işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

İdrar Yolu Rahatsızlıklarına Bitkisel Çözüm

İdrar yolları rahatsızlıklarına, her yaş grubundan insanlarda rastlanmaktadır. Bu sorunlardan bir tanesi fark edildiğinde, hemen doktora gitmekte fayda vardır.
Ancak evde yapılabilecek çeşitli bitkisel karışımlar ve alınabilecek önlemler vardır.

İdrar yolu rahatsızlıklarını sıkça yaşayan kişiler bazı noktalara dikkat ederlerse, yakınmalar yok olacaktır. Günde en az 8 bardak su tüketilmelidir. 
İdrara çıkmak gerektiğinde, tutularak beklenmemelidir. Sıkça duş alınmalıdır. İdrar bölgelerinin hijyenine özen gösterilmelidir. 


Devamlı tekrarlayan bir idrar yolları enfeksiyonu varsa, ayakta duş almaya dikkat edilmelidir. Kasık bölgeleri üşütülmemeli ve cinsel ilişkiden sonra zaman geçirmeden idrar yapılmalıdır. Kaynar suya 7 gram andız otu kökü katılarak, demlenir ve günde 2-3 bardak kadar içilirse, idrar yolları rahatlayacaktır. 
Yine kaynar suda 10 gram kadar hatmi çiçeği demlenerek içilebilir. Evlerden eksik olmayan maydanoz da idrar yolları için çok yararlıdır. Tencereye 1 litre kadar su konulur. İçine 1 demet maydanoz sapları kesilmeden eklenir. 
5 dakika civarında beraberce kaynatılır. Soğutularak günde 2-3 bardak içilmesi çok yararlıdır. İdrara çıkamama ve böbreklerde taş olması durumunda, yoğurt otu alınmalıdır. BU ot, çay gibi demlenerek içilmelidir. Yemeklerden 10-15 dakika önce ve günde 3 defa içilmesi sıkıntıları giderecektir.

İdrar yolları hastalıklarının önüne geçilmesi için öncelikle bedenin hijyenine dikkat etmek gereklidir. En çok rastlanan idrar yolu hastalıklarından biri enfeksiyonlardır. İdrar içerisinde bakteri bulunmamaktadır.

Dışarıdan bir şekilde bakteri girişi olduğunda, bu bakteriler idrarın içinde yaşayabilir ve üreyebilir. Bunun sonucunda hastalıklar meydana gelir. Rahatsızlık hissedildiği anda doktora başvurulması, hastalığın ilerlemeden kolayca tedavi edilmesine olanak sağlar. Sık aralıklarla idrar yolu hastalıklarına yakalanan kişiler iyice muayene edilmelidir. Altta yatan sebepler ortaya çıkarılmalıdır. 

İdrar yolu rahatsızlıkları, diyabet başta olmak üzere, başka hastalıkların habercisi olabilirler. İdrar yollarında enfeksiyonlardan korunmak için, tuvalet ihtiyacı giderildikten sonra, temizlik dikkatle yapılmalıdır. Kullanılan iç çamaşırları her gün yenilenmelidir. Kadınlar, fazla dar iç çamaşırlarını ve naylon yapılı külotları tercih etmemelidirler. Cinsel hayatta tek eşlilik benimsenmeli ve hijyene önem verilmelidir. Üşütmemeye dikkat edilmelidir. Fark edildiği anda, doktora başvurulursa, doktorun önereceği ilaç ile, kısa sürede bu durumdan kurtulmak mümkün olacaktır.

0 yorum

İlk Yardım Nasıl Yapılır

Aniden yaşanan hastalıklarda ve kazalarda, ilk yardımın önemi büyüktür. İlk yardımın temelinin herkesçe bilinmesi gerekmektedir. İlk yardım, basitçe açıklamak gerekirse, bir hasta veya yaralıya, profesyonel yardım gelene kadar, hayatta kalabilmesi ve güvende olabilmesi için yapılan müdahaledir.

Bu müdahale, olayın meydana geldiği yerde ve anda yapılır. Tıbbi bir müdahale değildir. Yalnızca zaman kazanmak için yapılan bir işlemdir. Doğru uygulanan bir ilk yardım, sakatlanmanın önüne geçebilir, kişinin durumunu stabil halde tutabilir ve hatta kişiyi ölümden döndürebilir.

İlk yardım gerektiren bir durumla karşılaşıldığında, soğukkanlı olunmalıdır. Olayın oluş şekline ve yerine göre, ilk yardımı yapan kişi, kendisinin ve kazazedenin güvenliğini sağlamalıdır. Ardından, kazazedenin durumu gözden geçirilmeli ve almış olduğu zararlar tespit edilmelidir. Eldeki imkanlar ve ilk yardım bilgisi dahilinde, kazazedeye müdahale edilmelidir.  Kazazede için gerekli önlemler alınıp, yapılabilecek müdahale yapıldıktan sonra, gerekli mercilere haber verilmelidir. 
Duruma göre aranacak yerler listesinde, ambulans, itfaiye, trafik polisi, polis imdat, jandarma imdat ve zehir danışma merkezi sayılabilir. Ambulansın beklenmesi sırasında, eğer birden fazla kazazede var ise, aralarında en riskli tablolara sahip kişiler belirlenmelidir. Bu kişilerin ambulanslara taşınmasına öncelik verilmelidir.

İlk yardım gereken durumlarda, uygulayacak kişinin, olay yerini iyi tetkik etmesi önemlidir. Hemen ambulansa haber verilmeli ve ambulans ulaşana kadar da kazazede ile panik yapmadan iletişim kurulmalıdır. İlk yardım eğitimi almış olan kişiler, ilk yardımı uygulayabilir. Ancak bilinçsizce yapılacak uygulamalar, ilk yardım yapılan kişinin hayatını riske atabilir. Eğer kazazedenin durumu hakkında net bir fikir oluşmadıysa, gereksiz müdahalelerden kaçınılmalıdır. Sağlık ekibi ve ambulans olay yerine ulaştığında, yetkililere doğru ve ayrıntılı bilgi verilmesi çok önemlidir.


Araçlarda ve evlerde, bir ilk yardım çantasının bulunması şarttır. Bu çantada sargı bezleri, steril gazlı bezler, plasterler, pamuklar, yara bantları, antiseptik merhem ve solüsyonlar, turnike için lastik, ağrı kesiciler, makas, fener ve boyunluk mutlaka bulunmalıdır. Bunun yanında kâğıt ve kaleme ek olarak, ilk yardım el kitapçığı bulunması da olası durumlarda hazırlıklı olmayı sağlayacaktır. Ayrıca kalp krizi ve yüksek tansiyon vakalarına müdahale edebilmek amacı ile dilaltı tabletlerden bulundurulması da avantaj olacaktır.

0 yorum

Kalın Bagırsak Kanseri Ve Belirtileri

Sindirim sisteminde yaklaşık, iki metre uzunluğa sahip olan kalın bağırsakta oluşan poliplerin tedavi edilmemesi ya da çevre doku ve hücrelere bulaşan kötü türde olması sebebiyle oluşan kanser çeşidine kalın bağırsak kanseri adı verilmektedir.

En büyük nedeni genetik faktörler olan kalın bağırsak kanserinin ayrıca daha önce göğüs ya da yumurtalık kanseri geçirmiş olan kimselerde ve bunların ailesinde görülme ihtimali yüksektir. 
Genetik faktörden sonra, kişinin beslenme alışkanlığı da bu hastalığın oluşmasında ciddi derecede etkilidir. 
Özellikle fast food tarzı yiyeceklerin ve hayvansal yağların tüketiminin çok olduğu beslenme tarzlarında kalın bağırsak kanserine yakalanma riski artmaktadır. 


En büyük belirtileri arasında makattan gelen kanama, dışkının giderek incelmesi, dışkıyla birlikte kan çıkması sebebiyle oluşan kansızlık, karında kitle, karın ağrısı, gaz sancıları, kendini aşırı yorgun hissetme, bulantı, kusma ve kilo kaybı yer alır. Hastalık seyri nedeniyle kalın bağırsak çeperleri içerisinde polipler ve kanserli doku hücreleri oluşur. Başlangıç evrelerinde bu kanserli hücreler çok küçük olmasına rağmen, hastalık ilerledikçe bu kitleler büyür ve kalın bağırsağın içini kaplamaya başlar.

Hastalığın başlangıç aşamalarında kalın bağırsak içerisindeki poliplerden dolayı karında bir miktar dolgunluk hissi olur. Bu sebeple hafif ağrı ve gaz sancıları artar. Sonrasında iştah kaybı, kilo kaybı ve dengesiz olarak ishal ve kabız görülür. Bu semptomlar başka hastalıklarda da sık görülen semptomlardan olduğu için kanser tanısı koymak ancak görüntüleme teknolojileriyle mümkündür. Bu süreçte teşhis edilmeyen kanser ilerler ve bağırsak içindeki kanserli dokular hızla büyür.  

Kolon içini kaplamaya başlar. Sonucunda bağırsak içinde daralma oluşur bu sebeple dışkı geçişi zorlaşır. Maddeler birikir ve zorlukla atılır. Sonucunda da aşırı ağrı krizleri başlar. Ender zamanlarda yapılan dışkı çok incelmiştir. Bu safhadan sonra belirtiler iyice ağırlaşır. Hiçbir şey yemek istemeyen hastada dışkı yoluyla kan kaybı olması sebebiyle, kansızlık başlar. İçinde biriken maddelerden dolayı bazen bağırsak tamamen tıkanır ve bu birkaç gün sürebilir. 

Aşırı zorlanma sebebiyle bazen kanserli dokular parçalanır ve dışkı ile geçiş yapıp atılabilir. Ancak bu durum kanamanın artmasına ve kana zehirli maddelerin geçişine sebep olur. Bu safhada teşhis edilen hastalıkta, tedavi için kanserli kitlelerin alınması gerekir, ancak mevcut durumdan ötürü pek kolay değildir.

0 yorum

Keten Tohumu Diyeti

Keten tohumu diyeti, son yılların en gündemde olan diyetlerinden biridir. 6 Nobel ödülüne sahip olan Alman asıllı Doktor Johanna Budwig, uzun çalışmalar neticesinde, yağlar konusunda uzmanlaşmış olan bir kişidir. Bulduğu beslenme programının kişiyi kansere karşı koruduğunu ve kanser hastalarının da iyileşmesine yardım ettiğini belirtmektedir.

Keten tohumu diyetini bulmasının ardından, bunu dünya ile paylaşmıştır. Çeşitli onkologlar, bu diyet üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Özellikle kanser konusunda, bu diyetin şimdiye dek bulunmuş en iyi formül olduğunda hemfikir olmuşlardır. 



Keten tohumu diyetinde, 100 gram süzme yoğurda 40 gram keten tohumu yağı katılarak, bu karışıma 30 mililitre kadar süt ilave edilmesi öneriliyor. Karışıma istenirse taze meyve katılabilir. Bu karışımın her gün tüketilmesi öneriliyor. Keten tohumu diyeti, özellikle kalp hastalıklarına, diyabete, eklem iltihaplanmalarına ve tümörlere iyi geliyor.Keten tohumu diyeti süresince, şeker ve şekerli gıdalar kesinlikle tüketilmemelidir. Hayvansal yağlardan, mayonez ve benzeri soslardan, etten, margarin ve tereyağından kesin olarak uzak tutulmalıdır. Taze sıkılmış, havuç, elma ve pancar suyu içmek çok yararlı olacaktır. Nane çayı, kuşburnu çayı ve üzüm çayı tercih edilmelidir. Bu çaylar günde 3 defa içilebilirler ve istenirse bal katılarak lezzetli hale getirilebilirler. 

Siyah çay ise sabahları sadece 1 bardak içilebilir. Her sabah kahvaltıdan evvel lahana suyu içilmelidir. Kahvaltı öğünlerinde, keten tohumu yağı ile karıştırılan müsli yenmelidir. Bal karıştırılması da iyi olur. Mevsim meyvelerinden yenilebilir. Fıstık dışındaki kuru yemişler yenilebilir. Kahvaltıda bitki çayı içilebilir. Ayrıca keten tohumu diyetine özel olan karışım da, her sabah öğününde tüketilmelidir.


Saat 10.00 civarında elma suyu içilebilir. Başka bir sabah havuç suyu ve kereviz suyu tercih edilebilir. Bu sular taze sıkılmalıdır. Öğle yemeğinde salata yenilmelidir. Bu salataya keten tohumu yağı ve yoğurt ile yapılmış sos dökülmelidir.

Salatada yeşillik yerine, havuç, turp, kereviz ve lahana gibi gıdalar kullanılması daha iyi olacaktır. Yine buharda pişirilmiş sebze çeşitleri, patates, tahıl ve baklagiller yenilebilir. Meyve ile tatlandırılmış olan karışım da yenmelidir. 

Öğleden sonra, 1 bardak tam doğal şarap veya taze sıkılmış meyve sularından biri içilebilir. Meyve suyuna balla beraber keten tohumu ilave edilmelidir. Keten tohumu diyetinde, akşam yemeğinin saat 18.00 gibi yenmesi önerilmektedir.  İçinde mutlaka karabuğday bulunan, herhangi bir sebze çorbası seçilmelidir. Tahıl ekmeği yenilebilir. Ayrıca diyetin özel karışımına bal eklenerek üzüm suyu ile tüketilebilir. Keten tohumu diyetinin özel karışımı, 250 mililitre keten tohumu yağını mikserde, 450 gram az yağlı süzme peynir, 4 kaşık bal ve su ile karıştırılması ile elde edilir. Ortalama 5 dakika karıştırmak yeterli olacaktır. Süzme peynir yerine bazen veya her zaman süzme yoğurt kullanılabilir.

0 yorum

Kilo Aldıran Diyet Hataları

Kilo almanın birçok sebebi vardır. Bunların başında hareketsiz yaşam tarzı gelmektedir.
Hemen her yere araba ile gitmek, yürüyüş yapmamak, ev işlerinin artık daha kolay yapılabilmesi ve teknolojik gelişmeler, hayatı hareketsizleştirmiştir. Yaşın ilerlemesi de kilo alma sebepleri arasındadır. Yaş ilerledikçe metabolizma yavaşlar ve kilo alımı başlar. Psikolojik durumun değişikliğe uğraması da kişinin kilo almasına sebep olabilir. Hamilelik döneminde alınan kiloların, doğum sonrasında verilememesi de birçok kişinin problemi olmaktadır.

Hızlı kilo verdirdiği bilinen diyetler, diyet sona erdirildikten sonra, aynı hızla kiloların geri alınmasına sebep olmaktadır. Tek yönlü beslenme tarzını benimseten diyetler de zayıflatırken, sağlığa ciddi zararlar vermektedir. Doğru bir diyet için, yenilen gıdaların miktarları iyi ayarlanmalıdır. Yenilen her şey, az miktarda yenilmelidir ve her lokma uzun süre çiğnenmelidir. Sağlıksız gıdaların tüketilmesi büyük bir hatadır. Sofradan, hızlı yemek yiyerek kalkmak da diyette olunsa bile kilo aldırmaktadır.

Az sayıda öğünlere bölerek yemek de yapılan hatalardan biridir. Sağlıklı kilo vermek için, 3 ana öğün ve 3 ara öğün şeklinde yemek yenilmelidir. Böylece sık yemek yenilmesi ile metabolizma hızlanacaktır. Diyet süresince de, normal zamanda da yararsız atıştırmalık gıdalardan uzak durulmalıdır.  Yapılan bir diğer hata ise, aç kalarak zayıflanacağına inanılmasıdır. Aç kalarak zayıflamak mümkün değildir. Gün boyu aç kalıp, geç saatte yenilen ağır akşam yemekleri, istenmeyen kilolarda artış sağlar. 

Gece, uykudan uyanınca atıştırmalıklar yemek de büyük bir hatadır. Psikolojik durum değiştiğinde, rahatlama amaçlı yenilen yemek miktarını arttırmak da yapılan hatalardandır. Kişi, kilo vermek istiyorsa, yaktığından fazla kalori almamalıdır. İdeal kiloya kısa sürede ulaşmak için, tatlılardan uzak durulmalıdır. Ayrıca gün içerisinde, su ihtiyacının meyveli ve gazlı içecekler ile giderilmesi istenmeyen bir durumdur.

Bu içeceklerin şeker miktarı yüksek olmakla birlikte, asla suyun yerini tutamazlar. Suyun yararlarını sadece sudan almak mümkündür. Mutlaka yeterli miktarda su tüketilmelidir. Sadece diyet yaparak kilo vermeyi beklemek yerine, diyete bir egzersiz programı eklemek yararlı olacaktır. Yapılan egzersizler, kilo vermeyi hızlandırırken, yağlardan kurtulan bedenin şekle girmesine de yardımcı olacaktır.

0 yorum

Organ Kopması Ve İlk Yardım

Vücutta çıkıntı oluşturan parmak, el, kol, ayak, bacak, penis, kulak ve benzeri bir şekilde vücut uzantılarının vücutla olan bütünlüğünün kalmamasına organ kopması denir. 
Genelde iş ya da motorlu araç kazaları nedeniyle ve düşme, kesici bir aletle beklenmedik temas sonucunda oluşur. Böyle bir durumda ilk yardım olabildiğince hızlı olmalı ve yaralı kişi mümkün olan en kısa sürede bir sağlık kurumuna ulaştırılmalıdır. 

Kan kaybı yüksek miktarda olacağından, ölüm riski çok yüksektir. Kopan organ uygun şekilde muhafaza edilmez ise tedavisi mümkün olmayan hale gelebilir. 

İlk yardım tam olarak ve zamanında yapılmaz ise aşırı kan kaybı sebebiyle kazazede hayatını kaybetme tehlikesiyle karşılaşır ya da organ kaybına sebep olunursa kişinin fiziksel durum bozukluğu, işlev kaybı ayrıca psikolojik sorunlar oluşur. Kişinin götürüleceği sağlık merkezinde kesinlikle damar ve sinir cerrahisi yapılabilecek kapasite olmalıdır.
Kopma eğer ki kol ve bacak civarındaki uzuvlarda meydana gelmiş ise önce kanamayı azaltmak için turnike uygulanmalıdır. Ancak turnike uygulanırken dikkat edilmesi gereken nokta, kopma olan bölgedeki dokuların kansız kalmamasıdır. Çünkü böyle bir durumda oradaki dokular tamamen tahrip olur ve kopan organ iyi muhafaza edilse dahi birleşme sağlanamaz. 

Hastanın solunumunun ve kan dolaşımının devamlılığı sağlanmalıdır. Bunun için önce kişinin bilincinin açık olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bilinci açık ise sırtüstü pozisyonda yatırılmalıdır. Bilinci kapalı ise dilin geriye kaçıp solunumu durdurmaması için yaralı yan yatırılmalıdır. Bu koşullar sağlandıktan sonra kopan organ acilen muhafazaya alınmalıdır. Kopan organın soğuk ve nemli bir şekilde muhafaza edilmesi gereklidir. Ancak bunu yaparken organın doğrudan su içinde bırakılması ya da buzla temas edilmesi büyük bir yanlıştır. Öncelikle temiz bir bez, kumaş parçası, havlu ve benzeri bir şey bulunmalıdır. Eğer ki bulunmazsa yaralı kişinin kıyafetleri veya iç çamaşırları kullanılmalıdır. 


Bulunan nesne bir suda ıslatılıp ardından sıkılmalı ve nemli bir hale getirilmelidir. Kopan organ bu durumda olan beze sarılmalı ve etrafla teması kesilmelidir. Ardından delik olmayan bir poşete sarılmalıdır. Daha sonra başka bir poşet, kutu veya leğen gibi bir nesnenin içine soğuk su ya da buz doldurulmalı ve içinde organ olan poşet buraya konulmalıdır. Böylece organ hem soğuk ve serin bir ortamda olur hem de doğrudan su veya buzla temas etmemiş olur. Bu koşullar sağlandıktan sonra yaralı kişi organıyla birlikte acilen sağlık merkezine kaldırılmalıdır.

0 yorum

Pilates İle Zayıflama Yöntemleri

Son yılların en popüler sporlarından biri de pilatestir. Bu spor, kişinin bedenini zorlamadan ve kişiyi yormadan yarar sağlar. Omurgadaki duruş bozukluklarını pilates yardımı ile düzeltmek mümkündür.
Kas sistemine çok sayıda yararı vardır. Psikolojik faydaları da kısa sürede gözlemlenebilir. Pilates, endorfin salgılanmasını sağlamaktadır. Bu sayede kişiler keyifli hissederler. Aşırı stres altında çalışan kişiler de bu spora yönelebilirler. Pilatesin stresi azalttığı ispatlanmıştır.

Pilates, kilo vermek için yapılan bir spor değildir. Ancak, bu sporu yapanların geneli, kilo vermeden bedenlerinin sıkılaştığını gözlemlemektedirler. Pilates, kişinin duruşunu düzeltir, omurgasına katkı sağlar, stresi azaltır, kas sistemini geliştirir, bedenin esnekliğini arttırır ve incelme sağlar. Kilo vermek isteniyorsa, öncelikle sağlıklı bir diyet programına başlanmalıdır.

Bununla beraber, kalori yakımını hızlandıran bir spora başlanmalıdır. Spor salonuna yazılarak veya evde aerobik tarzı egzersizler yapılarak kilo verilebilir. Diyete ve egzersize ek olarak pilates yapılması da çok yararlı olacaktır. Diyet ve egzersiz ile kilo verilirken, pilates ile de bedenin sarkması önlenerek, sıkılaşma sağlanabilir. Pilates için çeşitli malzemeler gerekmektedir. Üzerinde rahat çalışabilinecek bir mat, büyük ve küçük pilates topları, küçük ağırlıklar ve pilates lastiği alınmalıdır. Bu sporun grup halinde yapılabileceği, pilates sınıfları, bazı spor tesislerinde mevcuttur. Buna alternatif olarak, pilates öğretmeni ile bireysel olarak çalışmak da mümkündür. Bütçesi ya da vakti uygun olmayanlar ise, gerekli malzemeleri edinerek, pilates dvd setleri ile evde çalışabilirler.

Pilatese başlanır başlanmaz, ilk günlerden bedende değişiklikler fark edilmektedir. Sıkılaşma ve güçlenme kısa sürede başlar. Kişi kendini daha güçlü, daha esnek ve de daha estetik hisseder. Diğer sporlara göre daha hafif ve sakatlanma riski az olan bir spordur. Pilates sporu yapılırken, doğru nefes alıp vermeyi öğrenmek ilk basamaktır. Çünkü pilates egzersizlerinden maksimum yararı almak için, doğru nefes çok önemlidir. Eklem rahatsızlıkları ve bel fıtığı durumları varsa, pilates uzmanına danışılarak bu sporu yapmak mümkündür. Pilates sakatlıkları olan kişiler tarafından da tercih edilmektedir. Önemli olan, hareketleri doğru öğrenmek ve az da olsa zorlayacak olanlardan kaçınmaktır. Yapılacak en ufak yanlış hareket, özellikle bel fıtığı söz konusu olduğunda büyük sıkıntı yaratabilmektedir. Bu sebeple, uzman yardımı ile doğru hareketler seçilerek pilatese başlanabilir.

0 yorum

Selulit Tedavisi Ve Bitkisel Çözümler

Selülit, hanımların en büyük estetik sıkıntılarından biridir. Dolaşım bozukluğu ile beraber, yağlı beslenme ve hareketsizlik, selülit oluşumunu tetikler. Üst bacak ve baldırlarda sık rastlanan selülitin çeşitli fizyolojik sebepleri olabileceği gibi, genetik yatkınlık da önem arz etmektedir.Portakal görünümüne bürünen cilt kısımları, estetik yönden oldukça rahatsız edicidir.
Selülit tedavisinde, evde uygulanan çeşitli kremlerle sonuç almak mümkündür. Bu kremler, cilde hemen işler ve yağ hücrelerine müdahale eder. 

Tamamen yok edilemese de, azalma sağlamak mümkündür. Evde selülitli bölgelere uygulanan masaj ile kan dolaşımı hızlandırılarak, etkili bir tedaviye başlanabilir. Özel kremler sürülerek, selülit yok edici masaj uygulayan ev tipi masaj aletleri ile düzenli olarak uygulanacak olan masajla da tatmin edici sonuçlar alınabilmektedir. Tıbbi masaj seanslarına gitmek de yardımcı olabilir. Profesyonellerin uygulayacakları özel masajlar ile selülitlerden büyük oranda kurtulmak mümkündür.
Günde en az 2 litre su içilmelidir. Kola, çay ve kahve ya tamamen kesilmelidir, ya da çok az içilmelidir. Tuzlu içeceklerden uzak durulmalıdır. Tatlılardan ve çikolatalardan uzak durulmalıdır. Aşırı bir tatlı ihtiyacı hissedildiğinde, dondurma yenilmelidir. Kebap tarzı etler ve sucuk gibi işlenmiş etler kesinlikle yenmemelidir. 
Konserve gıdalardan özellikle uzak durulmalıdır. Yağsız gıdalar tercih edilmelidir. Bolca sebze tüketilmelidir. Selülit tedavisinde yürüyüş önerilmektedir. Yüzme ve bisiklet sporları da bacakların toparlanmasına büyük katkı sağlamaktadır. Aşırı güneşe maruz kalmanın selülitleri arttırdığı tespit edilmiştir. Selülit tedavisi için bitkisel çözümler de mevcuttur. Zambak yağı, keten yağı ve ardıç yağı karıştırılarak özel bir karışım elde edilir. 

Bu karışıma alternatif olarak, portakal yağı ve buğday yağı, nane yağı ile karıştırılabilir. Biberiye yağı ile jojoba karıştırılarak da bir losyon elde edilebilir.  Bu karışımlardan biri tercih edilerek, her malzemeden aynı ölçekte katılarak hazırlanabilir. Sorunlu bölgelere masaj eşliğinde uygulanabilir. En azından 1 saat beklenilmelidir. Ardından yosun sabunu ile yıkanması çok iyi olacaktır. Alternatif olarak, deniz kumu selülite iyi gelmektedir. Kum cildi canlandırır ve tedavi eder. Tüm bunların dışında, özel tedavi merkezlerine gidilerek, birkaç seansta selülitten kurtulmak mümkün olmaktadır.

0 yorum

Sivilce Yapan Yiyecekler

Sivilce, tedavisi en uzun soluklu olan cilt hastalıklarından biridir. Bu sebeple, doktor kontrolünde çeşitli ilaç ve kremlerle sürdürülen tedaviler, sonuna kadar götürülmelidir. Tedavi süresince, kişiler, ciltlerini korumalıdır. Yağlı kozmetik maddeler kullanılmamalıdır.

Eğer mümkünse hiçbir makyaj malzemesinin kullanılmaması iyi olacaktır. Kozmetik ürünler, cildin gözeneklerini tıkayarak, cilt sağlığını olumsuz yönde etkilemektedirler. Özellikle sivilce tedavisi gören kişiler için, bu durum son derece zararlıdır. Bunların dışında, sivilce yapan yiyeceklerden de kaçınmakta yarar vardır. 

Yeni sivilcilerin oluşmasına sebep olacak gıdalar, tedaviyi de olumsuz yönde etkileyerek, tedavi süresini uzatacaktır.Sivilceyi önlemek için tüm abur cuburlardan uzak durmak şarttır. Şekerli gıdalar da uzak durulması gerekenlerin başında gelmektedirler. Şeker bağışıklık sistemini güçsüzleştirebilmektedir. Buna bağlı olarak sivilcelenme görülebilir. Kan şekeri değerleri de değişeceğinden, cilt gözenekleri olumsuz yönde etkilenecektir. Süt ürünlerinin de sivilce konusunda olumsuz etkileri bulunmaktadır. 
Tam olarak sebepleri tespit edilememiş olsa da, süt ürünleri sivilce oluşumunu tetiklemektedir. İlla süt ve süt ürünü tüketilecekse, organik olan ürünlere yönelmek doğru olacaktır. Ancak bu da zararın önüne tam olarak geçemeyecektir. 
İşlenmiş gıdalar adı altında toplanabilecek olan tüm yiyecekler, sivilce oluşumuna direkt etki yapmasalar da, cildin sağlıksız olmasına sebep olacaklardır. Kırmızıbiber ve domates yemeklerde fazla tercih edilmemelidir. Acılı gıdalardan da uzak durmak faydalı olacaktır.  Bu gibi gıdalar ve baharatlar, sivilce oluşturmasa da, ciltteki kan dolaşımını hızlandırırlar. Kan dolaşımının hızlanması ile sivilcelerin rengi daha belirgin hale gelecektir.



Unutulmamalıdır ki, yalnızca beslenme programına dikkat etmek, sivilceleri tedavi etmeyecektir. Ancak, kapsamlı bir şekilde yürütülen doğru tedavi ile sivilcelerden tamamen kurtulmak mümkündür. Bu sorunu yaşayanlar, ciltlerini daima temiz tutmalıdırlar. Günde en az 2 defa yüzün yıkanması gereklidir. En azından tedavi süresince makyajdan uzak durmak yararlı olacaktır. Doktor tarafından yazılmış olan ilaç ve kremler düzenli olarak kullanılmalıdır. 
Uyku düzeni de son derece önemlidir. Geceleri uykunun iyi alınması, cildin de dinlenmesini sağlamaktadır. Bunlara ek olarak beslenmeye de dikkat edilir ve sivilce yapan yiyeceklerden uzak durulursa, sivilce tedavisi umulandan kısa bir sürede başarı ile tamamlanabilir.

0 yorum

Sok Durumunda İlk Yardım

Hayati tehlike yaratan şok durumları, dolaşım yetmezliğinden ötürü ortaya çıkmaktadır. Dolaşım yetmezliği sonucunda, kan basıncı ciddi oranda düşer.
Organlara giden kanda yüksek miktarda azalma olur. Şoka giren hastada, tansiyon düşer ve bilinç kaybı yaşanabilir. 

Nabız hızlanır, nefes almada zorlanmalar başlar. Şok durumunu yaşayan kişi, aşırı derecede su ihtiyacı duyabilir. 
Bununla beraber idrara çıkma sıklığı azalır. Dolaşım bozukluğu, beyni de etkilediğinden, taşkın davranışlar ve sürekli uykulu olma hali de gözlemlenebilir. Şok belirtilerinin tamamı bir arada görülmeyebilir.

Yaralanmaların sebep olduğu kanamalar ve iç kanamalar, şoka sebep olabilir. Yanıkların oluştuğu kazalar sonucunda da, kişilerin şok yaşaması mümkündür. Şiddetli ishal durumlarının sebep olduğu yüksek miktarda su kaybı da sık rastlanan şok nedenlerinden biridir. Vücutta azalan su miktarı, kandan da azalır. Bu durumda kanın kıvamı koyulaşır ve miktar olarak azalma görülür. Şok durumunu yaşayan hastanın hiçbir şey yapmak için enerjisi kalmaz. Nabzı son derece hızlıdır, ancak zayıftır.

Ani olarak karşılaşılan şok durumunda ilk yardım uygulamasında, amaç durumun daha da ağırlaşmasını önlemek olmalıdır. Şok durumundaki hasta, düz bir yüzeye yatırılmalıdır. Ardından bacaklarının her ikisi de, vücudun kalanından daha yukarıda duracak şekilde kaldırılmalı ve bu şekilde sabitlenmelidir. Bu işlem, kanın kalbe gidişini düzenler. Kan dolaşımı, ciddi oranda düzene girmeye başlar. 
Hastanın üzerinde dar kıyafetler var ise, bunlar çıkarılmalıdır. Dar kıyafetler, dolaşımı olumsuz etkileyecektir. 
Hastanın üşümemesi ve sıcak tutulması çok önemlidir. Ancak, sıcak tutulmasından anlaşılması gereken, vücudun normal ısıda sabitlenebilmesidir.

Hastanın vücudu gereğinden fazla ısıya maruz bırakılmamalıdır. Çok sıcak bir vücut, hastanın damarlarını genişletir, dolaşım bozukluğu tetiklenir ve tansiyon da istenmeyecek oranda düşer. 

Hastanın yaşadığı şoka sebep olan, bir kaza sonucu yaralanma ise, kanama hemen durdurulmalıdır. Hemen sağlık ekiplerine haber verilmelidir. Sağlık ekipleri beklenirken, hastaya ağız yolu ile sıvı takviyesi yapılmalıdır. En etkili sıvı takviyesi, 1 litre içme suyunun içine, 1 kaşık tuz eklenerek hastaya içirilmesidir. Şok durumlarında ilk yardım önemli olduğu kadar, hastanın en hızlı biçimde hastaneye yetiştirilmesi de hayati önem taşımaktadır. 

0 yorum

Zayıflama Hapları Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yaptıkları diyetlerden sonuç alamayanların ve diyet yapmak istemeyenlerin tercihi zayıflama hapları oluyor. Zayıflama hapları değişik isimler ve çeşitlerle piyasada satılmaktadır. Bu hapların sahtelerine de internette ve bazı dükkanlarda rastlamak mümkündür.
Zayıflama hapı satın alınacaksa, doktor tavsiyesi önemsenmelidir. Kişiler, şahsi beğeni ve kulaktan dolma bilgilerle zayıflama hapı satın alarak kullanmamalıdır. Sağlık Bakanlığı da bu konuda sıkça uyarılar yapmaktadır. Defalarca, halkın sağlığını tehdit eden zayıflama hapları piyasadan toplatılmıştır. 

Televizyon kanallarında, bu hapları kullanmaları neticesinde ciddi sağlık sorunları yaşayarak hastanelik olan kişilerin haberleri defalarca yapılmıştır. Buna rağmen, zayıflama vaadi ile sağlığı tehdit eden hapların satışı sürmektedir. Kilo problemini aşmak isteyen kişilerce de hala satın alınmaya devam edilen bu haplar, belki kilo verdirmektedir. Ancak çok sayıda zararları da tespit edilmiştir.

Zayıflama hapları, reçetesiz olarak ve bitkisel ürün adı altında satışa sunulmaktadır. Bitkisel içerikli olmaları, insanların bu hapları gönül rahatlığı ile almalarına sebep olmaktadır. Ancak, doğada bulunan çeşitli bitkilerin de bazı kişilerde yan etki gösterebileceği unutulmamalıdır. Bu hapların üretildiği mekanın nitelikleri ve kullanılan bitkilerin kalitesi de son derece önemlidir. Kişiler, daha evvel hiç kullanmadıkları bir bitkinin, bedenleri üzerinde yapacağı etkileri bilemezler. Bu sebeple, reçetesiz satın alınarak kullanılan ilaçlar, ishalden daha ciddi hastalıklara uzanan sorunlara yol açmaktadırlar.

Hızlı kilo verdiren diyetler için geçerli olan her şey, bu haplar için de geçerlidir. 
Yani, bu haplar ile hızlıca verilen kilolar, hap kullanımının bırakılması ile beraber, hızla geri alınmaktadırlar. Bu sebeple, diyetisyenler tarafından da pek desteklenmedikleri bir gerçektir. Diyetisyenler, kişilerin sağlıklı ve kalıcı bir şekilde kilo vermelerini amaçlarlar.


Dengesiz beslenme sağlayan diyetler ile zayıflama hapları, bu amaca hizmet etmemektedir. Kalıcı ve sağlıklı bir biçimde kilo vermek isteyenler, mutlaka alanında uzman bir diyetisyene başvurarak yardım almalıdırlar. İnternette satışı yapılan zayıflama haplarına itimat edilmemelidir. Bu hapların içeriklerinde bulunan maddelerin bir araya gelmesi ile oluşacak etkiler asla bilinemez. Reçetesiz ilaç kullanımı, sadece zayıflama haplarında değil tüm haplar konusunda geçerlidir. Her insanın metabolizması ve sahip olduğu hassasiyetler farklıdır. Bu sebeple, bir kişide çok iyi bir etki sağlayan ilaç, diğer bir kişide etkisiz veya zararlı olabilmektedir.

0 yorum

Zayıflık Nedenleri Tedavisi Ve Beslenme Önerileri

Vücut ağırlığının, boya göre olması gerekenden az oluşu söz konusu olduğunda, zayıflıktan bahsedilebilir. İlk olarak, unutulmaması gereken, zayıflığın bir hastalık olduğudur. Ayrıca bu tablolarda, beslenme yetersizliği mevcuttur.
Şişmanlıkta oluğu gibi, zayıflıkta da sağlık açısından riskler mevcuttur. Zayıf kişilerde, vücut yakacak yağ bulamadığından ötürü, kas dokularından enerji elde eder. Bu da çok sağlıklı bir durum değildir.Zayıflık bir problem olmaya başladığında, doktora başvurularak, kapsamlı bir check-up yaptırılmalıdır. Bu kapsamlı kontroller sonucunda, zayıflığın sebebi tespit edilecektir. 

Zayıflık hastalığının çok farklı sebepleri olabilmektedir. Kişide hiçbir problem yokken, normal seviyede yemek yedikleri halde, hareketliliğe bağlı zayıflık görülebilmektedir. Bazı kişilerde ise, zayıflıkla ile beraber enerji kaybı da görülür. Bu kişilerde iştahsızlık da belirtilere eşlik etmektedir. Bu hastaların, zayıflığının temelindeki sorunlar tespit edilmelidir. 
Aşırı stres ve sinirli yapı da zayıflığa sebep olmaktadır. Psikolojik değişimler, kimilerinde şişmanlığa sebep olurken, kimi kişilerde ise zayıflama sebebi olabilir. Metabolizması hızlı çalışan kişiler, fazlasıyla yemek yemesine rağmen kilo alamayabilirler. 
Bu durumda çare, metabolizma hızının düzenlenmesidir. Önemli hastalıklar da zayıflamalara sebep olabilmektedir. Ayrıca bilinçaltında kilo almaktan korkan kişiler de istemsiz olarak zayıflamaya yönelmektedirler. Gerekli kontroller sonucunda, zayıflığın net sebebi ortaya çıkarılarak, sebebi ortadan kaldırmaya yönelik bir tedaviye başlanılır.

Herhangi bir hastalık söz konusu değil ise, zayıflık sorununu yaşayan kişi, doktor tarafından belirlenecek olan beslenme programıyla, sağlıklı kilosuna ulaşabilir. Kilo almak adına, hareketsiz kalmak ve yüksek kaloriye sahip tatlı gıdaları tüketmek sağlıksız bir girişim olacaktır.


Zayıflıktan kurtulmak için, bedene zarar verecek yollardan kaçınılmalıdır. 
Kişi yemek seçiyor ise, zevkine yönelik ama tam bir beslenme sağlayacak olan gıdalardan oluşan bir program hazırlanır. Beslenme programı hazırlanırken, dengeli beslenme kuralı temel olarak alınır. Kilo almak isteyen kişi, kahvaltı başta olmak üzere hiçbir öğünü atlamamalıdır. 
Hazırlanan programda, vücudun yağ almasına dikkat edildiği kadar, kas oluşumunun da göz önünde bulundurulması gereklidir. 
Kas oluşumu için, normalden fazla protein alınmalıdır. Çay ve kahvenin yerine, sıkça ayran ve doğal meyve suları tüketilmelidir. Kuru kayısı, kuru üzüm ve benzeri gıdalar sıkça yenilmelidir. Sabırlı davranılırsa, doktor yardımı ile kısa sürede kilo almak mümkündür.

0 yorum

Hangi Corba Hangi Hastalıga İyi Geliyor

Hastalara çorba içirme geleneği, aslında sağlam bir bilgiye dayanmaktadır. Sofraların vazgeçilmezi olan çorbalar, içlerinde birçok yararı da barındırıyor.Uzmanlar, hangi çorbanın hangi hastalığa iyi geldiği konusunda araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmalar sonucunda, çorbaların birer şifa kaynağı olduğu belirlenmiştir.

Tarhana çorbası, çok besleyici bir seçim olacaktır. Bu çorba, çok sayıda protein, vitamin ve mineral içermektedir. Sindirim sistemini zorlamaz. Bağırsakların düzenlenmesini sağlar. Diyabet ve yüksek tansiyon hastalarına önerilen tarhana çorbası, hasta kişilerin iyileşme sürecinde de büyük bir destekçi olmaktadır. Domatesin yararları herkesçe malumdur. Domates çorbası ise, kan basıncını azaltmasının yanında, kalori olarak düşük olmasından dolayı da tercih edilmektedir. Kansere karşı koruyucu olduğu tıbben ispatlanmıştır. Türk sofralarının en bilinen çorbası olan mercimek çorbası ise, kalp krizi riskini azaltmaktadır. Kan şekerini düşüreceğinden, diyabet hastaları için de tavsiye edilmektedir. Bağırsaklar üzerindeki olumlu etkileri de çok sayıdadır. Özellikle hemoroit hastalığında iyileşmeye destek sağlamaktadır. Demir eksikliği problemi yaşayanlar için de, mercimek çorbası iyi bir demir deposudur. Yüksek tansiyonu engeller ve kanser riskini de azaltır. 

Vitamin ihtiyacı olanlar için, brokoli çorbası iyi bir seçenektir. A, C ve E vitaminlerini barındıran brokoli çorbası, bağışıklığı güçlendirerek, hastalıklara karşı korunma sağlar. Antibiyotik etkisiyle vücudu etkin biçimde koruduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bağırsak, prostat ve meme kanserleri için sağlam bir koruma etkisi yaptığı ispatlanmıştır. Yayla çorbası, yüksek miktarda yoğurt içerdiğinden, en faydalı çorbalardan biridir.

Kötü kolesterolün düşmesini sağlarken, iyi kolesterolü de yükseltir. Kilo almayı önler ve karnındaki yağlardan kurtulmak isteyenler için ideal bir çorbadır. İçinde bulunan yoğurt sayesinde, bağırsaklarda yaşayan mikropları öldürür ve ayrıca tüberküloz hastaları için de yararlıdır. Grip vakalarında önerilen çorba ise, tavuk çorbasıdır. Kolesterol içermez ve kalp krizi riskini azaltır. Mantar çorbası, yorgun bedene iyi gelmektedir.

Kansızlığa karşı, içerdiği yüksek seviyede demirle etkili olur. Hazımsızlık sorunlarında, pirinç çorbası içmek iyi bir çözüm olacaktır. Ayrıca bu çorba, yüksek tansiyonu düşürmesi ile de bilinir. İshale karşı son derece etkilidir. Soğuk algınlığı durumlarında, ıspanak çorbası da tercih edilebilir. Üst solunum yolu rahatsızlıkları ve göğüs hastalıklarında son derece yararlıdır.
Çorbaların, saymakla bitmeyen adeta ilaç gibi özellikleri bulunmaktadır. Bu yararlar, elbette evde hazırlanan çorbalarda yüksek orandadır. Hazır çorbalarda, birçok vitamin öldüğünden, aynı derecede yarar sağlamak pek mümkün olmayacaktır. Çorbalar her öğünde, yemeğe başlanırken mutlaka içilmelidir. Sindirimi kolaylaştırmalarının yanında, değişiklik gösteren önemli yararlara sahiptirler.

0 yorum

Hızlı Kilo Vermenin Zararları

Kilo vermeye karar veren kişiler, genellikle bunun en hızlı yolunu araştırırlar. Gerçekten hızlı kilo verdiren diyetler mevcuttur. Ancak, kısa sürede kilo vermeye odaklanarak hazırlanmış olan bu diyetler, kişinin beslenmesini dengesizleştirir.

Hızlı kilo vermek adına, kişi sağlığından olabilir. Son günlerde en çok konuşulan diyetlerden biri Dukan Diyeti’dir. Bu diyet, tek yönlü beslenmeye dayalı bir program sunar. Gerçekten de kısa sürede ciddi kilolar verilebilir. Ancak diyetin ardından, normal bir beslenme tarzına dönüleceğinden verilen kilolar aynı hızla geri alınacaktır. 

Diyet süresince, çeşitli besin eksikliklerinin sebep olduğu hastalıklara rastlamak mümkündür.
Hızlı kilo vermek amacıyla, bu diyetleri yapan kişilerin kan şekeri olması gerekenin altında seyreder. Bu da psikolojiyi doğrudan etkilemektedir. Kişi, sinirli ve tahammülsüz bir ruh hali içerisinde yaşamaya başlar. 
Bedenin sıvı elektrolit dengesi bozulur. Osteoporoz riski yüksek oranda artar. Bu tarz diyetleri uygulayan kişilerin kanındaki ürik asit miktarı artar. Bu durum, kişinin böbrek taşı dökmesine sebep olabilir. Bilindiği gibi böbrek taşı dökmek, son derece acı verici bir durumdur. Bu dengesiz beslenme diyetleri, kişilerin gut hastalığına yakalanma riskini de arttırmaktadır. 

Kolesterolün yükselmesi, kalp ve damar hastalıklarına, damarların tıkanmasına sebep olabilir. Kalpte ritim bozukluğuna da sık rastlanır. Bu diyetleri uygulayan kişiler, diyet devam ettiği sürece yorgun ve bitkin olurlar. Konsantre olmakta güçlük ve baş ağrısı çekerler. Bağırsaklar da ciddi anlamda etkilenir. Kişi kabızlık veya ishal durumları yaşayabilir. 
Kadınlarda adet düzensizlikleri görülebilir. Yetersiz beslenme, aşırı üşümeye sebep olur. Ayrıca saçlar dökülmeye başlar ve sağlıksız bir görünüm alırlar. Bu diyetler, hızlı kilo verdirirken, kişilerin sağlıklarını da ellerinden alırlar. Bedensel rahatsızlıkların yanında psikolojik olarak da ciddi zararlar verirler. 

Kişilerin hissettiği halsizlik ve asabiyet, sosyal hayatlarını olumsuz yönde etkiler. Kilo vermeye karar vermiş olan kişiler için, en doğru tercih, bir diyetisyen gözetiminde yapılacak sağlıklı diyetlerdir. Diyete egzersiz programı da eklendiğinde, sağlıklı bir şekilde kilo verilebilir. Bununla beraber, kilo verdikten sonra, verilen kiloların geri alınmaması için, sağlıklı beslenmeye devam edilmelidir. Egzersizler de kişilerin hayatlarını sağlıklı sürdürmelerini sağlamaktadır. Bu sebeple, sadece diyet döneminde değil, her zaman düzenli egzersiz yapılmalıdır.

0 yorum

Hamilelikte Kilo Artısı Nasıl Olmalı

Hamilelik döneminde anne adaylarının kilo alması kaçınılmazdır. Önemli olan bu sürecin sonuna kadar alınacak toplam kilo miktarıdır. Hamilelikte kilo almamak için diyet yapmakbebeğinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Zaten gebelikte sağlıklı beslenme ve egzersiz programları beraber uygulandığı takdirde aşırı kilo alınması mümkün değildir. Peki hamilelikte kilo artışı nasıl olmalı?

Hamilelikte anne adayının alacağı kilonun belirlenmesinde en önemli etken anne adayının gebe kaldığında sahip olduğu kilodur. Hamile kaldığında aşırı düşük kiloya sahip olan anne adayı gebeliği boyunca daha fazla kilo alma imkanına sahipken yüksek kiloda hamile kalan anne adaylarının kilolarına çok daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir.


Gebelikte aşırı kilo alma hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı açısından pek çok riskin oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca alınan her fazla kilo doğumun daha zor olmasına neden olmaktadır. Normal kiloda hamile kalan anne adaylarının gebeliklerinin sonuna kadar 9-12 kilo almasına müsade edilmektedir. Bu kiloların büyük bir bölümü 7. aydan sonra alındığı için ilk aylarda fazla kilo almamaya çalışılması gereklidir. Doğum ile beraber 4-5 kilo kaybedilmekte kalan fazla kilolar ise 1 senelik süreçte çoğunlukla diyete bile gerek kalmadan emzirme döneminde verilmektedir. Bu nedenle gebelikte kilo almamak için ekstra bir çaba sarf etmeye gerek yoktur. 

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI