işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Brokolinin Faydaları

Brokoli, günümüzde sayısız faydaları ispatlanmış olan, çok yararlı bir sebzedir. Havuçta bulunanbeta karotenden çok daha fazlasını içermektedir.Brokoli, her yemeğin yanında haşlanarak sunulabilir. Ayrıca suyu da içilebilecek bir sebzedir. Brokoliyi düzenli tüketen kişilerde, mide, bağırsak ve yemek borusu kanserlerine hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.

Brokoli, yüksek miktarda C ve B1 vitaminleri içermektedir. Bunlara ek olarak, kükürt, selenyum, potasyum ve kalsiyumu brokoliden almak mümkündür. 3 çeşit brokoli bilinmektedir. Bunlar, beyaz, mor ve yeşil brokoli olarak sınıflandırılmıştır. Brokoli çiğ olarak yenilebilmektedir. Haşlanarak yenilmesi tercih ediliyorsa, haşlanırken suya birçok vitamin bırakacağı unutulmamalıdır. Bu sebeple, brokolinin haşlandığı su, başka bir yemekte değerlendirilmelidir. Brokoli çok miktarda alınarak, derin dondurucuda saklanabilir. Kalori açısından da çok düşük değerlere sahip olan bu sebze, diyetlerde de yer almaktadır. Özellikle mesane kanserini önlediği bilinmektedir. Hatta bu kanseri tedavi etmede de yardımcı olmaktadır. Brokoli, et ile beraber yenilirse, etin içerisinde var olması muhtemel olan kanserojen maddeleri yok eder. Eğer pişirme esnasında çıkan koku, rahatsızlık veriyorsa, haşlama sırasında, bir miktar limon suyu eklenmesi kokuyu yok edecektir.

Akciğer kanserine karşı da son derece koruyucu olduğu bilinmektedir. Brokoli, düzenli tüketildiğinde, kalp krizi ve katarakt riskini oldukça düşürmektedir. Özellikle ileri yaşlarda karşılaşılan kemik erimesine karşı, brokoli tüketilmelidir. Kadınları, göğüs kanserinden koruyan bir madde de brokolinin içerisinde bulunmaktadır. Brokoli ayrıca, antioksidan özelliğe sahip olan bir sebzedir. Kişilerin hormon dengelerini ayarlama konusunda da oldukça etkilidir. Brokoli, sigara kullanıcılarına önerilmez. Fazla tüketilmesi, cilt sorunlarına, migrene, mide rahatsızlıklarına ve nefes darlığına sebep olabilir. Her gıda gibi, brokoli de kararında tüketilmelidir. Çiçek gibi bir yapıya sahip olduğundan, ilaçlamalar sırasında, daha fazla ilacı tuttuğu için, brokoli alırken organik ürünlerden yana tercih yapılmalıdır. Brokoli haftada birkaç defa düzenli olarak tüketildiğinde, vücutta iyotun emilmesini ciddi oranda azaltır. Bu sebeple, sık brokoli tüketenler, iyotlu besinlere ve iyotlu tuza yönelmelidir. Brokoli, çorbası yapılarak, garnitür şeklinde ve salata olarak sunulabilir. Tercihe göre, zeytinyağı ve limonla pişirilerek, yoğurt ile servis edilebilir.

0 yorum

Burun Kanamasının Nedenleri

En sık rastlanan tıbbi vakalardan biri de burun kanamalarıdır. Burun kanamalarına her yaş grubunda rastlamak mümkündür. Tekrarlayan kanamalarda, mutlaka bir doktora görünmekte yarar vardır.
Halk arasında bilinen, başı geriye yaslayarak bekleme yönteminin yararı olmadığı gibi, zararları da olabilmektedir.Burun kanamasının nedenleri çok çeşitlidir. 
Üst solunum yolları ile ilgili hastalıklara, burun kanaması eşlik edebilmektedir. 

Çocuklarda ise, burna sık sık parmak sokulması ile kılcal damarların zedelenmesine bağlı olarak tekrar eden kanamalar meydana gelebilmektedir. 

Özellikle belli bir yaşın üzerindeki kişilerde, yüksek tansiyona bağlı olarak burun kanamaları gerçekleşmektedir. Bu tür kanamalar, genellikle tıbbi müdahale ile durdurulabilmektedirler. Bazı kişilerde, kanı sulandıran ilaçlar da burun kanamalarına yol açabilmektedir.  Burun üzerine, yüz bölgesine ve kafatasına darbe alınması durumunda da burun kanamaları görülebilir. Çeşitli sebeplerle kullanılan buruna püskürtülen kortizonlu ilaçlar ve kokain kullanımı da rastlanan sebeplerdendir. Daha ciddi sebeplerin başında da, burunda ve genizde oluşan tümörler gelmektedir. Herkesçe sık kullanılan, kan sulandırıcı etkiye sahip ilaçlar, burun kanamalarına yol açtığından, Aspirin de dâhil olmak üzere, tüm ilaçlar, doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. 
Tansiyon hastalarının burunlarının kanamasının, beyin kanamasını önlediği inancı son derece yanlıştır. Burun kanamasının yaşandığı durumlara, beyin kanaması da eşlik edebilmektedir.

Burun kanaması meydana geldiğinde, baş kesinlikle geriye eğik tutulmamalı ve burun deliklerine herhangi bir madde tıkanmamalıdır.

Hemen bol soğuk su ile burun, zorlanmadan yıkanmalıdır. Kanlar temizlendikten sonra, burnun iki yanına parmaklarla baskı uygulanmalıdır. 
Bir süre beklenmelidir. 
Eğer kanama durmadı ise, aynı işlem tekrarlanmalıdır. Burun kanaması vakalarının büyük bir bölümünde kanama, bu yöntem ile durdurulabilmektedir. Belli bir süre zarfında durmayan kanamalar için, acilen bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurmak gerekmektedir. 
Özellikle yüksek tansiyona bağlı olan ve tekrarlayan kanamalar dikkate alınmalıdır. Gerekli testler Kulak Burun Boğaz Uzmanı tarafından yapılacaktır. 
Sonuçlara göre de en doğru tedavi yöntemi bulunabilir. Tüm müdahalelere rağmen kanamaların devam ettiği durumlarda, cerrahi yöntem kullanılabilmektedir. 
Küçük bir operasyonla, kanamaya sebep veren damarlar bağlanır. Böylece,kanamaya tamamen son vermek mümkün olur. Basit bir durum olarak algılansa da, tekrarlayan burun kanamaları ciddi hastalıkların belirtisi olabilirler. Bu sebeple mutlaka dikkate alınmalıdırlar.

0 yorum

Demir Eksikligi Olanlar Nasıl Beslenmeli

Kansızlık olarak bilinen hastalıklar arasında, en sık rastlanılan tür, demir eksikliğidir. Demir, kandaki alyuvarların oksijen aktarmasını sağlar. Ancak bu minerali vücut kendi üretemez.
Vücuda almanın tek yolu gıdalardır. Yumurta, et ve pekmez gibi gıdalar, demir içermektedir. Yapılan kan testlerinde, hemoglobin değeri kadınlarda 12 g/dl, erkeklerde ise 13 g/dl seviyesinin altına düşmemelidir. 
Düştüğü takdirde, yaşanılan tablo, anemi olarak adlandırılabilir.Demir içerikli gıdaların yeteri kadar tüketilmemesi, kanama ile sonuçlanan hastalıklar, bağırsaklarda bulunan çengelli solucan paraziti ve vejetaryen beslenme biçimi, demir eksikliğine neden olan başlıca nedenler olarak sayılabilir. 

Kadınlarda normalden fazla doğum yapmak ve regl kanamaları demir eksikliğine sebep olabilmektedir. Bu hastalık, halsizlik, iştah eksikliği, baş ağrısı, gereğinden fazla üşüme ve hafızanın zayıflaması ile belirti vermektedir. Demir eksikliği yaşayan kişilerin, dudaklarında kronikleşen çatlama ve tırnaklarında kolayca kırılma gözlemlenmektedir.
Demir eksikliği olanlar, kırmızı et ve sakatat türü yiyeceklere ağırlık vermelidir. Beslenme programına, yeşil yaprağa sahip sebzeler, kuru meyveler, pekmez ve yumurta mutlaka eklenmelidir. Çay ve kalsiyum ağırlıklı gıdalar, demirin vücut tarafından emilmesini azaltmaktadır. C vitamini ise, demirin emilmesini arttırır. Bu sebeple turunçgiller fazlaca tüketilmelidir. Kepek ekmeği de demir eksikliği yaşayan kişilere önerilmemektedir. 

Demir eksikliğine sebep olan faktör tespit edildikten sonra, doktor tarafından demir ağırlıklı diyet ile demir eksikliğini giderecek olan ilaçlar reçete edilir. Demir eksikliğinde verilen takviye amaçlı ilaçların bazıları ağız yoluyla alınırken, bazıları da damar yoluyla uygulanır. Eksikliğin seviyesine göre, verilecek takviye yöntemine doktor karar vermektedir.


Kişiler, çeşitli kaynaklardan aldıkları bilgiler doğrultusunda, kendi kendilerine teşhis koymamalıdırlar. 
Demir eksikliğinin çeşitli sebepleri olabilmektedir. Bu altta yatan sebepler, doğru biçimde tespit edilerek, doktor tarafından netleştirilmelidir. Demir eksikliği bir sebep değil de sonuç ise, kaynağa gidilerek tedavi uygulanmalıdır. Kişiler, keyfi olarak, demir takviyesine yönelik ilaçlar kullanmamalıdırlar. 
Gereğinden fazla demir alımı halinde, vücutta depolama yapılması, önemli hastalıklara sebep olabilmektedir. Demir alımı aşırıya kaçtığında, karaciğerde toplanabilir. Bu birikim sonucunda, kişi siroz hastalığına yakalanabilir. Doktorun vereceği tedavi süresine ve de ilaçların dozajına dikkatle uyulmalıdır.

0 yorum

Dr Mehmet Öz Ve Afrika Mangosu

Dünyaca ünlü Türk asıllı Doktor Mehmet Öz ile özdeşleşen bir zayıflama formülü olan Afrika Mangosu, herkes tarafından büyük ilgi görüyor.Zayıflama hapları arasında, Amerika başta olmak üzere birçok ülkede, ilk sıralarda yer alan African Mango adlı hap, Türkiye’de de satılıyor.Bu hapın birçok Hollywood yıldızı tarafından da kullanıldığı biliniyor. Çeşitli lifler, potasyum ve antioksidanlar içeren bu hapın, zayıflamaya büyük katkıda bulunduğu ve ayrıca cilt ile saçlar üzerinde de olumlu etkiler yaptığı biliniyor.

Dr. Mehmet Öz’ün önerisi olan Afrika Mangosu hapı, tamamen doğal bir içeriğe sahip olması ile dikkat çekiyor. Hapın içeriğinde, %40 oranında mango, %20 oranında yeşil çay, %10 oranında kafein ve çeşitli doğal katkılar bulunuyor. Bu hapın, günde 3 defa kullanılması gerekiyor.
Öğünlerden en az yarım saat önce hapın kullanılması öneriliyor. Bu hapın etkisinin arttırılması için, kullanım süresince günde en az 2 litre su içilmesi gerekiyor. Hamile ve emziren hanımların kullanmaması gerekiyor. Kalp hastaları, karaciğer sorunu yaşayanlar ve böbrek hastaları için hapın kullanımı uygun değildir. 16 yaşından küçüklerin kullanması da önerilmiyor. Bu hapın tamamen doğal olduğuna vurgu yapılıyor. Afrika Mangosu hapı hiçbir şekilde kimyasal içermiyor. Bugüne kadar herhangi bir yan etkisi tespit edilmemiş. Bu hapın, metabolizmayı hızlandırdığı ispatlanmıştır. Kişiye enerji verir ve cildi güzelleştirir. İçerdiği mango meyvesi, vücuttaki yağlarım hızla yakılmasını sağlar. İçerdiği minerallerin katkısı ile saçları sağlığına kavuşturup, dökülmesini önlemektedir.
Zayıflama hapları günümüzde hala tartışmalara konu olmaktadır. Bitkisel dahi olsa, doktor tavsiyesi olmadan hiçbir hapın ve ürünün kullanılmaması konusunda uyarılar yapılmaktadır.Bazı kişiler üzerinde olumlu sonuçlar alınan bu bitkisel ürünler, başka kişilerin üzerinde sağlığı bozan etkilere sebep olabilmektedir. Bu tarz ürünler kullanılmadan evvel doktor muayenesi ve kullanılması istenen hap konusunda doktorun fikrinin alınması şarttır. Kişilerin farkında olmadıkları bir takım hastalıkları olabilir. Bazı hastalıklar başlangıç düzeyinde belirti vermeyebilirler. Bir insanda, henüz farkında olmadığı bir kalp hastalığı başlangıcı veya farklı bir durum varsa, bu hapların kullanımı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. 

0 yorum

Burkulma Anında İlk Yardım

Eklemlerin, normalin dışında zorlanması ile burkulmalar meydana gelmektedir. Bir eklemde burkulma gerçekleştiğinde, şişlik ve ağrı gözlemlenir.
Burkulmalara, yumuşak doku zedelenmeleri ve yırtılmalar da eşlik edebilir. Hareket halinde iken, söz konusu eklemde, ağrı ve acı hissedilir. 
Burkulan eklemin bulunduğu bölgeye, bez veya havluya sarılarak buz konulmalıdır. Kesinlikle hareket ettirmek doğru değildir. Burkulma ayaklardan birinde gerçekleştiyse, o ayağın üzerine basılmamalıdır. Mümkünse, koltuk değneği yardımı ile yürünmelidir. 

Burkulmuş eklemi, boşluğa ve yere doğru sarkıtmak yanlıştır. Bu davranış ağrıyı arttıracaktır. Doğru olan, burkulmuş eklemin kalp seviyesinden yüksekte tutulmasıdır. Burkulan ekleme ısı uygulanması da son derece yanlıştır. Isı, şişliği daha da arttıracaktır. Eklem ovulmamalı, hareketsiz bir şekilde bırakılmalıdır. Esnek sargı bezleri yardımıyla, burkulan bölge, sıkmadan sargılanmalıdır.
Burkulma durumunda ilk yardım uygulamasını kişi kendi kendine yapabilir. Öncelikle, burkulma ağrısı hissedilir hissedilmez, yapılmakta olan işe son verilmelidir. Hemen dinlenmeye geçilmelidir. Buz uygulanıp, sargıladıktan sonra kalp seviyesinden yükseğe kaldırılarak beklenmelidir. Parmaklarda ve bileklerde meydana gelen burkulmalarda, yüzükler ve bilezikler hemen çıkarılmalıdır. Ağrının azaltılmasına yönelik olarak, aspirin alınabilir. 

Burkulmayı yaşayan kişi, 18 yaşından küçük ise, aspirin vermek doğru olmayacaktır. Bu yaş altına, burkulma durumlarında verilen aspirin, çok nadir olsa da Reye Sendromu’na yol açabilmektedir. Çocuklarda yaşanan sakatlanmaların hepsinde, ebeveynlerin iyi gözlem yapmaları gerekmektedir. Bazen küçük yaşlardaki çocuklar, ağrı ve sıkıntılarını dile getiremeyebilirler.

Burkulma durumunda ilk yardım yapıldıktan sonra, 24 saat içerisinde bir iyileşme gözlemlenmelidir. Tamamen bir iyileşme olmasa da, 24 saat içerisinde bir hafifleme fark edilebilmelidir. Bu gerçekleştiğinde, iyileşmenin başladığı anlaşılabilir. 

Maksimum 15 gün içerisinde, eklem tamamen iyileşecek ve eski haline dönecektir. Bu noktada en önemli olan, eklemin dinlendirilmesi ve kullanılmamasıdır. Bazı durumlarda, yapılan ilk yardım ve kişisel müdahalelere rağmen, ağrıda azalma olmayabilir. 
Burkulma sonrası, ağrı ve belirtiler aynı seviyede devam ediyor ise, vakit kaybetmeden bir ortopedi uzmanına görünmekte fayda vardır. Burkulmanın bazı derecelerinde, ameliyatla tedavi gerekebilmektedir. 
24 saat sonrasında hafifleme görülmeyen burkulmalara, başka zedelenmeler eşlik ediyor olabilir. Bu sebeple, sakatlanmanın içeriğini ancak uzman bir doktor netleştirebilir.

0 yorum

Tiroid Yetmezligi Ve Diyet Tiroid İliskisi

Tiroit yetmezliği hastalığı, kişilerin metabolizmasını son derece yavaşlatmaktadır. Bu hastalığa sahip kişiler, hastalanmadan önceki kilolarının minimum %15 fazlasına sahip olmaktadırlar. Kilo vermek için diyete başlanmadan önce, bu hastalığın tedavi edilmesi şarttır.

Kadın hastalarda, tiroit yetmezliğine, menopoz da eşlik ederse, kilo vermek imkansız bir hale gelir. 
Kilo vermek isteyen kişilerin kanındaki insülin de ölçülmelidir. 
Bu değer yüksekse, karbonhidrat tüketimine kısıtlama getirmek doğru olacaktır. Makarnanın ve ekmeğin kepekli türlerinin tercih edilmesi de yardımcı olacaktır.

Tiroit yetmezliği yaşayan kişilerde, karbonhidratların parçalanması ve sindirilmesi yüksek oranda zorlaşır. Şeker hücrelere giremediğinden, vücut kendini koruma amaçlı insülin salgılamasını arttırır. Bu artış, iştahı açar ve dolayısıyla kilo alımına sebep olur. Tiroit hastaları eğer kilo veremez ise, ilerleyen zamanlarda diyabete yakalanma riskleri yüksektir. 
Bunlardan dolayı, tiroit hastalarının yapacakları diyette, karbonhidratlara ve yağlara neredeyse hiç yer yoktur. Diyete ek olarak egzersizler de aksatılmamalıdır. Doğru beslenme ve doğru egzersiz programına rağmen, zayıflama gerçekleşmiyorsa, doktor tarafından yazılacak olan ilaçlar kullanılmalıdır. 
Tiroit yetmezliği yaşayan kişiler, kontrolleri esnasında selenyum değerlerine de baktırmalıdırlar. Eğer bir eksiklik söz konusu ise, eksikliği giderici ilaçlar yazılacaktır. 
Kilo vermede problem yaşayan tiroit yetmezliği hastaları, doktor onayı olduğu takdirde, T3 ve T4 adıyla anılan ilaçları beraber almayı deneyebilirler. Tüm çabalara rağmen kilo verilemiyorsa, başka sebepler aranmalıdır. Aşırı stres, uyku düzensizlikleri ve bazı gıda alerjileri kilo vermeyi engelleyebilmektedirler.



Kilo vermede sorun yaşayan tiroit yetmezliği hastalarına gerekli testler yapılmalıdır. Ardından, verilen diyet programındaki kaloriler bir miktar daha azaltılabilir. Selenyum, magnezyum, kalsiyum ve B vitamini eksikliği yaşayan kişiler, kilo verememektedirler. 
Bu sebeple, bu eksikliklerin olup olmadığına bakılmalıdır. Psikolojik nedenler gözden geçirilmeli ve varsa tedavi edilmelidir. 
Hormon bozukluğu olup olmadığına da bakılarak, kapsamlı bir kontrolle, sorunun tespit edilmesi ve çözülmesi mümkündür. Tiroit yetmezliğine bağlı olabilecek etkenler ortadan kaldırıldıktan sonra, hala kilo verilemiyorsa, bahsettiğimiz tüm değerler kontrol edilmelidir. Eğer psikolojik bir sebep tespit edilmiş ise, bir psikiyatri uzmanı ile beraberce çalışılması da yarar sağlayacaktır.

0 yorum

Dereotunun Faydaları Nelerdir

Dereotu maydanozgiller familyasına üyedir ve Asya’nın batısı ile Avrupa kıtasının güney bölgesi anavatanı olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde bahçelerde kültür bitkisi olarak yetiştirildiği gibi aynı zamanda yabani olarak doğada kendiliğinden yabani olarak yetişmektedir. 120 cm. varan boyu ile dikkat çeken dereotunun çiçekleri sarıdır. 


Son derece etkileyici bir kokuya sahip olan dereotu otsu bitkiler kategorisine girmektedir. Dereotu taze olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda sonbahar mevsiminde kurutularak kullanımı da yaygındır. Peki dereotunun faydaları nelerdir? Dereotunun faydaları arasında ilk sırayı gaz sökücü etkisi almaktadır. Dereotu son derece güçlü bir gaz sökücüdür ve hem mide gazlarında hem de bağırsak gazlarında olumlu etkileri bulunmaktadır. Sürekli olarak hıçkırık sorunu yaşayan kişilerin düzenli olarak dereotu tüketmeleri ve dereotu çayı içmeleri halinde bu sorunları kısa sürede ortadan kalkacaktır. Mide düzenini sağladığı için hazımsızlıkla mücadelede etkilidir. Savunma sistemini güçlendirdiği için dereotu hastalıklarla mücadelede etkilidir ve salgınların olduğu dönemde bağışıklık sistemini güçlendirmesi için kullanılmalıdır.

Dereotu çayı adet döneminde kanama miktarını artırdığı için bebek bekleyen anne adaylarının kullanması kesinlikle önerilmemektedir. Düzenli olarak dereotu tüketen kişilerde kolesterol sorununun görülme sıklığı düşerken yine ayın şekilde kandaki yağ seviyesinin de düştüğü görülmektedir. Dereotunun faydaları açısından en etkili olanı dereotunu taze olarak kullanmaktır. Ancak dereotu çayı da etkilidir. Dereotu tohumu ise son derece acı olana tadı nedeni ile tüketimi zor olan bir seçenektir. Yine de çekilmiş dereotu tohumunu yoğurt ile tüketme imkanınız bulunmaktadır. Kurutulmuş dereotu uygun şartlarda (ağzı çok sıkı olarak kapatılmış bir kabın içinde güneş almayan bir yerde) saklanırsa 6 ay boyunca yine aynı şekilde tüketen kişiye fayda sağlayacaktır. 

0 yorum

Hamilelik Testi Ne Zaman Yapılmalı

Kadınların hamileliklerini kesin olarak belirlemek için kullandıkları yöntemlerden biride hamilelik testidir. Hamilelik testi evde uygulanabilen basit idrar testlerinin yanı sıra sağlık merkezlerinde oluşan kanda gebelik testlerini de kapsamaktadır. İdrarda gebelik testinin uygulaması çok daha kolay olup doğruluk oranı ise testin uygulanışına bağlı olarak değişmektedir.

İdrarda gebelik testinden en doğru sonucu alabilmek için adet gecikmesinin yaşanmasını ve bu gecikmenin üzerinden en az 5 gün geçmesini beklemek gerekir. İdrar numunesinden gebelik tayini yapılan bu testlerin daha erken uygulanması halinde testin tespit ettiği gebelik hormonu olan HCG adlı hormon henüz yeteri kadar yükselmediği için gebelik olmasına rağmen testte negatif sonuç çıkma riski yükselmektedir. Gebelik testi hatalı pozitif çıkma şansı ise nerede ise sıfırdır. Çünkü bu test kiti HCG hormononu tespit etmektedir ve bu hormon gebeliğe bağlı olarak yükselişe geçmektedir.

Gebelik testiniz pozitif çıktığı halde gebe olmadığınızı öğrendiyseniz bu durumda hemen genel sağlık taramasından geçerek bu durumun araştırılmasını sağlamanız gerekir.  Ancak bu milyonda bir görülebilecek bir durumdur ve pozitif çıkan gebelik testleri büyük oranda doğru testlerdir. İdrarda gebelik testi ise yanılma payı en düşük olan gebelik testi olup gebeliğin üzerinden 7 gün geçtikten sonra dahi doğru sonuç verebilmektedir. Erken gebelik testi olarak satılan testlerin ise uygulanması için en azından korunmasız olarak girilen ilişkinin üzerinden en az 15-20 gün geçmesi gerekir. 

0 yorum

Gıda Zehirlenmeleri Ve İlk Yardım

Gıda zehirlenmeleri; mide bulantısı, kusma, ishal ve karında ağrılar ile belirti verir. Yenilen gıdalarda bulunabilecek mikro organizmaların zehirlemesi ile ortaya çıkar. Dünyada sıklıkla, toplu gıda zehirlenmesi vakalarına rastlanmaktadır.
Yenilen gıdalardan kaynaklanan, kişisel zehirlenme olayları da az değildir. Zehirlenmenin hangi şiddette seyredeceği, sebep olan mikro organizmanın türüne göre değişim göstermektedir. Bu vakalar, yetişkinlerde genellikle kolayca atlatılırken, bebeklerde ve yaşlı kişilerde ölüme kadar götürebilir. 

Zehirlenmeye yol açan mikro organizmalar aslında bakterilerdir. Bu bakteriler, oda sıcaklığında kolayca ürer ve yaşarlar. Bu durum göz önüne alınarak, yemek yapılırken yüksek ısıda pişirilmelidir. Tüketilen gıdaların son kullanma tarihlerine dikkat edilmelidir. Yüksek sıcaklıkta ölen bakteriler, düşük ısılarda da yaşayamazlar. 
Bu sebeple, gıdalar 4 derecenin altında ve mümkünse derin dondurucularda saklanmalıdır.Shigella isimli bakterilerin yol açtığı gıda zehirlenmeleri, et, süt ve salataların yenmesi ile ortaya çıkar. Bu zehirlenme türünde, kişi, zehirlendiğini 1-2 gün içerisinde fark eder. Klasik belirtiler olan kusma ve mide kramplarına, kanın görüldüğü ishal eşlik eder. İyileşme 1-2 hafta kadar sürebilmektedir. 

Salmonella isimli bakterilerin sebep olduğu zehirlenmeler de aynı belirtilerle ortaya çıkar. 3-4 gün sonunda iyileşmek mümkündür. En sık olarak rastlanan gıda zehirlenmesi, stafilokok isimli bakterilerin sebep olduğu türdür. Süt ve süt ürünlerinde, et ve salatalarda bu bakteriye rastlanılabilir. Belirtiler 2-3 saat içerisinde ortaya çıkmaktadır. 
Gıdanın alınmasının üzerinden ortalama 3 saat geçtikten sonra, kusma başlar. En hafif zehirlenme tablolarından biridir. Hastalar birkaç gün içerisinde normal hayatlarına geri dönebilirler. Hastaların çok azında ishal gözlemlenmektedir. En tehlikeli gıda zehirlenmesi türü ise, clostridium botilinum adlı bakterinin sebep olduğu türdür.  

Bu bakteriler son derece zehirlidirler ve hava almayan, oksijensiz ortamlarda dahi yaşamlarını sürdürebilirler. Konservelerde sık rastlanılan bir bakteri türü olmasıyla beraber, birçok gıdada bu bakteriye rastlanabilmektedir. Bu tür gıda zehirlenmelerinde, belirtiler ortalama 3 gün içerisinde ortaya çıkmaktadır. Hızla yayılan bakteri, vücudun sinir sisteminde felce yol açarak, kişinin ölümüne sebep olmaktadır.

Tekrar eden kusmalar, uzun süreli ishal, ateşin yüksek olması ve karın ağrısı bir arada seyrediyor ise, acilen doktora görünmekte yarar vardır. Tedavi, bakteri türünün netleştirilmesi ile başlar. Vücudun, ishal nedeni ile kaybettiği sıvı yerine konulur. Gıda zehirlenmesine yol açan bakteriyi ortadan kaldırmaya yönelik bir tedavi uygulanır. 
Sıvı takviyesi, tablonun ağırlığına göre, ağız yolu veya damar yolu ile gerçekleştirilir. Zehirlenme tablolarında yaşanan ishal, aslında vücudun savunma mekanizmasıdır. Bu sebeple, ishali tedavi amaçlı ilaç alınması doğru değildir. Bakteriler, yayılma şansı olmadan, dışkı ile atılmalıdır. Gıda zehirlenmelerinde, fazla vakit kaybetmeksizin, doktora başvurulmalıdır.

0 yorum

Çin Diyeti

Çin diyeti, dengeli bir beslenme ile sağlıklı zayıflama fırsatı sunuyor. İnsanları 2 ayrı grupta değerlendiren bir anlayışa sahip olan Çin Diyeti’ni uygulamadan önce, kişi, sahip olduğu özelliklerle hangi gruba dâhil olduğunu belirlemelidir.Grubun belirlenmesi ile kişi, beslenirken ağırlık vereceği gıdaları öğrenmiş olur. Yin ve Yang felsefesine dayanan gruplaşmada, Yin grubuna dâhil olan kişiler, Yang besinleri yemelidir, Yang grubuna dâhil olanlarsa Yin grubu besinlere ağırlık vermelidir.

Yin türündeki kişiler, sakin, pasif ve içine kapanık insanlar olurlar. Bu gruptakilerin ten rengi solgun olur. Çoğunlukla üşüdükleri gözlemlenir. İştahsız olurlar. Sıvı tüketimleri minimumdadır. Çay ve kahve gibi sıcak içecekleri severler. Metabolizma hızları düşüktür. Sıkça hazımsızlık durumu yaşarlar. 
Kabızlık da çok yaşadıkları bir rahatsızlıktır. Ayaklarında şişmeler olur. Kalça, baldır ve karınlarında yağlanma ve fazla kilo birikmesi gözlemlenir. 
Bu kişilere kilo verdirecek diyetin ilk gününe, kahvaltıda tarçınlı çay, 1 bardak pirinç sütü ve 3 adet etimek yenir. Öğle yemeğinde ise, sebzeli pilava, tavada kırmızıbiber ve soya sosu ile pişirilmiş sebzeler eşlik eder. Ara öğünde 1 adet meyve yenilebilir. Akşam öğünü için, pilav buharda pişirilir. 
Yanına safranla dana eti pişirilir. Fırında pişirilmiş domates ve 3 adet haşlanmış erik yenilebilir. 

Diyetin ikinci gününde, kahvaltıda müsli ile süt ve 1 fincan çay içirilir. Öğle öğününde, salata, haşlanmış soya fasulyesi, mısır ve havuç ile hazırlanır. 1 adet haşlanmış elma yenilebilir. Ara öğünde, açlığı gidermek için 1 adet meyve yenilebilir. Akşam yemeğinde ise, fırında balığa, buharda pişmiş sebzeler ile yine buharda pişmiş pilav eşlik etmelidir. 

Çarşamba gününe gelindiğinde,  kahvaltıda 2 dilim kepekli ekmek ile sütlü kahve tüketilir. Öğle yemeğinde, bezelyeli pilav, buharda pişirilmiş ıspanak, 1 adet rafadan yumurta ve haşlanmış 1 adet meyve yenilmelidir. Ara öğünde sadece 1 bardak süt içilebilir. Akşam yemeği içim, köri soslu tavuk veya karides pişirilebilir. Haşlanmış karışık sebzelere, 1 adet haşlanmış meyve eşlik eder. 

Perşembe gününde, kahvaltı öğününde, 1 dilim ekmek, 1 dilim ananas ve 1 fincan çay hazırlanır. Öğle yemeğinde, kızarmış tavuk, buharda pişmiş sebze ile yenilebilir. Salata hazırlanabilir. Ara öğünde sadece 1 adet meyve yenilebilir. Akşam öğününde, 1 dilim ızgara et, soya soslu spagetti ile yenilebilir. 

Diyetin sonuna yaklaşırken, Cuma gününde, 2 dilim kepek ekmeği, diyet bal ve 1 fincan kahve, kahvaltıda yenilebilir. Öğle yemeğinde, 1 dilim ızgara et, 1 adet sandviç ekmeği ile beraber yenilir. Köri sosu ile tatlandırılmış haşlanmış sebzeler öğüne eşlik eder. Ara öğünde 1 adet meyve yenilebilir. Akşam yemeğine sebze çorbası ile başlanır. Fırında pişirilmiş dil balığı ile devam edilir. Son olarak meyve salatası yenilebilir. 

Hafta sonunun ilk gününde, kahvaltıda müsli ile süt ve 1 fincan çay içilir. Öğle yemeği için köri soslu tavuk hazırlanır. Meyve salatası ile öğle öğünü sonlandırılır. Akşam yemeğinde baharatlı omlet hazırlanır. Buharda pişmiş pilav ile birlikte yenilebilir. 1 meyve ile öğün sonlandırılır. 

Diyetin son gününde, kahvaltıda 2 dilim kepek ekmeği, diyet bal ile yenilir. 1 fincan çay içilebilir. Öğle yemeği için, soya soslu tavuk, taze soğan ile pişirilir. Akşam yemeğinde ise, haşlanmış taze fasulye ve buharda pişirilmiş olan domatesli pilav yenilir.

0 yorum

Dukan Diyeti İle Zayıflama

Dukan Diyeti, ünlü isimlerin doğum sonrasında hızlı kilo vermesini sağlayan diyet olarak tanındı. Son yıllarda çok sayıda insan tarafından denendiği bilinen bu diyet, zararları ile de çok tartışılır oldu.Tek yönlü bir beslenme sunan bu diyet programı, kalp ve diyabet hastaları için önerilmiyor. 4 aşamadan oluşan Dukan Diyeti, ilk aşamasında bir hazırlanma dönemi sağlıyor. Ortalama 1 hafta süren bu dönemde, protein ağırlıklı beslenmek gerekiyor. Yenilecek et ve süt ürünlerinde kesinlikle yağ bulunmaması gerekiyor. Öğün ve miktar kısıtlaması ise bu dönemde yok. Karbonhidratlar, ilk dönemde hiç tüketilmemelidir. Günde 1 yemek kaşığı yulaf kepeği yenilmesi gerekiyor.

İçerdiği lifler sayesinde, yulaf kepeği, tok hissettiriyor ve vücudu temizliyor. İkinci aşamaya geçildiğinde, kişi bir miktar da olsa motive olmuş oluyor. Bu aşama, diyet başında hedeflenen kiloya ulaşana kadar sürdürülüyor. İlk aşamada tüketilen gıdalar, aynı biçimde tüketilmeye devam ediliyor. Beslenme programına, 2 günde 1 defa yenilmek üzere, ıspanak, lahana, brokoli ve kabak gibi sebzelerin eklenmesi gerekiyor. Mısır, tatlı patates ve tüm nişasta içeren sebzeler, yenilmeyecekler listesinde yer alıyor. Üçüncü aşamaya geçildiğinde, aynı şekilde beslenme devam ederken, karbonhidratlar da menüye dâhil oluyorlar. Portakal ve tahıl ekmeği de yenilebilirler listesine ekleniyor. Haftada 1 kez, istenilen bir tatlı yemek de serbest bırakılıyor. Ancak porsiyon küçük tutulmalıdır. Üçüncü aşamanın süresi ise, bu aşamaya kadar verilen kilolar üzerinden hesaplanıyor. 

Diyete başlandığından beri 5 kilo verildi ise, bu 10 ile çarpılarak, üçüncü aşamaya 50 gün boyunca devam edilmesi gerektiği anlaşılıyor. Son aşamadan, kilo sabitleme aşaması olarak söz ediliyor. Hayat boyunca bu aşamadaki beslenme alışkanlığının sürdürülmesi öneriliyor. İstenilen her şey, küçük porsiyonlar halinde olması şartıyla yenilebiliyor. Yalnız her haftanın hep aynı gününde yalnızca protein yenilmesi gerekiyor. Bununla beraber, hiç aksama olmadan, her gün 1-1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği yenmesi gerekiyor. Asansör kullanılmaması, merdiven çıkılması ve günde 20 dakika yürüyüş yapılması öneriliyor. Günde en az 2 litre su içmek gerekiyor.Dukan Diyeti, uygulayan kişilerde ilk zamanlarda aşırı halsizlik yapabilmektedir. Bu sebeple spor yapılmamalıdır. Bağırsak hareketlerinde değişiklik gözlemlenebilir. Bu belirtilerin zamanla geçtiği belirtiliyor. Hızlı kilo verdiren bu diyet, çok kişi tarafından tercih edilse de, alternatif olarak, çok daha sağlıklı zayıflamanın sağlanabileceği diyetler de mevcuttur.

0 yorum

Beslenme ve Zayıflamanın Vücut İçin Önemi

Günümüzde beslenme alışkanlıklarının bozulmaya başlamasıyla beraber kişiler özellikle de hanımlar bölgesel kilo alımına ve yağlanmaya maruz kalmaktadır. Sürekli olarak uzun raf ömürlü yiyecekler tüketmek, donmuş gıdalarla beslenmek, marketlerde satılan konservelerden yemek pişirmek, fastfood yemek kısacası evde yemek pişirmenin dışında beslenme şekillerinin hepsi vücut için gereksiz yere yağlanmaya neden olmaktadır. Hareketin azaldığı ve masa başı işin arttığı son dönemlerde bayanlar özellikle diyetlere başvurarak kilo vermeye çalışmaktadır.

Kilo vermenin sadece yemek yememeyle değil; doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyle mümkün olduğunu belirten uzmanlar, evde 30 dakikalık ya da 20 dakikalık egzersiz programlarıyla kişilere aldıkları fazla enerjileri yağ olarak depolamak yerine yakmalarını önermektedir. Birçok diyet ve beslenme listesi içerisindeki zayıflamaya yönelik kalori hesaplamaları ve pişirme yöntemlerinin yanı sıra uygulanacak egzersiz programlarını da hareketleriyle birlikte veren uzmanlar; açık havada atılacak olan her adımın kemik ve vücut için ne kadar önemli olduğunu da belirtmektedir.
Kaslarınızı ve vücudunuzu çalıştırarak daha sağlıklı bireyler haline gelebilir, aç kalmadan da istediğiniz fit vücuda kavuşabilirsiniz.
Zayıflık yerine dengeli beslenme ve fit bir görünümle hem istediğiniz görünümü yakalayabilir, hem dilediğiniz kıyafeti rahatlıkla giyebilir hem de sağlığınızı en güzel şekilde koruyabilirsiniz. Beslenme alışkanlıklarınız içerisinde bulunan şeker ve unlu mamulleri hayatınızdan çıkarmalı ve mümkün olduğunca az miktarda tuz tüketmelisiniz. Ayrıca işlenmiş ürünler yerine evinizde kendinizin yaptığı yiyecekleri tüketmelisiniz.

0 yorum

Gebelikte Alkol Kullanımının Zararları

Gebelikte alkol kullanımının zararları hakkında yapılan geniş çaplı araştırmalar sonucunda gebeliğe verdiği zararların yanı sıra bebeğin sağlığını da olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Gebelikte alkol kullanmak erken doğum ve düşüğün en önemli nedenleri arasında yer alırken ayrıca yapılan araştırmalar bebeklerde zeka geriliğine neden olduğunu göstermektedir.

Alkol hızlı bir şekilde kana karıştığı için kan yolu ile bebeğe de direkt geçmekte ve korumasız olan bebeğin sinir sisteminde büyük hasarlar oluşmasına neden olmaktadır. Alkol içerisinde bulunan etken maddeler direkt olarak sinir sistemine saldırır. Ancak yetişkinlerin güçlü olan bağışıklık sistemi gerçekleştirilen saldırıların büyük bir bölümünü etkiler ve uzun süreli kullanım olmadığı takdirde büyük oranla alkol kalıcı hasarların oluşmasına neden olmaz. Ancak ne yazık ki anne karnındaki bebek bu tip bir koruma kalkanına sahip olmadığı için alkol tüketiminden çok daha fazla etkilenmekte ve daha büyük zarar görmektedir.

Bu nedenle anne adaylarının planlı bir şekilde hamile kalıyorlarsa hamile kalmaya karar verdikleri andan itibaren plansız bir hamilelik yaşıyorlarsa da hamile olduklarını öğrendikleri ilk andan itibaren alkol tüketimini hemen bırakmaları gerekir. Gebelikte alkolün zararları arasında erken doğum ve bebekte zeka geriliğinin yanı sıra ayrıca ölü doğum, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklara yatkınlık, düşük, gelişim geriliği ve uzuvlarda eksiklik gibi son derece ciddi pek çok etki bulunmaktadır. 

0 yorum

Göbek Yaglarını Eritme Yöntemi

Kilo problemlerine günümüzde hem kadınlarda, hem de erkeklerde çok sık rastlanmaktadır. İstenmeyen kilolar, özellikle karın bölgesinde toplanmaktadır.Göbekte biriken yağlar, kalp hastalıklarında da tetikleyici rol oynamaktadır. Göbekte oluşan fazla yağların sebepleri, kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Aşırı stres, dengesiz beslenme, öğün düzensizliği, hareketsizlik ve modern hayatın getirileri sebepler arasındadır. 


Karın bölgesinde bulunan yağlar aşırı olmadıkça, iç organların korunmasında da rol oynamaktadır. Ancak yağlı bir göbek, estetik olarak kötü bir görüntü yaratmasının yanında, sağlığı da tehdit eden hastalıklara davetiye çıkarır. Kilo vermek çok da zor değildir. Ancak bölgesel yağlardan kurtulmak, sabır ve disiplin istemektedir.Göbek yağlarından kurtulmak için, sadece egzersiz veya sadece diyet yeterli olmamaktadır. Sadece egzersiz ile kilo verebilen kişiler profesyonel sporculardır. Beslenmesine dikkat etmeden sadece egzersiz yapan bir kişi, göbeğinden kurtulamaz. Öncelikle, yakılan kalori miktarı iyi bilinmelidir. Alınan kalori miktarı da yakılan kalori miktarına göre ayarlanmalıdır.

Her gün düzenli olarak yapılabilecek bir egzersiz seçilmelidir. Bu yürüyüş, yüzme, bisiklet ve tenis gibi bir spor olabilir. Egzersiz sırasında oksijen alımı artar. Bu sayede kalori yakma konusunda artış yaşanır. Vücudun yağları depoladığı kısımlardaki yağlar yakılmaya başlar. Egzersiz ile kaslar düzenli olarak çalıştırılmaktadır. Kaslar kendilerini koruma altına alırlar. Bunun için ihtiyaç duydukları şey kaloridir. Düzenli egzersiz yapıldığında, kaslar da kaloriye ihtiyaç duyacak ve gıdalardan alınan kaloriler birikmeyecektir. Egzersizler 20 dakika ara verilmeden yapıldığında yağları eritmeye başlarlar. 

Beslenme konusunda ise, öncelikle yenilen gıdaların kalori miktarları hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. Sık olarak ve küçük porsiyonlar halinde yemek yenmelidir. Günde ortalama 6 öğün yemek yenmesi, metabolizmayı hızlandırır. 
Özellikle akşam saatlerinde kalori açısından en düşük gıdalar tercih edilmelidir. Kahvaltı alışkanlığı yoksa bile edinilmelidir. İyi bir kahvaltı, göbek yağlarını eritme konusunda destekçi olacaktır. Yavaş yemek yenilmesi bir alışkanlık olmalıdır. Lokmalar uzun süre çiğnenmelidir. Günde en az 2 litre su içmek, yağ yakılmasına yardımcı olacaktır. 
Alkol hiç kullanılmamalı ya da çok aza indirgenmelidir. Aşırı tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalıdır, ancak hiç tuzsuz da yenmemelidir.

0 yorum

Basen Eritmek İçin Diyet Programı

Özellikle kadınların büyük çoğunluğu, basenlerinden şikâyetçidir. Yağların, vücudun bu kısımlarında toplanmasının sebebi, yanlış beslenmeye eşlik eden hareketsiz yaşam tarzıdır.
Basen eritmek için diyet programı uygulanırken, genel bir diyet yerine, bu bölgeye odaklanan bir program tercih edilmelidir. Bu sayede hızlıca sonuca ulaşmak mümkündür. 
Bahsedeceğimiz diyetin ilk etkileyeceği kısım basendir. Ardından bacaklar da dâhil olmak üzere, bedenin alt kısmında yoğun olarak etkili olacaktır. 6 haftalık süre dolduğunda, ciddi bir değişim gözlemlenecektir.

Bu lokal etkili diyette, 
pazartesi gününün ana yemeği, bir parça göğüs ızgara, yeşil salata ve bir adet meyveden oluşmaktadır. 

Salı günü ise, ana yemekte iki adet yumurta ile yapılan omlet, domates ve havuç yenilmelidir. 

Çarşamba günü, çay fincanı miktarında spagetti ve bir adet de meyve tercih edilmelidir. 

Perşembe gününe gelindiğinde, ince bir dilim tavuk göğüs eti, haşlanmış havuç, haşlanmış brokoli ve bir adet meyve ana yemeği tamamlayacaktır. 

Cuma günü, yeşil salataya ton balığı ve katı yumurta eklenerek yenilebilir. Bir adet meyve ile ana yemek tamamlanır. 

Cumartesi, küçük bir parça hindi göğüs eti, mısırlı yeşil salata eşliğinde yenilmelidir. Diğer günlerde olduğu gibi, bir meyve ile öğün tamamlanmalıdır. 

Haftanın son gününe ait ana yemek ise, 3 dilim yağsız biftek, brokoli ve havuç salatası, son olarak da iki adet haşlanmış patatesten oluşmaktadır. 


Bu diyet, özel bir karışımı içermektedir. Bu karışımın elde edilmesi için; 2 fincan yulaf tanesi, 2 fincan kırılmış fındıklar, 1 fincan buğday, 1 fincan çekirdeksiz kuru üzüm, 1 fincan badem, 1 fincan ayçiçeği tohumu ve 1 fincan ince kesilmiş kuru kayısı, blender yardımı ile karıştırılmalıdır.

Hazırlanan karışım, eşit miktarlarda 12 parçaya bölünmelidir. Ana yemek hariç her porsiyonda, bu karışım bir bardak diyet süte katılarak içilmelidir. Yani, her kahvaltıda, hazırlanan karışım, diyet süt ile içilir. Her gün saat 11:00’da bir adet elma yenilebilir. Öğlen öğününde, yine hazırlanan karışım ve yarım muz yenilebilir. 
Öğleden sonraki saatlerde, bir avuç kuru üzüm atıştırılabilir. Ana öğünler, yazının başında günleri ile verilmiştir.
Yatmadan evvel bir adet portakal yenilebilir. Bu listeye birebir olarak 6 hafta boyunca uyulduğu takdirde, basenlerde ciddi oranda zayıflama görülecektir.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI