işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Gece Yemek Yemek Sismanlatırmı

Fazla kilolar, günümüzde birçok insanın problemidir. Özellikle obezite hastalığı, çok küçük yaşlara kadar düşmüştür. Fast food tüketiminin artması da kilo problemlerinin başlıca sebeplerindendir. Sağlıksız beslenme sonucunda alınan kilolar, daha sonra diyet ile verilmeye çalışılmaktadır.Zaman içerisine yayılan sağlıksız ve dengesiz beslenmenin getirdiği kilolar, hızlıca verilmek istenmektedir.

Bu sebeple de önerilen birçok diyet programı vardır. Bu diyet programlarının geneline bakıldığında, tek yönlü beslenme tarzının benimsendiği görülmektedir. Hızlı kilo verilmesini garantileyen bu diyetler, dengesiz beslenmeye sebep olduğundan sağlığı da bozmaktadırlar. En doğrusu, insanın kendi bedenini iyi tanımasıdır. Kulaktan dolma bilgileri benimseyerek hareket etmek hata olacaktır.

Kilo alımı ile ilgili en çok sorulan soru; “Gece yemek yemek şişmanlatır mı?” sorusudur. Bu soruya yıllardır olumlu cevap verilmektedir. Halkın ciddiye aldığı uzmanlar, halka akşamları belli bir saatten sonra yemek yenmemesini tavsiye etmektedirler. Özellikle, kilo verme çabasında olan kişiler için, akşam belli bir saatten sonra yemek yemeye kısıtlama getirilmesi, zorlayıcı olmaktadır. Her konuda olduğu gibi, diyet konusunda da konulan yasaklar, teşvik edici olmaktadırlar. Bu nedenle, diyet uygularken, herhangi bir yiyeceğe yasak konulmamalıdır. Bunun yerine porsiyonları küçültmek işe yarayacaktır. Kilo almak istenmiyorsa, öğünler atlanmamalıdır. Sabah öğünü zengin tutulurken, öğle ve ara öğünlerde hafif yiyecekler tercih edilmelidir. Akşam yemeğinde ise fazla yağlı gıdalardan kaçınılmalıdır.

Uzmanlar, akşam belli bir saatten sonra yenilen yiyeceklerin, fazladan kilo yapmadığını açıklamıştır. Yani kişi, akşam saatlerinde yediği yemeği, öğle saatinde de yemiş olsa, aynı kaloriyi almaktadır. Kilo almamak için dikkat edilmesi gereken nokta, ihtiyaç olan kadar kalori almaktır. Yakılan miktarda kalori alınırsa, kilo alma problemi de yaşanmayacaktır.Akşam saatlerinde yemek yenmemesi üzerine çıkan söylentiler, akşam yemeği sonrasında tercih edilen abur cuburlar nedeniyle ortaya atılmıştır. Çünkü kişiler genellikle, televizyon karşısında, yağlı patates cipslerini ve tatlıları tercih etmektedirler. Bu tarz abur cuburlar, yüksek kalori ve yağ içermektedir.

Vücudun yakmak için ihtiyacı olandan fazla miktarda kalori alınması, yağların vücutta depolanmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, akşam saatlerinde, yemek sonrasında, bir şeyler atıştırmak isteniyorsa, meyve ve yoğurt gibi hafif gıdalar tercih edilmelidir. Son olarak dikkat edilmesi gereken diğer konu da, uyumak için yatağa geçmeden en az 2 saat önce yemek yemenin kesilmesidir. Huzurlu ve rahat uyku için bu önemli bir şeydir.

0 yorum

Bitkisel Çayların Zayıflamaya Etkileri

Kilo problemlerinin yaygın olduğu günümüzde, zayıflama amaçlı kullanılabilecek çok sayıda ürün piyasaya sunulmaktadır. Bunlar arasında zayıflama hapları ve zayıflama çayları en dikkat çekenlerdir. Zayıflatan çaylar arasında en çok adı duyulanlardan biri beşi bir yerde çayıdır. Bu çayın içerisinde, biberiye, kekik, funda yaprağı, mate yaprağı ve yeşil çay vardır. Bu bitkiler, tek olarak da içilseler, metabolizmayı hızlandırmaktadırlar. Bu sayede zayıflama kaçınılmaz olmaktadır. Bu 5 bitki bir arada içildiğinde ise, etkinliği ve yağ yakılmasındaki etkileri artmaktadır.

Mate çayı, obez kişilerin tedavisinde de kullanılmaktadır. Birikmiş yağların yakılmasında son derece etkilidir. Metabolizmayı ciddi anlamda hızlandırır. İdrar yollarının düzenli çalışmasını sağlar ve fazla su bu sayede atılır. Ödem oluşmayacağından, şişlikler iner. Her yaştan kişiler için içilmesi uygundur. Bolca vitamin içerir, enerji verir ve diyetin yarattığı yorgunluğu da alır. 

Çok iyi bilinen yeşil çay ise, başarılı etkileri ispatlanmış bir içecektir. Bu çay da metabolizmayı hızlandırır. Terlemeyi tetiklediğinden, vücuttaki yağların ve gereksiz suyun atılmasını sağlar. Biberiye çayı, idrar yollarını temizler ve düzenler. Vücuttaki ödem, bir bardak biberiye çayı içilmesi ile fark edilir oranda yok olur. İdrar söktürücü ve böbrekleri çalıştırıcı etkisiyle funda yaprağı da tercih edilen çaylar arasında olmalıdır. Vücutta yağ birikmesinin önüne geçen funda yaprağı, birçok zayıflama hapının yapımında da kullanılmıştır. Kekik çayı ise, azla yağların ter ile atılmasını sağlar. Yalnız kekik çayı, doktor onayı olmaksızın kullanılmamalıdır. Zayıflama çayları kesinlikle şeker katılmadan içilmelidir. Hiçbir şey katmadan içmek en iyisi olsa da tatlandırıcı katılabilir. Günde en az 1 litre zayıflama çayı tüketilirse, kısa sürede kiloların verildiği görülecektir.

Zayıflama çaylarına ek olarak, diyet yapılması ve egzersizler ciddi destek sağlayacaktır. Sadece zayıflama çayı ile incecik olmak mümkün değildir. Ancak kalori miktarına dikkat edilip, egzersizlerle hareket sağlanırken, metabolizmanın hızlandırılması da çok önemlidir. Bu sebeple, zayıflama çayları, metabolizma hızlandırıcı olarak da kullanılabilirler. Her ihtimale karşı, daha önceden denenmemiş olan bitkiler çay için kullanılacaksa, doktora danışmakta yarar vardır. Onay alındığı takdirde, bu çaylar karıştırılarak her gün tüketilmelidir.

0 yorum

Cildi Güzellestiren Yiyecekler

Makyaj ve bakımla olduğu kadar, beslenmeye de dikkat edilerek güzelleşmek mümkündür. Örneğin, süt ve süt ürünleri, kemiklerin güçlenmesine yardımcı olur. Yaşlanmayı geciktirir ve cildi protein ile besler. Brokoli bol miktarda C vitamini içerir ve cildin onarılmasını sağlar.Nar, vitamin açısından çok zengindir. Ayrıca antioksidanlar içermektedir. Cilde yararı çok büyüktür. Balıklar arasında, somon balığı cilde en yararlı balıktır. Somon, Omega 3 yağ asitleri içerir. Bu sayede yaşlanmayı engeller.

Omega 3 içeren diğer bir gıda ise cevizdir. Sağlık ve cilt güzelliği için mutlaka ceviz tüketilmelidir.
Temelde bu gıdalar mutlaka tüketilirken, her gün bolca su içilmelidir.  Su, vücuttaki toksinleri atar. Cildin nemini kaybetmemesi için çok gereklidir.Yağlar arasında, zeytinyağı, güzelleştiren gıdaların başında gelmektedir. Erik, elma, karpuz, kivi ve turunçgiller de güzelliğe katkısı olan meyvelerdir. Güzelliğin korunması için brokoli, maydanoz, yeşil soğan ve havuç da menüden eksik edilmemelidir. Cilde en büyük katkıyı yapan gıdanın balık olduğu unutulmamalıdır. Güzelliğin önemli noktalarından biri olan saçların sağlığı için de protein almak çok yararlıdır. Protein, fındıktan yağsız etten ve balıktan alınabilir. Bol su tüketimi, saçlar için de son derece yararlıdır. C vitamini açısından zengin olan meyveler de fazlaca yenilmesi gerekenler arasındadır. Porselen gibi bir cilt için, 1 adet muz ezilerek, 1 tatlı kaşığı doğal bal ile karıştırılmalıdır. Bu karışım yüze sürülerek bir süre beklenir. Ardından yıkanır. Birkaç hafta süren düzenli uygulamaların ardından, cildin geldiği mükemmel ve pürüzsüz hal, hayranlık uyandıracaktır.

Güzelleştiren yiyeceklerin yenilmesinin yanında, cilt daima temiz tutulmalıdır. Makyaj yapıldığı zamanlarda, mutlaka gece yatmadan makyaj silinmelidir. Saçlar, düzenli bakıma tabi tutulmalıdır. Sık fön uygulanması, saçların zarar görmesine sebep olmaktadır.Bu sebeple, saçı zorlamadan yapılabilecek şekiller kullanılmalıdır. İnternet ortamında, birçok paylaşım sitesinde, güzelleştiren yiyecekler ve ev yapımı doğal cilt maskeleri paylaşılmaktadır. Kişiler, kendilerine en uygun olan tercihleri, bu sitelerdeki yorumlara bakarak da belirleyebilirler. Güzelleştiren yiyeceklerin çoğu, kalori bakımından da düşük gıdalardır. Bu sayede güzelleşirken,kilo alma problemi de ortadan kalkmaktadır.

0 yorum

Basen Eritmek İçin Diyet Programı

Özellikle kadınların büyük çoğunluğu, basenlerinden şikâyetçidir. Yağların, vücudun bu kısımlarında toplanmasının sebebi, yanlış beslenmeye eşlik eden hareketsiz yaşam tarzıdır.
Basen eritmek için diyet programı uygulanırken, genel bir diyet yerine, bu bölgeye odaklanan bir program tercih edilmelidir. Bu sayede hızlıca sonuca ulaşmak mümkündür. 
Bahsedeceğimiz diyetin ilk etkileyeceği kısım basendir. Ardından bacaklar da dâhil olmak üzere, bedenin alt kısmında yoğun olarak etkili olacaktır. 6 haftalık süre dolduğunda, ciddi bir değişim gözlemlenecektir.

Bu lokal etkili diyette, 
pazartesi gününün ana yemeği, bir parça göğüs ızgara, yeşil salata ve bir adet meyveden oluşmaktadır. 

Salı günü ise, ana yemekte iki adet yumurta ile yapılan omlet, domates ve havuç yenilmelidir. 

Çarşamba günü, çay fincanı miktarında spagetti ve bir adet de meyve tercih edilmelidir. 

Perşembe gününe gelindiğinde, ince bir dilim tavuk göğüs eti, haşlanmış havuç, haşlanmış brokoli ve bir adet meyve ana yemeği tamamlayacaktır. 

Cuma günü, yeşil salataya ton balığı ve katı yumurta eklenerek yenilebilir. Bir adet meyve ile ana yemek tamamlanır. 

Cumartesi, küçük bir parça hindi göğüs eti, mısırlı yeşil salata eşliğinde yenilmelidir. Diğer günlerde olduğu gibi, bir meyve ile öğün tamamlanmalıdır. 

Haftanın son gününe ait ana yemek ise, 3 dilim yağsız biftek, brokoli ve havuç salatası, son olarak da iki adet haşlanmış patatesten oluşmaktadır. 


Bu diyet, özel bir karışımı içermektedir. Bu karışımın elde edilmesi için; 2 fincan yulaf tanesi, 2 fincan kırılmış fındıklar, 1 fincan buğday, 1 fincan çekirdeksiz kuru üzüm, 1 fincan badem, 1 fincan ayçiçeği tohumu ve 1 fincan ince kesilmiş kuru kayısı, blender yardımı ile karıştırılmalıdır.

Hazırlanan karışım, eşit miktarlarda 12 parçaya bölünmelidir. Ana yemek hariç her porsiyonda, bu karışım bir bardak diyet süte katılarak içilmelidir. Yani, her kahvaltıda, hazırlanan karışım, diyet süt ile içilir. Her gün saat 11:00’da bir adet elma yenilebilir. Öğlen öğününde, yine hazırlanan karışım ve yarım muz yenilebilir. 
Öğleden sonraki saatlerde, bir avuç kuru üzüm atıştırılabilir. Ana öğünler, yazının başında günleri ile verilmiştir.
Yatmadan evvel bir adet portakal yenilebilir. Bu listeye birebir olarak 6 hafta boyunca uyulduğu takdirde, basenlerde ciddi oranda zayıflama görülecektir.

0 yorum

Göbek Yaglarını Eritme Yöntemi

Kilo problemlerine günümüzde hem kadınlarda, hem de erkeklerde çok sık rastlanmaktadır. İstenmeyen kilolar, özellikle karın bölgesinde toplanmaktadır.Göbekte biriken yağlar, kalp hastalıklarında da tetikleyici rol oynamaktadır. Göbekte oluşan fazla yağların sebepleri, kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Aşırı stres, dengesiz beslenme, öğün düzensizliği, hareketsizlik ve modern hayatın getirileri sebepler arasındadır. 


Karın bölgesinde bulunan yağlar aşırı olmadıkça, iç organların korunmasında da rol oynamaktadır. Ancak yağlı bir göbek, estetik olarak kötü bir görüntü yaratmasının yanında, sağlığı da tehdit eden hastalıklara davetiye çıkarır. Kilo vermek çok da zor değildir. Ancak bölgesel yağlardan kurtulmak, sabır ve disiplin istemektedir.Göbek yağlarından kurtulmak için, sadece egzersiz veya sadece diyet yeterli olmamaktadır. Sadece egzersiz ile kilo verebilen kişiler profesyonel sporculardır. Beslenmesine dikkat etmeden sadece egzersiz yapan bir kişi, göbeğinden kurtulamaz. Öncelikle, yakılan kalori miktarı iyi bilinmelidir. Alınan kalori miktarı da yakılan kalori miktarına göre ayarlanmalıdır.

Her gün düzenli olarak yapılabilecek bir egzersiz seçilmelidir. Bu yürüyüş, yüzme, bisiklet ve tenis gibi bir spor olabilir. Egzersiz sırasında oksijen alımı artar. Bu sayede kalori yakma konusunda artış yaşanır. Vücudun yağları depoladığı kısımlardaki yağlar yakılmaya başlar. Egzersiz ile kaslar düzenli olarak çalıştırılmaktadır. Kaslar kendilerini koruma altına alırlar. Bunun için ihtiyaç duydukları şey kaloridir. Düzenli egzersiz yapıldığında, kaslar da kaloriye ihtiyaç duyacak ve gıdalardan alınan kaloriler birikmeyecektir. Egzersizler 20 dakika ara verilmeden yapıldığında yağları eritmeye başlarlar. 

Beslenme konusunda ise, öncelikle yenilen gıdaların kalori miktarları hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. Sık olarak ve küçük porsiyonlar halinde yemek yenmelidir. Günde ortalama 6 öğün yemek yenmesi, metabolizmayı hızlandırır. 
Özellikle akşam saatlerinde kalori açısından en düşük gıdalar tercih edilmelidir. Kahvaltı alışkanlığı yoksa bile edinilmelidir. İyi bir kahvaltı, göbek yağlarını eritme konusunda destekçi olacaktır. Yavaş yemek yenilmesi bir alışkanlık olmalıdır. Lokmalar uzun süre çiğnenmelidir. Günde en az 2 litre su içmek, yağ yakılmasına yardımcı olacaktır. 
Alkol hiç kullanılmamalı ya da çok aza indirgenmelidir. Aşırı tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalıdır, ancak hiç tuzsuz da yenmemelidir.

0 yorum

Dukan Diyeti İle Zayıflama

Dukan Diyeti, ünlü isimlerin doğum sonrasında hızlı kilo vermesini sağlayan diyet olarak tanındı. Son yıllarda çok sayıda insan tarafından denendiği bilinen bu diyet, zararları ile de çok tartışılır oldu.Tek yönlü bir beslenme sunan bu diyet programı, kalp ve diyabet hastaları için önerilmiyor. 4 aşamadan oluşan Dukan Diyeti, ilk aşamasında bir hazırlanma dönemi sağlıyor. Ortalama 1 hafta süren bu dönemde, protein ağırlıklı beslenmek gerekiyor. Yenilecek et ve süt ürünlerinde kesinlikle yağ bulunmaması gerekiyor. Öğün ve miktar kısıtlaması ise bu dönemde yok. Karbonhidratlar, ilk dönemde hiç tüketilmemelidir. Günde 1 yemek kaşığı yulaf kepeği yenilmesi gerekiyor.

İçerdiği lifler sayesinde, yulaf kepeği, tok hissettiriyor ve vücudu temizliyor. İkinci aşamaya geçildiğinde, kişi bir miktar da olsa motive olmuş oluyor. Bu aşama, diyet başında hedeflenen kiloya ulaşana kadar sürdürülüyor. İlk aşamada tüketilen gıdalar, aynı biçimde tüketilmeye devam ediliyor. Beslenme programına, 2 günde 1 defa yenilmek üzere, ıspanak, lahana, brokoli ve kabak gibi sebzelerin eklenmesi gerekiyor. Mısır, tatlı patates ve tüm nişasta içeren sebzeler, yenilmeyecekler listesinde yer alıyor. Üçüncü aşamaya geçildiğinde, aynı şekilde beslenme devam ederken, karbonhidratlar da menüye dâhil oluyorlar. Portakal ve tahıl ekmeği de yenilebilirler listesine ekleniyor. Haftada 1 kez, istenilen bir tatlı yemek de serbest bırakılıyor. Ancak porsiyon küçük tutulmalıdır. Üçüncü aşamanın süresi ise, bu aşamaya kadar verilen kilolar üzerinden hesaplanıyor. 

Diyete başlandığından beri 5 kilo verildi ise, bu 10 ile çarpılarak, üçüncü aşamaya 50 gün boyunca devam edilmesi gerektiği anlaşılıyor. Son aşamadan, kilo sabitleme aşaması olarak söz ediliyor. Hayat boyunca bu aşamadaki beslenme alışkanlığının sürdürülmesi öneriliyor. İstenilen her şey, küçük porsiyonlar halinde olması şartıyla yenilebiliyor. Yalnız her haftanın hep aynı gününde yalnızca protein yenilmesi gerekiyor. Bununla beraber, hiç aksama olmadan, her gün 1-1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği yenmesi gerekiyor. Asansör kullanılmaması, merdiven çıkılması ve günde 20 dakika yürüyüş yapılması öneriliyor. Günde en az 2 litre su içmek gerekiyor.Dukan Diyeti, uygulayan kişilerde ilk zamanlarda aşırı halsizlik yapabilmektedir. Bu sebeple spor yapılmamalıdır. Bağırsak hareketlerinde değişiklik gözlemlenebilir. Bu belirtilerin zamanla geçtiği belirtiliyor. Hızlı kilo verdiren bu diyet, çok kişi tarafından tercih edilse de, alternatif olarak, çok daha sağlıklı zayıflamanın sağlanabileceği diyetler de mevcuttur.

0 yorum

Çin Diyeti

Çin diyeti, dengeli bir beslenme ile sağlıklı zayıflama fırsatı sunuyor. İnsanları 2 ayrı grupta değerlendiren bir anlayışa sahip olan Çin Diyeti’ni uygulamadan önce, kişi, sahip olduğu özelliklerle hangi gruba dâhil olduğunu belirlemelidir.Grubun belirlenmesi ile kişi, beslenirken ağırlık vereceği gıdaları öğrenmiş olur. Yin ve Yang felsefesine dayanan gruplaşmada, Yin grubuna dâhil olan kişiler, Yang besinleri yemelidir, Yang grubuna dâhil olanlarsa Yin grubu besinlere ağırlık vermelidir.

Yin türündeki kişiler, sakin, pasif ve içine kapanık insanlar olurlar. Bu gruptakilerin ten rengi solgun olur. Çoğunlukla üşüdükleri gözlemlenir. İştahsız olurlar. Sıvı tüketimleri minimumdadır. Çay ve kahve gibi sıcak içecekleri severler. Metabolizma hızları düşüktür. Sıkça hazımsızlık durumu yaşarlar. 
Kabızlık da çok yaşadıkları bir rahatsızlıktır. Ayaklarında şişmeler olur. Kalça, baldır ve karınlarında yağlanma ve fazla kilo birikmesi gözlemlenir. 
Bu kişilere kilo verdirecek diyetin ilk gününe, kahvaltıda tarçınlı çay, 1 bardak pirinç sütü ve 3 adet etimek yenir. Öğle yemeğinde ise, sebzeli pilava, tavada kırmızıbiber ve soya sosu ile pişirilmiş sebzeler eşlik eder. Ara öğünde 1 adet meyve yenilebilir. Akşam öğünü için, pilav buharda pişirilir. 
Yanına safranla dana eti pişirilir. Fırında pişirilmiş domates ve 3 adet haşlanmış erik yenilebilir. 

Diyetin ikinci gününde, kahvaltıda müsli ile süt ve 1 fincan çay içirilir. Öğle öğününde, salata, haşlanmış soya fasulyesi, mısır ve havuç ile hazırlanır. 1 adet haşlanmış elma yenilebilir. Ara öğünde, açlığı gidermek için 1 adet meyve yenilebilir. Akşam yemeğinde ise, fırında balığa, buharda pişmiş sebzeler ile yine buharda pişmiş pilav eşlik etmelidir. 

Çarşamba gününe gelindiğinde,  kahvaltıda 2 dilim kepekli ekmek ile sütlü kahve tüketilir. Öğle yemeğinde, bezelyeli pilav, buharda pişirilmiş ıspanak, 1 adet rafadan yumurta ve haşlanmış 1 adet meyve yenilmelidir. Ara öğünde sadece 1 bardak süt içilebilir. Akşam yemeği içim, köri soslu tavuk veya karides pişirilebilir. Haşlanmış karışık sebzelere, 1 adet haşlanmış meyve eşlik eder. 

Perşembe gününde, kahvaltı öğününde, 1 dilim ekmek, 1 dilim ananas ve 1 fincan çay hazırlanır. Öğle yemeğinde, kızarmış tavuk, buharda pişmiş sebze ile yenilebilir. Salata hazırlanabilir. Ara öğünde sadece 1 adet meyve yenilebilir. Akşam öğününde, 1 dilim ızgara et, soya soslu spagetti ile yenilebilir. 

Diyetin sonuna yaklaşırken, Cuma gününde, 2 dilim kepek ekmeği, diyet bal ve 1 fincan kahve, kahvaltıda yenilebilir. Öğle yemeğinde, 1 dilim ızgara et, 1 adet sandviç ekmeği ile beraber yenilir. Köri sosu ile tatlandırılmış haşlanmış sebzeler öğüne eşlik eder. Ara öğünde 1 adet meyve yenilebilir. Akşam yemeğine sebze çorbası ile başlanır. Fırında pişirilmiş dil balığı ile devam edilir. Son olarak meyve salatası yenilebilir. 

Hafta sonunun ilk gününde, kahvaltıda müsli ile süt ve 1 fincan çay içilir. Öğle yemeği için köri soslu tavuk hazırlanır. Meyve salatası ile öğle öğünü sonlandırılır. Akşam yemeğinde baharatlı omlet hazırlanır. Buharda pişmiş pilav ile birlikte yenilebilir. 1 meyve ile öğün sonlandırılır. 

Diyetin son gününde, kahvaltıda 2 dilim kepek ekmeği, diyet bal ile yenilir. 1 fincan çay içilebilir. Öğle yemeği için, soya soslu tavuk, taze soğan ile pişirilir. Akşam yemeğinde ise, haşlanmış taze fasulye ve buharda pişirilmiş olan domatesli pilav yenilir.

0 yorum

Gıda Zehirlenmeleri Ve İlk Yardım

Gıda zehirlenmeleri; mide bulantısı, kusma, ishal ve karında ağrılar ile belirti verir. Yenilen gıdalarda bulunabilecek mikro organizmaların zehirlemesi ile ortaya çıkar. Dünyada sıklıkla, toplu gıda zehirlenmesi vakalarına rastlanmaktadır.
Yenilen gıdalardan kaynaklanan, kişisel zehirlenme olayları da az değildir. Zehirlenmenin hangi şiddette seyredeceği, sebep olan mikro organizmanın türüne göre değişim göstermektedir. Bu vakalar, yetişkinlerde genellikle kolayca atlatılırken, bebeklerde ve yaşlı kişilerde ölüme kadar götürebilir. 

Zehirlenmeye yol açan mikro organizmalar aslında bakterilerdir. Bu bakteriler, oda sıcaklığında kolayca ürer ve yaşarlar. Bu durum göz önüne alınarak, yemek yapılırken yüksek ısıda pişirilmelidir. Tüketilen gıdaların son kullanma tarihlerine dikkat edilmelidir. Yüksek sıcaklıkta ölen bakteriler, düşük ısılarda da yaşayamazlar. 
Bu sebeple, gıdalar 4 derecenin altında ve mümkünse derin dondurucularda saklanmalıdır.Shigella isimli bakterilerin yol açtığı gıda zehirlenmeleri, et, süt ve salataların yenmesi ile ortaya çıkar. Bu zehirlenme türünde, kişi, zehirlendiğini 1-2 gün içerisinde fark eder. Klasik belirtiler olan kusma ve mide kramplarına, kanın görüldüğü ishal eşlik eder. İyileşme 1-2 hafta kadar sürebilmektedir. 

Salmonella isimli bakterilerin sebep olduğu zehirlenmeler de aynı belirtilerle ortaya çıkar. 3-4 gün sonunda iyileşmek mümkündür. En sık olarak rastlanan gıda zehirlenmesi, stafilokok isimli bakterilerin sebep olduğu türdür. Süt ve süt ürünlerinde, et ve salatalarda bu bakteriye rastlanılabilir. Belirtiler 2-3 saat içerisinde ortaya çıkmaktadır. 
Gıdanın alınmasının üzerinden ortalama 3 saat geçtikten sonra, kusma başlar. En hafif zehirlenme tablolarından biridir. Hastalar birkaç gün içerisinde normal hayatlarına geri dönebilirler. Hastaların çok azında ishal gözlemlenmektedir. En tehlikeli gıda zehirlenmesi türü ise, clostridium botilinum adlı bakterinin sebep olduğu türdür.  

Bu bakteriler son derece zehirlidirler ve hava almayan, oksijensiz ortamlarda dahi yaşamlarını sürdürebilirler. Konservelerde sık rastlanılan bir bakteri türü olmasıyla beraber, birçok gıdada bu bakteriye rastlanabilmektedir. Bu tür gıda zehirlenmelerinde, belirtiler ortalama 3 gün içerisinde ortaya çıkmaktadır. Hızla yayılan bakteri, vücudun sinir sisteminde felce yol açarak, kişinin ölümüne sebep olmaktadır.

Tekrar eden kusmalar, uzun süreli ishal, ateşin yüksek olması ve karın ağrısı bir arada seyrediyor ise, acilen doktora görünmekte yarar vardır. Tedavi, bakteri türünün netleştirilmesi ile başlar. Vücudun, ishal nedeni ile kaybettiği sıvı yerine konulur. Gıda zehirlenmesine yol açan bakteriyi ortadan kaldırmaya yönelik bir tedavi uygulanır. 
Sıvı takviyesi, tablonun ağırlığına göre, ağız yolu veya damar yolu ile gerçekleştirilir. Zehirlenme tablolarında yaşanan ishal, aslında vücudun savunma mekanizmasıdır. Bu sebeple, ishali tedavi amaçlı ilaç alınması doğru değildir. Bakteriler, yayılma şansı olmadan, dışkı ile atılmalıdır. Gıda zehirlenmelerinde, fazla vakit kaybetmeksizin, doktora başvurulmalıdır.

0 yorum

Tiroid Yetmezligi Ve Diyet Tiroid İliskisi

Tiroit yetmezliği hastalığı, kişilerin metabolizmasını son derece yavaşlatmaktadır. Bu hastalığa sahip kişiler, hastalanmadan önceki kilolarının minimum %15 fazlasına sahip olmaktadırlar. Kilo vermek için diyete başlanmadan önce, bu hastalığın tedavi edilmesi şarttır.

Kadın hastalarda, tiroit yetmezliğine, menopoz da eşlik ederse, kilo vermek imkansız bir hale gelir. 
Kilo vermek isteyen kişilerin kanındaki insülin de ölçülmelidir. 
Bu değer yüksekse, karbonhidrat tüketimine kısıtlama getirmek doğru olacaktır. Makarnanın ve ekmeğin kepekli türlerinin tercih edilmesi de yardımcı olacaktır.

Tiroit yetmezliği yaşayan kişilerde, karbonhidratların parçalanması ve sindirilmesi yüksek oranda zorlaşır. Şeker hücrelere giremediğinden, vücut kendini koruma amaçlı insülin salgılamasını arttırır. Bu artış, iştahı açar ve dolayısıyla kilo alımına sebep olur. Tiroit hastaları eğer kilo veremez ise, ilerleyen zamanlarda diyabete yakalanma riskleri yüksektir. 
Bunlardan dolayı, tiroit hastalarının yapacakları diyette, karbonhidratlara ve yağlara neredeyse hiç yer yoktur. Diyete ek olarak egzersizler de aksatılmamalıdır. Doğru beslenme ve doğru egzersiz programına rağmen, zayıflama gerçekleşmiyorsa, doktor tarafından yazılacak olan ilaçlar kullanılmalıdır. 
Tiroit yetmezliği yaşayan kişiler, kontrolleri esnasında selenyum değerlerine de baktırmalıdırlar. Eğer bir eksiklik söz konusu ise, eksikliği giderici ilaçlar yazılacaktır. 
Kilo vermede problem yaşayan tiroit yetmezliği hastaları, doktor onayı olduğu takdirde, T3 ve T4 adıyla anılan ilaçları beraber almayı deneyebilirler. Tüm çabalara rağmen kilo verilemiyorsa, başka sebepler aranmalıdır. Aşırı stres, uyku düzensizlikleri ve bazı gıda alerjileri kilo vermeyi engelleyebilmektedirler.



Kilo vermede sorun yaşayan tiroit yetmezliği hastalarına gerekli testler yapılmalıdır. Ardından, verilen diyet programındaki kaloriler bir miktar daha azaltılabilir. Selenyum, magnezyum, kalsiyum ve B vitamini eksikliği yaşayan kişiler, kilo verememektedirler. 
Bu sebeple, bu eksikliklerin olup olmadığına bakılmalıdır. Psikolojik nedenler gözden geçirilmeli ve varsa tedavi edilmelidir. 
Hormon bozukluğu olup olmadığına da bakılarak, kapsamlı bir kontrolle, sorunun tespit edilmesi ve çözülmesi mümkündür. Tiroit yetmezliğine bağlı olabilecek etkenler ortadan kaldırıldıktan sonra, hala kilo verilemiyorsa, bahsettiğimiz tüm değerler kontrol edilmelidir. Eğer psikolojik bir sebep tespit edilmiş ise, bir psikiyatri uzmanı ile beraberce çalışılması da yarar sağlayacaktır.

0 yorum

Burkulma Anında İlk Yardım

Eklemlerin, normalin dışında zorlanması ile burkulmalar meydana gelmektedir. Bir eklemde burkulma gerçekleştiğinde, şişlik ve ağrı gözlemlenir.
Burkulmalara, yumuşak doku zedelenmeleri ve yırtılmalar da eşlik edebilir. Hareket halinde iken, söz konusu eklemde, ağrı ve acı hissedilir. 
Burkulan eklemin bulunduğu bölgeye, bez veya havluya sarılarak buz konulmalıdır. Kesinlikle hareket ettirmek doğru değildir. Burkulma ayaklardan birinde gerçekleştiyse, o ayağın üzerine basılmamalıdır. Mümkünse, koltuk değneği yardımı ile yürünmelidir. 

Burkulmuş eklemi, boşluğa ve yere doğru sarkıtmak yanlıştır. Bu davranış ağrıyı arttıracaktır. Doğru olan, burkulmuş eklemin kalp seviyesinden yüksekte tutulmasıdır. Burkulan ekleme ısı uygulanması da son derece yanlıştır. Isı, şişliği daha da arttıracaktır. Eklem ovulmamalı, hareketsiz bir şekilde bırakılmalıdır. Esnek sargı bezleri yardımıyla, burkulan bölge, sıkmadan sargılanmalıdır.
Burkulma durumunda ilk yardım uygulamasını kişi kendi kendine yapabilir. Öncelikle, burkulma ağrısı hissedilir hissedilmez, yapılmakta olan işe son verilmelidir. Hemen dinlenmeye geçilmelidir. Buz uygulanıp, sargıladıktan sonra kalp seviyesinden yükseğe kaldırılarak beklenmelidir. Parmaklarda ve bileklerde meydana gelen burkulmalarda, yüzükler ve bilezikler hemen çıkarılmalıdır. Ağrının azaltılmasına yönelik olarak, aspirin alınabilir. 

Burkulmayı yaşayan kişi, 18 yaşından küçük ise, aspirin vermek doğru olmayacaktır. Bu yaş altına, burkulma durumlarında verilen aspirin, çok nadir olsa da Reye Sendromu’na yol açabilmektedir. Çocuklarda yaşanan sakatlanmaların hepsinde, ebeveynlerin iyi gözlem yapmaları gerekmektedir. Bazen küçük yaşlardaki çocuklar, ağrı ve sıkıntılarını dile getiremeyebilirler.

Burkulma durumunda ilk yardım yapıldıktan sonra, 24 saat içerisinde bir iyileşme gözlemlenmelidir. Tamamen bir iyileşme olmasa da, 24 saat içerisinde bir hafifleme fark edilebilmelidir. Bu gerçekleştiğinde, iyileşmenin başladığı anlaşılabilir. 

Maksimum 15 gün içerisinde, eklem tamamen iyileşecek ve eski haline dönecektir. Bu noktada en önemli olan, eklemin dinlendirilmesi ve kullanılmamasıdır. Bazı durumlarda, yapılan ilk yardım ve kişisel müdahalelere rağmen, ağrıda azalma olmayabilir. 
Burkulma sonrası, ağrı ve belirtiler aynı seviyede devam ediyor ise, vakit kaybetmeden bir ortopedi uzmanına görünmekte fayda vardır. Burkulmanın bazı derecelerinde, ameliyatla tedavi gerekebilmektedir. 
24 saat sonrasında hafifleme görülmeyen burkulmalara, başka zedelenmeler eşlik ediyor olabilir. Bu sebeple, sakatlanmanın içeriğini ancak uzman bir doktor netleştirebilir.

0 yorum

Dr Mehmet Öz Ve Afrika Mangosu

Dünyaca ünlü Türk asıllı Doktor Mehmet Öz ile özdeşleşen bir zayıflama formülü olan Afrika Mangosu, herkes tarafından büyük ilgi görüyor.Zayıflama hapları arasında, Amerika başta olmak üzere birçok ülkede, ilk sıralarda yer alan African Mango adlı hap, Türkiye’de de satılıyor.Bu hapın birçok Hollywood yıldızı tarafından da kullanıldığı biliniyor. Çeşitli lifler, potasyum ve antioksidanlar içeren bu hapın, zayıflamaya büyük katkıda bulunduğu ve ayrıca cilt ile saçlar üzerinde de olumlu etkiler yaptığı biliniyor.

Dr. Mehmet Öz’ün önerisi olan Afrika Mangosu hapı, tamamen doğal bir içeriğe sahip olması ile dikkat çekiyor. Hapın içeriğinde, %40 oranında mango, %20 oranında yeşil çay, %10 oranında kafein ve çeşitli doğal katkılar bulunuyor. Bu hapın, günde 3 defa kullanılması gerekiyor.
Öğünlerden en az yarım saat önce hapın kullanılması öneriliyor. Bu hapın etkisinin arttırılması için, kullanım süresince günde en az 2 litre su içilmesi gerekiyor. Hamile ve emziren hanımların kullanmaması gerekiyor. Kalp hastaları, karaciğer sorunu yaşayanlar ve böbrek hastaları için hapın kullanımı uygun değildir. 16 yaşından küçüklerin kullanması da önerilmiyor. Bu hapın tamamen doğal olduğuna vurgu yapılıyor. Afrika Mangosu hapı hiçbir şekilde kimyasal içermiyor. Bugüne kadar herhangi bir yan etkisi tespit edilmemiş. Bu hapın, metabolizmayı hızlandırdığı ispatlanmıştır. Kişiye enerji verir ve cildi güzelleştirir. İçerdiği mango meyvesi, vücuttaki yağlarım hızla yakılmasını sağlar. İçerdiği minerallerin katkısı ile saçları sağlığına kavuşturup, dökülmesini önlemektedir.
Zayıflama hapları günümüzde hala tartışmalara konu olmaktadır. Bitkisel dahi olsa, doktor tavsiyesi olmadan hiçbir hapın ve ürünün kullanılmaması konusunda uyarılar yapılmaktadır.Bazı kişiler üzerinde olumlu sonuçlar alınan bu bitkisel ürünler, başka kişilerin üzerinde sağlığı bozan etkilere sebep olabilmektedir. Bu tarz ürünler kullanılmadan evvel doktor muayenesi ve kullanılması istenen hap konusunda doktorun fikrinin alınması şarttır. Kişilerin farkında olmadıkları bir takım hastalıkları olabilir. Bazı hastalıklar başlangıç düzeyinde belirti vermeyebilirler. Bir insanda, henüz farkında olmadığı bir kalp hastalığı başlangıcı veya farklı bir durum varsa, bu hapların kullanımı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. 

0 yorum

Demir Eksikligi Olanlar Nasıl Beslenmeli

Kansızlık olarak bilinen hastalıklar arasında, en sık rastlanılan tür, demir eksikliğidir. Demir, kandaki alyuvarların oksijen aktarmasını sağlar. Ancak bu minerali vücut kendi üretemez.
Vücuda almanın tek yolu gıdalardır. Yumurta, et ve pekmez gibi gıdalar, demir içermektedir. Yapılan kan testlerinde, hemoglobin değeri kadınlarda 12 g/dl, erkeklerde ise 13 g/dl seviyesinin altına düşmemelidir. 
Düştüğü takdirde, yaşanılan tablo, anemi olarak adlandırılabilir.Demir içerikli gıdaların yeteri kadar tüketilmemesi, kanama ile sonuçlanan hastalıklar, bağırsaklarda bulunan çengelli solucan paraziti ve vejetaryen beslenme biçimi, demir eksikliğine neden olan başlıca nedenler olarak sayılabilir. 

Kadınlarda normalden fazla doğum yapmak ve regl kanamaları demir eksikliğine sebep olabilmektedir. Bu hastalık, halsizlik, iştah eksikliği, baş ağrısı, gereğinden fazla üşüme ve hafızanın zayıflaması ile belirti vermektedir. Demir eksikliği yaşayan kişilerin, dudaklarında kronikleşen çatlama ve tırnaklarında kolayca kırılma gözlemlenmektedir.
Demir eksikliği olanlar, kırmızı et ve sakatat türü yiyeceklere ağırlık vermelidir. Beslenme programına, yeşil yaprağa sahip sebzeler, kuru meyveler, pekmez ve yumurta mutlaka eklenmelidir. Çay ve kalsiyum ağırlıklı gıdalar, demirin vücut tarafından emilmesini azaltmaktadır. C vitamini ise, demirin emilmesini arttırır. Bu sebeple turunçgiller fazlaca tüketilmelidir. Kepek ekmeği de demir eksikliği yaşayan kişilere önerilmemektedir. 

Demir eksikliğine sebep olan faktör tespit edildikten sonra, doktor tarafından demir ağırlıklı diyet ile demir eksikliğini giderecek olan ilaçlar reçete edilir. Demir eksikliğinde verilen takviye amaçlı ilaçların bazıları ağız yoluyla alınırken, bazıları da damar yoluyla uygulanır. Eksikliğin seviyesine göre, verilecek takviye yöntemine doktor karar vermektedir.


Kişiler, çeşitli kaynaklardan aldıkları bilgiler doğrultusunda, kendi kendilerine teşhis koymamalıdırlar. 
Demir eksikliğinin çeşitli sebepleri olabilmektedir. Bu altta yatan sebepler, doğru biçimde tespit edilerek, doktor tarafından netleştirilmelidir. Demir eksikliği bir sebep değil de sonuç ise, kaynağa gidilerek tedavi uygulanmalıdır. Kişiler, keyfi olarak, demir takviyesine yönelik ilaçlar kullanmamalıdırlar. 
Gereğinden fazla demir alımı halinde, vücutta depolama yapılması, önemli hastalıklara sebep olabilmektedir. Demir alımı aşırıya kaçtığında, karaciğerde toplanabilir. Bu birikim sonucunda, kişi siroz hastalığına yakalanabilir. Doktorun vereceği tedavi süresine ve de ilaçların dozajına dikkatle uyulmalıdır.

0 yorum

Burun Kanamasının Nedenleri

En sık rastlanan tıbbi vakalardan biri de burun kanamalarıdır. Burun kanamalarına her yaş grubunda rastlamak mümkündür. Tekrarlayan kanamalarda, mutlaka bir doktora görünmekte yarar vardır.
Halk arasında bilinen, başı geriye yaslayarak bekleme yönteminin yararı olmadığı gibi, zararları da olabilmektedir.Burun kanamasının nedenleri çok çeşitlidir. 
Üst solunum yolları ile ilgili hastalıklara, burun kanaması eşlik edebilmektedir. 

Çocuklarda ise, burna sık sık parmak sokulması ile kılcal damarların zedelenmesine bağlı olarak tekrar eden kanamalar meydana gelebilmektedir. 

Özellikle belli bir yaşın üzerindeki kişilerde, yüksek tansiyona bağlı olarak burun kanamaları gerçekleşmektedir. Bu tür kanamalar, genellikle tıbbi müdahale ile durdurulabilmektedirler. Bazı kişilerde, kanı sulandıran ilaçlar da burun kanamalarına yol açabilmektedir.  Burun üzerine, yüz bölgesine ve kafatasına darbe alınması durumunda da burun kanamaları görülebilir. Çeşitli sebeplerle kullanılan buruna püskürtülen kortizonlu ilaçlar ve kokain kullanımı da rastlanan sebeplerdendir. Daha ciddi sebeplerin başında da, burunda ve genizde oluşan tümörler gelmektedir. Herkesçe sık kullanılan, kan sulandırıcı etkiye sahip ilaçlar, burun kanamalarına yol açtığından, Aspirin de dâhil olmak üzere, tüm ilaçlar, doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. 
Tansiyon hastalarının burunlarının kanamasının, beyin kanamasını önlediği inancı son derece yanlıştır. Burun kanamasının yaşandığı durumlara, beyin kanaması da eşlik edebilmektedir.

Burun kanaması meydana geldiğinde, baş kesinlikle geriye eğik tutulmamalı ve burun deliklerine herhangi bir madde tıkanmamalıdır.

Hemen bol soğuk su ile burun, zorlanmadan yıkanmalıdır. Kanlar temizlendikten sonra, burnun iki yanına parmaklarla baskı uygulanmalıdır. 
Bir süre beklenmelidir. 
Eğer kanama durmadı ise, aynı işlem tekrarlanmalıdır. Burun kanaması vakalarının büyük bir bölümünde kanama, bu yöntem ile durdurulabilmektedir. Belli bir süre zarfında durmayan kanamalar için, acilen bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurmak gerekmektedir. 
Özellikle yüksek tansiyona bağlı olan ve tekrarlayan kanamalar dikkate alınmalıdır. Gerekli testler Kulak Burun Boğaz Uzmanı tarafından yapılacaktır. 
Sonuçlara göre de en doğru tedavi yöntemi bulunabilir. Tüm müdahalelere rağmen kanamaların devam ettiği durumlarda, cerrahi yöntem kullanılabilmektedir. 
Küçük bir operasyonla, kanamaya sebep veren damarlar bağlanır. Böylece,kanamaya tamamen son vermek mümkün olur. Basit bir durum olarak algılansa da, tekrarlayan burun kanamaları ciddi hastalıkların belirtisi olabilirler. Bu sebeple mutlaka dikkate alınmalıdırlar.

0 yorum

Boyun Fitigi Belirtileri

Boyun fıtığı boyunda bulunan omurları ile boyun disklerinin birbirlerine temas etmesi sonucu oluşan hastalıktır. Boyun fıtığı son derece ağrılı bir hastalık olduğu için kişilerin yaşam standartlarını olumsuz yönde etkiler ve tedavi edilmediği takdirde ağrı krizleri ilerleyen evrede yerini kollarda güç kaybına bırakır, buna bağlı olarak uyuşma hissi oluşmaya başlar. Boyun fıtığı erken evrelerde yakalanırsa hastalık fizik tedavi programı ile iyileştirilebilir.Bu nedenle boyun fıtığı belirtisi gösteren kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvuruda bulunması gereklidir.

Peki boyun fıtığı belirtileri nelerdir
Boyun fıtığı ilk etapta hastaların boyunlarında hissettikleri ağrı hissi ile kendisini göstermektedir. Bu ağrı sıklıkla boyunda hissedilirken bazen omuz ve sırt bölgesinde de hissedilebilmektedir. Fıtığın baskıladığı sinirlere bağlı olarak ilerleyen evrelerde parmak uçlarına doğru ilerleyen karıncalanma hissi baş göstermektedir. Bu evreden sonra fizik tedavi ile hastalığın iyileştirilmesi çok zordur.

Özellikle de ağrı kesicilerin etkisiz kaldığı kişilerde vakit kaybedilmeden cerrahi müdahale yöntemlerine geçilmelidir. Günümüzde boyun fıtığı ameliyatı mikrocerrahi yöntemleri ile açılan çok küçük kesilerden yapılmakta ve daha düşük riskler ile daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Üstelik yeni yöntemler yüzde 100 iyileşme garantisi de vermektedir. Boyun fıtığı tedavi edilmediği takdirde omurilik üzerindeki baskının artmasına bağlı olarak bacaklarda hissizlik gibi son derece ciddi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle boyun fıtığı tedavisi geç kalınmadan hemen başlanmalıdır.

0 yorum

Gebelikte Beslenme Neden Önemlidir

Gebelikte beslenme hem anne adayı hem bebek için büyük önem taşımaktadır. Peki gebelikte beslenme neden önemlidir? Gebelik boyunca anne adayının içerisinde büyüyen bebek ilk aylarda daha çok anne adayının vücudunda biriken depolardan yararlanır. Bunun için planlı gebelik çok büyük bir öneme sahiptir ve anne adaylarının gebe kalmadan önce sağlıklı beslenerek bu depolarını geliştirmeleri gereklidir.

Özellikle de kemiklerden çekilen kalsiyumun bir daha yerine gelmemesi anne adayları için en büyük tehlikedir ve kalsiyum yönünden zengin besinlerle günlük beslenme listelerini zenginleştirmelerini gerektirir. Gebelikte beslenme anne adaylarının kendilerini korumaları kadar bebeklerinin gelişmelerini desteklemek adına da önemlidir. Sağlıklı ve doğal besinler ile beslenen anne adaylarının bebekleri de sağlıklı bebekler olarak dünyaya gelecektir.


Yapılan araştırmalar gebelik dönemi boyunca düzenli olarak beslenemeyen anne adaylarının bebeklerinin düşük kilo ile dünyaya geldiğini ortaya koymaktadır. Yine aynı şekilde bu dönemde omega 3 yönünden zengin sağlıklı besinler ile beslenen anne adaylarının bebeklerinin zeka gelişimlerinin daha yüksek olduğu belirlenmiş durumdadır. Hem gebelik boyunca hem de gebeliğin ardından emzirme dönemi boyunca bu nedenle anne adayları düzenli beslenmeli, sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme menüsü oluşturmalı ve yedikleri her yiyeceğin bebeklerini de etkileyeceği unutmamalıdır. Ara öğünler koyarak bu öğünlerde meyve ya da yoğurt gibi hafif yiyecekler tüketmek hem kilo almanızı engelleyecek hem de bebeğinizin vitamin ve mineral almasını destekleyecek son derece basit bir önlemdir. 
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI