işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Ergenlik Akneleri

Ergenlik döneminde vücutta salgılanan hormonlara bağlı olarak sivilce oluşumunda büyük bir artış gözlemlenmektedir. Özellikle de yağlı cilt tipine sahip olan kişilerde yaşanan hormon değişimi ile beraber sivilceler çok daha büyük bir sorun haline gelebilmektedir. Ergenlik akneleri için yapılabilecek en doğru şey düzenli cilt bakımı yapmak ve düzenli beslenmeye dikkat edilmesidir. Örneğin yapılan araştırmalar ile beraber baharatlı yiyeceklerin sivilce oluşumuna neden olduğu bilimsel olarak kanıtlandığı için kesinlikle bu dönemde baharat tüketimini sınırlandırmak sivilcelerinizin biraz yatışmasına yardımcı olacak basit bir önlemdir. 

Yine sağlıklı bir cilt için günlük bakım cildin sivilceye olan yatkınlığını azaltması açısından önemlidir.Ergenlik sivilceleri nasıl geçer sorusu pek çok gencin yanıt aradığı bir sorudur. Ancak ergenlik döneminde bu sivilcelerin oluşumunu engellemek mümkün değildir. Alınan tüm önlemler ve gerçekleştirilen uygulamalar tamamen sivilce oluşumunu yavaşlatma, yayılımını engelleme ve daha hızlı iyileşmesine yöneliktir. Bu nedenle yola çıkarken kesinlikle sivilcelerinizden tamamen kurtulacağınızı düşünmemeniz hayal kırıklığına uğramamanız adına önemlidir. Ergenlik sivilceleri için bitkisel çözümler uygulanması çok daha doğru olacaktır. Ayrıca çok pahalı sivilce maskeleri satın almak yerine evde sivilce maskesi yapmak size daha ekonomik bir bakım imkanı sunacaktır. Sivilce için domates suyu çok etkilidir. Her gün günde 3 kere olmak üzere 2 adet domatesi püre haline getirerek yemeniz bile sivilceler ile içeriden mücadele etmenize yardımcı olacaktır. Yine bir adet domatesin suyunu sıkarak bu suyun içine macun kıvamını alana kadar nişasta kattıktan sonra yüzüne uygulamanız ergenlik sivilceleri ile mücadele konusunda size yardımcı olacaktır.

Erkeklerde ergenlik sivilceleri kadınlara oranla biraz daha sıkıntılı geçebilmektedir. Bu nedenle erkeklerin bu konuda biraz daha hassasiyet göstermeleri önemlidir. Her gün düzenli olarak cilt temizliğinin akne karşıtı sabunlar ile yapılması, haftada en az 2 kere sivilce maskeleri uygulanması ve sivilce çıkaran yiyecekler olarak bilinen çekirdek gibi kuruyemişlerden ve baharatlı, yağlı yiyeceklerden uzak durulması bu sıkıntılı dönemi çok daha kolay bir şekilde atlatmanıza yardımcı olacak basit önlemler olarak hayatınızda yer almalıdır.  
0 yorum

Sivilcelerden Kurtulma Yolları

Sivilceler ergenlik dönemindeki gençler başta olmak üzere pek çok kişinin sorunudur. Özellikle de yağlı cilt tipine sahip kişilerde gerekli önlemler alınmazsa sivilcelerin her zaman mücadele edilmesi gereken önemli bir sorun haline gelmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Sivilcelerden kurtulmak için hem cilt bakımı hem de beslenme düzeni büyük bir önem taşımaktadır. Akneye müsait cilt yapısına sahip kişilerde tek başına cilt bakımı asla yeterli değildir ve beslenme ile sivilceler ile içten mücadele de gereklidir. 

Örneğin sürekli olarak cips ve kuruyemiş yiyen bir kişi ne kadar cilt bakımı yaparsa yapsın sivilcelerden kurtulması mümkün değildir. Bu nedenle dengeli beslenme ve cilt bakımı eş zamanlı olarak yapılmalı, cilt bakımı kadar cilt temizliğine de dikkat edilmelidir.Sivilcelerden kurtulmanın yolları arasında ilk sırayı cilt maskeleri almaktadır. Sivilce maskeleri olarak ta bilinen bu maskelerin bir bölümü cilt temizliğini sağlarken bir bölümü de ciltte sivilce oluşumunu engellemek içindir. Sivilcelerden kurtulmak adına maske uygulamasından önce gözeneklerin açılmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun için günlük beslenmede sıvı tüketimine dikkat edilmesi gerekmektedir. Yeteri kadar su içmeyen kişilerde gözenekler tıkanmaya başlarken aynı zamanda sivilce oluşumu da kaçınılmaz bir hale gelmektedir. Buna ek olarak gözenekleri açan maskelerin ve kremlerin uygulanması da yarar sağlayacaktır. Yine gözenekleri temizleme amacı ile satılan bantlarda bu konuda çok başarılı bulunmaktadır. Özellikle de siyah nokta bantları bu alanda en başarılı bulunan ürünler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.

Sivilcelerden kurtulmanızı sağlayacak en etkili maske hiç kuşkusuz evde kendinizin kolaylıkla hazırlayabileceği ev yapımı sivilce maskesi olarak görülmektedir. Kuru maya maskesi olarak ta bilinen bu maske için sahip olmanız gereken 3 malzeme bulunmaktadır. Bunlar kuru maya, oksijenli su ve aspirindir. Maskeyi hazırlarken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kıvamıdır. Krem kıvamında olması hem sürmeyi kolaylaştıracak hem de sürdükten sonra akmasını önleyecektir. Maskeyi hazırlamak için bir tatlı kaşığı oksijenli suyun içerisine bir çay kaşığı kuru mayanın içerisine bir tane aspirinin iyice kırılarak karıştırılması yeterlidir. Bu maske en fazla haftada bir kere yapılmalıdır ve maske ılık su ile durulanmalıdır.  
0 yorum

Depresyon Belirtileri

Ne yazık ki günümüzün sosyo ekonomik koşulları içerisinde depresyona girme riski her geçen gün artmayı sürdürmektedir. Yapılan son araştırmalar ile beraber günümüzde depresyonun ilkokul seviyesindeki çocuklarda bile yaşanabildiği ortaya çıkarılmıştır. Özellikle de okulda arkadaşları tarafından dışlanan, kusurları neden ile alay konusu olan çocuklarda depresyon görülme riski son derece yüksektir. Üstelik ailelerin bu depresyon belirtilerini erken evrede yakalayamamaları depresyonun ilerleyerek tedavi sürecinin çok daha zorlaşmasına neden olmaktadır. 

Bu nedenle ailelere düşen önemli görevlerden biri çocukların fiziksel durumlarını takip ettikleri kadar ruhsal durumlarını da büyük bir özen ve dikkatle takip etmeleridir.Depresyon en basit hali ile kişilerin üzülmelerine ya da umutsuzluğa kapılmalarına neden olabilecek gelişmeler yaşanmamasına rağmen kendilerini büyük bir boşlukta hissetmeleridir. Çok küçük olayları bile büyüterek kendilerini üzen, hayattan ve yaşamaktan zevk almayan, eskiden severek yaptıkları faaliyetleri bile yapmak istemeyen kişiler depresyona girmiş demektir. Depresyonu çok tehlikeli kılan ise tedavi edilmediği takdirde kişinin kendisini dış dünyadan soyutlamasına ve intihara bile neden olabilmesidir. Ruhsal bir sorun olan depresyon grip gibi normal bir hastalıktır. Uygun tedavi yöntemleri ile iyileştirilen kişiler eski hayatlarına sorunsuz olarak dönmektedir. Burada önemli olan depresyon belirtilerinin çok iyi bilinerek kendinizde ya da yakın çevrenizde birinde görmeniz halinde uzman bir psikiyatriste başvuruda bulunmaktır.

Depresyon belirtileri aslında günlük hayatta sıklıkla yaşanan üzüntü, karamsarlık, mutsuzluk ve içe kapanıklık gibi hisler olduğu için depresyona giren pek çok kişi bunu anlayamamaktadır. Oysa ki depresyonda olan kişiler bu hisleri çok daha yoğun ve şiddetli olarak yaşarken çoğu zaman bu hissi duymaya neden olan bir olay ortada yoktur. Çoğu zaman depresyon kişinin kendisi tarafından değilde yakın çevresi tarafından fark edilmektedir. Depresyonda olan kişilerde iyimserlik azalırken konsantrasyon sorunları ortaya çıkmakta özellikle de olayların detaylarını unutma başlamaktadır. Depresyon belirtileri arasında bunlara ek olarak aşırı sinir ya da sakinlik, olayları umursamama ya da olayları olduğundan fazla bir şekilde abartma, yoğun iştahsızlık ya da aşırı yeme isteği, çok fazla uyumak istemek ya da hiç uyku uyuyamamak, gün içerisinde enerjisinin tükendiğini hissetmek gibi belirtiler bulunmaktadır.  
0 yorum

Susuz ilaç içmenin Zararları

Susuz ilaç içmenin, yani ilaçları su olmadan direk yutmanın zararları çok ciddi olabiliyor. İlacın mideden ve bağırsakta emilebilmesi için sıvı bir ortam içerisinde olması gerekiyor. En az 1 bardak suyla bir tableti almak tavsiye edilen miktar denebilir. Böylece ilacı çözülmesini, emilmesini ve vücuda dağılmasını sağlamış olursunuz. İlaç vücuda bir faydası dokunmadan sindirim sisteminden atılabilir. Mide ya da bağırsak yüzeyinde belirli bir bölgeye yapışıp o bölgeyi uzun süre zarar verebilir. Mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi gibi komplikasyonlara sebep olup, vücuda zararı dokunabilir. İlacına göre değişmekle beraber tansiyon düşmelerine sebep olabilir. Bu sebeple, tablet olarak aldığımız ilaçları muhakkak en az 1 bardak sıvı içecekle tüketmemizde fayda var. Bu sıvı içeceğin su olması ise tavsiye edilen en iyi yöntem.
1 yorum

Elektronik sigaranin zararlari

Günden güne yüzlerce kişinin ölümüne ve ölümcül rahatsızlıklara yakalanmasına sebep olan sigarayı bırakma yöntemlerine bir yenisi daha eklenmiştir. Sigarayı bırakma yöntemlerine bağlı alternatifler arasına eklenen Elektronik Sigara zararları bilinmeksizin iyi bir yöntem olarak yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak normal sigara içiminin verdiği zarar ile eşit ölçüde zarara sebep olmaktadır. Konuşulduğu gibi masumiyet barındırmayan elektronik sigaranın zararları ve içerisindeki kansorejen maddeler uzmanlar tarafından açıklanmıştır. Elektronik sigaranın en çok kullanıldığı ülke İngiltere olarak bilinmektedir. Ülkemizde de her geçen gün tüketici talebi hızla artış göstermektedir. Yapılan anket çalışmalarında Elektronik sigaranın tercih ediliş sebebinin fiyat açısından uygun oluşu ve sigaradan daha az zarar verdiği söylentileri olarak bilinmektedir. Aynı zamanda kül izmarit ve kokusunun olmayışı da Elektronik sigarayı tercih sebebi yapmaktadır. Elektronik sigaranın verdiği zararları bilmeden kullanım süreci boyunca normal sigarayı bırakmayı başaran birçok insan olmuştur. Ancak bu kişilerin sigarayı bırakma sebeplerinin büyük ölçüde psikolojik olduğu düşünülmektedir. Sigarayı bırakma yolları arasında tercih edilen elektronik sigara karşıtı gruplarda elektronik sigaranın yol açtığı zararlardan dolayı pek çok faaliyet çalışmaları yapmaktadırlar. Sigara kullanımı her ne şekilde olursa olsun insan bedeni için ciddi bir tehlike taşımaktadır. Her geçen gün aktif içiciler tarafından sigaranın bırakılacağı söylenmektedir ancak her nedense çoğu kişi için bu eyleme dönüştürülmemektedir. Sigaranın zararları ile Elektronik sigaranın zararları arasında gözle görülmez bir fark olmasına rağmen yinede Elektronik sigara kullanımı hızla artmaktadır. Aynı zamanda izmarit ve kül kokusunun olmaması da kişiler tarafından tercih edilen sebeplerden biri olabiliyor. Elektronik sigara piyasaya sunulduğu andan itibaren Almanya’da yasaklanmıştır. Toplum tarafından yaygın olarak, normal sigara kadar zararı olmadığı bilinen elektronik sigaranın neden yasaklandığını düşünmeden edemiyoruz.. Neden normal sigaranın yasaklanması yerine, elektronik sigaranın yasaklanmış olması da sorulması gereken diğer sorular arasında yer alıyor. Yine Almanya gibi İsviçre, Norveç ve Çin’de de yasaklanmıştır. Hatta Türkiye’dede Sağlık Bakanlığı elektronik sigarayı yasaklayacağı konusunda bildirimlerde bulunulmuştur. Ve tüm bu yasaklamalar sonucunda piyasaya hızla çıkış yapan elektronik sigaranın zararları ve faydaları insanlar arasında büyük tartışma konusu olmuştur. Elektronik sigaranın içerisinde bulunan maddeleri araştırıp incelediğimizde ise, faydası olduğunu ne yazıkk ki söyleyemiyoruz. Elektronik sigaralar masum değildir. İçerisindeki sıvıların kanserojen madde içerdiği, sıvılardan alınan çoğu örnekte, tütünde olduğu gibi insan sağlığını tehlikeye atabilecek ‘anabasine, myosmine ve beta nikotryine’ maddeleri tespit edilerek ispatlanmıştır. Aynı zamanda, elektronik sigaraların nikotin bağımlılığını tetikleme ve nikotin zehirlenmesine yol açma gibi risklerininde yüksek olduğu açıklanmıştır. Anabasine; tütün bitkisinde bulunan ve böcek öldürücü etkinliğe sahip alkoloit yapısında bie bileşik maddedir.
0 yorum

Kocaeli Devlet Hastanesi


Adres: Cedit Mh., 41300 İzmit/Kocaeli

Telefon:(0262) 309 2000
0 yorum

Kırklareli Devlet Hastanesi

Adres: Karakaş Mh., Hastane Cd No:9, Kırklareli

Telefon:(0288) 214 1043

0 yorum

Özel Business Esnaf Hastanesi Acil Girişi

Adres: Süleymaniye Mh., 34116 Fatih/İstanbul

Telefon:(0212) 513 9210


0 yorum

Edirne Selimiye Devlet Hastanesi

Adres: 1. Murat Mh., 22030 Edirne

Telefon:(0284) 213 9191

0 yorum

Edirne Göğüs Hastalıkları Hastanesi

Adres: Meydan Mh., 22000 Edirne

Telefon:(0284) 225 1139

0 yorum

Edirne Devlet Hastanesi

Adres: Sarıcapaşa Mh. Edirne Devlet Hastanesi Polikinlikler İç Yol No:22 Pk:22030 Edirne Merkez/edirne, 22030

Telefon:(0284) 214 5510

0 yorum

Tiroid Kanseri Nedenleri ve Türleri


Tiroid kanseri, kanser çeşitleri arasında en az görünen bir hastalık olmasıyla birlikte en çok ölümlere sebeb olan hastalık çeşididir. Bu kanser tipi, tiroid bezinin hücrelerinden köken alan bir kanser türüdür. Her hastalık türünde olduğu gibi erken tanı ve tedavi uygulandıgında kısa bir sürede olumlu neticeler vermektedir.

Tiroid kanseri 4 gruba ayrılır.

Papiller kanseri
Folliküler kanseri
Medüller kanseri
Anaplastik kanseri


Sırlamaya göre sıklıkla görülme sırası da incelenebilir.
Papiler kanseri en iyi seyreden kanser türlerindendir.  40’lı yaşlarda daha çok görülmekle birlikte, her yaşta görülebilen ve gizli özelliği ile bilinen bir kanser türüdür. Bu nedenle uzun bir süre kanserin varlığı anlaşılmayabilir. Bu da kanser türünün ağır seyretmesine neden olur.

Folliküler kanseri,  en sık olarak 50 yaşın üstünde görülmekle birlikte papiler kanserine göre daha risklidir. Akciğer ve kemiğe yayılma riski daha fazla görülür. Aynı zamanda komşu organ olarak bilinen nefes borusuna yayılma riski de yüksek olan bir hastalık olmasının yanı sıra, tekrarlanma ihtimali de yüksek olan bir kanser türüdür.

Medüller kanseri,  Diğer kanser türlerine göre daha riskli ve ameliyatı daha zor olan bir kanser türüdür. Genetik bir hastalık olarak da bilinen kanser, tiroid bezindeki C hücrelerinin gerçekleştirdiği Tiroid bezi kalsitonin hormonu salgılamasından dolayı kanser vakıaları artış göstermiştir.

Anaplastik kanseri, Diğer kanser türlerine göre en düşük görülen kanser tipidir. Ancak en hızlı seyreden kanser türü de budur. Tiroid bezindeki çok hızlı bir şekilde gelişerek büyür. Solunumu zorlaştıran bir kanser türüdür. Bu nedenle kanserin ileri derecede olması, soluk borusunun ameliyatla alınmasını da gerektirebilir. Radyoterapi ve kemoterapi de uygulanması gerekebilen bir kanser türüdür.

Tiroid Kanseri Tedavisi
Tiroid kanserleri operasyonlarının tümünde troid bezi çıkartılmak zorundadır.Çıkartılmadıgı süre içinde ise saglıklı neticeler alınamamaktadır. Ameliyat esnasında çok hızlı bir şekilde mikroskobik inceleme yapıldıktan sonra tiroid bezi çıkartılır. papiller ve folliküler kanseri ne yakalanan hastalar, zırhlı  oda denen yüksek dozda radyoaktif bulunan hastane odalarında tutulurlar. Bunun nedeni vücudun diğer bölgelerinde kalmış olabilen hücrelerin öldürülmesidir.

Medüller kanser hastalığında da diğer hastalıklarda olduğu gibi ameliyatla tiroit bezleri ve lenf bezleri çıkartılır. 2 ya da 3 ay sonra kalsitoin mikartı ölçülür. Yapılan ölçümde kalsitonin miktarı 10pg/ml’den az olursa, ameliyatın başarılı olduğu söylenebilir. Papiller ve folliküler kanseri ameliyatında olduğu gibi, ameliyat sonrasında hasta zırhlı odaya alınır.
0 yorum

D Vitamini Eksikliginin Nedenleri

Son yıllarda özellikle de çocukları etkisi altına alan D vitamini eksikliği sağlık açısından büyük riskleri de beraberinde getirmektedir. Vücudun kemik gelişiminde büyük rol üstlenen D vitaminin asıl görevi alınan kalsiyumun kemiklere yerleşimini sağlamaktır. Anne sütünün tek zayıf kaldığı yan içerisinde yeteri kadar D vitamini barındırmamasıdır. Bu nedenle anne sütü ile beslenen bebeklerin mutlaka bu eksiği tamamlama adına D vitamini damlası alınması gerekmektedir. 

Ancak bağırsaklardan D vitamini emilimini sağlamak adına damlanın verilmesinin hemen ardından kesinlikle bebeğin emzirilmemesi gerekmektedir. D vitamini damlasından verim alabilmek için bebeği emzirdikten sonra en erken yarım saat sonra damla verilmeli ve yine takriben damladan sonra yarım saat bebek emzirilmemelidir.Böylelikle D vitamini damlası bağırsaklardan emilerek kana karışacak ve vücut tarafından bebeğin kemiklerinin gelişiminde kullanılacaktır. D vitamini eksikliğinin nedenleri arasında ilk sırayı tartışmasız yetersiz D vitamini alımıdır. Günümüzde özellikle de çocukların kapalı alanlarda oynaması, insanların gün boyunca güneş görmeyen mekanlarda çalışmaları ve güneşin artık eskisi kadar sağlıklı ışınlarının dünyaya ulaşmaması en büyük D vitamini kaynağı olarak görülen güneş ışınlarından faydalanmayı engellemektedir. Bu da pek çok kişinin D vitamini eksikliği yaşamasına neden olmaktadır. Ayrıca D vitaminini işlemekle görevli olan böbreklerin ve karaciğerin yeteri kadar çalışmaması ve yetersiz kalması da D vitaminin vücutta eksik olmasına neden olmaktadır.

Vücutta önemli pek çok görevi bulunan D vitaminin yetersiz olması pek çok sağlık sorununa neden olduğu için özellikle de çocukluk döneminde kan sayımı yapılarak eksiklik olup olmadığı kontrol edilmeli, D vitamini damlası ve ilacı almak yerine D vitamini yönünden zengin meyve ve sebzelerden ağırlıklı bir beslenme düzeni benimsenmeli ve çocukların bol bol güneş ışını almaları sağlanmalıdır. Çocuklar büyüme ve gelişim açısından ihtiyaç duyduğu D vitamini süt ve tereyağı gibi süt ürünlerinde bol miktarda bulunmakla beraber ayrıca yumurta, balık ve mantarda da yoğun miktarda bulunmaktadır. Sakatat ürünleri tüketen kişiler için ise karaciğer bulunmaz bir D vitamini kaynağıdır. Fazla D vitamini alınması ise böbreklere zarar vermektedir.  
0 yorum

Hafızayı Gelistirmenin Yolları

İnsanların yaşadıkları ve öğrendikleri tüm bilgileri sakladıkları depo hafıza olarak isimlendirilmektedir. Hafıza ne kadar iyi olursa kişinin akademik başarısı da buna paralel olarak o kadar iyi olmaktadır. Bu nedenle özellikle de öğrenim hayatı devam eden çocuklarda ve gençlerde hafızayı geliştirmek çok önemlidir. Hafızayı güçlendirmek mümkündür ve bunun için göstereceğiniz her çaba size olumlu sonuçlar olarak geri dönecektir. Hafızayı geliştirmek adına sözel ve yazılı olarak yapılabilecek pek çok çalışma bulunmaktadır. Ayrıca yine bunlar için açılan özel hafıza kursu gibi etkinlikler ve eğitim programları da bulunmaktadır. 

Bu kurslarda ve eğitim programlarında hafızayı geliştirme teknikleri öğretilmektedir.Örneğin pek çoğumuzun şikayetçi olduğu isim hatırlayama sorunu bu kurslarda öğretilen basit teknikler sayesinde kolaylıkla çözüme kavuşturularak bir sorun olmaktan çıkarılmaktadır. Bunun için uygulanabilecek en kolay çözüm öğrendiğiniz yeni ismi mutlaka hemen çağrışım yapacak bir veri ile ilişkilendirmelidir. Mesela yeni tanıştığınız kişinin ismi Gül olsun. Bu ismi unutmamak için tanıdığınız bu isimli bir başka kişi ile aynı anda düşünerek ve kendi kendinize tekrar ederek daha kolay hatırlayabileceğiniz gibi aynı zamanda çiçek ismi olan gül ile de çağrışım yapabilirsiniz. İsmi tekrar ederken gözlerini kapatarak gülü gözünüzün önüne getirmek ve o an gül kokusunu düşünmek bile size kolaylık sağlayacaktır. Bu yöntemi uygulayarak artık kişilerin isimlerini hatırlarken eskisi kadar zorlanmadığınız ve tanıştığınız yeni kişilerin isimlerini kolaylıkla hatırladığınız görmek sizi şaşırtacaktır.

Yine aynı şekilde hafızayı güçlendiren dua okumanın da manevi etkisi bulunmaktadır. Dini inanca sahip olan kişilerin dua etmeleri kendilerinde manevi bir güç oluşturacağı için hafızalarını güçlendirebilecek olumlu etkisi bulunmaktadır. Hafızayı geliştiren gıdalar ise yararlanabileceğiniz bir başka kaynaktır. Beyin gelişimi için büyük bir kaynak olarak gösterilen Omega 3 aynı zamanda hafızayı da güçlendirmektedir. Hafızayı güçlendirmek için omega 3 yönünden zengin balık, fındık gibi gıdaların tüketimi önerilmektedir. Özellikle de somon balığı hafıza gelişimi açısından çok önemli bir kaynak olarak gösterilmekte ve mevsiminde olmak üzere en az haftada 1 kere tüketimi tavsiye edilmektedir.  
0 yorum

3 Günlük Sok Diyet Programı

Şok diyetleri özellikle yaz aylarında hızla kilo vermek isteyenlerin dertlerine sürekli derman olmuş hızlandırılmış bir diyet programıdır. Belirli bir gün içerisinde vücuda sadece ihtiyacı duyduğu kadar besini alarak fazla kilolarınızdan kurtulmaya yaramaktadır. Bu yazımızda ise size üç günlük bir süreç içerisinde gerçekleştireceğimiz şok diyet programı hakkında bilgi aktarımı ve çeşitli tavsiyeler vereceğiz. Her diyette olduğu gibi şok diyetimizde de ara öğünlerle vücudumuza takviye alacağımız çeşitli zaman dilimleri olacaktır. Bu sayede hem ara ara takviye yapmış olacağız hem de sık sık yediğimizden ötürü metabolizmamızın hızlanmasını sağlayarak bundan sonraki zaman dilimlerimizde de bu sayede hızlı bir şekilde kilo verebilmesi için bir alt yapı oluşturacağız.

Şok Diyet Nasıl Yapılır

Diyetimiz işe şu şekilde olmalıdır; 
  • Sabah uyandığınızda aç karnınıza olacak şekilde iki bardak ılık su için ve öncelikli olarak gün içerisinde yiyeceğiniz besinler ile sindirim sisteminizi uyandırın. 
  • Ilık su içmeniz hem midenize hem de bağırsaklarınıza fayda sağlayacak ve gün içerisinde gerçekleştirecekleri çalışmaları hızlandıracaktır. 
  • Kahvaltıda bir bardak portakal suyu veya çay içebilirsiniz ama eğer çay içiyorsanız kesinlikle şeker kullanmamanız gerekmektedir. 
  • Salatalarla zenginleştirebileceğiniz bir kase salatanın yanında otuz ila kırk gram arasında yağsız bir beyaz peynir tüketiniz. 
  • Tüm bunların yanında bir dilim kepek ekmeği ile kahvaltınızı sonlandırabilirsiniz. 
  • Ara öğün olarak ise bir adet yeşil elma veya da bir kâsenin yarısı kadar köy yoğurdu tüketiniz. 
Öğle yemeğine ise
  • Ispanak ya da tere çorbasının yanında yarım porsiyon balık eti ve yine kahvaltıda yediğiniz gibi bir adet salatalık tüketmeniz gerekmektedir.
  • Yemeğinizden sonra bir adet meyve tüketiniz.
  • Birkaç saat sonra ara öğün olarak diyet karaker atıştırın. 
Akşam yemeği için 
  • Öğle yemeğinde olduğu gibi sebze çorbanızın yanında salatanız ile dört ya da beş adet çok şekerli olmayan sulu bir meyve tüketiniz. 
  • Ara öğün olarak uyumadan önce ilk ara öğündeki gibi bir kâsenin yarısı kadar bir köy yoğurdu ile yarım parça bir meyve tüketiniz. 
  • Öğün ve ara öğünlerinizi her gün aynı saatte yapmanız ciddi bir önem teşkil etmektedir.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI