işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Varis Nedir Nasıl Tedavi Edilir

Varis nedir denildiğinde öncelikle sağlık sonrasında estetik açıdan önemli bir rahatsızlık olarak adlandırılabilir. Kadınlarda görülme oranı daha yüksek olan varis rahatsızlığı cilt yüzeyinde oluşmaktadır.

Varis nedir olarak tıbbi bir açıklama yapmak gerekir ise, toplar damarların genişlemesi ve şişmesi anlamına gelmektedir. Ortaya çıkan bu şişkinliklere varis adı verilmektedir. Genel olarak bacakların alt kısmında görülür. Bu estetik açıdan oldukça hoş olmayan bir durum olsa da sağlık olarak da oldukça olumsuz etkileri vardır. 

Varis özellikle geceleri büyük kramplar oluşmasına neden olur. Daha sonrasında şişkinlik düzeyi artar ve kaşıntı oluşmaya başlar. Kaşıma nedeni ile deride kabarmalar, deri soyulmaları meydana gelir. Varis olan kişi o kadar fazla kaşıntıya maruz kalır ki, kaşımadan cildini kanatmaya başlar ve ciltte yaralar meydana gelir. Varis tedavisi için ilk derece olarak adlandırılan ilk safa da müdahale yapılması etkili olmaktadır.

Varis 6 derece olarak değerlendirilir. Birinci derece varis oldukça küçük çaplı varislere verilen addır. Bu çaptaki varisler hastaya herhangi bir zarar vermez. Bu evrede ciltte herhangi bir görüntü bozukluğu meydana gelmez ve ağrı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bir üst evre olan ikinci derece varislerde ciltte görünüm bozulmaya başlar ve ağrılı döneme girilmiş olur. 

Üçüncü evrede şişkinlikler baş gösterir. Ağrı daha da ağırlaşırken, yürümek ve ayakkabı giymek zorlaşır. Dördüncü evre de ciltte özellikle ayak bileğinde cilt renginde koyulaşma başlar. Beşinci evre de bilekteki renk daha da siyaha yakın hale gelir. Son evre olan altıncı evre de ise kaşıntı artar, ağrı artar ve yaralar oluşur.

Varis nedir denildiğinde akla gelen ilk şey şişkinliktir ve bacaklardaki görüntü bozukludur. Ancak en önemli varis şekli ayak bileğinde oluşan yaralar olarak baş gösteren varislerdir. En basiti ise sadece kılcal damar halinde kalan ciltten gözükmeyen birinci derece varislerdir. Varis hastalığının başlıca tedavi yöntemleri arasında varis çorapları yer almaktadır. ayrıca ayakları yukarı dikerek dinlendirmekte etkili bir yöntemdir. 

Varis rahatsızlığı kalıtsal olabilmektedir. Öncelikli olarak ilk derece varisler tam olarak tedavi edilebilmektedir.  
0 yorum

Prostata İyi Gelen Yiyecekler Nelerdir

Erkek üreme sisteminde prostat bezi önemli rol oynar. Prostat iltihaplanması ve prostat kanseri şekline sık görülen hastalıkların mutlaka erkenden teşhis edilmesi gerekir. Bu tedavi için çok önemlidir. Teşhis dışında prostat gibi hastalıklardan korunmak için de prostata iyi gelen yiyecekler tüketilebilir. Bu yiyecekler hastalıkların tedavisi sürecinde de önemli bir etki sağlar.

Prostata İyi Gelen Besin Kaynakları

Meyveler: Meyvelerde bulunan ve meyveye rengini veren bileşenler aslında bu hastalığa karşı direnç sağlar. Antioksidanları almak için farklı renklerde meyveleri her gün tüketmek gerekir. Meyve tüketimi genel sağlığın gelişimine katkıda bulunur. Antioksidan bakımında en zengin meyveler aşağıda listelenmiştir.

  • Çilek
  • Kiraz
  • Portakal
  • Greyfurt
  • Mango
  • Papaya
  • Kavun
  • Kivi
  • Erik
  • Üzüm
  • Karpuz

Sebzeler: Sebzeler vücudu hastalıklardan korumaya yardımcı olur ve hastalığa karşı direnci arttırır. Yeşil yapraklı sebzeler vücut için gerekli olan mineralleri ve antioksidanları sağlar.
  • Yeşilbiber
  • Brokoli
  • Kırmızı dolmalık biber
  • Ispanak
  • Lahana
  • Brüksel lahanası
  • Havuç
  • Domates
  • Kış kabağı
  • Tatlı patates
Tam Tahıllar: Rafine edilmiş tahıllar ve kepek içinde daha fazla lif ve protein içeren kaynaklar bulunur. Ekim 2010 yılında Journal of Nutrition adlı dergide yayınlanan araştırmada tam tahıl kepeğin prostat kanserinde tümör büyümesini azalttığı açıklanmıştır. Tümörlerde küçülmeler kaydedilmiştir.

Yağsız Protein: Amino asitler protein kaynaklarından ortaya çıkar ve vücutta doku üretiminin yapı taşı olarak bilinir. İşlenmiş etler, yağlı kırmızı et ve yağlı süt gibi doymuş yağ oranı yüksek olan protein içeren besinler genel sağlığı olumsuz etkilediği gibi prostat sağlığını da olumsuz etkiler. Prostata iyi gelen yiyecekler ise aşağıda listelenmiştir.
  • Yağsız süt
  • Yağsız süt ürünleri
  • Ton balığı
  • Somon balığı
  • Mercimek
  • Fasulye
  • Yumurta akı
  • Tavuk
  • Hindi eti
  • Yağsız yoğurt
Likopen: Domatesin içinde bulunan likopen prostat hastalığına koruma sağlar. Domates ürünlerini çok tüketenlerin Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre prostat kanserine yakalanma riskini azalttığı tespit edilmiştir.
  • Domates
  • Domates salçası,
  • Domates sosu
  • Ketçap
  • Diğer domates ürünleri
Selenyum: Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonucunda selenyum bulunan VE selenyum düzeyi yüksek olan besinlerin erkeklerde prostat kanseri riskini yüzde elli oranında azaldığı açıklamıştır. Prostata iyi gelen yiyeceklerden en yüksek selenyum içeren aşağıdadır.
  • Meyve
  • Sebze
  • Deniz ürünleri
  • Yumurta
  • Sarımsak
Çinko: Prostat kanserinin erken evrelerinde çinko bakımından zengin olan yiyeceklerin yararı çoktur.
  • Kabuklu deniz hayvanları
  • Süt
  • Fındık
  • Baklagiller
Bitkisel Yağlar: Doymuş yağların prostat kanseri ile olan bağlantısı herkes tarafından bilinir. Ancak bitkisel yağlar prostatı korurken E, D ile K vitaminlerinin işlenmesine yardımcı olur ve genel sağlığı da korur.
  • Keten tohumu
  • Ceviz yağı
  • Kanola yağı
0 yorum

Duygular Yüzümüze Nasıl Yansıyor?

Belirsiz bir yüz ifadesinde, mutlu yüz ifadesi görme konusunda yönlendirilen kişilerde saldırgan davranışlar ve öfke düzeyi azalıyor.

Bristol (UK) Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen ve 27 Mart 2013’te Psychological Science dergisinde yayınlanan araştırmada, belirsiz yüz ifadelerinde duygunun tanımlanması ile saldırgan düşünce ve davranışların ilişkisi araştırıldı; yüz ifadelerinde duyguları tanımanın hem sağlıklı yetişkinler, hem de suç işleme riski yüksek olan ergenler üzerindeki etkisi gözlendi.

Mutlu, kızgın ya da duygusal olarak belirsiz yüz ifadelerinin katılımcılara gösterildiği çalışmada, katılımcıların ifadeleri “mutlu” ya da “kızgın” olarak tanımlamaları istendi; böylelikle belirsiz ifadeleri ne kadar “kızgın” olarak tanımladıkları gözlendi. Ardından da araştırmacılar, katılımcıları, daha önce “kızgın” olarak tanımladıkları belirsiz ifadelerin bazılarının aslında “mutlu” olduğunu söyleyerek yeniden değerlendirmeleri konusunda yönlendirdi.

Yüzlerde Mutluluğu Arayın!

Kontrol grubu olan ilk 40 yetişkin, belirsiz ifadelerdeki mutluluk göstergelerini tanımlayabildi. Mutluluk tanımlaması yapabilen yetişkinlerin öfke ve agresyon düzeylerinin daha düşük olduğu belirlendi. Ancak deney grubundaki 46 ergen için ise durum farklı oldu. Mutluluk ifadelerini tanımlayamayan ve suç işleme riski nedeniyle, çeşitli kurumlardan bir rehabilitasyon programına yönlendirilmiş olan ergenlere yüz ifadelerinde mutluluğu tanıma eğitimi verildi. Eğitimi alanlarda saldırgan davranış eğilimi ve öznel öfke değerlendirmelerinin düştüğü kaydedildi.

Psikoloji İstanbul Danışmanlık Merkezi'nden Uzman Psikolog Filiz Kaya'nın verdiği bilgilere göre, duyguyu tanımak öfke ve saldırgan davranışı değiştirmede kilit bir önem taşıyor. Bu sonuçların, öfke ve saldırganlığı önlemede yapılan çalışmaların geleceğini değiştirebilecek nitelikte olduğu belirtiliyor.

Duygular Yüzümüze Nasıl Yansıyor?

Mutluluk: Yanak yukarı kalkar. Dudak kenarları yukarı doğru çekilir. Göz kenarları kırışır. Alın düz ve kaşlar sabittir.

Stres veya Üzüntü: Kaşın orta kısmı yukarı kalkmıştır, kaşa eğri bir görünüm kazandırır. Kaş çizgi halindedir, ama sadece medyal (ortası) kısmı çizgi haline gelmiştir. Kaşlar aynı zamanda birleşmişlerdir. Bu durum kaş çevresinde içeri doğru-U şeklinde “Darwin’in keder kası” olarak da bilinen kırışıklıklara neden olur. Eğer kaş tamamen yukarı kalkmışsa bütün bir çizgi olarak gözükür.

Aşağılama, Tiksinme, Onaylamama: Tiksinme için iki çeşit gösterge vardır. Birincisinde burun kırışır. İkincisinde ise üst dudak yukarı kalkar. Aşağılama için ise muhtemel bir gösterge gamze kasıdır. Bir diğeri ise gözleri devirmektir.

Üzüntü: Üzüntü yüzün yukarı kısmında sanki stres gibi gözükebilir. Yüzün aşağısında şuna dikkat edin: Ağzın kenarları aşağıya çekilmiş mi? Burada bu ifadenin yüzde hep var olan kalıcı bir ifade olmadığına emin olun. Üzüntü aynı zamanda yanakları kaldıran ve göz etrafının kırışması ile belli olan ve dudak kenarı depresyonu ile de ilişkili iki hareket biriminin kombinasyonu ile de belli olabilir. Ekman, Levenson ve Friesen (1983) bu noktada üzüntüye şunları eklemiştir: Aşağıya bakma, çenenin yukarı kalkması, yanakların kalkması ve dudak kenarının çekilmesi.

Öfke: Yüzün dudak ve çene bölgesi öfke ifadesini belli etmede önemlidir. Dudakların kırmızı tarafı içe doğru çekilir, böylece dudaklar gerilir ve daralır. Bu, sadece bir dudakta da görülebilir. Ya da çene yukarı doğru kalkmadan dudaklar birbirlerine doğru bastırılmış olabilir. Bu durum dudakları gerginleştirir ve daraltır. Çene de büzülmüş olabilir. Çene yukarı kalkar, kırışır ve ağza hafif içe dönük-U şeklini verir. Eğer öfke şiddetli ise alt dudak dargınmış gibi bükülebilir.

Korku: Korku sinyalleri ağızda belli olabilir. Korkuda ağız değişik derecelerde açılabilir (yani dudaklar ayrık, çene düşük ya da ağız gergin) Korku Kaşı Kaşın sadece orta kısmı yatay bir şekilde çatılmış. Yatay çizgiler bütün kaş boyunca uzanmaz. Bunlar stres ya da korku ifadeleridir.

0 yorum

Aşıyla Önlenebilir 10 Hastalık

Geçmişte dünya üzerinde salgınlara neden olan; ancak bulunan aşılar sayesinde günümüzde sadece adı bilinen hastalıkları Hisar Intercontinental Hospital Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ramazan Gözüküçük’ten öğrendik…

• Kızamık: Son derece bulaşıcı bir enfeksiyon olan, ateş ve döküntülerle seyreden kızamık, hastalığı taşıyan kişinin öksürme ya da hapşırmasıyla bulaşabilir. Aşıyla koruma sağlanabilen hastalık tedavi edilmediğinde zatürre ve ne yazık ki ölüme bile neden olabilir.

• Boğmaca: Şiddetli öksürük ve nefes darlığıyla kendini gösteren bir akciğer enfeksiyonudur. Öksürme-hapşırma ile bulaşır. Özellikle 1 yaş ve altı bebeklerde hayatı tehdit edici olabilir.

• Grip: Burun, akciğerler ve boğazı içerisine alan viral enfeksiyonlardan kaynaklanan bir hastalıktır. Hastalığı taşıyan kişinin hapşırması ya da öksürmesiyle ortama dağılan damlacıkların havada yoluyla alınması ya da hasta kişinin dokunduğu şeylere dokunarak hastalığa yakalanabilirler.

• Çocuk felci: Aşısı sayesinde ortadan kaldırılabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Grip benzeri belirtiler gösteren hastalık tedavi edilmediğinde çocuk felci, beyin enfeksiyonu, felç ve ölüme neden olabilir. 20. yüzyılın en korkulan ve yıkıcı hastalıklarından biri olan çocuk felci vakaları aşısı sayesinde dünya üzerinde giderek daha az görülür hale gelmiştir.

• Pnömokok: Pnömoni başta olmak üzere, beyin ve omuriliği etkileyen menenjit, kulak ve kan enfeksiyonları gibi pek çok hastalığa yol açan bakteri kökenli bir hastalıktır. Enfekte kişinin mukus, tükürük gibi vücut sıvılarıyla sağlıklı kişinin temasıyla bulaşır. Komplikasyonlar ciddi ve ölümcül olabilir. Bu nedenle özellikle tüm çocukların ve 60 yaş üstü kişilerin mutlaka aşı yaptırmaları gerekir.

• Tetanoz: Kas spazmları, felç ve ölüm gibi tehlikeli sonuçları olan bakteri kökenli hastalıktır. Bakteri toprak, toz ve gübrede bulunur. Vücuttaki herhangi bir kesik ve açık yara yoluyla vücuda girebilir. Tetanoz vakalarının %10-20’si ölümcüldür. Ölümler 60 yaş üstü kişilerde ve daha çok diyabet hastalarında görülür.

• Meningokok menenjit: Beyin ve omurilik enfeksiyonuna neden olabilen bakteriyel bir hastalıktır. Semptomlar genellikle aniden başlar; ateş, baş ağrısı, ense sertliği görülür. Aşılama, tüm çocuklara önerilmektedir.

• Hepatit B: Hepatit B virüsünün neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. Vücut sıvılarıyla yayılan ve bulaşıcılığı HIV’e göre 100 kat daha fazla olan virüs, özellikle hamilelik süreci sonrası doğumda önlem alınmayıp çocuğa bulaştığında çok tehlikelidir. Tedavi edilmediğinde karaciğer kanseri ve uzun ömürlü karaciğer hastalıklarına yol açabilir.

• Verem: Genellikle akciğerlere saldıran bakteriyel bir hastalıktır. Öksürük veya hapşırma ile bulaşır. Aşılarla engellenmiş olsa da ölümcül bir hastalık olma özelliğini korumaktadır.

• Hib (Hemofilus Influenza Tip B): Akciğeri (pnömoni), beyin veya spinal kord (menenjit), kan, kemik, eklem veya orta kulağı enfekte edebilen bakteriyel bir hastalıktır. Öksürürken veya hapşırırken, bakterileri diğer insanlara da bulaştırırlar. Bağışıklık sistemi zayıf olan bebekler ve küçük çocuklarda risk daha yüksektir.

0 yorum

Dr.mehmet öz diyet listesi 6 haftada 9 kilo

Doğal ve oldukça sağlıklı olması ile göze çarpan, özellikle kalp hastalıklarına, diyabete ve kansere de iyi geldiği belirtilen diyetin tarifine geçelim.

DR.MEHMET ÖZ'ÜN ÖNERDİĞİ DİYET LİSTESİ
Dr. Mehmet Öz'ün "Hayatı kilo vermesine bağlı olan hastalarımı Dr. “Joel Fuhrman'a yönlendiriyorum” dediği ünlü diyetisyen Joel Fuhrman, ABD'de best-seller olan kitabı Yaşamak İçin Ye'de 6 haftada 9 kilo verdirmeyi iddia ve garanti ediyor.Ünlü ABD'li Doktor Joel Fuhrman, "Yaşamak İçin Ye" adlı kitabında hem kalp, tansiyon, şeker ve kanserle savaşan hem de 6 haftada 9 kilo verdiren diyet programını açıklıyor.

Bugün'ün haberine göre, çeşitli hastalıkları beslenme ve doğal yöntemlerle iyileştirme uzmanı olan Amerikalı doktor Joel Fuhrman, aşırı beslenmenin kalp, tansiyon, diyabet, kanser dahil pek çok hastalığa neden olduğunu vurgularken,sağlıklı beslenme ve fazla kilolarından kurtulmak isteyenlere altı haftada en az 9 kilo zayıflamayı sağlayan beslenme programı öneriyor.

SAMANDAN EV MİSALİ
Uzun ömrün formülünü besinler ve lifler açısından zengin bir diyet olarak gösteren Fuhrman, sağlık için çok önemli olan lifin, meyve, sebze ve baklagil gibi bitkisel yiyeceklerle ve bol miktarda alınmasını tavsiye ediyor. Joel Fuhrman, aşırı beslendiğimiz halde yetersiz beslendiğimizi, yiyecekleri sonradan besinlerle zengilenleştirmenin ise yetersizliğe çare olmadığını belirterek, "Bu samandan ev yapmaya benzer" diyor. Fuhrman, ekmek, makarna, pasta gibi karbonhidrat yönünden zengin besinlerin çok az tüketilmesinin, tatlı ihtiyacının meyvelerden karşılanmasının ve hayvansal besinler yerine de yeşil sebze yenmesinin önemine işaret ediyor.

280 gram brokolideki 100 kaloriye karşın, 28 gram hayvansal besinde 100 kalori olduğuna dikkat çeken Fuhrman, altı haftalık program sonucunda fazla kiloların yanısıra kandaki yağ oranlarının düşeceğini, baş ağrısı, gastrit, kabızlık, sindirim güçlüğü ve burun kanaması gibi birçok semptomun yok olacağını belirtiyor.

BAKLAGİL MUCİZESİ
Çalı fasulyesi, brokoli, enginar, kuşkonmaz, kabak, yeşil-kırmızı lahana, brüksel lahanası, bamya, pazı, şalgam, pancar, ıspanak, karnıbahar, patlıcan, biber kullanarak sebzelerde çeşitliliği sağlayın" uyarısı yapan Dr. Joel Fuhrman "Nohut, kuru fasulye, barbunya, mercimek, soya fasulyesi, börülce... Baklagiller, dünyanın en mükemmel yiyeceklerinden. Kan şekerini sabitler, tatlı arzusunu köreltir ve akşam üstü acıkmaların engeller" diyor ve ekliyor: Altı haftalık programda günde en az bir su bardağı dolusu yiyin. Günde en az dört meyve tüketin."

SINIRSIZ YİYECEKLER
Fuhrman salata dahil bütün çiğ sebzelerden günde yarım kilo yenebileceğini belirtiyor... Bu, bir göbek salatanın, mevsim salatasının ya da kıvırcık salatanın tamamına denk geliyor. Bezelye, tatlı kırmızı biber, domates, salatalık... Yarım kiloluk bu yiyeceklerle alınacak kalori miktarı 100'den az. Ne kadar yerseniz o kadar kilo verirsiniz kuralı, sebzeler için de geçerli. Hedef yine yarım kilo. Fuhrman "Bu sebzeleri yerken porsiyon çok büyük olmalı" diyor.Süt ve hayvansal ürünler, meyve suyu, kurutulmuş meyve. 310 sayfalık kitap 10 bölümden oluşuyor.

YASAKLAR SINIRLI YİYECEKLER
Günde en fazla bir porsiyon pişmiş nişastalı sebze ya da tam tahıllar (Mısır, patates, pirinç, pişmiş havuç, ekmek, kahvaltılık gevrekler).
Çiğ kuru yemişler ve tohumlar (günde maksimum 30 gram).
Avakado (günde maksimum 60 gram). Ketentohumu (günde 1 yemek kaşığı)

1 yorum

Dr. Öz’den sok elma suyu uyarısı

Dünyaca ünlü Türk doktor Mehmet Öz, TV programında,Piyasadaki elma sularında korkutucu derecede arsenik var. Çocuklarınız kansere yakalansın istemiyorsanız elma suyu içirmeyin” açıklamasıyla şok etkisi yarattı Öz, piyasadan satın aldığı 36 farklı elma suyunu New Jersey’de bir laboratuvarda test ettirdiğini ve 10’unda kabul edilemez seviyede arsenik maddesi bulunduğunu anlattı. “Başka ülkeler arseniği böcek ilaçlarında kullanıyor, kanserojen olan bu madde bizim meyve sularımızda var” diyen Öz, “Bir doktor ve 4 çocuk babası bir kişi olarak çocuklarımıza içirdiğimiz meyve sularında arsenik olduğunu görmek beni kaygılandırıyor. Arsenik, gıda ürünlerinde olmaması gereken bir toksiktir” diye konuştu.

Programın ardından Amerika’da elma suyu satışları tepetaklak oldu, meyve suyu
üreticileri Dr. Öz’ü topa tuttu. Daha önce de ‘Afrika Mangosu hapı’ konusunda
Dr. Öz ile karşı karşıya gelen Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA), “Doktor Öz
ornaik arsenik ile inorganik arsenik arasında ayrım yapmamış. Oysa ki kanserojen
olan inorganik arseniktir. Mehmet Öz’ün meyve suyu seçtiği raflardan bir de
ürünleri aldık ve test ettik. Hiçbiri belirtilen sınırların üzerinde çıkmadı. Dr
Öz’ün yaptığı büyük bir sorumsuzluktur. Aileleri yok yere korkutuyor” diye
açıklama yaptı.

ABD’deki ikinci büyük sağlık otoritesi olan Salgın Hastalık Önleme Merkezi (CDC) eski başkanı da yaptığı açıklamada, “Mehmet Öz’ün yaptığı ortada hiçbir şey yokken bir sinemada ayağa kalkıp ‘Yangın var, kaçın!’ diye bağırmak. İnsanları boş yere paniğe sürüklüyor” dedi. Bunun üzerine Mehmet Öz, programının yayın gününü beklemeden NBC televizyonuna çıkarak, “Ben kısa vadeli sorunlardan bahsetmiyorum. Şimdi arsenikli elma suyu tüketen çocuklarımızın başına önümüzdeki yıllarda gelebileceklerden endişe ediyorum” dedi. Dr. Oz şovun yapımcıları Türk doktora sahip çıktı

0 yorum

5 günlük tüm vücut yenileme planı

Vücudunuz bütün enerjisini kaybetmiş gibi mi hissediyorsunuz? 5 günlük planım, sizi en çok rahatsız eden 5 bölgeyi yenileyecek, böylece eski enerjinize kavuşacaksınız. Bitkin mi hissediyorsunuz? Yalnız değilsiniz.Çoğumuz, yaşlandıkça duyularımız, dış görünüşümüz, enerjimiz, cinsel dürtülerimiz ve hatta zihnimiz gibi birçok cepheden aniden saldırıya uğramış gibi hissederiz. Amerika’da, ülke çapında yapılan anketlerden yola çıkarak en çok ihtiyacınız olan 5 yoldan vücudunuzu eski enerjisine kavuşturacak 5 günlük bir plan hazırladım.

1. GÜN: Duyularınızı geliştirin

Dokunma duyunuzu geliştirin
Elinizdeki dokunma duyusunu test etmek için kollarınızı aşağı doğru tutun ve el bileklerinizi birbirine bastırarak 10 saniye tutun. Başparmak, işaret parmağı ya da orta parmağınızda uyuşma veya karıncalanma hissederseniz bu sinir sıkışması olduğu anlamına gelir. Sinirlerinizdeki duyuyu korumak ve güçlendirmek için her gün 100 mikrogram B12 vitamini alın. Özellikle vejetaryenler bu eksikliğe daha yatkındırlar. Takviyeyi dilinizin altına yerleştirmeyi deneyebilirsiniz çünkü yutulduğunda birçok kişide emilimi düşüktür.

Koku alma duyunuzu geliştirin
Koklama duyunuzu test etmek için bir alkollü mendil kutusu alın ve göbek deliği hizanızda açın. Nefes alın ve kokusunu algılayıp algılayamadığınıza bakın. Sonra mendili burnunuza yaklaştırmaya başlayın ve koklamaya devam edin. Mendilin kokusunu, burnunuzdan 20-30 cm uzaklıkta, aşağı yukarı göğüs hizasındayken alıyorsanız, bu normal. Ancak kokuyu burnunuzdan 12 cm uzaktayken hala algılayamıyorsanız, bu koku alma duyusu kaybı olduğunu gösterir. Koku alma duyunuzda azalma varsa günlük 600 mg alfa lipoik asit kapsülü alarak koku alma sinirini uyarın. Beynin Alzheimer’dan ilk etkilenen bölümlerinden biri, koku alma duyunuzdan sorumlu olan bölgedir.

Tat alma duyunuzu geliştirin
Tat alma duyunuzu test etmek için 1 gram çinko sülfatla (vitamin satılan mağazalarda bulabilirsiniz) 1 litre saf suyu karıştırın. Ağzınızda çalkalayın ve yutmadan önce 10 saniye ağzınızda tutun. Metalik bir tat almıyorsanız bu bir sorun olduğunu gösterir. Tat alma duyusu eksikliği yaşıyorsanız günde 15 mg çinko takviyesi alın. 2-3 haftada tat alma duyunuz geri gelmelidir. Gelmezse, doktorunuza danışın.
2. GÜN: Cildinizi canlandırın
Cildiniz yaşlandıkça sadece kırışıklıklar belirmez, aynı zamanda gençlikten gelen taze ve canlı görüntünün yerini matlık ve kuruluk alır. Birlikte kullanıldığında, tarçın ve Hint cevizi (küçük Hindistan cevizi) ince çizgileri yumuşatabilir ve cildinizin parlamasına yardımcı olabilir. Hint cevizi, melanosit denilen pigment hücrelerini etkisiz hale getirerek yaşlılık lekelerini azaltır. Tarçın ise ince çizgileri ve küçük kırışıklıkları doldurarak cildi dolgunlaştırmaya yardımcı olur.

Hint cevizi ve tarçından yüz ve vücut şampuanı
Bu düşük maliyetli ve cildi tazeleyici şampuanı hazırlamak için 6 çay kaşığı toz tarçın ve Hint cevizini kahve makinenizin filtresinden geçirin. Karışımı doğrudan ılık suyla dolu küvete dökün ve içine girin. Yüz veya vücut kürü olarak kullanmak içinse her gün, karışım soğuduktan sonra 10 dakika cildinizde bekletebilirsiniz.
3. GÜN: Cinsel yaşamınızı harekete geçirin
Cinsel dürtülerin azalması, özellikle günün sonunda moda girmek için fazla yorgun olan kadınların ortak şikayetidir. Cinsel yaşamınızı hareketlendirmek için afrodizyak etkisi göstererek sizi ateşlendirebilen ama aynı zamanda da ateşinizi söndürebilen yiyecekleri keşfetmelisiniz.

Cinsel yaşamınızı olumsuz etkileyen yiyecekler
Soya fasulyesi: Edamame denilen haşlanmış ve tuzlanmış taze soya fasulyesi gibi soya yemekleri, testosteron ve östrojen arasındaki dengeyi bozan fito östrojen içerir. Günde 25 gramdan fazla soya tüketimi önerilmiyor.
- 2 fincan soya fasulyesi = 25 gram izoflavon
- 12 fincan soya sütü = 25 gram izoflavon

Kahve: Fazla kahve tüketimi, kortizol gibi stres hormonlarını aniden artırarak sizi ‘savaş ya da kaç’ moduna sokar ve rahatlamayı zorlaştırarak libidonuzu düşürür. Partnerinizle samimileşmeden önce kahve tüketmeyin. Kahve libidoyu düşürse de, koruyucu ve hastalıklarla savaşıcı bazı özellikleri vardır.

Lahana turşusu: 70 gram lahana turşusu neredeyse 1000 mg tuz içerir ve bu oran günlük tavsiye edilen miktarın yüzde 40’ına tekabül eder. Aşırı tuz tüketimi, hipertansiyona neden olarak damarları daraltır ve libidoyu düşürür. Lahana turşusu yemeden önce suyla durulayarak fazla tuzun atılmasını sağlayın.
Cinsel yaşamınızı olumlu etkileyen yiyecekler

Armut: Bu meyve, seks hormonlarının oluşumunu harekete geçiren bir mineral olan bor içerir.
Karpuz: Sitrülin amino asidi bakımından zengin olan karpuz genital bölgelere kan akışını artırır.
Sarımsak: Bu keskin otsu bitki, cinsel organlara kan akışını hızlandıran alisin amino asidi içerir.
4. GÜN: Hareketlerinizi kolaylaştırın
Yaşınız ilerledikçe eklemlerinizdeki kıkırdak ve kayganlık azalır ve sürtünme artar. Bu da, enflamasyona neden olarak yalnızca ağrı ve huzursuzluk hissini alevlendirmekle kalmaz aynı zamanda hasara da neden olabilir. Bunun meydana geldiği yer genellikle dizlerinizdir.

1. Rahatlatın
Eklem ağrısını hafifletmek için sızlayan yere dağ tütünü (arnika) içeren jel sürün. Sonra, eklemin etrafını elastik bir bandajla, ekleme esneklik kazandırması için çapraz hareketlerle (8 rakamı çizer gibi) sarın. Çok sıkı sarmamaya dikkat edin. Bu uygulama enflamasyonu azaltır ve kol, omuz, ayak gibi vücudun her kısmına uygulanabilir.

2. Sağlamlaştırın
Merdiven egzersizi
Problemli dizdeki kasları sağlamlaştırmak için bu basamak egzersizini uygulayın. Problemli olan bacakla merdivene adım atın. Yavaşça geri gidin ve topuğunuzu hafifçe vurun. Tekrarlayın. 3 dakika boyunca devam edin. Çömelme egzersizi Dizlerinizi kuvvetlendirmenin bir başka yolu... Bir bacağınızı yukarı ve dışarı doğru kaldırın. Diğer bacak üzerine çömelin. Bu hareket dizlerinizi kuvvetlendirmeye yardımcı olur.

5. GÜN: Hafızanızı kuvvetlendirin
Beyninizi canlandırmak için bu yiyecekleri deneyin.

- Kırmızı soğan, sağlıklı beyin fonksiyonlarına katkıda bulunan bir fito kimyasal olan kersetin içerir.
- Patlıcan, beyin hücre zarlarındaki lipid ve yağları koruyan nasunin denilen antioksidan madde içerir.
- Biberiye, Alzheimer hastalığını önleyen sinir koruyucu özelliklere sahip karnozik asit içerir.
- Ispanak, Alzheimer’a karşı koruyan besin maddesi; folik asit bakımından zengindir.
- Tam tahıllı makarna, hafızayı kuvvetlendiren bir B vitamini olan tiamin bakımından oldukça zengindir.
- Yer fıstığı, genel beyin fonksiyonlarına destek olan bir diğer B vitamini olan kolin içerir.

Sürekli olarak az uyumanın sağlığa zararları nelerdir?
Başlıca bazı istisnalar dışında uyku, sekse pek benzemez. İple çektiğiniz ve zamanı geldiğinde harika hissetmenize neden olan bir şey olduğu doğru. En önemlisi de şu ki, uyku, patronunuza benzer. Rahatsız edilmediğinde daha makbul olur. Yetersiz uyku dikkat dağınıklığına, daha yorgun olmanıza, daha çok yemenize neden olur ve kaza risklerini artırır.
Ayrıca, yorgun olmak kendinizi yaşlandıran seçimler yapma riskinizi artırır (yorgun olduğunuzda somon füme hazırlamaktansa duble çizburger söylemek daha kolayınıza gelir).
Eğer uyku apnesi sorununuz varsa, 8 saat uyumak bile yetmeyebilir çünkü uyku ne kadar çok bölünürse ihtiyacınız olan yenileyici REM uykusu ve yavaş dalga uykusunu yeteri kadar alamazsınız.

Uyku hapları, TV bağımlısı nöronları durdurarak kısa vadede işe yaradığı için iyi bir fikir gibi görünse de bağımlılık yapıcı özelliği olduğu için uzun vadede zararlı etkileri görülebilir.
Yoğurdun bağışıklık sisteminize faydası nedir?
Pastörize edilmemiş yoğurt, sütün yoğurda dönüşmesini sağlayan laktobasil isimli sağlıklı bakteriler içerir. Aynı zamanda mantar kaynaklı enfeksiyonlarla savaşması da yoğurdun faydalarından bir diğeri. Vücudunuzda gelişmemesi gereken mantarın büyümesini engeller. Eğer yoğurt sevmiyorsanız, laktobasili kapsül olarak tüketebilirsiniz. Günde iki kere 20 miligram alınabilir
Kaynak: Posta.com

0 yorum

Demir eksikliğini önemseyin

Kansızlık, kandaki alyuvar veya alyuvarlara renk kazandıran hemoglobin sayısındaki azalmadır ve en çok demir eksikliği olarak Kansızlık, kandaki alyuvar veya alyuvarlara renk kazandıran hemoglobin
sayısındaki azalmadır ve en çok demir eksikliği olarak karşımıza çıkar.
Ülkemizde en fazla genç kadınlarda ve çocuklarda görülmektedir ve diğer hastalıklarla
karıştırılmasından dolayı genellikle göz ardı edilir.

Demir, hemoglobinin
üretilmesinde gereklidir ve besinlerle yeterli miktarda demir alınmazsa bu
hastalığın oluşmasına da zemin hazırlanır. Hemoglobin miktarı erkeklerde 13
g/dL, kadınlarda 12 g/dL , 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altındaysa
kişi anemik kabul edilir.

Yetersiz ve dengesiz beslenmenin yanı sıra
kişide iç kanama varsa ki genelde karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları, kanser
gibi ciddi hastalıklarda görülür, demir eksikliğinin nedeni
olabilir.

Belirtileri nelerdir?

Halsizlik,
yorgunluk, soluk bir cilt, sinirlilik, uykusuzluk , konsantrasyon sorunu, saç
dökülmesi, tırnaklarda incelme görülebilir. Dünya nüfusunun % 30’unda görülen
demir eksikliği ileri derecelerde elde ve ayakta karıncalanma, depresyon,
çarpıntı, kulak çınlaması gibi yakınmalara neden olur. Diyetisyen Özlem Sert
Aydın



Özellikle kış aylarında el ve ayaklarda üşüme ile kendini gösterir.
Bu tip şikayeti olanlar en yakın bir zamanda hematoloğa başvurmalıdırlar.
Yapılacak testlerle kansızlığın nedeni tespit edilecektir.

Eğer kansızlık
demir eksikliğinden oluşuyorsa; ağız kenarlarında ve dilde yaralar, tırnaklarda
çatlaklar, toprak, buz ve kirece karşı istek olabilir. Folik asit eksikliğinden
kaynaklı ise; depresyon, ishal, şiş bir dil olabilir. B-12 vitamini
eksikliğinden oluşuyorsa; kilo kaybı, depresyon, hafif renk körlüğü, duyu kaybı,
kararmış bir cilt olabilir.

Tedavisi
Tedavide
öncelikle kansızlığa sebep olan unsurları öğrenmek gerekir. Fazla adet kanaması
veya hemoroid kanaması varsa tedavi edilmelidir.

Beslenmeye bağlı olan bir durumsa;
*Kırmızı et, karaciğer,
balık, yumurta sarısı, kurubaklagiller, kuru üzüm, kuru incir, yeşil yapraklı
sebzeler, ayçekirdeği, fıstık, ceviz, badem, soya fasülyesi demirden zengin yiyecekler uygun miktarda ve
sıklıkta tüketilmelidir.

*C vitamini yiyeceklerdeki demirin emilimini
arttırır. Bu nedenle öğünlerde ana yemeklerin yanında domates, maydanoz, sivri
biber, marul içeren limonlu salatanın muhakkak tüketilmesi
gerekir.

*Demir emilimini azaltan besinler; çay, kahve, kola, sigara,
alkol, kepekli ekmektir. Kişide demir eksikliği varsa fazla tüketilmemesinde
fayda vardır.

*Yemekten en az yarım saat sonra çay veya kahve tüketmeniz,
yediğiniz yiyeceklerdeki demiri daha fazla kullanabilmeniz anlamına
gelmektedir.

*Sebzelerin haşlama suyunun atılması da demir eksikliğine
neden olur, mümkün olduğunca az suda veya düdüklü tencerede pişirilmesinde fayda
vardır.

Diyetisyen Özlem Sert Aydın
www.ozlemsert.com


0 yorum

Botoks zararlı mı degil mi

Yüzdeki kırışıklıkların engellenmesi için yapılan botoks ve dolgu uygulamalarının risk taşıdığına ilişkin haberlere ilişkin olarak, “geçici etkiye sahip botoksla ilgili yıllar sonra rastlanılan bir olumsuzluğun veya zararın bilimsel olarak ortaya konulmadığını” ifade etti.

Dernek, son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan botoks ve dolgu maddeleri hakkında çıkan haberler üzerine yazılı açıklama yaptı.

Haberlerin, Times gazetesinden tercüme edilerek yapıldığı belirtilen açıklamada, “Ülkemizde çıkan haber, farklı tercümelerle ifade edildiği için kamuoyu ve hastalar açısından yanlış algılamalara yol açmaktadır” görüşü savunuldu. Botoksun, yıllardır hem tedavi hem de estetik amaçla tıpta kullanıldığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Botoks, geçici etkiye sahiptir, bugüne kadar uygulamalarla ilgili yıllar sonra rastlanılan bir olumsuzluk veya zarar bilimsel olarak ortaya konulmamıştır. Uzman uygulamalarıyla güvenle kullanılabilir. Kalıcı dolgu maddelerinin kullanımı, yıllar öncesinden terk edilmiştir. Kalıcı dolgu maddelerinin kontrolü güç olduğu kadar uzun sürelerde çeşitli problemler içermektedir ve tümüyle geriye alınmaları mümkün değildir. Orijinal yazıda bahsedilen sorunlar bu maddeleri içermektedir. Derneğimiz de bu maddelerin kullanılmasını önermemektedir. Güvenilirliği bilinen, bilimsel çalışmalarla kullanımı ispatlanmış geçici dolgu maddeleri güvenle Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanları tarafından kullanılmaktadır.”


Kullanılan ilaçlar kadar bunları kimin uygulandığının önemine işaret edilen açıklamada, “Hastalar, yüze yapılan tüm uygulamaların birer ciddi tıbbi işlem olduğunu unutmamalı, plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanları ve dermatoloji uzmanlarına güvenmelidir. Hastaların, bu branşlar dışında uygulama yaptırmamaları, oluşabilecek sorunların veya olumsuzlukların önüne geçilmesi için en önemli basamaktır” ifadelerine yer verildi.

"BOTOKS ENFEKSİYONA SEBEP OLUYOR"
Haberde görüşlerine yer verilen Plastik cerrahi uzmanı Barry Jones'un “Kalıcı dolgular uzun vadede vücuda zarar veriyor. Enfeksiyonlara sebep oluyor ve kişiyi rahatsız ediyor. Eğer bu dolguları çıkartmak için bıçak altına yatarsanız durumu iyileştiremezsiniz. Aksine, sağlığınızı daha da kötüleştirirsiniz. Bu soruna ne yazık ki henüz bir cevap yok” şeklindeki açıklamasına da yer veriliyor

Kaynak: Hüriyet.com

0 yorum

Kolesterolü üzüm çekirdegi ile düsürmeye çalısmayın

Kolesterol ilaçlarının hastalara yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu konusu uzun süreden beri bitmeyen bir tartışma konusu. Bu tartışmadan olumsuz etkilenen bazı yüksek kolesterol hastaları, ilaçlardan uzaklaşıp bitkisel yollara başvuruyorlar.
Muzdan üzüm çekirdeğine kadar farklı bitkilerle kolesterollerini düşürmeye çalışıyorlar.
Oysa uzmanın önermesine rağmen ilaçlarını bırakarak yalnızca bitkisel yolla kolesterolü düşürmeye çalışmak çeşitli sağlık risklerine davetiye çıkarmak anlamına gelebiliyor.


Acıbadem Kadıköy Hastanesi'nden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kolesterolün düşürmesindeki birincil yaklaşımın önce dengeli, düzenli beslenme ve spor formülüyle aşılmaya çalışılmasının önemine değinerek, ?Eğer bu önlemlere rağmen kolesterol değerleri düşmüyorsa ilaca başlanabilir. En son bilimsel çalışmaların ışığında kolesterol ilaçlarının doğru hastada kullanıldığında kalp krizini önlemede büyük rol oynadıklarını biliyoruz? diyor.

 İlaç almadan bitkisel yollarla kolesterolünü düşürmeye çalışanları ise çeşitli sağlık tehlikeleri bekliyor.
Kolesterolü düşürmesi amacıyla ister üzüm çekirdeği ya da başka bitkilerin tüketilmesinin zararlı olabileceğine değinen Prof. Dr. Sinan Dağdelen, şunları söylüyor:
Üzümü ya da başka bitkisel ürünleri normal bir gıda alır gibi tükettiğinizde, sık sık ve fazla miktarda yemediğinizde bir zararı olmayabilir.
Ancak üzüm çekirdeğini ya da başka bir bitkisel ürünü her gün tedavi edici maksatla düzenli olarak kullanıyorsanız o artık bir ilaçtır.
Hepsinin yan etkileri vardır. Üzüm çekirdeğinde veya kabuğunda bulunan proantosiyanidin ve reservatrol denilen maddelerin özellikle hayvanlar üzerinde yapılmış çalışmalarında, kötü kolesterolün oksidasyonunu azaltıcı ve safrada yağ miktarını artırmak gibi etkileri gösterilmiştir. Üstelik kanıtlanmış klinik yararları kesin değildir.  Bu konuda yeterli ve geniş kapsamlı araştırma bulunmamaktadır.
 Her gün aşırı muz yerseniz kalbinizi durdurabilirsiniz. İlaçların da bir kısmı bitkisel kaynaklıdır, bir şeyi her gün ve tedavi edici maksat ile alıyorsanız o artık bir ilaç olur. Normal bir insan haftada 2-3 muz tüketebilir, ancak bunun üzerinde aşırı muz tüketimi kanda bazı mineralleri toksik (toksik) seviyelere çıkartabilir.

Her gün sarımsak yerseniz tansiyon düşmesinden mağdur olursunuz. Bir meyve veya sebzeyi gündelik hayatta normal olarak tüketebilirsiniz, ancak sırf iyi gelecek diye abartılı tüketmek yanlıştır. Her gün doğal besin olarak arzu ediliyor ise 1-2 diş sarımsak tüketilebilir. Ancak bunu tedavi edici maksatla düzenli ve aşırı miktarlarda almak, yokuş aşağı giden direksiyonsuz bir araca benzer. Unutulmamalıdır ki her besinin faydaları vardır, ama yanlış kullanımlarının önemli yan etkileri vardır.
Bilim adamı olmayan, tedavi yetkisi bulunmayanlar kişilerin , hekimlerin işleriyle ilgili yaklaşımlarda bulunmamaları lazımdır.  ?Efendim bitkiseldir ve bu nedenle yan etkisi hiç yoktur? yaklaşımı yanlıştır ve hiçbir bilim adamı bu ifadeyi zaten kulanmaz.
  Biz kullandığımız ilaçların yan etkilerini biliyoruz hastaya verirken de bunları göz önünde bulunduruyoruz.

Kolesterol Yüksek Kalırsa, Cinsel Organ Damarları Bile Tıkanıyor
Kolesterol yüksekliği belli derecelerin üzerine çıkınca belli yaşlarda, belli şartlarda kişilerin hayatını tehdit ediyor, belki başını ağrıtmıyor, görmesinde bozukluk ya da midesinde bulantı yapmıyor ama kolesterol yüksekliği aylar, yıllar içinde damarlara hasar veriyor. Damar hücrelerinin fonksiyonlarını bozuyor, tehdit ediyor. Beyin, göz damarları, cinsel organ, böbrek, kalp damarlarında tıkanmaya yol açıyor.
Vücudun en iyi ilacının kan olduğunu, organlara sağlıklı bir şekilde kan gittiği zaman kanın adeta ilaç etkisi yaptığını vurgulayan Prof. Dr. Sinan Dağdelen şu bilgileri verdi:
?Kalp, beyin damarlarına kan gitmezse felç olur, göze gitmezse körlük olur. Tüm bu sonuçlar milyonlarca kişinin üzerinde yapılan araştırmaların sonucunda ortaya çıkmış ve dünya bilimsel otoritelerinin ortak görüşüdür.?
Diyet ve Sporla Düşmeyen Kolesterolü İlaç Düşürüyor
Kolesterol sorununun çözülebilmesi için hastalara kilo verdirip spor yaptırmak gerekiyor. Eğer bunlar yeterli gelmiyorsa ilaç tedavisine başladıklarını anlatan Prof. Dr. Sinan Dağdelen, ?Eğer verilen ilacın dozu yeterli gelmiyorsa ikinci bir ilaca başlamak gerekebilir.  Değişmez bir gerçek vardır, hangi yöntemi denerseniz deneyin kolesterolü normal sınırlara çekmek gerekiyor. Bazı hastalarda kolesterol seviyeleri o kadar yüksektir ki, ne diyetle ne de sporla düşmez. Bu durumda hastaya doğrudan ilaç tedavisi verirsiniz? diyor.

Alıntı : www.saglikbilgisi . com



0 yorum

Böbrek Kumu Nasıl Dökülür

Böbrek kumu ile böbrek taşı aynı şeydir.  Ancak böbrek kumu çok 
daha  küçük boyutta olabildiği için buna kumda denilebilmektedir.

NEDENLERİ VE TEDAVİSİ BİTKİSEL ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ

Böbrek kumu ile böbrek taşı aynı şeydir. Ancak böbrek kumu çok daha küçük boyutta olabildiği için buna kumda denilebilmektedir. Böbrek kumu belirtileri ile Böbrek taşı belirtileri arasında farklılık yoktur ancak ağrı şiddeti (düzeyinde) farklılık olabilmektedir.

Böbrek Kumu Böbrek Taşı Nedir?
Böbrek Taşları böbreklerde toplanan kalsiyum ve benzeri küçük mineral parçalarının üreterden mesaneye geçemeyecek kadar büyük olanları tarafından oluşturulur. Böbrek taşı oluşumunun başlıca belirtileri şiddetli bölgesel ağrı ve yoğun ter ve yine ilintili hastalıklardır.

Böbrek Kumu Böbrek Taşı Belirtileri Nelerdir?
Böbrek taşı oluşumunun en sık rastlanan belirtisi karın bölgesinde aniden ortaya çıkan insanı takatten düşüren ve ani oluşan ağrıdır.Genellikle böbrek taşının ilk belirtisi şiddetli ağrıdır. Ağrı, taş, idrar yolunu tahriş edince veya çoğunlukla tıkayınca gelişir ve aniden başlar.Hastalar, tipik olarak taşın olduğu tarafta sırtta veya karnın alt kısmında keskin, kramp tarzında gelip giden ağrılar duyarlar. 

Bazen bu yakınmalara bulantı ve kusma eşlik eder. Daha sonra ağrı, kasık bölgesine doğru yayılır. Eğer taş düşemeyecek kadar büyükse, idrar yolunun herhangi bir kesiminde takılır ve yerine göre farklı yakınmalara sebep olurlar.
Mesaneye çok yaklaşmış taşlarda, hastalar, sık idrara çıkma, idrarda yanma hissi duyarlar. Bu daha çok irritasyona bağlı olduğu için bekledikleri kadar idrar yapamazlar. İdrar yaparken çok fazla ağrı ve yanma hissederler. 

 
Yine taşların idrar yollarını irrite etmesi sonucu idrarda kanama görülür. Ancak bu hiçbir zaman önemli bir kanama olamaz. Bu belirtilerle birlikte ateş de varsa, bu da infeksiyon belirtisidir. Bu durumda acilen doktorla irtibat kurmak gerekir.

Böbrek Kumu Böbrek Taşı Neden Olur, Kimlerde Görülür?
- Beslenme, genetik gibi faktörler böbrek taşı oluşumunda rol oynuyor.
- Az su içen kişilerde taş oluşumu çok kolaylaşır. Çünkü idrar çok yoğun konsantre haline gelir. En büyük risklerden biridir. Çünkü bol içimi, idrar kristal halindeyken o kristallerin yıkanıp atılmasını sağlar.

Böbrek Kumu Böbrek Taşı Tedavisi Nasıl Olur?
Birçok taş kendiliğinden düşer. Küçük boyuttaki taşların çoğuna kendilerinin düşebilmeleri için gerekli şans tanınmalıdır. Genellikle taşların tedavisi ilgili taşın yerleşimi ve boyutuna göre değişmektedir.Taşınızı tam olarak görüntüleyebilmek amacı ile doktorunuz ilk etapta sizden IVP adı verilen bir film isteyecektir. Eğer taşınız kendiliğinden düşemyecek şekilde ise birçok tedavi seçenekleri mecvuttur. Son birkaç yıla kadar, böbrek taşları için en iyi tedavi şekli açık ameliyat olarak kabul edilmekte idi. Günümüzde ise teknolojik gelişmeler, taş cerrahisini daha nadir hale sokmuştur.

ESWL Taş Kırma Makinası:
Bu tedavi metodunda, şok dalgaları vücud dışarısından sıvı bir ortamdan geçirilerek, taşa uygulanarak taşın kırılması sağlanmaktadır. Taş, vücuda hasar vermeden kırınıtlar haline getirilerek vücudun bu ufak parçacıkları atması sağlanır.
Üretereskopi:
Bu teknik, idrar borusunda mesaneye ve buradan da dar olan üreterlere teleskop ile girilerek direk görüş altında, buradaki taşın parçalanması veya direkt olarak çıkarılması işlemidir.
Perkütan Taş Kırma:
Sırttan bir teleskop ile böbreğe ciltten girilerek, yine görüş altında taşa müdahale edilmesi işlemini içermektedir. Bu teknik genellikle büyük taşlar için kullanılmaktadır.

Böbrek Ameliyatı:
Günümüzde yukarıda kullanılan yeni teknikler sayesinde daha az oranlarda açık taş cerrahisi uygulanmaktadır. Eğer siz bu gruba giriyorsanız doktorunuz bunu nedenlerini size açıklayacaktır.

Tekrar Taş ve Kum Oluşmaması İçin Ne Yapılmalıdır?
Tüm dünyada kabul edilen en önemli tedbir, mümkün olduğu kadar vücuda su alınmasıdır. Kristalize olarak taş oluşumuna neden olacak kimyasal maddelerin konsantrasyonlarını azaltarak bu ihtimali azaltmaktadır.
Bunun dışında taş oluşumundaki mekanizma oldukça karmaşıktır. Bu taşınızın kimyasal içeriğine, kan ve idrar biokimyanıza ve diyetinize bağlıdır. Doktorunuz bu konuda çeşitli testler isteyebilir ve bunlara göre size tedavi önerebilir.

Böbrek Kumu Böbrek Taşı Dökmek İçin Bitkisel Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kum için, kuru armut, turp suyu günde bir bardak içilir. Kereviz suyu içilmelidir. Çörek otu bal karışımı içilir. Gül, menekşe ve keten tohumu çayı içilir. Ebegümeci yaprağı haşlanır ve balla tatlandırılarak yenir. Enginar, turp, kereviz ve böğürtlen çayı içilir.
Böbreklere avakado iyi gelir. Limon suyuda böbrek taşınızı düşürür
Avokado yaprağı kaynatılıp bal ile tatlandırılarak içilirse, böbrek iltihabına iyi gelir, mesane yollarını yumuşatır, kumları döker.
Kum dökmesi için avakado yaprağı, kiraz sapı ve mısır püskülü içeren karışık çaylar kullanabilirsiniz. Ya da hepsinden birer tutam alıp bir litre suda kaynatıp akşama kadar o bir litre suyu içsin. Ve de gilaburu suyu günde 3 çay bardağı yeterli olur. Bunları kullanın kum namına bir şey kalmaz.

0 yorum

Böbrek tası ve kum dökme nasıl gerçeklesir ve tedavisi nasıldır

Her hastalığın acısı zordur ama bana göre dünyanın en zor acılarından biri şüphesiz,böbrek taşı ve kum dökme olduğunu söyleyebilirim.Bütün hastalara ALLAH yardım etsin, şifa versin diyor ve tedavi yöntemlerini ele alalım bu yazımızda

Böbrek Taşlarının Oluşma Nedenleri ve Tedavisi Sizlerle ;
Üriner sistem, böbrekler, ureterler, mesane ve uretradan oluşmuştur. Böbrekler, fasulye şeklinde organlar olup, kaburgaların hemen altında ve belkemiğinin her iki yanında yeralır. Bu organların asıl görevi, vücuttaki fazla suyu ve artık maddeleri idrar şeklinde dışarı atmaktır. Bu işlevi sonucunda, kandaki bazı dengeleri sabit şekilde tutmayı destekler. Böbrekle mesane arasında yeralan ve idrarı mesaneye taşıyan tüp şeklindeki organlara da "üreter" denir. Yaklaşık 22-25 cm uzunluğundadır. Mesane ise karnın alt kısmında yeralır ve idrarın depolanmasına yarar. Tıpkı bir balon gibi elastikliği sayesinde genişleyerek bu işlevini yerine getirir.

Burada depolanan idrar, "uretra yolu" ile vücut dışına atılır.Esas olarak böbrek taşı, idrar içinde çöken kristallerin böbrek iç yüzeyine tutunmasından ve birikmesinden oluşur. Normalde idrar içinde bu kristalleşmeyi ve çökmeyi engelleyen ve "inhibitör" denilen maddeler vardır. Bu inhibitörler, her insanda yeterli miktarda olmayabilir ve bu da taş oluşumuna yolaçar.Diğer bir neden ise idrarın asidik veya bazik oluşudur. Eğer oluşan bu kristaller ve kumlar, yeteri kadar küçükse, idrar yollarına takılmadan ve de herhangi bir probleme yolaçmadan düşerler.

Böbrek taşları, kimyasal yapıları bakımından birçok maddenin kombinasyonundan oluşmuştur. En çok görülen taş tipi, kalsiyum içeren ve fosfat veya oksalat kombinasyonlu taşlardır. Bu maddeler, bir insanın normal günlük gıdalarında mutlaka bulunurlar.Doktorlar, oluşan taşların sebebini bazen tam olarak bilemezler. Bazı gıdaların taş oluşumundan sorumlu olduğu düşünülse de bu spesifik maddelerin taş oluşumunda kesin etkili olduğu şüphelidir. Ailesinde taş olan birisinin, kendisinde de taş oluşması olasılığ,ı genetik faktörlere bağlı olarak fazladır.İdrar yolları infeksiyonları, kistik böbrek hastalığı gibi bazı böbrek hastalıkları, paratiroid bezinin fazla çalışması gibi durumlarda, böbrek taşı oluşması kolaylaşır.
0 yorum

226 Bitkisel Ürünün Satısı Yasaklandı

Bakanlık 266 bitkinin ürünlerde kullanımını yan etkilerinden dolayı yasakladı. Bundan böyle sarı kantaron, yüksük otu satan aktarlar kapatılacak. Zayıflattığı iddia edilen bitkisel ürünlerden ölümlerin artması üzerine Sağlık Bakanlığı aktar ve baharatçıları takibe aldı. Bakanlık bundan böyle ilaç gibi etki gösterdiği belirtilen ürünlerin sağlık beyanlarını araştırıp, bunların bilimsel bir dayanağı olup olmadığını inceleyecek.

Eğer hastalıkları önlediği veya iyileştirdiği yönünde bir ifade kullanılmışsa bu ürün hakkında işlem yapılacak. Yapılan araştırmada şimdiye kadar bine yakın bitkisel ürün incelendi. 266 bitkiden yapılan ürünlerin yan etkileri belirlenerek bu ürünlerin kullanımı tamamen yasakladı. Araştırmada 125 bitkinin toz edilmiş kısımları ve ekstreleri de incelendi. 43 mantar ekstresinin gıda takviyelerinde yer alamayacağına karar verildi.

CİNSEL UYARICI ETKİSİ
Bakanlık yetkilileri “Ürünler tek tek incelendi. İçeriklerinde cinsel uyarıcılar, zayıflatma amacıyla üretilmiş sağlıksız ilaç molekülleri gibi kimyasallar saptandı. Aktar ve baharatçılarda satılan bu ürünlerin incelenmesi devam edecek” dedi.

İNTERNETTE SATIŞ YASAĞI
Zayıflattığı iddia edilen bu ürünlerin satışı ile RTÜK, Ticaret Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile ortak çalışmalar yapıldı. Sağlık Bakanlığı, bu ürünlerin satıldığı web sayfalarını artık güvenli internet portalı içerisinde tanımlatacak. Böylelikle bu sitelere ulaşım engellenecek.

Kurala uymayan aktarlar kapatılacak
Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü 14 Ağustos tarihinde aktar ve baharatçılarla ilgili bir genelge yayınlayarak 81 il valiliğine gönderdi. Genelgeye göre satışı yasaklı ürünlü satan aktarlara 2 ay süreverilecek. Bu sürede aktar, söz konusu ürünleri satmaya devam ederse ruhsat iptali ve dükkan kapatma cezaları ile karşı karşıya kalacak.

Satışı yasaklanan bazı bitkiler
- Ada soğanı
- Katran ruhu
- Güzel avrat otu
- Yüksük otu
- Tatula yaprağı veçiçeği
- Balıkotu
- Ebu cehil karpuzu
- Sarı kantaron

0 yorum

Limon Yagının Faydaları

Limon salatalarda sos olarak, sağlık açısından bol C vitamini olarak, güzellikte ise cilt dostu olarak karşımıza çıkıyor. Yani limonun kullanılmadığı alan yok gibi.
Bu yazımda limon yağının cilt bakımı ve sağlık açısından faydalarından limon yağından bahsedeceğim. Selülit ve çatlak özellikle kadınları için çok büyük sorun.
Selülit şişman ya da zayıf ayırımı yapmaksızın , özellikle ergenlik döneminden itibaren hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaş gurubunda ortaya çıkan yağ hücrelerinin deformasyonu ile ilgili estetik bir sorundur.
Çatlak ise cildin esnekliğini kaybetmesi nedeniyle, cilt yüzeyinde oluşan deformasyondur.

Selülit ve çatlaklar için en uygun bitkisel bakım ürünü ise limon yağı. Limon yağıyla güzel bir saç bakımı yapmanız da mümkün. Gerekli malzemeler : 2 Adet limonun kabuğu 50 gr beyaz yağlı sabun 750 ml (3 su bardağı) içme suyu 50 ml alkol %30 sulandırılmış 10 gr potasyum karbonatı 7-8 damla limon yağı limonların kabuklarını ince bir şekilde suyun kaynattığınız 250 ml suyun içinde 20 dakika kaynatın.
Geri kalan 500 ml suyun içine sabunu koyun ve kaynatmadan erimeye bırakın. Sabun eridikten sonra içine potsyum karbonatını ekleyin. Bütün sabun karışımını 25 dak kaynatın. Ve soğumaya bırakın. Haşladığınız limon kabuklarını süzün ve sabun çözeltisine karıştırın.

Limon yağı ve alkolü karıştırıp elde ettiğiniz çözeltipi sabun çözeltine karıştırın. Bu karışımı şampuan olarak kullanabilirsiniz. Son durulama suyuna da bir miktar limon suyu ve sirke katıp saçlarınızı durulayın.



SAĞLIK AÇISINDAN LİMON YAĞI

Tıpkı limon meyve olarak kullanıldığında sağladığı yararlar gibi limon yağı da sağlık açısından son derece yaralı bir yağ. Nezle grip ve soğuk algınlığına karşı kullanılır. Hafızayı güçlendirir.

Boğaz ağrısı, mide yanması, kan temizlemede, böbrek taşında, idrar sökme zorluğunda, bağ dokusu hastalığında kullanılır.
Kas kuvvetlendiricidir, mikrop öldürücüdür.
Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar. Tonik olarak kullanılır. Cildi güçlendirir, sivilceleri giderir. Yağlı ciltlerde gerdirme ve yağ salgısının dengelenmesinde faydalıdır.
Böcek ve sinek ısırmalarında, kaşıntı ve şişmeleri önler. Kalp ve damar tıkanıklığında açıcı özelliğe sahiptir. Dişlerin beyazlatılmasında kullanılır.
Kuvvetli bir antibakteriyeldir. Kullanılışı ve dozu: Günde 3 defa bir çay bardağı suya veya şekere 2-3 damla damlatılarak alınır. Ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır

0 yorum

Cingıl Bellz Cingıl Bellz: Yılbaşı Gecesi Ne Yemeli Ne İçmeli?


Yılbaşı, adı üstünde asıl eğlence 12'den sonra başlıyor. Yani uyku düzeni, sindirim alt üst oluyor. Şimdi gelelim yılbaşı gecesini en hafifi şekilde nasıl atlatırız'a...



Sabah kalkma zorunluluğu olmayanlara fazla erken kalkmamalarını öneririm. Unutmayın gece genç, uyku size daha çok lazım olacak:) Enerjiinizi depolayabildiğiniz kadar depolayın.

Güne sıkı bir kahvaltıdan önce 1 bardak oda sıcaklığında suya 3-4 damla limon damlatıp içerek başlayın. Bunun sırrını çoğunuz biliyorsunuzdur artık, önceki günden kalanların bağırsaklarınızdan atılmasını kolaylaştıracak. Yani vücudunuzun kontak anahtarını çeviriyorsunuz bir nevi ona su vererek:)

Kahvaltıda hamur işi, krep gibi ağır şeyler tüketmeyin. Nasıl olsa bütün gece bunlar çeşit çeşit olacak masanızda. O nedenle kahvaltıda mutlaka 1 bardak süt tüketin. Yumurta, peynir zeytin ve yeşilliği de ihmal etmeyin. 2 dilim ekmek tüketebilirsiniz, beyaz siyah sizin tercihinize kalmış ama 2'nin üzerine çıkmayın derim.

Kahvaltının üzerine mutlaka 1 bardak yeşil çay ile takviye yapın. Ayrıca gün içinde içeceğiniz 2 litre su, hem sindiriminizi kolaylaştıracak, akşam alkol tüketeceğiniz için çok su kaybedeceksiniz, o nedenle bunu yerine koymaya şimdiden başlamak lazım değil mi? Cildinizi gerginleştirmesi de cabası! Unutmayın dünyanın en usta ellerine bile makyajınızı yaptırsanız, altında güzel bir cilt yatmıyorsa ne fayda! Işıl ışıl parlamak istiyorsanız kendinizi su-yeşil çay ikilisine bırakın derim.

Hazırlanmak için daha çok vaktiniz var, kahvaltıdan 1-2 saat sonra 1 saatlik tempolu bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.     Veyahut yüzme, fitness yine aynı şekilde yardımcı olacaktır. Hem de akşam ayakta uzun saatler geçirebilme ihtimalinizi göz önünde bulundurun, vücudunuzu harekete hazırlayın.

Öğle yemeğinde fazla kaçırmayın ölçüyü. Akşama mideniz dolu olmasın ki özenle yapılmış yemeklerden tadabilin. 1 kase çorba, ki kış aylarında en ideali, yanında 1 tabak salatayı bol limonla/sirkeyle tatlandırarak tüketebilirsiniz. Ekmeksiz yemeye çalışın mümkün olduğunca ki fazla doygunluk hissetmeyin.

Yavaş yavaş hazırlıklar başlıyor! Akşam üzeri saat 16.0-17.00 gibi hazırlanırken bir taraftan bir adet yeşil elma yiyebilirsiniz. Hem midenizi alkole hazır tutar, hem de yemekler nerde kaldıı yahuuu diye gözünüzün dönmesini engeller:)

Eveet! Şimdi geldik yılbaşı yemeğine. Önünüzde birbirinden güzel mezeler, içkiler, en güzeli de birçoğunuzun masasında hindi var. Bu gece yemek yerken aklınızda şu olsun; 'sanki daha önce hiç yemedim'. Evet. Örneğin patates kızartması yiyorsunuz, hayatınızda ilk defa yiyormuş gibi davranıp küpüne girmenize gerek yok. Daha önce kaç türlüsünü yediniz çünkü. Bilmediğiniz şey değil. Sadece ev sahibine fikir beyan etmek adına tadına bakmanız sizin için faydalı olacaktır. 

Gelelim en önemli meseleye, alkole. Yılbaşı gecesi de içmeyeceksek ne zaman içeceğiz? dediğinizi duyar gibiyim. Keyfiniz öyle istiyorsa, elbette alkol tüketeceksiniz. Sonuçta yılbaşı senede 1 gün geliyor. Onda da kendimize katı kurallar koymaya gerek yok. Çünkü büyük bir çoğumuz o geceyi midemize zehir edip ertesi gün hepten beter koyveriyoruz. Yılbaşı gecemiz de elimizden uçup gidiyor.  Öncelikle, eğer seviyorsanız, şarap öneririm.  Faydalı olan tek içki çünkü. İki kadeh keyif yapayım hem de fayda sağlayayım diyorsanız kırmızı şarap ideal! 

Gençler genelde bira/votka/tekila tercih ediyor. Hatta birçoğu eve gidince kokmayayım diye votkadan vazgeçemiyor:) Votka tüketecekseniz eğer, limonla, portakalla, vişneyle yani meyve sularıyla tercih edin mümkünse. Votka-enerjiye hayır! Enerji içecekleri yapay, ne idüğü belirsiz kafein bombaları çünkü. Hiç gerek yok.

Biranın da ne denli kalorili olduğunuz biliyoruz ama bir gecelik bunu düşünmeyin eğer çok seviyorsanız. Ama yine de 4-5 taneden fazla içmeyin derim. Bir de sızma riski var üstelik:)

Sigara tüketimine gelince... Eğer içiyorsanız, üstüste tüketimlerden kaçının. Peşpeşe en fazla 2 adet içmelisiniz. Fazlası, akut nikotin zehirlenmesine kadar gidiyor. 

Uzun lafın kısası, gecenizi berbat etmek istemiyorsanız hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmayın. Unutmayın yılbaşının amacı yemek yemek değil, hep birlikte olmak, dilekler dilemek, yeni yılı ailemizle karşılamak:)



Sağlık Sayfam hepinize şimdiden güzel bir 2015 diler, mutlu kalın, sağlıklı kalın! :)
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI