işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Kısırlık Tedavisinde Yeni Yöntemler

Kısrlık yani infertilite günümüzün modern toplumlarında kadınlarda olduğu kadar erkeklerde de sıkça görülen bir problemdir. Kısırlığın birçok sebebi olduğu gibi, çiftlerin %15'inde görülen ve açıklanabilir hiç bir sebebi olmayan kısırlık da mevcuttur. Tıptaki gelişmelerle birlikte farklı kısırlık tedavileri de mevcuttur:

YUMURTLAMA TEDAVİSİ-YUMURTLAMA TAKİBİ
Açıklanamayan infertilite ve düzensiz yumurtlamalarda kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde oral olarak kullanılan haplar ya da bir takım cilt altı iğneleriyle yumurtalar uyarılarak , yumurtlama düzenli ve takip edilebilir hale getirilmekte ve 3 ila 6 ay boyunca bu tedavi ile hamilelik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu tedaviye ek ve destekleyici olarak aşılama da yapılabilmektedir ancak aşılamanın uygulanacağı hastalarda mutlaka en az 1 tüpün açık olması gerekmektedir. Aşılama yönteminde spermler rahim ağzına bırakılarak hamileliğin daha kolay oluşmasına destek verilmektedir.

AMELİYAT GEREKTİREN TEDAVİLER
Halk arasında çikolata kisti denilen endometriomaların varlığı, tüplerde oluşmuş yapışıklıklar , myom , polip ve benzeri oluşmuş patalojik yapılardan kaynaklı infertilite durumlarında laparoskopi veya histeroskopi ile ameliyatlar yapılmakta ve iyi sonuçlar alınmaktadır. Bazı durumlarda polikistik over hastalarında da cerrahi müdaheleler söz konusu olabilmektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ (IVF, ICSI)
Tüp bebek tedavisi yumurta ve spermin laboratuvar ortamında döllenerek rahme yerleştirilmesi ile oluşturulan gebelikler için kullanılan tanımdır. Yetersiz sperm , yumurtlama takibi ya da aşılamaya tepki vermemiş durumlar ve her iki tüpün de kapalı olamsı halinde sıkça başvurulan bir yöntemdir.
Bu yöntem 4 aşamadan oluşur:
Yumurta gelişiminin sağlanması
Yumurtaların toplanması
Yumurtaların döllenmesi
Embriyonun rahme yerleştirilmesi

Tüp bebekte başarı oranı yaşa bağlı olarak değişim göstermektedir. Buna göre :

35 yaşın altındaki kadınlarda %30-35
35-37 yaş arası kadınlarda %25
38-40 yaş arası kadınlarda %15-20
40 yaş üzerindeki kadınlarda %6-10
Oranında canlı doğum yapma olasılığı bulunmaktadır.

YUMURTA VE SPERM DONASYONU
Ülkemizde yasal olmamakla birlikte, pek çok ülkede yumurta ve sperm donasyonu sistemi mevcuttur. Erkekte sperm yokluğu (azospermi) , yaş ya da başka nedenlerle yumurta sayısında yetmezlik görülen yahut menopoza girmiş kadınların başvurduğu bir yöntemdir.
0 yorum

Nefes Darlıgı Nasıl Ortaya Cıkar

Nefes darlığı kendini 3 belirti ile gösteren bir rahatsızlıktır:

-       Nefes almada zorluk
-       Nefes almada rahatsızlık
-       Yeterince hava alamama hissi.

Bazı insanlar çok hafif bir egzersiz dahi yapsa kolayca nefes nefese kalabilirken, bazı kalp ya da ciğer rahatsızlığı yaşayan kimseler ise normal nefes alabilmekte ve rahatsızlık hissetmemektedirler. Hırıltı da yine nefes darlığının bir başka formu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu genel açıklamalardan sonra nefes darlığını çoğunlukla akciğer ya da kalp ile ilgili bir durum olarak açıklamak yanlış olmayacaktır. Ciğerlerin ve kalbin vücuttaki görevi oksijeni dokulara taşımak ve dokulardaki karbondioksiti de sisteme geri getirip temizlemektir. Eğer bu süreçte bir aksama varsa, bu durum öncelikli olarak nefes almanızda problemlere yol açacaktır.

Eğer problem ciğerlerden kaynaklanıyorsa akla gelebilecek öncelikli rahatsızlıklar; bronşların tıkanmasından kaynaklanan astım krizi, ciğerlere yerleşen enfeksiyondan kaynaklanan zatüre ya da var olan KOAH ( Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) 'ın kötü gitmesi olabilir.

Nefes darlığı kalp rahatsızlığından ileri geliyorsa akla gelebilecek ilk sebeplerden biri fark etmeden geçirilebilen hafif kalp krizi olabilir. Bu gibi durumlarda hasta kalp krizinin en karakteristik belirtisi olan göğüs ağrısını hissetmez. Bu durumda kriz kişi için bir uyarıcı durumundadır. Kalp yetmezliği de yine nefes darlığı için bir sebep teşkil edebilir. Kalp yetmezliği kalp kasının güçsüz kalması ya da deforme olması nedeniyle kanı pompalamakta sorun yaşamasından kaynaklanır. Diğer kalp kaynaklı nedenlerse aritmi ya da taşikardi olabilir. Bunlara ilave olarak panik atak ve anksiyate bozukluğu durumlarında da kişide nefes darlığı belirtileri görüldüğü rapor edilmiştir. 

Bu gibi durumlarda hastalar fazla derin ya da çok hızlı nefes alma eğilimindedir. Bu durumda nefes almaya odaklanarak daha normal nefes almaya çalışmak ya da bir kese kâğıdı yardımıyla nefes almak hastayı rahatlatacaktır. Yine aşırı kilolu olmak, yüksek irtifalı yerlere çıkmak ya da hava kirliliği gibi etmenler de nefes almada zorluk yaratmaktadır. Eğer nefes darlığıyla birlikte göğüste ağrı, basınç, ateş, hırıltılı öksürük, tıkanma hissi gibi ilave durumlardan bir ya da bir kaçı da oluşmuşsa derhal en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
0 yorum

Cocuk Felci Hastalıgı Ve Belirtileri

Çocuk felci ya da tıptaki adıyla 'poliomelitis'  virüs yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Sinir sistemine saldıran bu virüsten en çok etkilenen grup beş yaş altındaki çocuklardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı açıklamaya göre bu virüse maruz kalan her 200 vaka’dan bir tanesi kalıcı felç ile sonuçlanmaktadır. Çocuk felci aşı ile %90 üzerinde bir korunma sağlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yok denecek kadar az olmakla birlikte geri kalmış ülkelerde halen görülmektedir.

ÇOCUK FELCİ NASIL BULAŞIR
Çocuk felci dışkı yoluyla yayılan bir hastalıktır ve eski zamanlarda, kanalizasyon ve su sistemlerinin bulunmadığı dönemlerde yayılması kolay olan bir hastalık olarak bilinmektedir. Nitekim o dönemlerde büyük salgınlara yol açtığı not edilmiştir. Gelişen kanalizasyon ve su sistemleriyle birlikte hastalığın yayılması ciddi derecede azalmış, çocuklara bulaşma ihtimali daha fazla olduğundan çocuk felci olarak anılmaya başlanmıştır. Hastalığın yaz ve sonbahar aylarında bulaşma olasılığı artmaktadır. Kız çocuklarda erkek çocuklara nazaran daha sık görülür.

COCUK FELCİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR
Çocuk felci çoğunlukla 40 °C’ bulan yüksek ateş, bulantılar, sırt ağrıları ve şiddetli baş ağrılarıyla başlar. Hastalığın görülmesi virüsün vücuda yerleşmesinden 7 ila 21 gün içerisinde başlar. İlk belirtiler ateş , boğaz ağrısı , kusma , baş ağrısı , aşırı yorgunluk , sırtta ağrılar ve boyunda kasılmalar şeklinde olur. Tedavide geç kalınması durumunda birkaç gün içerisinde kol ve bacaklarda felç durumu başlar. Bulaşıcı olması nedeniyle hastayı ayrı yatırmak gerekli ve önemlidir.

COCUK FELCİNİN TEDAVİSİ NASILDIR
Bu hastalığa özgü bir tedavi yöntemi yoktur. Doktorların uyguladıkları tedaviler dinlenme, baş ağrısı ve kas ağrılarına karşı ağrı kesiciler, antibiyotik kullanımı, ağrıları azaltıcı ve yürümeye yönelik fiziksel tedaviler, oluşabilecek nefes alma zorluklarına karşı alınacak tedbirler şeklindedir.

ÇOCUK FELCİNDEN NASIL KORUNURUZ
Çocuk felcinden koruyucu aşının ismi "Salk aşısı" veya "Sabin aşısı" dır. Bu aşısının ilki bebek henüz 6 aylık olmadan önce, ikinci aşı ilk aşıdan 2 ay kadar sonra, üçüncüsü aşıysa ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. Aşı yapılan hemen herkes hastalıktan korunur.Amerika2da 1979 yılından bu yana bildirilen bir vaka olmamıştır.
0 yorum

Kolesterol Belirtileri Nelerdir

Kolesterol vücudumuzun ihtiyacı olan ve kanımızda bulunan bir çeşit yağdır (lipit). Bu yağ vücudun ihtiyacına göre yine vücut tarafından üretilir. Ancak bunun yanı sıra yediğimiz bazı besinlerin içinde de kolesterol bulunur. Eğer vücuttaki kolesterol miktarı artarsa kolesterol fazlası damarlarda birikmeye başlar. Genel olarak yavaş bir işlem olan bu sertleşme, yaş ilerledikçe daha kötü bir hal almaya başlar üstelik kalp krizi, felç gibi ciddi hastalıklar için ortam yaratır.
Kolesterol kan testiyle kolaylıkla ölçülebilir.

Kolesterol çeşitleri nelerdir?

LDL (düşük yoğunluklu kolesterol) : Bu çeşit kolesterol vücudunuzda fazlası varsa damarlarınızı tıkayan kolesterol çeşididir ve “kötü” kolesterol diye de bilinir. Yüksekliği durumunda düşürmeye çalışmak gerekir.

HDL (yüksek yoğunluklu kolesterol) : Bu kolesterol çeşidiyse kanımızdan yağları uzaklaştıran ve yüksek olması durumunda kalp krizini engelleyen “iyi” kolesteroldür ve düşükse yükseltmeye çalışmak vücudumuz için yapabileceğimiz en faydalı iyileştirmelerden biridir.

Trigliseridler: Yine kanımızda bulunan bir yağ çeşididir. LDL ile birlikte yüksek olması durumunda kalp sağlığımızı tehdit eder.

Kolesterol ölçümleri neyi ifade eder?
Yüksek kolesterol: 240 ve üzeri
Sınırda kolesterol: 200-239 arası
İdeal kolesterol: 200’ün altıdır.

Yüksek kolesterol belirtileri nelerdir? 
Bu rahatsızlık doğrudan bir belirti vermez ve çoğunlukla ya rutin kontrollerde yapılan tahlillerde ortaya çıkar ya da damarların daralması&sertleşmesine bağlı rahatsızlıklar hissedildiğinde kontrol edilir ve saptanır. Bu yüzden kendimizi iyi hissettiğimizde dahi kolesterol ölçümlerini ihmal etmemek önemlidir.

Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?
-       Yediklerimiz: Çok fazla doymuş yağ, trans yağ ya da kolesterol içeren gıdalar yemek
-       Fazla kilolu olmak
-       Hareketsiz yaşam tarzı
-       Yaş: 20 yaşından sonra yükselme eğilimine geçer
-       Aile öyküsü: Aile bireylerinde kolesterol yüksekliğinin olması
-       Genel sağlık durumu: Hipotiroid problemi kolesterol yüksekliğine neden olur.

En doğrusu aile hekiminin tavsiyesiyle belirli aralıklarla ölçtürüp kontrol altında tutmaktır. Yüksekliğinde ise, sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak doktorun öngördüğü dozda ilaç kullanmak düşürmek için yardımcı olacaktır.

0 yorum

Hipertansiyon Belirtileri

Sessiz Katil” olarak da bilinen yüksek kan basıncı (hiper tansiyon) çoğu zaman belirti vermemekle birlikte, şaşırtıcı bir şekilde dünya nüfusunun yaklaşık %30'unu habersiz bir şekilde etkilemekte ve insanların felç ve kalp krizi geçirme ihtimallerini arttıran bir faktör olarak hayatlarında sessiz sedasız var olmaya devam etmektedir.

Tansiyon civanın milimetre cinsinden ölçülmesiyle elde edilen iki farklı rakamsal ifadedir:
·     Sistolik basınç (halk arasındaki deyimiyle büyük tansyon)  : Kalbin kanı pompaladığında damar duvarlarında oluşturduğu basınçtır.
Diyastolik tansiyon ( halk arasındaki deyimiyle küçük tansiyon)  :Kalbin iki atım arasındaki dinlenmesi esnasında oluşan basınçtır ki aynı zamanda da atardamarların kan akışına olan direncini de gösterir.

Bunu rakamsal bir örnekle açıklamaya çalışalım:
Sözgelimi tansiyon aleti kan basıncınızı 140/90 olarak ölçtü. Bu sayılardan anlamamız gereken büyük kan basıncımızın 140 mm civa, küçük kan basıncımızınsa 90 mm civa olduğudur. En genel haliyle de birden fazla ölçüm esnasında kan basıncının 140/90 ve üzerinde olması hiper tansiyonu ifade eder. Benzer şekilde, ölçümlerin 130/80 ve daha aşağı olması durumu da normal değerler olarak kabul edilir.

Kimler risk altında?

-       Kilo fazlalığı olanlar
-       Ailesinde hipertansiyon öyküsü bulunanlar
-       Sigara içenler
-       Afrika ve Karayip kökenliler
-       Fazla tuz tüketenler
-       Yeterince sebze ve meyve tüketmeyenler
-       Yeterince egzersiz yapmayanlar
-       Çok fazla kahve ya da kafein bazlı içecek tüketenler
-       Çok fazla alkol tüketenler
-       Yaşı 65 ve üzeri olanlar 
hiper tansiyon riski altındadır.

Hipertansiyonu önleme ve iyileştirme:
Tansiyonunuzu normal değerler içerisinde tutabilmek için :
-       Eğer varsa fazla kilolarınızdan kurtulmak
-       Tükettiğiniz tuz miktarını azaltmak
-       Düzenli egzersiz yapmak
-       Sağlıklı beslenmek
-       Fazlaysa tükettiğiniz alkol miktarını azaltmak
-       Sigarayı bırakmak
-       Kafeini azaltmak
Size yardımcı olacaktır

Ölçümlerde tansiyonunuz yüksek bulunmuşsa, bu rakamların düzenli olarak takip edilmesi önemlidir. Yüksekliğin sürekli olması durumunda doktorunuz sizden yaşam şeklinizde değişiklik yapmanızı isteyecek ve gerekli gördüğü durumlarda da ilaç takviyesi yapacaktır.
0 yorum

Akciger Kanseri Belirtileri


Akciğer, vücudun solunum yapmasını sağlayan, insan bedenindeki kirli havayı dışarı atıp, temiz havayı solumaya yarayan, yapı bakımından süngerimsi bir şekle sahip olan göğüs boşluğunda bulunan organıdır. Akciğeri oksijen tüpüne benzetebiliriz. İnsanın yaşaması için gerekli olan temiz havayı vücuda orantılı olarak yayarak, hücrelerinin büyümesini ve gelişmesini sağlayan en önemli organlardan biridir. 
Kanserler ise çıktığı organa göre adlandırılır. Dikkat edilirse kanser türlerine verilen isimler, genellikle organ isimleridir. Mesena, tiroid gibi. Akciğer kanserine “ Akciğer kanseri “ adı verilmesinin nedeni de diğer kanser türlerinde olduğu gibi, akciğer de başlamasından kaynaklanır. 


Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin nedenleri ise belli bazı sebeplere bağlı olarak değişmekle birlikte en çok da görevini yerine getirememesinden kaynaklanır. Özellikle sigara içen insanlarda daha çok görülen bir hastalık türüdür. 
Belli bir zamanla süngere benzeyen dokusunun nefes alamamasından dolayı hücrelerin olumsuz etkilenmesinden akciğer kanseri meydana gelir. 
Cinsiyete bağlı olarak hesaplandığından sigara içen kadınların akciğer kanseri hastalığına yakalanmaları riski erkeklere göre daha fazladır. 
Bunun yanında pasif içici dediğimiz insanlarda da yine akciğer kanseri görülebilmektedir.
Akciğer kanseri hastalığının diğer bir nedeni de tozlu ortamlarda çalışma zorunluluğudur. 
Özellikle kimyasal tozların bulunduğu ortamlarda çalışanlarda akciğer kanseri yine en çok görülen durumdur. Bunun nedeni yine sigarada olduğu gibi, solunum görevini tam anlamıyla yapamamasıdır.


Akciğer Kanserinin Tedavi Yöntemleri
Akciğer kanserlerinin hepsinde 3 tür tedavi yöntemi vardır. Bunlar hastalığın durumuna göre değişmektedir.

Birinci tedavi yöntemi, Cerrahi yöntemdir. Bu yöntemde kanser ameliyat ile çıkartılır. En küçük kanser hastalıklarında bu tedavi uygulanır. Bu hastalığın ilerlemediği, erken tedavi ve teşhisin konulduğu zamanlarda uygulanır.

İkinci tedavi yöntemi,  Radyasyon (ışın) tedavisi (yüksek-doz x-ışınları veya diğer yüksek-enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerinin öldürülmesi) tedavi şeklidir. Bu yöntem kanserin biraz daha büyüdüğü durumlarda uygulanan tedavi şeklidir.

Üçüncü tedavi yöntemi ise Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması) bu da hastalığın yine daha az görüldüğü durumlarda uygulanan yöntemlerden biridir.

Akciğer kanserinin tedavi süreçleri ve iyileşme süresi de hastalığın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Ülkemizde  ölümlerin en çok yaşandığı hastalık yine akciğer kanseridir. Bu nedenle erken tedavi ve uzmanların önerileri ile hareket etmek, kanser riskini ve ilerlemesini durdurabilir.

0 yorum

Böbrek Tası Nasıl Düsürülür

Böbrek taşları çeşitli nedenlere bağlı olarak vücudun kendi kendisine ürettikleri sert yapılı kimyasallardır ve bu nedenle taş olarak adlandırılır. Böbrek taşının nasıl düşürüleceğini belirleyen en önemli faktör taşın miktarı ve boyutudur. Küçük boyutlara sahip az sayıda oluşan böbrek taşı genelde hiç bir müdahaleye gerek kalmadan idrar yolu ile vücuttan atılmaktadır.

Bu süreçte ne yazık ki duyulacak acı çok yüksek olacağı için tedavi amaçlı olarak hastaları rahatlatmak adına yüksek dozlu ağrı kesici ilaçlar kullanılmaktadır. İlaç kullanan hastalardan doktorlarının istediği tek şey ise idrarlarını bir kap içerisine yaparak taşın düşüp düşmediğini düzenli olarak kontrol etmeleridir. Ancak idrar kanalından geçemeyecek kadar büyük olan böbrek taşlarına mutlaka müdahale edilmesi gerekir. Böyle bir durum ile karşılaşılan hastalarda tercih edilen ilk yöntem özel bir yöntem ile taşın kırılmasıdır.

Böbrek taşı kırma olarak isimlendirilen bu yöntemde özel ses dalgaları yollanarak böbrek taşının kırılması amaçlanır. Böylelikle boyutu küçülen böbrek taşları yine idrar yolları ile vücuttan atılabilmektedir. Ancak bazen bu yöntemin başarısız olması söz konusu olabilmektedir. Taşın kırılamaması halinde tek çare cerrahi müdahaledir. Açılacak küçük bir kesiden böbreğe girilerek ya taş bir bütün olarak dışarı çıkarılmakta ya da böbrek içinde kırılarak küçük parçalara ayrılmaktadır. Taşın çok büyük olduğu ya da böbrekte çok sayıda taş bulunması halinde cerrahi müdahale yöntemleri tercih edilmektedir.

0 yorum

Böbrek Tası Belirtileri Nelerdir

Böbrek taşları çok çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilmektedir. Özellikle az su içen kişilerde böbrek taşı oluşma riski yükselmektedir. Bunun nedeni az su içen kişilerin daha az idrara çıkmaları ve zararlı maddelerin böbreklerde birikmesine olanak sağlamalarıdır. Biriken bu maddeler zamanla sertleşmekte ve böbrek taşı oluşmasına neden olmaktadır. Böbrek taşı belirtileri taş böbrekte kaldığı sürece genelde hiç bir şikayete yol açmamaktadır.

Ancak taşın idrarla beraber ilerlemesi ve böbreklerden mesaneye doğru gelmesi halinde burada bulunan kanallarda tıkanmaya yol açtığı için şiddetli ağrıların oluşmasına neden olabilmektedir. Zaten pek çok hastanın doktora başvuruda bulunma nedeni de ortaya çıkan şiddetli ağrı kramplarıdır. Böbrek taşının idrar kanalına girmesi ve bu kanaldan geçebilecek boyutlarda olması halinde hastanın bol sıvı almasını sağlayarak taşı kendiliğinden düşürmesi sağlanmaktadır.

Bu süreçte uygulanacak tek tedavi yöntemi ise ağrı kesici ilaçlar ile hastaların ızdıraplarını azaltmaya yöneliktir. Böbrek taşı belirtisi olarak ortaya çıkan şiddetli ağrı bel bölgesinde başlar ve kasıklara doğru yayılım gösterir. Bu ağrıya ek olarak şiddetli mide bulantısı ve kusma, karın bölgesinde meydana gelen şişlik, idrarda bir miktar kan görülmesi ve sık sık idrar yolu iltihabı oluşması da böbrek taşına bağlı olarak ortaya çıkabilecek belirtiler arasında yer almaktadır.  Böbrek taşı belirtisi görüldüğü anda hemen doktora başvuruda bulunmak gerekmektedir. Çünkü bazen oluşan böbrek taşının çok büyük olması gibi nedenlerle taşın kendiliğinden düşmesi mümkün olmamakta ve müdahale gerektirmektedir.

0 yorum

Sıkı Bir Cilt İçin Yogurtlu Vücut Maskesi

Sıkı bir cilt her kadının ortak arzusudur. Günümüzde ortaya çıkan yeni yaşam tarzı, fast food tarzı beslenme alışkanlıklarının her geçen gün biraz daha yaygınlaşması ile beraber ne yazık ki cilt sağlığı da olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Sıkı bir cilt için maske yapılmasının çok büyük faydaları bulunmaktadır. Özellikle de yoğurt maskesi cilt sıkılaştırmasında olan etkileri nedeni ile çok sık tercih edilmektedir. 

Peki yoğurt maskesi nasıl yapılır?
Cilt için yoğurt maskesi hazırlamak için kullanılan malzemeler evinizde yer aldığı için herkes bu maskeyi hazırlayabilir. Cilt sıkılaştırma maskeleri arasında en etkili olanlardan biri olan yoğurt maskesi için gerekli malzemeler şunlardır;

3 Yemek Kasıgı Yogurt 
9 Damla limon suyu 
1 çay kasıgı sızma zeytinyagı 
3 çay kaşıgı karbon

Cilt sıkılaştıran maske hazırlamak için bu malzemelerin tümünü karıştırmanız yeterli olacaktır. Elde ettiğiniz karışımı bir fırça yardımı ile sıkılaştırmak istediğiniz bölgeye uyguladıktan sonra kurumasını bekleyin ve ılık su ile durulayın. Bu maskesi hafta da iki kere düzenli olarak uygulamanız halinde cildinizin çok daha sıkılaştığını göreceksiniz. Özellikle de doğum sonrası karın sarkması şikayetleri olan kadınların uygulamasının tavsiye edildiği bu maske aynı zamanda cilt lekelerinin giderilmesinde de çok etkili bulunmaktadır.

Kilo verdikten sonra görülen cilt gevşemelerinde cildinizi sıkılaştıracak bu uygulama için dikkat edilmesi gereken en önemli konu kesinlikle düzenli olarak yapılmasıdır. Maskenin haftada iki kere yapılması ve ara verilmeden en azından 4 hafta uygulanması gözle görülür etkilerinin fark edilmesini sağlaması açısından tavsiye edilmektedir.Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu ise daha sıkı bir cilt için tek başına hiçbir maskenin etkili olmayacağıdır. Cilt sıkılaştırıcı tüm maskeler sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile desteklenmelidir. Özellikle de su cilt sağlığı açısından çok önemlidir ve yeteri kadar sıvı almayan kişilerde uygulanan maskelerin başarılı olma ihtimali ve başarı oranları düşmektedir. Bu nedenle sağlıklı beslenmenin cilt sağlığı üzerindeki etkileri asla unutulmamalıdır.  
0 yorum

Pürüzsüz Bir Cilt İçin En İyi İpuçları

Daha güzel ve genç görünmek isteyen herkesin dikkat etmesi gereken önemli konulardan biri de cilt sağlığıdır. Sağlıklı bir cilde sahip olan herkes çok daha etkileyici bir görünüme kavuşurken pürüzsüz bir ciltise bu konuda atılması gereken ilk adımdır. Cildinize gereken özeni göstererek daha pürüzsüz bir cilt görünümü yakalamanız mümkünken aynı zamanda yapacağınız bazı basit makyaj hileleri ile de bunu kolaylaştırabilirsiniz. Unutulmaması gereken bu konunun en az bayanlar kadar baylar içinde önemli olduğudur. Ancak kadınların ve erkeklerin cilt yapıları daha farklı olduğu için gerçekleştirilecek olan uygulamaların da farklı olması zorunludur.

Cildim çok pürüzlü diyorsanız yapmanız gereken ilk şey günlük yaşam rutininizi irdelemektir. Gün içinde sağlıksız beslenen, yeteri kadar su içmeyen ve düzensiz uyku uyuyan kişilerin cilt sorunları yaşamaları kaçınılmazdır. Üstelik bu kişilerin pürüzsüz cilt için maske ve bakım uygulamalarının da başarılı olma ihtimalleri çok düşüktür. Bu nedenle cilt sağlığınız için önleyici ve düzeltici önlemler almadan önce cildinizi içten desteklemeye başlamalı ve cilt sağlığı için düzenli uyku, sıvı alımı ve beslenme gibi önemli kriterlere özen göstermeye başlamanız gerekmektedir. Hayatınızda bunları düzene soktuktan sonra bir cildiye uzmanına görünerek ondan tavsiye almanız ve cildinizde yaşanan sorunların bir hastalıktan kaynaklı olup olmadığını öğrenmeniz önemlidir.

Pürüzsüz cildin sırrı kesinlikle düzenli peeling yapmaktan geçer. Peeling ölü cildi kaldırdığı için cildinizin daha pürüzsüz bir görünüm kazanmasını sağlar. Pürüzsüz cilt maskesi yapmakta iyi bir çözüm olacaktır. Bunun için yapmanız gereken tek şey yumurta akı ile bir çay kaşığı taze limon suyu katıp karıştırmanız ve daha sonra bu maskeyi yüzünüzde 15 dakika beklettikten sonra soğuk su ile durulamanız yeterlidir. Bu maske düzenli olarak uyguladığınızda hem cildiniz daha pürüzsüz bir görünüme kavuşacak hem de yüzünüzde siyah noktalar varsa bu noktalar temizlenecektir. Ancak bu tip maskeleri uyguladıktan sonra cilt mutlaka nemlendirilmelidir. Bunun için nemlendirici kremler kullanabileceğiniz gibi aynı zamanda zeytinyağı da kullanabilirsiniz. Zeytinyağına parmak ucunuzu batırarak cildinizde gezdirmeniz nemlenmesini sağlaması açısından yeterli olacaktır.  
0 yorum

Göz Çevresi Bakımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Göz çevresi yüz bölgesinde en hassas olan bölgelerin başında yer almaktadır. Daha ince bir dokuya sahip olan göz çevresi bu nedenle darbelere karşı daha dayanıksızdır ve bakımında daha nazik olunması gerekmektedir. Göz çevresi bakımı için dikkat edilmesi gerekilen en önemli nokta mutlaka bakımın nazik bir şekilde yumuşak dokunuşlarla yapılmasıdır. Sert bir şekilde yapılan bakım göz çevresi kırışıklıklarının artmasına neden olurken aynı zamanda bu bölgenin tahriş olarak yaşlılık belirtilerinin de çok daha erken ortaya çıkmasını da tetikleyecektir. Etkin bir göz bakımı için göz çevresi kremi kullanımı çok önemlidir.Göz çevresi kremi hem bakım hem de yaşlılık karşıtı etkileri ile tercih edilmektedir.

 Bu kremleri hazır olarak satın alabileceğiniz gibi evde de kendiniz hazırlayabilirsiniz. Evde göz çevresi bakımı için ülkemizin bu alanda en çok sevilen ve takdir edilen ismi olan Suna Dumankaya tarafından tavsiye edilen pek çok uygulama bulunmaktadır. Evde göz çevresi için maske yapmak istiyorsanız arı sütü kremi tam size göre. Bunun için aktarlarda ve eczanelerde bulabileceğiniz arı sütünden 1 çay kaşığı, buğday yağından 1 çay kaşığı, kayısı yağından 2 damla ve E vitamininden bir ampul katarak hazırlayacağınız kremi yumuşak hareketlerle parmak uçlarınız ile dışarıdan içeriye doğru olacak şekilde yedirmeniz yeterlidir. Bu kremin en önemli özelliği buzdolabı içerisinde korunması halinde 5 güne kadar saklanma imkanı bulunmasıdır. Yani bir kere hazırlayacağınız bu krem ile 5 günlük kullanım mümkündür.

Evde bu malzemeler ile uğraşmak istemeyen kişiler için ise ünlü kozmetik markaları tarafından hazırlanan göz çevresi maskeleri ve bakım kremleri de bulunmaktadır. Ancak çok ünlü markalarca satışa sunulan kremlerin hem gramajları düşük hem de fiyatları yüksektir. Bu kremlerin düzenli kullanımları gerektiği için mümkün olduğunca bütçe önceden ayarlandıktan sonra krem kullanımına başlanmalıdır. Krem kullanımının yanı sıra uyku düzeni de göz çevresi bakımında çok önemli bir rol oynamaktadır. Gece uykusu ve düzenli uyku ile desteklenen bilinçli bir bakım daha genç bir görümünün anahtarı konumundadır.  
0 yorum

Yag Yakan Yiyecekler Nelerdir

Zayıflamak isteyen kişilerin dikkat etmeleri gereken en önemli konuların başında kilo verirken vücutlarında biriken yağ oranından mümkün olduğunca fazla miktarda vermeye çalışmalarıdır. Aksi halde hem vücut kas kütlesinden kayıp yaşayacağı için sağlıksız bir şekilde zayıflanmış olacak hem de diyetin bırakılması ile beraber verilen kilolar fazlası ile beraber geri alınacaktır. Üstelik vücut yağ yakmak için kaslara ihtiyaç duyduğu için bir sonraki diyette kilo verilmesi zorlaşacağı gibi kilo verme hızı da düşecektir. Bu nedenle diyet boyunca yağ yakan yiyeceklerin yenmesi çok önemlidir. 

Peki yag yakan yiyecekler nelerdir?
Yag yakan yiyecekler arasında ilk sırayı hiç kuşkusuz son dönemin en popüler zayıflama ilaçları arasında ilk sırada yer alan kırmızı biber almaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar ile etkisi kanıtlanan kırmızı biber içerisinde barındırdığı etken maddeleri ile metabolizmanın çok daha hızlı çalışmasını sağlarken aynı zamanda buna bağlı olarak vücudun yaktığı yağ miktarını da arttırmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta kesinlikle içerisine katkı maddeleri katılan kırmızı biber hapı gibi ilaç formatında satılan kapsüllerden uzak durulmasıdır. Özellikle de Çin kökenli olan kırmızı biber hapları pek çok kişinin ölümüne neden olurken aynı zamanda böbrek sağlığı üzerine de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle kırmızı biberin doğal hali ile tüketilmesi çok daha doğru bulunmaktadır.

Bir diğer yakan besin ise yumurtadır. Yumurta yine metabolizmayı hızlandıran yiyecekler arasında bulunmakla beraber bu özelliği sayesinde vücudun yağ yakmasını hızlandırmaktadır. Yağ yakan içecekler olarak ise akla ilk gelen greyfurttur. Özellikle de sabahları aç karnına taze sıkılmış bir bardak greyfurt suyu güne yağ yakarak başlamanızı sağlayacaktır. Ayrıca yine süt ve yeşil çay vücudunda bulunan fazla yağlardan kurtulmak isteyen kişilerin tüketmeleri gereken içecekler arasında bulunmaktadır. Yulafta yağ yakan besinler arasında yer almakla beraber diğerlerinden farklı olarak aynı zamanda tok tutucu özelliğe de sahiptir. Bu nedenle diyet yapan kişilerin yulaflı ekmek tüketmeleri ya da sabah yedikleri omletin içerisine bir miktar yulaf karıştırmaları tavsiye edilmektedir. Böylelikle hem vücudun daha fazla yağ yakması hem de gün içindeki tokluk seviyesinin yüksek tutulması sağlanacaktır.  
1 yorum

Anne Sütü Nasıl Arttırılır

Bebeklerin sağlıklı gelişimleri için özellikle de ilk 6 ay boyunca anne sütü ile beslenmeleri çok büyük bir önem taşımaktadır. Anne sütü içerisinde barındırdığı önemli enzimler ve etken maddeler sayesinde bebeğinizin daha sağlıklı beslenmesini sağlarken aynı zamanda onu gelecek yaşamında hastalıklardan da koruyacak sihirli bir formül olarak görülmektedir. Anne sütünün faydaları çok fazla olduğu için doktorunuz aksini söylemedikçe kesinlikle ek gıdaya geçiş için acele edilmemelidir.

Günümüzde pek çok anne sütü yeterli olduğu halde bebeklerinin doymadığını düşünerek ek gıdalara çok erken dönemlerde geçiş yapmaya başlamaktadır. Oysa ki size sütünüzün yetmediğini söyleyebilecek tek kişi doktorunuzdur. Bu nedenle kayınvalideniz, anneniz, komşunuz ya da bir arkadaşısınız çocuğunuz çok zayıf olduğunu, doymadığı için ağladığını söylerse yapmanız gereken tek şey buna kulaklarınızı tıkamanızdır. Yapılan tüm bilimsel çalışmalar sanılanın aksine şişman bebeğin sağlıklı bebek olmadığını ortaya koymaktadır. Sütün gerçekten az olduğu anneler ise anne sütünü arttıran besinler ve içeceklerden daha fazla tüketmektir.

Anne sütü nasıl arttırılır sorusunun ilk ve tartışmasız yanıtı kesinlikle annenin stresten uzaklaşması, bebeğini severek ve isteyerek emzirmesi ve asla sütüm yetmeyecek endişesi yaşamamalarıdır. Sütüm yetmiyor endişesi yaşayan ya da sütün yetmiyor diye eleştirilen annelerin sütleri ne zayık ki gerçekten azalmaktadır. Üzüntü, sıkıntı ve stres anne sütünü azaltan en önemli faktörlerdir. Daha mutlu olan anneler bebeklerini daha sağlıklı şekilde besleyebilecektir. Anne sütünü arttıran gıdalar arasında ilk sırayı marul almaktadır. Ayrıca rezene ve ısırgan otu kullanılarak yapılan bitkisel çaylarda anne sütünü arttırmakta etkilidir. Bunlara ek olarak annelerin bol bol sıvı tüketmeleri de anne sütü için önemlidir. Ayrıca kırmızı mercimek çorbasının içine mısır unu, kimyon ve yulaf unu katılması anne sütünü arttırmaktadır. Anne sütünü arttıran sebzeler arasında ise en çok bilineni maruldur. Ayrıca şalgam ve turp da anne sütünü arttırmaktadır. Ancak turp aynı zamanda gaz oluşmasına neden olduğu ve anne sütünden bebeğe de taşındığı için aşırı derecede tüketilmesi önerilmemektedir. Anne sütünü arttırmak için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta günde en az 3 litre sıvı tüketilmesi ve bunun en az 10 bardağının saf sudan oluşmasıdır.  
0 yorum

Adıyaman Doğum Ve Çocuk Bakımevi

Adres: Yeşilyurt Mh., 02200 Adıyaman

Telefon:(0416) 225 2996

0 yorum

Adıyaman Devlet Hastanesi

Adres: Turgut Reis Mh., 02200 Adıyaman

Telefon:(0416) 216 1124

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI