, cildin küçük bir kısmına uygulanarak beklenmeli ve maskenin cilde uygunluğu test edilmelidir.

Cilt bakımının en önemli kısımlarından bir tanesi de, beslenme biçimidir. Porselen gibi güzel ve pürüzsüz bir cilt için, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Ayrıca, sebze ve meyveye, günlük öğünlerde ağırlıklı olarak yer verilmelidir.

0 yorum

Hassas Cilt Bakımı

Hassas ciltler, ciddi anlamda düzenli ve dikkatli bir bakım istemektedirler. Çünkü, hassas ciltlerin birçok etkene karşı aşırı hassasiyeti olabilmektedir. Aşırı soğuk, aşırı sıcak, güneş ve kullanılan ürünler, bu ciltlere hemen zarar verebilmektedir.

Hassas ciltler, en ufak dış veya iç etkenlere reaksiyon verebilmektedirler. Bu tarz ciltlerde, kızarmalar, lekelenmeler, pullanmalar ve çeşitli sorunlar aniden ortaya çıkabilmektedir. Hazır olarak satılan bakım ürünlerinin içeriğinde kimyasallar bulunabilmektedir.Kimyasal maddeler, hassas ciltleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, hassas yapıdaki ciltler için en doğru bakım, doğal ürünlerin kullanılması ile uygulanan bakım türüdür. 

Hassas bir cilde sahip olan kişiler, beslenmelerine de son derece dikkat etmelidirler. Aşırı yağlı, baharatlı ve acılı yiyecekler, bu tarz ciltlerin yapısını bozmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı da tüm ciltleri etkilediği gibi hassas ciltleri de olumsuz etkilemektedir. Bol miktarda meyve sebze tüketmek cilt için yararlı olacaktır. Cildin nemini koruması için düzenli olarak su içilmesi şarttır. Su, çay ve benzeri içeceklerle değil, sadece su olarak içilmelidir.


Yüz temizleme işlemi sırasında, badem yağı kullanımı yararlı olacaktır. Makyaj temizlemek için de badem yağı kullanılabilir. Greyfurt suyuna yulaf unu katılarak, doğal bir peeling maskesi hazırlanabilir. Yoğurt ile salatalık karıştırılarak bir maske elde edilebilir. Bu maske, ciltte bulunan gözenekleri sıkıştıracaktır. Ayrıca, ciltte bulunan gereksiz yağı da alacaktır. Hassas ciltler için en yararlı bitki, meyan köküdür. Kozmetik ürün seçilirken, içeriğinde bu bitki bulunan ürünlerin seçilmesi doğru olacaktır. Hassas ciltler, kızarıklıklara ve lekelenmeye son derece açıktır. Bu tarz bir durumla karşı karşıya kalındığında, kızarıklık ve lekelerden kurtulmak için, iyice demlenmiş yeşil çay cilde uygulanabilir. 

Lekelerin yok olması için, aloe vera yağı kullanılabilir. Hafifçe masaj yaparak cilde yayılan bu yağ, lekelerin kısa sürede giderilmesini sağlayacaktır. Cildin düzenli temizlenmesi, nemlendirilmesi ve bakımın yapılması ile hassas ciltler de sağlıklı kalabilirler. Ancak, ev yapımı doğal maskeler her ne kadar güvenli ve organik olsalar da, kullanılmadan evvel denenmelidirler. Kişinin, maskede bulunan bir maddeye alerjisi olması durumunda, istenmeyen sıkıntılar yaşanabilir. Bu nedenle, maske hazırlandıktan sonra, cildin küçük bir bölümüne uygulanmalı ve beklenmelidir. Sorun olmadığı takdirde, maskenin kullanımına geçilmelidir.

0 yorum

Kuru Ciltler İçin Bakım Nasıl Yapılmalıdır

Kuru cilt tipi, çabuk etkilenen ve hassas bir cilt tipidir. Bu cilt tipinde, yağ oranı düşüktür ve suyla temas ettiğinde gerilir. Bu nedenle bakımları düzenli ve özenli olarak yapılmalıdır.

Kuru ciltler yıkanırken, kesinlikle kireç içermeyen ılık su ile yıkanmalıdır. Bu cilt tipi, kesinlikle sabun ile yıkanmamalıdır. Temizleme kremi kullanılması daha sağlıklı olacaktır. Gece yatmadan evvel badem yağı sürülmesi, bu cildin sağlıklı olması için büyük katkı sağlar. Kremle cilt temizlendikten sonra, besleyici bir ürün kullanılmalıdır. Besleyici ürünün içeriğinde lasolin olması daha da yararlı olacaktır. 
Gece kremlerinin, bu cilt tipine uygun olanları da kullanılabilir. Soğuk havalarda, dışarı çıkmadan evvel cilde yağlı bir nemlendirici sürülmelidir. Güneşli havalarda ise mutlaka güneşten koruyucu kremler tercih edilmelidir.

Evde hazırlanabilen bakım maskeleri ile kuru ciltler son derece sağlıklı bir şekilde korunabilirler. Bir kaba, bir miktar süt ve içine, 2 yemek kaşığı yulaf ile 1 çay kaşığı bal konulur. İyice karıştırıldıktan sonra yüze sürülür. 20 dakika bekletilip, ılık su ile yıkanır. Bu maske kuru ciltler için son derece yararlıdır. Diğer bir yararlı maske ise, haşlanmış kabak ile hazırlanabilir. Bir kaba, haşlanmış kabaktan 2 yemek kaşığı kadar konur. İçine 1 yemek kaşığı zeytinyağı eklenir. İyice karıştırılıp, maske olarak yüze uygulanır. 20 dakika bekletilip, ılık su ile yıkanır. 

Havuç da cilt için son derece sağlıklıdır. Diğer bir maske tarifinde, 1 adet havuç iyice rendelenir. 1 adet yumurtanın beyazı, havuç rendesine eklenir. Bu karışıma, 1 yemek kaşığı zeytinyağı da ilave edilerek karıştırılır. Karışım yüze sürülerek 15 dakika bekletilir. Ardından ılık su ile yıkanır. Bu maskelerin haftada 1 defa uygulanması idealdir. Ancak, günlük bakımlar da aksatılmamalıdır. 

Pahalı bakım kremleri, sadece fiyatları yüzünden yararlı kabul edilmemelidir. Her ürün, her cilde iyi gelmeyebilir. Günümüzde, tüm dünyada, doğal bakım ve beslenme tarzına geçiş yapılmaktadır. Birçok alanda, doğal ürünlerle güzel sonuçlar elde edilmektedir. Bu nedenle, sağlıklı ve doğal ürünlerle yapılan cilt maskeleri de, güvenilir ve sağlıklıdır. Ev yapımı maskelerde dikkat edilmesi gereken tek husus, uygulanacak olan kişinin alerjik durumudur. Örneğin çilek alerjisi olan bir kişi, çilekten yapılan bir maske kullanmamalıdır.

0 yorum

Cilt Kırısıklıkları İçin Cilt Bakımı

Zaman içerisinde ciltte oluşan kırışıklıklar, güzelliğe gölge düşürmektedir. Bu kırışıklıkların önlenmesi ve yok
edilmesi, bazı önlemlerin alınması ve evde hazırlanan maskelerin uygulanması ile mümkün olmaktadır.

Alınması gereken önlemlerin başında, güneşten kaçınmak ve korunmak gelmektedir. Güneşe çıkılacaksa, mutlaka koruyucu krem kullanılmalıdır. Solaryumdan özellikle kaçınmak gerekmektedir. Cildin soğuktan korunması da kırışıklıkların önüne geçecektir. Sigara, alkol ve kafein kullanımı sonlandırılmalıdır. Uykusuz kalınmamalı ve yüzüstü uyunmamalıdır. Antioksidan ve yağ oranı yüksek balıklara, öğünlerde sıkça yer verilmelidir. Sebze ve meyveler bolca tüketilmelidir. 


Yüz, uygun bir ürün ile veya sadece su ile yıkanmalıdır. Kesinlikle sabunla yüz yıkanmamalıdır. Aşırı makyajdan kaçınılmalı ve cildin ideal nem oranı korunmalıdır. Alfa hidroksi asit içerikli kremler kullanılmalıdır. C vitamini yeterli oranda alınmalı ve cilt maskelerinde de limon, portakal ve maydanoz gibi C vitamini yüksek gıdalara yer verilmelidir. Zeytinyağı içeren ve evde hazırlanan maskeler de son derece etkilidir.


1 adet yumurtanın beyazı ve 2 yemek kaşığı bal karıştırılarak maske elde edilir. Bu maske yüze ve dekolte bölgesine uygulanıp, 20 dakika kadar bekletilir. Ardından ılık su ile yıkanarak temizlenir. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, 1 adet yumurtanın beyazı ve 1 tatlı kaşığı şap tozu iyice karıştırılır. Karışım yüze sürülerek 20 dakika bekletilir. Ardından ılık su ile yıkanır. Diğer bir maske ise, göz kararı soya fasulyesi unu, 1 fincan süt, 1 tatlı kaşığı bal, 3 yumurtanın beyazı ve 1 tatlı kaşığı tereyağın karışımı ile elde edilir.
Bu malzemeler iyice karıştırılarak hamur olana kadar yoğrulur. Ardından bu hamur, güneşte iyice kurutulur. Kuruduktan sonra, hafifçe ovarak, toz haline gelmesi sağlanır. Bu tozun üstüne 1 tatlı kaşığı bal ve aynı miktarda tereyağı eklenir. Elde edilen maske yüze ve dekolte kısmına sürülür. 1 saat bekletildikten sonra ılık su ile yıkanır. Bu maskeler, haftada 1 defa uygulanarak, cildi gençleştireceklerdir.

Bunun haricinde, her gün, düzenli olarak, ısırgan otu çayı ile cilt yıkanabilir. Bu çay, cildi gerginleştirecek, toparlayacak ve kırışıklıklardan kurtulmasına yardımcı olacaktır. Evde hazırlanabilen doğal maskeler ve uygulamalar, her zaman kimyasal ürünlerden çok daha yararlı ve sağlıklıdır.

0 yorum

Peelıng İle Cildiniz Genc Kalsın

Günümüz olanaklarında, cildin zamana karşı koyması mümkündür. Düzenli cilt bakımı ile, genç kalmak hayal değildir. Bu bakımın ilk adımı, cildin ölü hücrelerden arındırılmasıdır. 

Bu arındırma işlemi ise peeling uygulaması ile mümkündür. Cilt sorunlarının çözümünde de peeling yine ilk adımdır. Sağlıksız olan derinin kaldırılması ve sağlıklı cildin ortaya çıkması çok yararlıdır. Bu işlem sırasında, cilt dışarıdan uyarılmış olur ve hücre yenilenmesi hızlanır. Peeling uygulaması ile, cilt kuruluğu, kırışıklık, yüzeysel lekeler ve esneklik kaybı gibi sorunlardan kurtulmak mümkündür.

Peeling adı altında satılan ürünler evde uygulanabilen ve aslında temizlik ürünü olduğu bilinen ürünlerdir. Uzmanların uyguladıkları peeling işlemleri ise gözle görülür sonuçlar vermektedir. Bu uygulamalar, 3 kategoriye ayrılmıştır. Yüzeysel peeling uygulamasında meyve asitleri kullanılır ve cildin en üst yüzeyi soyulur. İşlem, ortalama 5 dakika sürer ve acısızdır. Çok hafif yanma hissedilebilir. Bu peeling işlemi haftada 1 defa ve yılda 4-5 kez tekrarlanabilir. 


Orta düzeydeki peeling işleminde, cilt orta derecede soyulur. Bu işlem, sivilce izleri ve lekeler için uygulanabilir. İşlem sonrasında ciltte beyazlama ve ardından hafif kızarma oluşur. 2 gün içerisinde yeni taze cilt ortaya çıkar. Derin peeling işlemi, mutlaka uzmanı tarafından yapılmalıdır. Tüm peeling tiplerinin uzman tarafında yapılması ise, riskleri sıfıra indirecektir. Peeling uygulaması için, bahar aylarını seçmek en idealidir. İşlem sonrasında bakım da çok önemlidir. Uzmanın belirttiği süre içerisinde, kişi güneşe maruz kalmamalı ve makyaj yapmamalıdır.

Peeling uygulaması; cildin sivilce ve siyah nokta gibi sorunlardan arınmasını, sivilce izlerinin yok olmasını, kırışıklıkların yok olmasını, lekelerin giderilmesini ve sağlıklı bir cildin ortaya çıkmasını sağlar. Evde hazırlanabilecek basit bir peeling kremi ile de haftalık bakım yapılabilir. Cilde uygun bir kremin içerisine süt tozu katılarak iyice karıştırılır. Karışım ile cilt yaklaşık 4-5 dakika boyunca hafifçe ovulur. Ardından ılık su ile cilt iyice temizlenir. Ardından, günlük rutin bakım uygulamaları yapılabilir. 

Bu yüzeysel peeling uygulaması haftada 1 defa tekrar edilebilir. Aşırı cilt sorunlarında, evde yapılan peeling işlemleri yeterli olmayabilir. Bu durumda, bir uzamana danışarak, profesyonel peeling işlemi yaptırılabilir. Uzman ellerde olduğu takdirde, zararsız ve gençleştiren bir uygulamadır.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI